74'üncü yıl dönümünde Mehabad Kürd Cumhuriyeti
Kürd halkı tarih boyunca kendi topraklarında özgür olarak yaşasa da son yüzyılda bu hakkı ellerinden alındı. Öyle ki yaşadıkları topraklar üzerinde kendi ana dillerini konuşmalarına, kendi dillerinde eğitim görmelerine dahi zaman zaman müsaade edilmedi. Günümüzde 4 parçaya bölünen Kürdlerin özgürce yaşayabilme adına kendi devletlerini kurma girişimleri her zaman var oldu. 1946 yılının ocak ayında kısa süreli de olsa bu hedefe ulaşıldı ve Mehabad Kürd Cumhuriyeti kuruldu.
Kürdlerin yaşadığı diğer topraklarda olduğu gibi İran'da yaşayan Kürdlere karşı da şahlık rejimi, bütün haklı istekleri bastırıyordu. Kürdlerin tarihini, sosyal ve kültürel mirasını yok etmek için her türlü yol deneniyordu. Direniş gösterenlerse ya idam ediliyor ya da sürgüne yollanıyorlardı. Bu baskı ve asimilasyon politikalarına karşı Kürdler dönem dönem ayaklandı. Ayaklanmalar İkinci Dünya Savaşı'na kadar devam etti.
İkinci Dünya Savaşı başladığı sıralarda SSCB, önce tarafsız kalmayı tercih etti ancak Nazi Almanya'sı Sovyet topraklarına girmeye çalışınca Sovyetler Birliği, içinde ABD, İngiltere ve Fransa'nın da yer aldığı müttefik devletlerin safına katıldı.
İkinci Dünya Savaşı'nda İran, Hitler Almanya'sıyla iş birliği yaptığı için 25 Ağustos 1941'de İngiliz ve Rus askeri birlikleri iki koldan İran'a girdiler. Böylece Kürdistan bölgesinde İran'ın denetimi fiilen kalkmış oldu.
1942 yılı başlarında Kürd siyasi hareketlerin çalışmaları hız kazandı
Bu durum Kürd siyasi hareketlerinin çalışmalarına hız kazandırdı. 1942 yılı başlarında "Komala Jiwavewey Kûrdistan" (Kürdistan'ın Dirilişi) adlı hareket kuruldu. Hareketin programında önce özerk bir Kürdistan kurulması, ardından diğer bölgelerdeki Kürdistan parçalarının birleşimi ile birleşik bir Kürdistan kurulması fikri vardı. 1944 yılına gelindiğinde kitleler bu yönde yönlendirilmeye başlandı. Komala, yaklaşık 3 yıl boyunca gizli yürüttüğü çalışmalarına 1945 yılının nisan ayında Mahabad'da yapılan bir toplantıyla son verdi.
1945 yılında Mehabad Bölgesi'nin saygın kişilerinden biri olan Qazî (Kadı) Muhammed, davet üzerine Komala üyesi oldu. 50'li yaşlarında olan Qazî Muhammed, Debokrî aşiretinin nüfuzlu ailelerindendi. Kadı Ailesi, Mahabad ve çevresinin dindar ve ilim sahibi ailesi olduğu kadar gösterdikleri cesaret ve fedakârlıkla da meşhurdu. Qazî Muhammed, İslami ilimlerin yanı sıra Arapça, Farsça, Türkçe, İngilizce ve Rusça da biliyordu. Nakşibendi tarikatı mensubuydu. Toplumsal ve ekonomik konularda liderlik vasıflarına sahipti. Babasının vefatından sonra 1930'lu yıllarda Mehabad Bölgesi'nin Qazîlik (şer'i işlere bakan hâkim-kadı) makamına geçmişti. Qazî Muhammed, taşıdığı üstün nitelikleriyle kısa sürede Komala'nın başına geçti.
22 Ocak 1946'da Çarçıra Meydanı'nda Cumhuriyet ilan edildi
Qazî Muhammed, Komala Jiwanewey Kürdistan'ı feshederek, o günün şartlarına daha uygun olan Kürdistan Demokrat Partisi'ni kurdu. 1945 yılının aralık ayında parti kurultayı, "İran'daki Kürd halkı yerel yönetim serbestliğine sahip olmalı, kendi kendini yönetmeli, İran sınırları içinde özerkliğe sahip olmalı, Kürdçe resmi dilin yanı sıra idari işler ve eğitim-öğretimde kullanılmalı, Kürdistan'da ayrı bir anayasa kabul edilmeli ve herkesin geleceği garanti altına alınmalı, Kürdistan'ın çok sayıdaki doğal kaynakları halkın maddi ve manevi refahını sağlamak için kullanılmalı." şeklinde kararlar aldı.
Şartlar olgunlaşınca 22 Ocak 1946'da Mahabad'ın Çarçıra Meydanı'nda kitlesel bir katılımla Cumhuriyet ilan edildi. 13 bakanın, 30 milletvekilinin olduğu milli bir meclis kuruldu, Qazî Muhammed cumhurbaşkanı seçildi. Mahabad Kürd Cumhuriyeti sınırlarına, Mahabad (başkent), Uşnu, Miandoap, Serdest, Bane, Saqiz, Senendec şehirleri dâhil edildi.
Yeni hükümet çalışmalarına hemen başladı. Kürdçe resmi dil ilan edildi. İlkokullar için Kürdçe ders kitapları basıldı. Günlük gazete ve aylık dergiler yayımlanmaya başlandı ve vergiler toplandı. Halkın sorun ve şikâyetlerini dinleyip çözüme kavuşturacak niteliklere sahip "Yüksek Konsey" oluşturuldu. Eğitim için yurt dışına öğrenciler gönderildi. İhtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına eğitim, ders kitapları, yiyecek ve giyecek yardımı yapıldı.
İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesinin ardından şahlık rejimi kendi toprakları üzerinde SSCB'nin desteğiyle kurulan Azerbaycan ve Kürdistan yönetimlerini merkezi otoritesine bağlama yolları aradı. Bunun için ABD, İngiltere ve SSCB ile ortak çıkarlar konusunda farklı arayışlara gitti. Bir müddet sonra BM'ye başvurarak İran topraklarında konuşlandırılmış olan Sovyet askerlerinin çekilmesini talep etti. ABD ve İngiltere, İran'ı destekledi. İran, SSCB yönetimine, "Eğer çekilmeyi kabul ederseniz İran petrollerinden siz de payınızı alacaksınız." diye öneri götürdü.
SSCB, kısa bir süre sonra kendi otoritesine tamamıyla bağlı olan Azeri yönetimine kesin uyarı göndererek, kayıtsız-şartsız teslim olmasını emretti. 16 Kasım 1946'da Azeri yönetimi İran yönetimine bağlandığını ilan etti ve İran ordusunu ülkesine davet etti. Azerbaycan Özerk Yönetimi, Mahabad Kürd Cumhuriyeti için İran'a karşı bir tampon görevi görüyordu. Azeri yönetiminin teslimiyeti, İran askeri birliklerinin Mahabad'a girişini kolaylaştırdı.
17 Aralık 1946 tarihinde İran ordusu Mehabad'a girdi
Qazî Muhammed, İran ordusunun girişini önlemek için İran yönetimi ile görüşme yolları arasa da çabaları sonuçsuz kaldı. 5 Aralık 1946'da savaş konseyini topladı ve direniş kararı alındı. Ne var ki Tebriz'in düşüşü, ABD ve İngiltere'nin dolaylı tehditleri, bazı aşiretlerin saf değiştirmeleri ve zor zamanlarda tehlikeyi göze alamayışları Cumhuriyeti savunmasız bıraktı. Barzani ailesi, bazı aşiretler ve Milli Ordu ellerinde ağır silahlar olmadan gerilla taktikleri ile İran ordusunu yılgınlığa düşürmeye çalışsa da bu çabaları sonuç vermedi.
11 aylık Cumhuriyet, bazı koşullar öne sürerek, teslim olmak zorunda kaldı. 17 Aralık 1946 tarihinde İran ordusu Mehabad'a girdi ve Mehabad düştü. Cumhuriyetin bağımsızlığı sadece 330 gün sürdü. Cumhuriyet yönetiminde görev almış ve onu desteklemiş birçok kişi tutuklandı.
31 Mart 1947 tarihinde Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed, Başbakan Hacı Baba Şeyh ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Han Seyfi Kadı, Qazi Muhammed'in kardeşi Sadri Qazi ve amcasının oğlu Seyfi Qazi Çarçıra Meydanı'nda asılarak idam edildi.
"Umut ederim ki bizim ölümümüzden ders ve ibret alırsınız"
İdam kararı açıklandıktan sonra Qazî Muhammed, kâğıt ve kalem alarak son vasiyetini yazdı. İran arşivlerinde saklanan ve daha sonra açığa çıkan vasiyet şöyledir:
"Allah'ın adıyla,
Kürd milletine ve değerli kardeşlerime! Hakları gasp edilen kardeşlerim! Zulme maruz kalan milletim! Ben yaşamımın son anlarında sizlere birkaç öğütte bulunmak istiyorum: Allah'ın hatırı için artık birbirinize düşmanlık yapmayınız, birbirinizi koruyun, birbirinize yardımcı olun. Zulme ve zorba düşmana karşı koyun, kendinizi düşmana satmayın. Düşman kendi işini size gördürünceye kadar size katlanır fakat şunu biliniz ki hiçbir zaman size acımaz ve güvenmez.
Kürd Milleti! Yeryüzünde diğer milletlerden hiçbir şeyiniz eksik değildir; belki yiğitlikte, beceride ve gayret göstermede kurtulmuş olan diğer birçok milletten de ilerdesiniz. Zorba düşmanların ellerinden kurtulan milletler de sizin gibidir; fakat kendi birliğini oluşturanlar kurtuldular.
Siz de yeryüzünde diğer milletler gibi artık esaret altında kalmayın ancak birlik ile kıskanmadan, kendini düşmana satmadan ve tahammülle milletimiz kurtulabilir.
Kardeşlerim! Kürd düşmanları hangi renkten ve hangi ulustan olurlarsa olsunlar her zaman düşmandır, acımasızdır, vicdansızdır, kendi elinizle sizi öldürecektir. Onursuzlaştırıp, yalan ve hilekârlıkla sizi kandırıp birbirinize düşürecektir.
Ben sizin küçük bir kardeşiniz olarak, Allah yolunda ve Allah hatırı için size diyorum; birlik olun ve hiçbir zaman birbirinizi yalnız bırakmayın. Umut ederim ki bizim ölümümüzden ders ve ibret alırsınız.
Kürd milletine sadık olanlar! Size diğer bir vasiyetim şudur ki Kürd milletinin bağımsızlığı için ne yapıyorsanız Yüce Allah'tan dileyin ki size yardımcı olsun. Ben çok iyi inanıyorum ki Yüce Allah size yardımcı olacaktır ve başarılı olacaksınız. 'Sen niye başarmadın?' diye sorabilirsiniz. Size vereceğim cevapta diyorum: O Yüce Allah'ın adına ben başardım, kendi halkının kurtuluşu yolunda başını, canını ve malını kurban etmekten daha büyük bir başarı var mıdır? İnanın ki eğer ölüm, Allah ve onun peygamberi yolunda ulusum ve halkım içinse ve yüz akıyla ölüyorsam bu ölüm benim için bir başarıdır.
Sizden biri büyük bir sorumluluk üstlendiği ve büyük bir yükü omuzlayıp götürdüğü zaman, o işi bildiğini ve göreve karşı büyük bir sorumluluk altına girdiğini bilerek, tahammülsüz olmasın. Çok iyi bil ki senin Kürd kardeşin, kindar ve kötü kalpli düşmandan daha iyidir.
Birlik ve beraberliği savunun, kötü işler yapmayın, özellikle sorumluluk ve hizmette birbirinizi kıskanmayın.
Düşmanın tuzaklarına daha az düşmek için okuyun, bilginizi geliştirin.
Bu dünyada birkaç günlük değersiz yaşam için kendinizi düşmanınıza satmayın.
Esaretten kurtulana kadar mücadeleden ve çalışmadan vazgeçmeyin. Dünya malı hiçbir şeydir. Eğer devletiniz olursa özgür olursanız o zaman her şeye; mal, vatan, toprak, namus ve mülke sahip olursunuz.
Birbirinize karşı zulüm ve zorbalık yapmayın. Çünkü Allah zalimleri çok çabuk ortadan kaldırır. Bu Allah'ın sözüdür: Zalimler yenilecektir, Allah on(lar)dan zulmüne karşılık intikamını alacaktır.
İşte ben Allah'ın rızasıyla almış olduğum sorumluktan dolayı size bu nasihatleri yaptım. Umut ederim ki nasihatlerimi dinlersiniz ve bunlar size ibret olur. Yüce Allah'tan umut ederim ki düşmanlarınızı yenersiniz." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.