Adıyaman İHH: "Doğu Guta'da katliam sınır tanımıyor"
Adıyaman İHH Şubesince yapılan açıklamada, Doğu Guta'da yaşanan sivil katliamına dikkat çekildi.
Adıyaman (İHH) İnsani Yardım Derneği Şubesi tarafından Doğu Guta'da yaşanan sivil katliamına dikkat çekmek amacıyla yazılı açıklama yapıldı.
5 yılı aşkın bir süredir muhasara altında tutulan Doğu Guta'da yaşanan sivil katliamına dikkat çekilen açıklamada, son 3 günde ölen sivillerin sayısının 250'yi geçtiği, son 3 ayda ise toplamda 700'ün üzerinde sivilin hayatını kaybettiğine değinildi.
Tıbbi yetersizliğinden dolayı 300'den fazla kişinin ölüm döşeğinde olduğu aktarılan açıklamada, katliamların büyümesi halinde Halep'ten daha trajik bir sonuca sebep olabileceği belirtildi.
Şube Başkanı Mahmut İzci tarafından yapılan açıklamada, "400 binden fazla insanın yaşadığı Doğu Guta bölgesi, 5 yılı aşkın bir süredir Suriye rejim güçleri tarafından muhasara altında tutulmaktadır. İnsani krizin zaten derin olduğu bölge, son haftalarda yoğunlaşan saldırılarla kısa süre içinde yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği bir toplu mezara dönüştü. Son 3 ayda 700'den fazla kişinin hayatını kaybettiği, binlerce insanın yaralandığı bölgede insani kriz had safhaya ulaştı. Kuşatma altındaki insanlar, videolarla dünya kamuoyuna seslerini duyurmaya çalışıyor. 2013 yılından itibaren çocuk ve bebeklerin gıda yetersizliğinden; yaralıların da tıbbi malzeme yetersizliğinden dolayı öldüğü ya da ölmek üzere olduğu kaydediliyor." denildi.
"Terör ile mücadele adı altında siviller katlediliyor"
Her gün sivillerin hedef alındığını ve ölen sivillerin sayısının gün geçtikçe arttığına değinen İzci, " Suriye rejim güçleri, Doğu Guta'ya son üç gündür başta varil bombası olmak üzere her türlü silahı kullanarak kara ve hava saldırıları düzenliyor. Terörizmle mücadele adı altında yapılan saldırılar; kimyasal silah, varil, vakum, misket ve sığınak delici bombalar kullanılarak gerçekleştiriliyor. Rejiminin ablukada tuttuğu bölgede son 3 günde ölen sivillerin sayısı 250'yi geçti. Doğu Guta'daki son 3 aylık saldırılarda ise 185'i çocuk, 109'u kadın olmak üzere toplamda 700'ün üzerinde sivil hayatını kaybetmişti. Guta bölgesi başkent Şam'a yakın olması hasebiyle stratejik bir konumda ve öteden beri şiddetli çatışmaların yaşandığı bir bölge. 2013 yılında Suriye rejim güçleri bu bölgede ayrım gözetmeksizin kimyasal sarin gazı saldırılarında bulunmuş ve çocuklar dahil olmak üzere yüzlerce insan hayatını kaybetmişti. Uluslararası camianın sessiz kaldığı saldırılarda Rusya'nın vetosu nedeniyle BM'den herhangi bir karar çıkarılmamıştı." ifadelerine yer verdi.
"Guta'da büyük insani dram derinleşiyor"
"Suriye savaşında Suriye rejiminin askeri stratejilerden en önemlisi, kuşatılmış küçük cepler oluşturup muhalifleri dar bir alana hapsedip, sırayla tasfiye etmek olarak görülüyor." diyen İzci, şunları kaydetti: "Ambargo altına alınan bölgelerde sivillere yönelik yoğun bombardıman ve derin bir insani kriz ardından muhalifler teslim olmaya zorlanmakta. Suriye rejim güçleri, Humus, Hama, Halep ve birçok yerde uyguladığı 'Açlıkla terbiye' stratejisini Doğu Guta'da da uygulayarak ilgili bölgedeki tüm sivilleri kitlesel olarak cezalandırmayı hedefliyor. Askeri ve siyasi sahada bunlar yaşanırken, Şam kırsalında yer alan ve 400 binden fazla sivilin yaşadığı Doğu Guta'da büyük insani dram derinleşiyor. İnsani krizin had safhada olduğu bölgede büyük uğraşlar sayesinde çok kısıtlı sayıda insani yardımlar götürebilmektedir. Diğer yandan bazı bölgelerde gıda ve ilaç gibi insani yardımları yalnız belli bir kesime ulaştıran yabancı STK'ların yardımları 'savaş zenginleri' tarafından ele geçirilerek fahiş fiyatlarla piyasaya sürülüyor."
"Tıbbi yetersizlikten yaralılar ölüyor"
"Binlerce yaralının bulunduğu bölgede 2013 yılından itibaren kuşatmadan dolayı tıbbi yetersizliğinden dolayı 300'den fazla kişinin ölüm döşeğinde olduğu aktarılmaktadır. Çocuk ve bebeklerin gıda yetersizliğinden; yaralıların da tıbbi malzemelerin yetersizliğinden dolayı öldüğü ya da ölmek üzere olduğu kaydediliyor." diye dikkat çeken İzci, "Doğu Guta'da yaşanan katliamların büyümesi halinde Halep'ten daha trajik bir sonuca sebep olabilir. Sivillerin tahliyesine yol açan siyasi bir anlaşmanın sağlanmaması halinde modern Suriye tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Sivillerin sistematik olarak hedef alınması ve öldürülmesini önlemek için başta Türkiye olmak üzere uluslararası camia harekete geçirilmesi ve duyarlılığını arttırılması insani bir vazife olarak görülmelidir. Bölgede yaşanan katliamların durdurulması için Türkiye ve dünya kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyor, mazlumlara sahip çıkmaya davet ediyoruz." çağrısında bulundu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.