AGD: "Çin’e ekonomik olarak baskı yapmamız lazım"
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Şanlıurfa Şube Başkanı Fevzi Çelik, işgalci komünist Çin Devleti’nin Doğu Türkistan’daki Müslümanlara yönelik soykırım ve zulmüne devam ettiğini belirterek, İslam ülkelerinin yüzde doksanının Çin ile ekonomik ilişkileri olduğunu hatırlattı.
Çin’i yaptığı zulümlerden vazgeçirmek için onu ekonomik olarak baskı altında tutmak ve onlarla yapılan ticari faaliyetlere son verilmesi gerektiğini ifade eden Çelik, Müslümanların bu iradeyle Çin’in yaptığı zulümlere engel olabileceğine işaret etti.
"Yaşanan savaşlar, Kur’an’ı, hayatımızın dışına atmamızdan kaynaklanıyor"
Bugün Müslümanların hâkimiyetinin olmamasından dolayı İslam dünyasının acılar yaşadığını belirten Çelik, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaklaşık 70 yıldır dünyanın birçok yerinde savaş, katliam ve terör eksik olmuyor. Bunun tek sebebi; Müslümanların hâkimiyetinin olmamasıdır. Kur’an-ı Kerim çok dinamik bir kitaptır. Kur’an-ı Kerim ilk inmeye başladığı Mekke döneminde, genellikle müşrikler anlatıldı. Medine döneminde ise münafıklar ve yahudiler anlatıldı. Biz Kur’an’ı dinamikleştiremedik. Biz Kur’an’ı hayatımızın dışına çıkardık. Bundan dolayı şu an dünyadaki savaşların yüzde 90’nı İslam coğrafyasında oluyor. Bugün Keşmir, Doğu Türkistan, Gazze, Yemen, Arakan, Myanmar, Eritre ve Sudan’da savaşlar yaşanıyor. Bunların hepsi bizim Kur’an’ı, hayatımızın dışına atmamızdan kaynaklanıyor.” şeklinde konuştu.
Müslümanların ırkçı emperyalizm ve siyonizmi, insanlara anlatması gerektiğini ifade eden Çelik, “Müslümanların bu konuda çok uyanık olması lazım… Eğer biz Kur’an’ı dinamikleştiremezsek, Kur’an’ı hayatımızın içine almazsak, Doğu Türkistan’da yaşananlar yarın Türkiye ve İran’da da olabilir. Bu konuda bizim çok çabalamamız lazım. Bizim bugün olabildiğince ırkçı emperyalizmi ve siyonizmi gençlerimize anlatmamız lazım. Eğitim sistemine bunu koymamız lazım. Irkçı emperyalizm ve siyonizmin en büyük düşman olduğunu gençlerimize anlatabilirsek, İslam ülkelerini bu konuda uyarabilirsek; Doğu Türkistan, Gazze’de ve İslam coğrafyasındaki zulümler çok kısa bir zamanda ortadan kalkar.” diye konuştu.
“Türkistan’da soykırım yaşanıyor”
Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik soykırım ve zulümlere dikkat çeken Çelik, “Doğu Türkistan’da bir kere bir soykırım yaşanıyor. Çin, 1949 yılından beri Türkiye’nin iki katı büyüklüğünde olan bir ülkeyi işgal etmiştir. Müslüman erkekler, evlerinden alınıp kamplara atılmıştır. Ailelerin içerisine kendi insanlarını yerleştirmeye çalışıyorlar. Bizim kardeşlerimizi putperestlerle evlendiriyorlar. Bu da bir soykırıma sebebidir. Müslümanların ne yapması lazım… En başta Müslümanların özüne dönmesi gerekir. Müminleşmemiz lazım ki Allah’ın yardımı bizimle olsun. Allah Kur’an-ı Kerim’de, ‘Ey iman edenler iman edin’ diyor. Bizler kendimizi düzeltmedikçe Allah halimizi düzeltecek değildir. Doğu Türkistan’da yaşanan zulümlerin tümü bizim sebep olduklarımızdan dolayıdır. Dünyada şu an bir milyar 800 milyon Müslüman var. Çin’in alışveriş yaptığı ülkelerin çoğu Müslüman ülkelerdir. Biz Çin Devletine, ‘ Arkadaş sen bundan sonra Doğu Türkistan ile iyi geçinmezsen ve soykırım politikanı burada devam ettirirsen senle alışverişi keseriz’ derse, hemen ertesi gün bu katliam ve zulümler bitecektir.” şeklinde konuştu.
“Çin ile mücadelemiz ‘Ekonomi’ üzerine olması lazım”
Müslümanların Çin ile mücadelelerinin ekonomik yönden olması gerektiğini belirten Çelik, “Şu an Amerika, İsrail ve gelişmiş ülkelerin tümü, başka ülkelere ‘Demokrasi’ ihracında bulunuyorlar. Ama şu unutulmamalıdır. Demokrasi başkalarının sömürme adına kullanılan bir argümandır. Söz konusu kendi çıkarları oldu mu demokrasiden ve insan haklarından ve birçok şeyden vazgeçerler. Bizim bu konuda Çin ile mücadelemiz ‘Ekonomi’ üzerine olması lazım. Ekonomik olarak Çin’i baskı altına alabilirsek, ilişkilerimizi ekonomik olarak kesebilirsek Çin kendine çeki düzen verir.” diye konuştu.
“Suudi Arabistan ABD’den aldığı silahları Müslümanlara karşı kullandı”
Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, “Sürekli olarak söylediğimiz 3 temel ilkemiz var. ‘Yaşanılabilir Bir Türkiye’, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ ve ‘Yaşanabilir Bir Dünya.” Erbakan Hoca, yaşanılabilir bir dünyanın temelini atmak için ‘D8’leri kurdu. Müslümanların bir araya gelmesi için ‘İslam NATO’su, ‘İslam Dinarı’ gibi temel kurallardan bahsetti. Bizim bu konuyu acilen göz önünde bulundurmamız lazım. Tekrar bunların üzerine eğilmemiz lazım. Suudi Arabistan, sırf Yemen’le savaşmak için 150 bin dolar ABD’ye silah yardımında bulundu. Kimin parasını kime veriyorsunuz. Bu ümmetin parasıdır. Aldıkları silahları Müslümanlara karşı kullandılar. Bilmiyorlar ki yarın daha güçlü biri çıktığı zaman silah aldığınız devlet, başka devletle anlaşır ve o silahları size karşı kullanır. Biz de şu an aynı durumlar olmuyor mu? Türkiye sözde ABD’nin müttefikidir ama bakıyorsunuz bizi bırakıyor ve gidip PYD/YPG ile ittifak kuruyor. Biz Müslümanların bu konuda uyanık olması lazım… Erbakan Hoca’nın temel hedefi; ‘Yaşanılabilir Bir Dünya’nın kurulmasına öncelik etmek üzere; D8, D60 ve dünyada adalet merkezli bir sistem üzerine bina edilmesiydi.” ifadelerini kullandı.
“Kur’an’ı yeni bir gözle, bize iniyormuşçasına okumamız lazım”
Yeniden Kur’an’a dönmemiz gerektiğini belirten Çelik, “Şu andaki sistem kaba kuvvet üzerine kurulmuş bir sistemdir. ‘Kim güçlüyse haklı odur.’ Bizim sistemimizde ise ‘kim haklıysa güçlü odur.’ Dolayısıyla biz Müslümanların bu konuda kendimize çeki düzen vermesi gerekir. Kur’an’ı yeni bir gözle, bize iniyormuşçasına okumamız lazım… Kur’an’ı kendi hayatımıza aktarmamız lazım. Biz şu an sadece Kur’an’ı okuyoruz, ayda bir hatim yapıyoruz ama anlamadan okuyoruz. Hâlbuki sahabe bir ayeti anlamadan başka bir ayete geçmezdi. Madem, Mekke döneminde müşriklere; Medine döneminde yahudi ve münafıklara hitaplar var. O zaman bizimde Kur’an’ı, ırkçı emperyalizmi nasıl yeneriz, siyonizmi nasıl alt ederiz gözü ile okumamız gerekir. Erbakan Hoca’nın da amacı buydu. Irkçı emperyalizmin insanı köle olarak kullandığını, amacının menfaat olduğunu insanlara anlatabilirsek, insanlarımız yeniden kendine gelir. Kur’an ile bütünleşerek, Kur’an’ı hayatlarına dinamik olarak aktarabilirler. O zamanda Allah’ın yardımını bizimle olur.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.