AGD: "İşgal rejimi ile tüm ilişkiler kalıcı olarak kesilmelidir"

AGD: "İşgal rejimi ile tüm ilişkiler kalıcı olarak kesilmelidir"
Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şube Başkanı Mehmet Yaroğlu, işgal rejimi ile dolaylı yollarla devam eden ticaret ile birlikte askeri, ekonomik, diplomatik ve iktisadi tüm ilişkilerin kalıcı olarak kesilmesi gerektiğini kaydetti.

Yalnızca Filistin için değil bölge ülkeler ve hatta insanlık için bir tehdit haline gelen siyonist işgal rejimi, 13 aydır Gazze'de soykırım gerçekleştirirken Türkiye'de birçok kesimin tepkisine rağmen işgalciler ile hala farklı yollarda ticari ilişkiler devam ediyor.

Son dönemde ticaretin tamamen kesildiği resmi makamlarca ifade edilse de siyonist firmalara ait gemiler Türkiye limanlarından işgal rejimine her türlü malzemeyi taşımayı sürdürüyor.

Limanlardan işgale dolaylı yollarla yük taşıyan gemiler farklı kesimler tarafından protesto edilirken gösterilere katılanlar ise gözaltına alınıp bir süre sonra serbest bırakıldı.

İşgal rejimi ile devam eden ticaret ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şube Başkanı Mehmet Yaroğlu, meseleyi sadece ticaret ile sınırlandırmadıklarını, Türkiye'nin işgal rejimi ile siyasi, askeri, diplomatik, iktisadi tüm ilişkileri kesmesi gerektiği ifade etti.

"Ülkemizin israil ile ticaret yapmasını biz de aziz milletimiz de kabullenemiyor"

Yaroğlu, "Bu meseleyi de yalnızca 7 Ekim'den bu yana şeklinde de değerlendirmiyoruz. Ülkemizin zaten israil ile ilişkisinin olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü israil ilk defa bugün katliam yapmıyor. İsrail 100 yıla yakındır Filistin topraklarında sistematik bir işgal yürütüyor. Bugün bunu bir soykırıma dönüştürdü. Bugün ticaretin kesilmesiyle ilgili talepler yarın ateşkes olduğunda mesele normalleşecek mi? Zaten Müslümanlar Filistin'in topraklarının yüzde 10'u olan Gazze ve Batı Şeria'ya hapsedilmiş durumda. Gazze'de kardeşlerimizi bir yıl önce de açık hava hapishanesinde yaşıyordu. Her şey israilin kontrolündeydi. Batı Şeria zaten Mahmud Abbas'ın yönetiminde adeta bir israil müstemlekesi halinde. Biz bunlara razı değiliz. Bugün bu kadar soykırıma rağmen ülkemizin israil ile ticaret yapmasını biz de aziz milletimiz de kabullenemiyor. Bunu hiçbir yürek sindiremiyor ve buna karşılık haklı bir tepki ortaya koyuyor." dedi.

"İtirazımız resmi yollarla değil dolaylı olarak devam eden ticaretedir"

Yetkililerden 'ticaret yapmıyoruz' açıklamaları duyduklarını ancak ticaretin farklı yollarla devam ettiğini aktaran Yaroğlu, "Yetkililerden daha cüretkâr şekilde bazı yazarlar, kanaat önderleri 'bunlar kandil ağzıyla, farklı ülkelerin ağzıyla konuşuyor' diyerek üzerimize çullandı. Daha sonra bir baktık ki aslında mesele bizim dediğimiz gibi olduğu, israil ile bayağı bir ticaretin yapıldığı ortaya çıktı. Resmi idare en başta kısmı olarak ticarete yasak koyduklarını, şimdide tamamen yasakladıklarını ifade ettiler. Bir kere şunu bilmek gerekir. Üzerimize gelenlerin bize iftira attıkları ortaya çıktı. Söylemiş olduklarımız da hak olarak ortaya çıktı. Bugün hala itirazımız ise resmi yollardan yapılmayan ancak dolaylı şekilde devam eden ticaretedir." diye konuştu.

"İsraile mecbur da mahkûm da değiliz, ticaretin kalıcı olarak kesilmesini istiyoruz"

Yaroğlu, "İsrailde yaşayan Araplar var. Ya da Batı Şeria bölgesinde Müslümanların olduğu bölgeler var. İsrailli firmalar, buradaki Araplar üzerinden ticaretini 10 katına, 20 katına çıkarmışlar. Şu anda israil ile ticaret sıfırlanmış ama Filistinli firmalar üzerinden ticaret 100 katına bin katına çıkmış. İkinci olarak da gemiler Türkiye'den direkt olarak israile gitmiyor ama Yunanistan üzerinden gidiyor. Yani Türkiye israil ile direkt bir ticari münasebet kurmuyor ama aracı bir ülke üzerinden ticaretini yürütüyor. Bunu biz de yetkililer de çok iyi biliyor. Buralarda çalışan veya deniz ticareti ile ilgilenen çok sayıda arkadaşımız, dostumuz var. Bugün Türkiye'den israile vızır vızır gemilerin gitmeye devam ettiğini herkes biliyor. Bunu ısrarla inkâr edenler, daha önce haklı çıktığımız gibi yeniden haklı çıktığımızda yine yüzlerinin kızaracağını düşünmüyorum. Yetkililerden isteğimiz ticaretin fili olarak ve kesintisiz olarak kesilmesidir. Biz israile mecbur da mahkûm da değiliz. Ülkemizin diğer ülkelerle yaptığı ticaret bize yeterlidir. Onlardan gelen kirli parayı, kanlı parayı, ticareti asla helal göremeyiz. Onlardan gelen hiçbir şeyi istemiyoruz. Ülkemizin yöneticilerinden de ticaretin kalıcı olarak kesilmesidir." şeklinde konuştu.

"İsrail ile kurulacak tüm ilişkiler de gayri meşrudur"

Limanlarda gerçekleştirdikleri eylemler sonrasından Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın sosyal medya hesabından israil ile ticaret yapmadıklarını, ateşkes olana kadar da böyle devam edeceğine ilişkin bir paylaşım yaptığını hatırlatan Yaroğlu, "Biz ateşkesten sonra da bunun böyle devam etmesini istiyoruz. İsrail normal değildir, meşru değildir. Bu sebeple israil ile kurulacak tüm ilişkiler de gayri meşrudur." dedi.

"Halkın yaptığı boykotu devlet de belediyeler de yapmalı"

Halkın işgal rejimi ürünlerine yönelik boykotunun ses getirdiğini, siyonizm menşeli firmaların reklam ve indirim kampanyaları yaptıklarını hatırlatan Yaroğlu, "Bugün hangi markete girseniz onların normalde pahalı olan ürünlerinin en ucuz ürünler olduğunu görüyoruz. Bu anlamda halkımızın boykota sahip çıkma süreci başarılıdır. İnsanımız bunların ürünlerini asla istemiyor. Diyanet İşleri başkanımız dahi bununla alakalı açıklama yapıyor, devletimizin cumhurbaşkanı tarafından boykot ile ilgili çağrı yapılıyor ama devletin iştirakleri boykot ürünü satmaya devam ediyor. Veya İBB Sosyal Tesislerinde boykot ürünleri satılıyor. Hem İBB'ye hem bakanlıklarımızın sosyal tesislerine, iştiraklerine çağrımız bu boykot sürecini genişletmeleridir. Boykot ile ilgili millet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunu devlet olarak da yapmalıyız. Tabi burada kanaat önderlerine, sivil toplum kuruluşlarına da büyük mesuliyetler düşüyor." diye konuştu.

"Bir halk kendisini ümmet adına feda ederken tevillere sığınarak meseleyi örtbas edemeyiz"

Yaroğlu, "Bugün sözü sakınacağımız, tevillere sığınacağımız gün değildir. Gazze'de kardeşlerimiz ümmeti Muhammed adına, haremi ismetimiz olan Mescid-i Aksamız adına kendilerini feda ediyorlar. Cephedeki mücahitlerden liderleri Yahya Sinwar, İsmail Heniyye'ye, kadınlarından çocuklarına kadar bir millet kendisini ümmeti Muhammed'in mukaddesatı adına feda ediyor. Onlar kendilerini feda ederken bizim de millet olarak, devlet olarak bu anlamda bazı şeyleri yapmamız gerekir. Öyle ufak tefek tevillere sığınarak asla meseleyi örtbas edemeyiz. Devletimiz bunu yapsa da sivil irade olarak asla bunu yapamayız. AGD olarak bu noktada irademizi ortaya koyuyoruz. Bu anlamda ortak irade yürüttüğümüz birçok toplumsal gruplar da var. Onlardan da Allah razı olsun diyoruz ve herkesi bu cepheye davet ediyoruz. Bu cepheyi de bir mukavemet cephesi olarak görüyoruz. Çünkü burada toplumsal bir mukavemet var. Ülkemizi yöneten şahıslarla, partilerle işimiz yok. Ülkemizi kim yönetirse yönetsin bu saatten sonra israil ile ticari, diplomatik, askeri hiçbir ilişkiye girmeye cesaret edemeyecekler." şeklinde konuştu.

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.