Aktaş: "Zorbaları mahkûm etmek anın vacibidir"
Hüsnü Aktaş Hoca, görsel ve yazılı olarak yapmış olduğu açıklamada, Müslümanların darbeye karşı durmaları gerektiğini ifade etti. Ayrıca Aktaş Hoca, ‘Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak için mücadele etmenin ibadet olduğunu bilen bir milletin; kendisine silâh çeken emperyalist ABD'ye ve onlarla işbirliği yapan hainlere boyun eğmesi ve zillet içinde yaşaması mümkün değildir’ dedi.
HERŞEYDEN ÖNCE, HAYATIN KORUNMASI
Cemiyet halinde yaşayan insanoğlu; hayatının korunmasını, inandığı gibi yaşama imkânının sağlanmasını, malının, aklının ve neslinin muhafaza edilmesini arzu eden mükerrem bir varlıktır. İslâm uleması insanların can, mal, nesil, din ve akıl emniyetlerinin sağlanmasının 'zaruri maslahat' hükmünde olduğunu ifade etmiştir. Cemiyet halinde yaşayan insanları, bir geminin yolcularına benzeten Peygamberimiz Efendimiz (s.a.s.), akıl sahibi olan insanların ibret almaları için şu misali vermiştir: 'Allah'ın çizdiği sınırları muhafaza etmeye ve başkalarına faydalı olmaya çalışanlar ile meşru sınırları aşıp günaha düşenlerin hali, bir gemiye binip denize açılan insanların hali gibidir.
Onlardan bazıları geminin alt kısımlarında yerini almışlar, bazıları da geminin güvertesine çıkmışlardır. Alt kısımda bulunanlardan birisi su almak için yukarıdakilerin yanına çıkar. Yukarıdakiler ona su konusunda (vermemek için) eziyete derler. Bunun üzerine o adam eline baltayı alır ve geminin tabanını delmeye başlar. Durumu fark edenler 'Ne oluyor sana? Neyin var?'diye sorarlar. O da 'Siz bana su konusunda eziyet ettiniz! Bana su lazım, gemiyi deliyorum' cevabını verir. Böyle bir durumda eğer onlar adamın elini tutar, gemiyi delmesi-ne mani olurlarsa kurtulurlar. Aksi takdirde o adamla birlikte kendileri de helak olurlar" (Sahih-i Buhari-İst: 1401 «.Şirket: 6 Ayrıca Sünen-iTirmizi-K.Fiten:12)
CAMİLERDEN SELÂ OKUNMASI, DARBECİLERİN HESAPLARINI ALT-ÜST ETMİŞTİR
Milletin verdiği vergilerle alınan silâhları, uçakları ve helikopterleri, masum sivillerin öldürmesi için kullanan zorbalar; llluminati Çetesi'nden aldıkları desteğe güvenerek, askeri darbe yapmaya karar vermişlerdir. Başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere; kuvvet komutanlarını esir alan ve Birinci Ordu müstesna bütün ordu komutanlarını kendi saflarına dâhil eden darbeciler, masum sivillerin üzerine (hedef gözetmeksizin) kurşun yağdırmışlardır. Ankara ve İstanbul gibi Türkiye'nin can damarı olan şehirleri savaş meydanına çeviren 'Yurtta Sulh Komitesi'ne mensup darbecilerin Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ı öldürmek için MAK ve SAT komandolarını görevlendirdikleri malûmdur. Uzun yıllar Samanyolu Televizyonu ve Zaman Gazetesi'nde yöneticilik yapan Tuncay Opçin'in, sosyal medyada yer alan ifadesiyle 'yatakta basmak, şafakta asmak' için harekete geçmişlerdir. Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ın cep telefonu aracılığıyla bir televizyon kanalından 'Milletimiz derhal sokağa çıkmalıdır' mesajını vermesi ve Birinci Ordu Komutanı'nın açıklamaları, darbe teşebbüsünün akamete uğramasını sağlamıştır. Bu arada Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmezin 'Bütün camilerden selâ okunması için emir vermesi ve Müslümanları meydanlara davet etmesi', darbecilerin hesaplarını alt-üst etmiştir.
BAZI RUH HASTALARININ İDDİA ETTİĞİ GİBİ, DARBE SENARYO DEĞİLDİR
Türkiye'nin değişik bölgelerinde görev yapan yüzlerce generalin ve binlerce subayın tutuklanması ile neticelenen darbe teşebbüsü, bazı ruh hastalarının (şizofrenlerin) iddia ettiği gibi bir senaryo değildir. Zira F-16 uçakları başta TBMM binası olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Ankara Emniyet Sarayı'nı, Özel Harekât'ın binalarını ve Türk-Sat'ın ana merkez binasını bombalamış, meydanlara dökülen insanların üzerine helikopterlerden yaylım ateşi açılmıştır. Bu esnada 246 masum insan hayatını kaybetmiş, binlerce sivil yaralanmıştır. Bu darbe teşebbüsünün içinde yer alan generaller, insanları korkutmak için bütün imkânlarını seferber etmişlerdir. FETÖ militanı Tuncay Opçin'in sosyal medyada yer alan 'İslamcılar, sinik ve korkak bir topluluktur. Geleneklerinde silâhlı mücadele yoktur. Sadece atıp tutmasını bilirler' şeklindeki iddiasının bir şehir efsanesinden ibaret olduğu görülmüştür. Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak için mücadele etmenin ibadet olduğunu bilen bir milletin; kendisine silâh çeken emperyalist ABD'ye ve onlarla işbirliği yapan hainlere boyun eğmesi ve zillet içinde yaşaması mümkün değildir.
DARBECİLERE BOYUN EĞİLMEZ
Adaletin mülkün (iktidarın) temeli olduğuna inanan, zerre miktarı hayrın da, zerre miktarı şerrin de hesabının sorulacağı güne hazırlanan Müslümanların darbecilere asla boyun eğmemeleri ve masum insanlara silâh çeken zorbaları mahkûm etmeleri anın vacibidir, insanların zaruri maslahatı olan can, mal, nesil, din ve akıl emniyetini savunmak, 'ben müslümanlardanım' diyen her mükellefin en önemli vazifesidir.
Kaynak: Misak Dergisi
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.