Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından Pazar Newroz Parkı Miting Alanı’nda gerçekleşen "Hak ve Adalet rehberi Hz. Muhammed (sav)" temalı Kutlu Doğum etkinliğini değerlendiren Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Davut Işıkdoğan, düzenlenen etkinlik ile Müslümanların moral bulduğunu söyledi.
Etkinliklerin dünyanın farklı yerlerinde de düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Işıkdoğan, İslam ülkelerinden gelen âlimlerin İslam’ın ittihadı olduğunu belirtti.
Kutlu Doğum etkinliklerinin son yıllarda Diyarbakır’da farklı atmosferde kutlandığını dile getiren Işıkdoğan, “Etkinlikler bir gün ve bir hafta olmaktan çıktı ve bir aya yayıldı. Bu insanların bir aylık süreç içerisinde biraz maneviyat hissetmesine, Hz. Peygamberin o yaşantısı ve sünnetini ve O’nun hakkında bir takım güzel amelleri tekrar hatırlamasına vesile oluyor. Bu noktada çok güzel bir etkinlik ve katılımın büyük olması aslında Müslümanlar açısından moral oluyor. Orada birçok Müslümanı bir arada görmek herkes için özellikle ahir zaman dediğimiz bir vakitte büyük bir morale vesile oluyor” dedi.
“Ciddi anlamda ihlallerin söz konusu olduğu bir dönemde böyle bir başlığın seçilmesi hakikaten çok büyük bir isabettir”
Platformun bu sene seçtiği temayı çok anlamlı bulduğunu sözlerine ekleyen Işıkdoğan, “Hak ve adalet Kur’an-ı Kerim’in içerisindeki temel konulardan iki konu. Hak dediğimiz zaman içerisine; insanların hakkı, cenabı Hakk’ın insanlara karşı hakkı, insanların Cenab-ı Hakka yönelik vazifeleri giriyor. Bu noktada benim dikkatimi çeken şöyle bir şey var: biz her yıl Kutlu Doğum için farklı temaları koyuyoruz ve bu temalar çerçevesinde birçok etkinlikler yapılıyor. Bu temaların halk üzerindeki tezahürlerinin ortaya çıkması noktasındaki çalışmaların devam etmesi lazım. İnsanların birbirini yok saydığı, yok etmeye çalıştığı, savaşların devam ettiği, hak ve hukuk noktasında çok ciddi anlamda ihlallerin söz konusu olduğu bir dönemde böyle bir başlığın seçilmesi hakikaten çok büyük bir isabettir. Buna paralel olarak Diyanet’in koymuş olduğu 'güven' teması da vardı. Güven, hak ve adaleti yan yana getirdiğiniz zaman bunlar birbirinin mütemmimi olan bir takım şeylerdir. Peygamber Sevdalıları Platformunun diğerine alternatif değil, birbirini tamamlayıcı noktadaki, Hz. Peygamberi daha büyük bir coşkuyla anmaya vesile olabilecek bir temayı benimsemesi önemlidir. Orada aslında ifade edilen düşünceler, ortaya konan bir takım fikirler, yapılan konuşmalar ve içeriği, Türkiye’den ve dünyadan buna yaklaşımlarının tamamı sonuç bildirgesine dönüştürerek ve bir kitapçık tarzından insanlara ulaştırmak daha iyi bir sonuç verecek diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Âlimlerin İslam âleminden toplanıp gelmesi ortak bir nokta üzerinde buluştuğumuzun işaretidir”
Farklı İslam ülkelerinden etkinliğe olan katılımı da değerlendiren Işıkdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Avrupa’ya baktığımız zaman dünya devletlerini bir araya getiren Papalık müessesesi var. geçtiğimiz aylarda Avrupa’nın bir takım krizlerle burun buruna geldiği bir dönemde Papa Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin liderlerinin tamamını bir araya toplayıp onlarla bir istişare, onlara belki de dini açıdan bir takım ültimatom verdi. Bizim de birleştirici unsurumuz dindir. Başımızda bu dinin birleştirici unsuru anlamında şahıs noktasında bir şey yok. Bu noktada Kur’an-ı Kerim’in ana temasına baktığımız zaman ‘şura’ diye bir şey vardır. Bütün âlimlerin bu tarzda İslam âleminden toplanıp gelmesi her bir ülkenin ayrı ayrı mümessili gibi buraya gelip katılması aslında ortak bir nokta üzerinde buluştuğumuzun işaretidir. Bunları aslında değerlendirmemiz lazım. Yani bir davetle eğer bu davetin değerini, ele alınan konunun değerini, Türkiye’nin bir Diyarbakır değerini fark ederek, bu âlimlerin burada buluşması İslam’ın ittihadıdır. Müslümanların ittifakıdır. Belki bu tarz şeyleri yaygınlaştırmamız lazım.”
Kutlu Doğum etkinliklerin dünyanın farklı yerlerinde de yapılması gerektiğini ifade eden Işıkdoğan, “Etkinliğin kendisi bizatihi güzel bir şey. Orada Müslümanların bir araya gelerek o ruhu yaşaması çok güzel bir şey. Peygamber Efendimize muhabbeti ortaya koymak çok güzel bir şey. Muhabbet ortaya koyduktan sonra o muhabbetin gereğinin yapılması gerekiyor. Bizlerin bu etkinliklerden sonra etkinlik ‘yaptık bitti’ demememiz lazım. Etkinliği yaptık, o kadar insan o etkinliğe geldiler onlar üzerlerine düşeni yaptılar, şimdi bizim vazifemiz başlıyor. Bundan sonra bizler tek tek kapıları çalarak ‘Peygamber (sav) ümmeti ve O’nun izinde giden insanlar olarak üzerimize düşeni yapmaya geldik’ diyerek olması gerekeni yapmamız gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.