Ramazan ayının başından buyana her gün farklı bir ilde iftar ederek vatandaşlarla bir araya gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, dün iftarını Ankara’da açtı.
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından düzenlenen iftar programında siyasetçi, STK temsilcileri, kanaat önderleri, basın ve iş dünyasından isimlerle biraraya gelen Yapıcıoğlu, iftar öncesi yaptığı konuşmada İslam dünyasına önemli bir çağrıda bulundu.
Müslümanların dünyanın farklı bölgelerinde küfür tarafından hedef haline getirilip katledilirken, kendi aralarında çekişmelerinin ve birbirlerinin kanını dökmelerinin, küfrün saldırısından daha beter bir zulüm olduğunu belirten Yapıcıoğlu, hariçten bu kadar saldırı varken Müslümanların sorunlarını sulh ve diyalog yoluyla çözmelerini veya çözemiyorlarsa ertelemeleri gerektiğini ifade etti.
“Yemen’de kolera hastalığından dolayı hayatını kaybedenlerin sayısının 600’ü geçti”
“Ramazanın bütün ümmete ve insanlık âlemine hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.” diyerek konuşmasına başlayan Yapıcıoğlu, Ramazan'ı sevinçle karşılayan bütün Müslümanları tebrik ettiğini belirterek, “Ramazan, İslam ümmetinin dört bir tarafında büyük bir coşkuyla karşılandı. İftar sevinci baştanbaşa İslam coğrafyasında, İslam beldelerinde yaşanıyor. Lakin bu beldelerin bir kısmında çok ciddi karışıklıklar, savaşlar; hatta bu savaşlardan kaynaklanan açlıklar, temiz suya dahi ulaşamama durumu söz konusu. Biliyorsunuz, Yemen’de temiz suya ulaşamadıklarından dolayı yayılan kolera hastalığından hayatını kaybedenlerin sayısının 600’ü geçtiği basına yansımıştı.” diyerek İslam coğrafyasında yaşanan trajediye dikkat çekti.
“Allah için aranızda kardeşlik hukukunu tesis ediniz”
Müslümanların dünyanın farklı coğrafyalarında isimleri farklı ama amaçları bir olan küfrün farklı versiyonları tarafından hedef alındığını ve katliamdan geçirildiklerini belirten Yapıcıoğlu, Müslümanlara da çağrıda bulunarak aralarındaki sorunları diyalog temelinde çözmeye veya ertelemeye davet etti.
Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Doğu Türkistan’da inançsız bir kitle tarafından, Myanmar’da Budistler tarafından, Orta Afrika Cumhuriyetinde Hristiyanlar tarafından, Filistin’de ise siyonistler tarafından çeşitli zulümlere maruz bırakılan bu mazlum ümmetin evlatları maalesef bazı İslam beldelerinde birbirleriyle uğraşmakta ve birbirlerinin kanını dökmektedirler. Biz de diyoruz ki; Ey İslam milletleri! İçinizdeki bu karışıklıkları, aranızdaki bu sorunları hariçten size bu kadar saldırı varken, eğer sükûnet içerisinde, eğer sulh ile diyalog yoluyla çözemiyorsanız en azından erteleyin. Hariçten bu kadar saldırı varken birbirimizle didişmeniz, birbirimizle savaşmanız, birbirimizin kanını dökmeniz çok daha beter bir zulümdür. Allah için aranızda kardeşlik hukukunu tesis ediniz. Allah için aranızda adaletli davranınız.”
“Bizim çözülmeyecek, çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yoktur”
“Eğer biz kardeş olmayı becerebilseydik, eğer biz Rabbimizin bizden istediği gibi gerçekten kardeşlik hukukuna riayet edebilseydik ve meselelerimizi adalet temelinde çözme gibi bir niyete sahip olabilseydik, emin olunuz ki bizim aramızda bu kadar karışıklık olmayacaktı.” diyen Yapıcıoğlu, böyle bir durumda dışarıdan müdahalelerde bulunmak isteyen ve İslam ülkelerinin iç işlerine burnunu sokmaya çalışanların da bu kadar kolay bir ortam bulamayacaklarını ve bu kadar rahat bir şekilde Müslümanların arasına fitne tohumları saçamayacaklarını sözlerine ekledi.
Yapıcıoğlu şöyle konuştu:
“Kardeşlik hukukunun tesis edilmesi halinde, birbirimize adaletle davranmaya ahdetmemiz halinde öyle inanıyorum ki, aramızda bulunan ve şu anda çözümsüz gibi görünen meselelerin pek çoğu kendiliğinden hal yoluna girmiş olacaktır. Ramazan ayı boyunca gittiğim her yerde tekrar ettiğim bir husus var: Pek çok kişi bu kadar karışıklık ve çelişkinin olduğu bir dönemde Müslümanların, İslam Ümmetinin bir araya gelmesi mümkün müdür? diye soruyor. Bu çok haksız bir soru değildir, ama bunun cevabı da elbette ki olumsuz değildir. Merhum Aliya İzzetbegoviç’e, ‘İslam Birliğinin oluşmasının şartı nedir’ diye soran gence vermiş olduğu cevabı söylüyorum: ‘En önemli şartı önce buna inanmaktır.’ Eğer biz gerçekten bir araya gelebileceğimizi, yeniden kardeşler olabileceğimizi, Kuran’ın bize öğrettiğinden yola çıkarak ve içimize sindirir ve buna inanırsak, en büyük adımı atmış olacağız. Bizim çözülmeyecek, çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yoktur. Ama herkes nalıncı keseri gibi kendine yontar, gücü eline geçirdiğinde adaleti terk ederek kardeşini ezmeyi kendisi için bir hak olarak görürse elbette ki bizim sorunlarımız gittikçe daha fazla derinleşecektir.”
“Birbirinize sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız”
Müslümanların, Kur’an ayı olan Ramazan ayında Kur’an’a kulak vermesi ve dostu ile düşmanını Kuran’dan öğrenmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle bitirdi:
“Zira o, yanılmaz, mutlak ilim sahibi ve sonsuz merhamet sahibi Rabbimizin kelamıdır. Rabbimiz bize buyuruyor ki; Yahudileri ver Hristiyanları asla dost edinmeyin. Rabbimiz bize buyuruyor ki; Müminler ancak kardeştirler. O’nun (cc) kutlu Nebisi (sav) bize birbirimizi sevmemizi tavsiye ediyor. Bize diyor ki; İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinize sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Biz de bütün Mümin kardeşlerimize sesleniyoruz! Birbirinizi sevin diyoruz. Aranızdaki ihtilaflara rağmen, aranızdaki çelişkilere rağmen; sadece ve sadece Mümin olmak vasfı dolayısıyla her bir mümin kardeşiniz sevilmeye layıktır. Hatta peygamber efendimizin bu emri mucibince sevmek zorundayız.”(İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.