Arazi anlaşmazlığından dolayı yaşanan ölümler önlenmelidir
Arazi anlaşmazlıklarından dolayı yaşanan ölümlü kavgalar, bölgemizin kanayan bir yarası olarak yerli yerinde dururken, sorunun çözümü için ciddi adımlar atılmaması yeni ölümlere davetiye çıkarıyor.
Devletin araziler ilgili uygulamış olduğu yanlış politikalar ve eksik bırakmış olduğu düzenlemeler sorunu adeta bir kangrene dönüştürdü.
Şanlıurfa'da geçtiğimiz günlerde arazi anlaşmazlığından dolayı yaşanan biri kadın 5 kişinin hayatını kaybettiği ve 3 kişinin de yaralandığı olay, arazi anlaşmazlığı konusunu yeniden gündeme getirdi.
Bölgede taraflar arasında yaşanan olaylarda hakem olarak katıldığı yüzlerce olayın çözülmesine katkıda bulunan iş adamı, kanaat önderi Faruk Akbaş, konu ile ilgili İLKHA'a konuştu.
Kan davalarının çoğunun arazi anlaşmazlıklarından dolayı yaşandığını belirten Akbaş, yaşanan acı olayların bölgenin imajına zarar verdiğini ifade etti.
Sorunun çözümü için günümüze kadar ciddi adımlar atılmadığını belirten Akbaş, sorunun insanları tatmin edecek şekilde adil olarak çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Bölgede sorunun çözümü noktasında kanaat önderlerine önemli sorumluluklar düştüğünü belirten Akbaş, tarafların kanaat önderlerinin almış olduğuu karara uyması gerektiğini söyledi.
"Kan davalarının çoğu arazi anlaşmazlıkları yüzünden yaşanmaktadır"
Bölgede arazi anlaşmazlıklardan dolayı yaşanan acı olayların çeşitli sebepleri olduğunu belirterek sözlerine başlayan Akbaş, "Maalesef Şanlıurfa'mız dönem dönem bu tür acı olayda sarsılıyor. Bu yaşanan olaylar, Şanlıurfa'mızın imajına da ciddi manade zarar vererek halkımızı derin bir şekilde yaralamaktadır. Kesinlikle tasvip etmediğimiz bir durumlar maalesef acı bir gerçeğimiz olarak ortada durmaktadır. Tabii ki bunun çeşitli nedenleri var. Bunun esas nedeni; kanunlardaki çeşitli boşluklardır. Bölgemizde meydana gelen kan davalarının çoğu arazi anlaşmazlıkları yüzünden yaşanmaktadır . Yıllar önce yapılmış olan kadastrodaki ve tapulaştırmadaki çeşitli yanlışlardan dolayı bir türlü hak yerini bulamamakta, yıllar süren mahkeme süreçlerinde insanlar, haklarını elde edemediği için maalesef 'dağ kanuna' başvurmakta ve bu tür acı tablolar karşımıza çıkmaktadır." şeklinde konuştu.
"Yıllardır bu olaylar yaşanıyor ama sorunun çözümü için ciddi adımlar atılmıyor"
Sorunların insanları tatmin edecek adil bir şekilde çözülmesi gerektiğini vurgulayan Akbaş, "Hepimizin arzusu bir an önce yasal olarak bu sorunların insanları tatmin edecek ve hakkın yerini bulacak şekilde hem adil hem de acil bir şekilde sonuca bağlanmasıdır. Eğer bu gerçekleşirse zaten kimsenin arabulucu olmasına da gerek kalmayacaktır. Bu tür olaylarla karşı karşıya kalmayacağız. Yıllardır hep bu tür olaylar olduğu zaman gündeme geliyor ama maalesef bununla ilgili ciddi adımlar atılmıyor. Buradan sizin aracınızda Hükümetimize seslenmek istiyoruz! Şanlıurfa yüzölçümü bakımından çok büyük bir ilimizdir. Burada miras yoluyla araziler babadan oğula devir olurken arada anlaşmazlıklar çıkmaktadır. Bununla ilgili uzmanlarımız bir an önce oturup gerekeni yapmalıdırlar diye düşünüyoruz." diye konuştu.
"Bölgenin en büyük zenginiklerinden bir tanesi 'kanaat önderliği' müessesidir"
Bölgenin çok hassas bir bölge olduğuna değinen Akbaş, "Bölgemiz ne kadar misafirperverse o kadar da bu anlaşmazlıklar yüzünden sıkıntılı bir bölgedir. İnsanlar, sinirlerine hakim olamamakta maalesef zaman zaman bu tür acı olaylar karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte son zamanlarda halkın tepkisine yol açan 'kanaat önderleri' meselesi var. Kanaat önderliğinin; bir diploması ve okulu yoktur, bir sıfatı vardır. Parayla pulla kanaat önderi olunmaz. Bir insan kendi bölgesinde güvenirliğini isbat etmişse adaleti insanlar arasında kabul görmüşse o bir kanaat önderidir. İki ailenin arasındaki bir sorunda kanaat önderi davet edilerek, kanaat önderinin vermiş olduğu kararlar kabul görüyorsa o insan kanaat önderidir. Bu bölgenin bana göre en büyük zenginiklerinden bir tanesi 'kanaat önderliği' müessesidir. Eğer kanaat önderleri olmazsa geçen gün yaşadığımız olayların benzerini hergün yaşarız. Hükümettimizde son dönemlerde arabuluculuğun ne kadar kıymetli olduğunu görence bunla ilgili kanun çıkararak, birimler oluşturdu. Şu an mahkemelerden önce arabuluculuk müessesesi resmi olarak yürürlüğe girmiş oldu. O yüzden bizim arzumuz; öncelikle bu sorunların tespit edilmesi ve çözüme gidilmesidir. İnşallah bu kan davası son olur. İnşallah Şanlıurfa'mız, daha güzel haberlerle gündem olur. " ifadelerini kullandı.
"En çok zorlandığımız konu, insanların söz dinlememesidir"
Geçen hafta arabulucu olduğu bir meseleden örnek veren Akbaş, " İnsanlar kendi hakkının dışındaki haklara göz dikiyorlar. Özellikle konu arazi olunca insanlar 'Ben daha fazla araziyi nasıl elde ederim?' diye düşünüyor. Bu son dönemdeki mera meseleleri, hazine arazileri talan edilmiş durumdadır. Herkes kendi tarlasının yanındaki devletin hazine arazilerini ve meraları işgal edip diğer komşunun sınırına dayanıyor. Sınıra dayandığı zaman 2 taraf arasında 'Buraya kadar benim' hikayesi ile başlayan kavgalar, uzun uzun devam ediyor. En çok zorlandığımız konu, insanların söz dinlememesidir. Kanaat önderleri, arabulucu insanlar hiç kimse için vicdanlarını atmazlar. Vicdanlarını atanlar, para için yapanlar zaten kanaat önderleri değil, tüccardırlar. Sırf Allah'ın rızası için insanları bir araya getirip sorunlarını çözmek için araya giren insanlar kimse için vicdanını atmazlar. Sorunu çözmek için araya girip iki tarafı da dinleyerek 'Bu senin bu da senin' hakkın diyor ve haklarını teslim ediyorlar. Adam hakkına razı olmuyor, senin kararını kabul etmiyor. Başka bir cemaat kuruluyor, o cemaatte aynı kararı söyleyince onu da kabul etmiyor. Başka bir cemaatte aynı kararı verince yine kabul etmiyor. En son insanlar araya girmekten bıkıyor; çünkü kabul görmüyor. Kabul görmeyince kendi kanunlarına başvuruyor." şeklinde konuştu.
"Kendi ellerinizle almaya çalıştığınız hak size çok ağıra mal olur"
İnsanların arabulucuların vermiş olduğu karara uyması gerektiğini belirten Akbaş, " Toplum içinde yaşıyoruz, mutlaka sorunlar oluşacaktır ve oluşuyor. Allah rızası için 3-5 insan araya girdiği zaman; bu insanların sizin için geldiğini bilin. Bu insanlar sizin kötülüğünüzü istemiyor, sizin kavga etmemeniz, uzlaşmanız ve yarın perişan olmamanız için mücadele ediyorlar. Hükümetimiz de bu sorunlarla mücadele ediyor. Sizde, Allah rızası için biraz zarar da görseniz de hesabınıza gelmese de cemaat bu usulü, kararı verdiği zaman veyahut devlet, hakimlerimiz bir karar verdiği zaman hakkınıza razı olun. Sizin kendi elinizle almaya çalıştığınız hak size çok ağıra mal olur." dedi.
"Dağ kanunu insanlara zarardan başka bir şey kazandırmaz"
Şanlıurfa'da geçtiğimiz günlerde arazi anlaşmazlığından dolayı yaşanan 5 insanın hayatını kaybettiği kavgaya vurgu yapan Akbaş, "3 gün önce yaşanan olayda ölen taraf mı öldüren taraf mı, kim karlı çıktı? İki tarafta zarar etti, darmadağın oldu ve öldü gitti. O arazi kime mal, kime yar oldu? Allah rızası için bir adım sonrasını görelim. Artık yaşadığımız bu dönemde dağ kanununun 'Kendi elimle kendi hakkımı alırım' söyleminin artık insana zarardan başka bir şey getirmediğini kabul edelim. Yaşanan olayda 5 kardeşimiz vefat etti. Bir sürü çocuk yetim, birçok kadın dul kaldı. Birçok insan yıllar boyunca o acıyı yüreklerinde paylaşacak. Peki, neye değdi? Son pişmanlık fayda vermiyor." diye konuştu.
"Allah rızası için silahtan, kavgadan, şiddetten uzak kalalım"
Doğu ve Güneydoğu'daki yaşayan tüm insanlara seslenen Akbaş, "Allah rızası için elimizi silahlardan çekelim. 'Hakkımızı kendimiz alırız' duygusundan vazgeçelim. Eğer aramızda bir sorun varsa Allah rızası kanunlara başvuralım. Bu işin kanunu bellidir. Hakkımızı mahkeme yoluyla almaya çalışalım. Çevrede vicdanına güvenmiş olduğunuz arabulucuları çağırıp çözmeye çalışalım; ama ne olur Allah rızası için silahtan, kavgadan, şiddetten uzak kalalım. Bu sorunlar sadece aileye zarar vermiyor; bütün bölgede kötü örnek oluşturuyor ve hepimize ağır zararlar veriyor. Şanlıurfa'da 3-4 gün önce bu olay yaşandı. Şanlıurfa'da yaşayan bütün sağduyulu kardeşlerimiz huzursuz, sanki olayı kendi evimizde yaşamış gibi acı çekmekteyiz. O yüzden bütün kardeşlerimize diyoruz ki ne olur Allah rızası için şiddete sıfır geçit ve şiddete hayır diyelim." ifadelerini kullandı.
"Aile bireyleri arasında kavgaya neden olan 'İstanbul Sözleşmesi' kaldırılsın"
Bölgede yaşanan kan davalarının bir nedenin de aile içi anlaşmazlıklar olduğunu ifade eden Akbaş, " Aile arasında çıkan anlaşmazlıkların neticesinde de zaman zaman karşımıza çıkan acı olayları görmekteyiz. Bununla ilgili Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın uygulamış olduğu yanlış politikalar başı çekmektedir. Hiçbirimiz, kadın haklarını es geçmiyoruz. Zaten kadına en büyük hakkı Allah Teala kendilerine vermiştir. Bizlerde eşlerimize, annelerimize, hanımlarımıza ve bacılarımıza gerekli hassasiyeti göstermekteyiz. Gereğinden fazla kanun, evin içerisine müdahil olduğu zaman bu olaylar çok kötü neticelere varıyor, çoğu zaman boşanma ve cinayetler yaşanıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin bu konuda bizi getirmiş olduğu noktayı tasvip etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin bu arada bir an önce kaldırılması gerektiğini belirtelim. Cumhurbaşkanı'mız söylediği gibi bu sözleşmeden çekilmemizi; kendimize, örfümüze, adetimize ve insanımıza uygun bir kanun gelmesini arzu ediyoruz." dedi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.