Avukat Turan, HÜDA PAR'ın Vatandaşlık Kanunu'nda yapılmasını istediği değişikliği değerlendirdi
Avukat Yahya Turan, HÜDA PAR'ın Vatandaşlık Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi ile ilgili bilgi vererek siyasi partilerden destek istedi.
Teklife göre; "Evrensellik ilkesinin, ilgili kanunda düzenleniş şekline göre bahsi edilen maddede sayılan suçların, ülke dışında işlenmesi halinde failin ve mağdurun vatandaşlığına bakılmadan, failin Türkiye'de bulunması da gerekmeden hakkında Türkiye kanunları uygulanabilecektir. Bu nedenle, belirtilen suçlar, yurt dışında bir yabancı tarafından yabancılara karşı işlenmiş olsa ve kendisi de yurt dışında bulunsa dahi, Türkiye'de cezai kovuşturmaya konu olabilecektir."
Teklifin devamında; "İzin alınmaksızın yabancı bir devlet hizmetinde gönüllü olarak asker yapanların vatandaşlıklarının kaybettirilebileceği hükmüne, bu kişilerden soykırım ve insanlığa karşı suçların işlenmesine katılanların Türkiye vatandaşlıklarının kaybettirilmesi, emredici bir hüküm olarak ilave edilmiştir."
Kanun teklifi hakkında İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Avukat Yahya Turan, HÜDA PAR’ın meclise sunduğu konu olan terör çetesine giden bütün çifte vatandaş olan kişilerin kesinlikle soruşturulması, bunlar hakkında hiçbir şekilde beklenmeksizin dava açılmasının zorunlu olduğunu kaydetti.
Gazze’de yaşanılan soykırımın, tarihte şahit olunmamış bir soykırım olduğunu ifade eden Turan, “Halen Gazze'de soykırım devam ediyor. 7 Ekim'den beri her yer bombalanıyor. Çocuklar, kadınlar, her şey yok ediliyor. Tarih boyunca hiçbir zaman bu tür soykırımına insanlar canlı yayında şahit olmamış sadece tarihten duymuşlardır. Yakın tarihlerde de birçok soykırım yapılmıştır. Fakat bu soykırımlar bugün Gazze'de işlenen soykırım gibi insanların gözleri önünde, canlı yayında işlenen bir soykırım olmamıştır. Burada özellikle yerleşim yerlerinin, içerisindeki insanlarla birlikte havaya uçurulması, havadan uçaklarla rastgele bomba atılması ve hatta en son Refah’ta mültecilerin sığınmış olduğu derme çatma çadırların yakılması... Burada bu çadırlar tabi ki insan yaşamı şartlarına daha iyi uygun değil. Fakat bunların üzerine bomba atıldı. İnsanlar orada diri diri yandı." şeklinde konuştu.
"Güvenlik Konseyi'nden bir karar alınmadığı ve ABD'de sürekli veto ettiğinden yaptırımlar uygulanmamaktadır"
Avukat Yahya Turan
Binlerce masum insanın öldürülmesine rağmen Gazze halkının imanlı bir direniş gösterdiğini diğer yandan işgalci siyonistlerin direnişe karşı tutunamadığını belirten Turan, "Onlarca hastaneyi devreden çıkarmak, oradaki insanların bütün hayat alanlarını yok etmek anlamına gelmektedir. Mısır da mültecilerin girmesine dahi izin vermemektedir ki oraya gittiklerinde nereye gidecekleri, bir daha dönüp dönemeyecekleri meçhuldür. O yüzden o insanlar direnme yolunu seçmektedirler. Soykırımcı terör çetesi, güvenli bölge diyerekten insanları belli yerlere yönlendirmektedir. Fakat gittikleri yerlerde de yine bombalanmaktadırlar. İnsanız hava araçlarıyla bilerek ve kasten hedef alınıyorlar. Dolayısıyla soykırımın işlendiği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Bunun sonucunda Uluslararası Adalet Divanı'nda devam eden bir dava vardır. Bu davada, soykırımın ve Refah’ta operasyonun durdurulması gibi bir takım kararlar alındı. Fakat burada Güvenlik Konseyi'nden bir karar alınmadığı ve ABD'de sürekli veto ettiğinden bu kararlar uygulanmamaktadır." ifadelerini kullandı.
"Yakalanma kararı bulunsa dahi bunlar uygulanmamaktadır"
Netenyahu ve diğer askeri kabinesi ile beraber tutuklama kararının uygulanamadığını belirten Turan, "ABD kendisi israil çetesiyle beraber asıl soykırım suçunun failidir. Her ne kadar açık bir şekilde askerlerini göstermese dahi orada kesinlikle ve kesinlikle ABD askerlerinin de bulunduğu, Fransa, İtalya ve İngiltere'den de askerlerin bulunduğu konusunda hiçbir şüphe yoktur. Bu soykırım suçu devam ederken bununla ilgili olarak etkin bir yargılama yapılamamakta ve orada suç işleyen hem asker olsun hem de Netenyahu ve diğer askeri kabinesi ile beraber tutuklama kararı bulunmamaktadır. Yakalanma kararı bulunsa dahi bunlar uygulanmamaktadır. En son Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne bağlı savcı ve hâkimlerini terör şebekesi siyonist israil tehdit etti. Ayrıca ailelerini de tehdit etti. Bir taraftan soykırım suçu işleyecekler bir taraftan da yanlarına kar kalsın istiyorlar." şeklinde ifade etti.
“İktidar partisinin ve meclisteki tüm partilerin bu teklife destek vermeleri gerekiyor”
Turan, HÜDA PAR’ın çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılması ve mal varlıklarına el konulması teklifine diğer milletvekillerinin de kendi vicdanlarıyla destek vermeleri gerektiğini kaydetti.
Turan, "Bu anlamda HÜDA PAR tarafından meclise bir teklif sunuldu. Şu anda da soykırım suçunun soruşturulması, yargılanmasıyla ilgili ceza kanunda var. Fakat burada soykırımla ilgili bir mahkeme açıldığı zaman belki karşı taraf siyasi sebeplerle veyahut da diplomatik ilişkilerle veya bunun bir savaş nedeni sayılabileceği endişesiyle Adalet Bakanlığı tarafından bu konuda bir izin verilmemiştir. Savcılık fezlekesi hazırlanıp Adalet Bakanlığı'ndan bu konuda bir izin istenmemiştir. Bu anlamda Adalet Bakanlığı’nın değil de meclisin de burada bir karar alabilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla burada soykırım suçunun soruşturulması ile ilgili olarak da eğer meclis bir karar alırsa bu kararın uygulanmasının mümkün hale gelebilmesi için HÜDA PAR tarafından böyle bir teklif sunuldu. Tabii ki HÜDA PAR bir iktidar partisi değildir. Bu iktidar partisi olmadığı için diğer milletvekillerinin orada kendi hür vicdanlarıyla bu teklife destek vermeleri gerekiyor ki hem Meclis Genel Kurulu'nun gündemine gelebilsin hem de yasa teklifi olarak geçebilsin.” dedi.
Türkiye’den asker olmak niyetiyle terör çetesinin tarafına giden bütün çifte vatandaş olan kişilerin kesinlikle soruşturulması ve bunlar hakkında hiçbir şekilde beklenmeksizin dava açılmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Turan, "Bu kanun teklifinin içerisinde çifte vatandaş olanların soykırım suçuna şu anda iştirak ettikleri ve Türkiye'den gitmiş oldukları kayıtlarda, pasaport kayıtlarında çok açık ve net bir şekilde bellidir. Bunların askerlik çağında oldukları, askerlik yapmak niyetiyle veyahut da bu soykırıma ortak olmak niyetiyle Türkiye'den gitmiş oldukları konusunda hiçbir şüphe yoktur. Türkiye’den asker olmak niyetiyle giden bütün çifte vatandaş olan kişilerin kesinlikle soruşturulması, bunlar hakkında da hiçbir şekilde beklenmeksizin dava açılması zorunludur. Bunların delilleri zaten canlı yayında vardır. Şu anda israil ordusu topyekûn bir soykırım ordusu, bir soykırım çetesidir. Aslında ordu veyahut da asker ibaresine bir hakaret olur. Çünkü onlar asker değillerdir, teröristtirler, militandırlar, çetedirler. Bu çetelerin ve bu teröristlerin kesinlikle ve kesinlikle yargılanmaları zorunludur. Bunları suçlayıp cezalandırmak mümkündür. Bu konuda şüpheye de mahal yoktur. Dolayısıyla bunlar eğer yargılanamıyorsa en azından iktidar partisi dâhil buna bir destek vermesi lazım ki artık bu kişiler hem mallarına el konulsun hem de Türkiye vatandaşlığından çıkarılsınlar." şeklinde aktardı.
"ABD’nin sürekli olarak soykırıma vermiş olduğu destek bu katliamın devam etmesindeki en büyük nedendir"
Turan, çifte vatandaşların Türkiye’ye bir faydaları olmadığı gibi zararlarının olduğunu belirterek, "Bizzat bu soykırım suçuna iştirak etmiş cezaları sabit olan bu kişilerin Türkiye'ye bir faydaları yoktur. Sosyal medyada poz verdikten sonra gidip orada bebek katili olmaktadırlar veyahut da rastgele bu soykırıma iştirak etmektedirler. Kesinlikle bunların tekrardan Türkiye'ye gelmeleri Türkiye barışı açısından, kamuoyu barışı açısından kesinlikle zararlıdır. Dolayısıyla iktidar partisinin ve meclisteki tüm partilerin bu teklife destek vermeleri gerekiyor. Ancak ceza ve güç kullanarak soykırımı durdurabiliriz. ABD’nin sürekli olarak soykırıma vermiş olduğu destek bu katliamın devam etmesindeki en büyük nedendir. Her türlü ambargo, boykot ve mahkemeler yoluyla bütün cezalara çarptırılmaları lazım." şeklinde aktardı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.