Bakan Pakdemirli: Genel fiyatlama yapısı ile alakalı genel bir kriz var
Burada çiftçilerle bir araya gelen Bakan Pakdemirli, toplantıda çiftçilerin beklentilerini dinleyerek sorularını cevapladı.
Yaptığı konuşmada dünyada genel fiyatlama ile ilgili kriz olduğunu, bu konuda çalışmalar yaptıklarını belirten Bakan Pakdemirli, üreticinin de tüketicinin de bu konuda bedel ödediğini vurguladı. Bakanlığın resmi web sitesinde yer alan haberde Bakan Pakdemirli, çözüm için sözleşmeli üretimi işaret etti.
"Dünyada ister istemez gıda fiyatlarında bir artış var" diyen Bakan Pakdemirli şöyle devam etti:
"Gerek yemde, gerek gübrede, gerek tarımsal hammaddede, gerekse petrol malzemelerinden tutun da çeliğe kadar birçok fiyatta artış var. Dünyanın gıda üretimi ile alakalı bir sıkıntısı yok. Buradaki ana sıkıntı şu; pandemi ile ilgili endişeler, fiyatları artırıyor. Bunlar da bizim tarımsal girdilerimizin fiyatlarını artırıyor. Gübrenin ana hammaddesi doğalgaz. Doğalgazın fiyatı arttıkça ister istemez gübrenin fiyatı da artıyor. Ancak artışlar olması gerekenin çok üstünde ama endişeler henüz dünyadan çekilmemiş olmasının vermiş olduğu bir genel fiyatlama yapısı ile alakalı genel bir kriz var. Biz de burada başta üretici olmak üzere tüketiciyi koruma gayesiyle Toprak Mahsulleri Ofisi, yem hammaddeleri satışına temmuzda başladı. 3 senedir besicimize, üreticimize vadeli şekilde bunları vermeyi sağlama konusunda adım atmıştık. Şimdi bunu daha da genişlettik. Bugünkü toplantının neticesinde burada da atılması gereken ekstra adımlar varsa hep birlikte atıyor oluruz."
“Hızlı bir şekilde çalışıyoruz”
Küresel belirsizlik, ihracat yapılan ülkelerdeki iklim kaynaklı üretim azalışı, girdi maliyetlerinin de stok endişeleri ile birleşince maliyet konusunda artış olduğunu kaydeden Bakan Pakdemirli, "Bu, üreticiyi etkilediği gibi tüketiciyi de etkiliyor. Gıda fiyatlarındaki artış için çözüm çalışmaları Gıda Komitemiz başta olmak üzere, Ekonomik Koordinasyon Kurulumuz başta olmak üzere hepsine hızlı bir şekilde çalışıyoruz. Bugün itibariyle konulan, konuşulan ve yapılan teşhislerin hepsinde doğruluk payı vardır ama bazıları biraz yüzeysel. Artık bizim yapısal bir şey yapmamız lazım. Yeni bir sayfa üzerinden bu işi götürmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
“G20 ülkelerinin ana meselelerinden bir tanesi bu”
Üreticinin, "En çok alın terini ben döküyorum, ancak istediğim kadar alamıyorum. Pazarda 20 lira" dediğini, tüketicinin de "Ben istediğim kalitedeki ürünü haklı bir fiyat seviyesinden alamıyorum. Üreticideki fiyatla bana geldiği fiyat arasında büyük fark var" dediğini ifade eden Bakan Pakdemirli, "Bu mesele sadece Türkiye'nin meselesi değil. Geçen hafta G20 toplantıları için İtalya'ya gittim ve inanın bütün G20 ülkelerinin ana meselelerinden bir tanesi bu. Tohumdan çatala kadar olan zincirdeki meseleyi çözmek, aradaki seviyeleri daha iyi noktaya getirebilmek. Çiftçimiz haklı olarak 'En çok alın terini ben döküyorum. Ben yeterince kazanamıyorum' diyor. Aradakilere sorsanız belki onlar da benzer şeyler söyler ama en nihayetinde burada bir bedel ödeniyor. Bana sorarsanız tüketici tarafından da bir bedel ödeniyor, üretici tarafından da ödeniyor" diye konuştu.
“Sözleşmeli üretimi Türkiye'de, çok daha yaygın hale getirmeliyiz”
"Biz birkaç yüzyıllık metotlarla buradaki zinciri kurmaya çalışıyoruz" diyen Bakan Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:
"Halbuki sözleşmeli üretim diye bir kavram var. Sözleşmeli üretimi Türkiye'de, çok daha yaygın, çok daha iyi bir hale getirmemiz lazım. Türkiye'de sözleşmeli üretim, kayıtlı olarak yüzde 5 ama mesela Amerika'da bitkisel üretimde yüzde 80'lerde. Biz bununla ilgili bir dijital tarım pazarı ve bir platform kurduk. Platforumu yeniliyoruz. Sözleşmeli üretimde bu işin kayıtlı hale getirilmesi gerek. Sözleşmeli üretim bugün şu veya bu şekilde var. Sebze-meyve tacirleri borçlandırma usulü ile üreticileri bir sözleşmeli üretim içerisine alıyor ama tek taraflı bir dikte ile tek taraflı bir dayatma ile bu iş yürüyor. 'Domates, piyasada sözleşmeli üretimdeki fiyattan daha ucuz olduğu için almak istemiyorlar' gibi bir duruma giriyor mesele. Yani burada sözleşmeli üretimi mutlaka çok daha iyi bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Bunun üreticiye, tüketiciye, devlete faydası var. Uzun zaman içerisinde enflasyonun düşmesine faydası olacak sözleşmeli üretimi, mutlaka bu işin içerisine dahil etmemiz lazım. Hemen bir günde tüm sistem değişecek diye bir şey yok ama gönüllülük esası ile çalışacak bir meseledir. Çiftçimiz eğer razı olursa o şartlara baştan girecek ama aynı zamanda finansman da sağlayacak. Gübresini alacak, tohumunu alacak, ilacını alacak ve bir şekilde yoluna devam edecek. Hasat günü satacağı ürününü fiyatını baştan bilecek."
“Çiftçimizin 'biz zarar ediyoruz' dediği bir ürün yok”
Bakan Pakdemirli, "Allah'a şükürler olsun bugün itibariyle piyasada çiftçimizin 'Biz zarar ediyoruz' dediği bir ürün yoktur. Besicilik ve yetiştiricilerimizin zaman zaman maliyetlerin altına düştüğü dönemler olabiliyor ama bunlarla ilgili tedbirleri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. 2021'de 24 milyar lira desteğimizi verdik. Bu sene bu destek daha da fazla olacak. Birçok destek kaleminde artış oldu. Bu desteklerin 10 mislini vermek isterim ama elbette sınırlarımız var ama bugün itibariyle çok rahatlıkla şunu söyleyebilirim; toplumda eğer kayrılan bir kesim varsa çiftçi kesimidir. Bunu yapmamız gerekiyor. İmkanlar çerçevesinde daha da yapmamız gerekiyor." dedi.
“Basınçlı sulama sistemlerine mutlaka başvurun”
Türkiye çapında çok önemli bir kuraklıkla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli, "Yangınlarla da sellerle de mücadele ettik. Kayıplarımız, şehitlerimiz oldu. Mücadeleye devam ediyoruz. Biz ülkemizin çiftçisine, üretimine, bereketine her zaman güven duyuyoruz. 2050 yılına kadar iklim değişikliği sebebiyle üretimde yüzde 10 ile yüzde 25 verim kaybı yaşayacağız. Bunların hepsinin üstesinden nasıl geleceğimize birlikte oturup karar vermemiz lazım. Artık teknolojiyi kullanıyor olmamız lazım. Konuyu bilen ehil çiftçilerimizle beraber üretimi artırmamız lazım. Basınçlı sulama sistemlerine mutlaka başvurun. Bunun yüzde 50'si hibe. Kuraklıkla alakalı borç ertelemelerini yaptık. Sigortalardaki hasar paylarını yüzde 80'e çıkardık. Su sıkıntısı olan havzalarda ilave destekler verildi." sözlerine yer verdi.(İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.