Başbakan Binali Yıldırım: "Her darbe milli iradeye karşı ihanettir"
Başbakan Yıldırım, AK Parti TBMM Grup toplantısında konuştu.
Konuşmasına "Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla." diyerek başlayan Yıldırım, "Allahıma, alemlerin Rabbi Mevlam'a hamdolsun, bize bu toprakları vatan kılan Rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun. Bizi istikbaline aşık bir millet olarak yaratan Mevlama şükürler olun, bizi bu aziz milletin ferdi olarak yaratan Allah'a sonsuz şükürler olsun. Allahım sen bu aziz milleti ebediyete kadar koru. İstiklalimizi savunmak için güç, düşmanlara karşı, hainlere karşı, bölücülere karşı, Haşhaşi çetelerine karşı bize güç ver. Bizim birliğimizi, dayanışmamızı daim eyle Mevlam." diye dua etti.
Şair Arif Nihat Asya'nın "Dua" şiirini okuyan Başbakan Yıldırım, millete seslendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Sizin dedeleriniz Malazgirt'te, Kosova'da, Mohaç'ta, Çanakkale'de, Niğbolu'da destanlar yazdılar. Sizin dedeleriniz Kuttul Amare'de destanlar yazdılar, sizin dedeleriniz Kurtuluş Savaşında destanlar yazdı. En küçük şüphe duymuyorum, 15 Temmuz zaferi en az bu zaferler kadar büyük bir zafer, en az bu destanlar kadar kutlu bir destandır. Siz de dedelerinize layık oldunuz, büyük bir destan yazdınız. Siz, ecdadın kahramanlık ruhunu tekrar ayağa kaldırdınız. 15 Temmuz destanını yazan bu aziz millet, sizleri yürekten, kalpten gönülden selamlıyorum."
Başbakan Yıldırım, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un "Asım'in nesli... diyordum ya...nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmiyecek. / Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar... / O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar... / Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i... / Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi. / Ey şehit oğlu şehit benden isteme makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber" dizelerini okuyarak, 15 Temmuz'da şehit düşenlere ve Trabzon'un Maçka ilçesinde şehit düşen polis memurlarına Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.
Türkiye'nin bir yandan paralel terör örgütü, diğer yandan bölücü terör örgütü ile mücadele ettiğini anlatan Yıldırım, "Onlar bu fırsatları değerlendirerek, bu büyük millete acı çektirebilirler ama bu milleti dize getiremezler. 15 Temmuz bir şeyi ortaya koymuştur; tankın gücü halkın gücünü yenememiştir. Bu millet gücünü tanktan değil, halktan almaktadır." dedi.
Şehit anne ve babalarının ellerinden, şehitlerin çocuklarının alınlarından öptüğünü ifade eden Yıldırım, bugün hitap edebilmesinin, Gazi Meclis'te toplanılabilmesinin şehitler ve yaralılar sayesinde olduğunu söyledi.
Yıldırım, "Eğer bugün Meclis'in kapıları açıksa, TBMM dimdik ayaktaysa işte aziz milletimizin sokağa çıkan, tankların önüne duran, kurşunlara karşı kafa atan, füzelerin önünü kesen bu aziz milletin sayesindedir. İnanın bu aziz milleti dünya hayranlıkla izledi, inanın kardeşlerim bütün dünya bu aziz milleti alkışlıyor. Bir kez daha gönülden söylüyorum, böyle bir millet, böyle cesur kahraman milletin evladı, ferdi olmaktan büyük bir gurur ve bahtiyarlık duyuyorum." diye konuştu.
Türk milletinin asırlardır devam eden kutlu yürüyüşü sırasında defalarca ihanetlere şahit olduğunu, insan görünümündeki canilerin, sadık görünümlü hainlerin, itaatkar görünümlü isyankarların sinsice fırsat kollayıp milleti arkasından hançerlemek istediğini anlatan Yıldırım, 15 Temmuz Cuma'yı Cumartesi'ne bağlayan gece büyük ihanetlerden birinin emrinin verildiğini söyledi.
KÖKÜ DIŞARIDA, HOCA KILIKLI BİR HAİN
Yıldırım, "İstisnasız her darbe kötüdür, her darbe cinayettir. Her darbe milli iradeye karşı ihanettir. Ancak, siyasi tarihimizde hiçbir darbe girişimi, 15 Temmuz'daki kadar kötü ve alçakça olmamıştır. Hiçbir darbe, kökü dışarıda, hoca kılıklı bir hain tarafından yönetilmemiştir. Hiçbir darbe, halkına karşı silah çekmemiştir. Hiçbir darbe, havadan halkını bombalamamıştır. Hiçbir darbe TBMM'ye bomba yağdırmamıştır." dedi.
Yıldırım, Gazi Meclis'in 1920'den beri birçok darbeye şahit olmuş olduğunu ancak hiçbirinde Meclis'in iradesine, istiklaline karşı bir taarruz olmadığını, 15 Temmuz darbecilerinin Meclis'e de saldırdığını vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bunların hiçbir kutsalı yok, bunlar hiçbir durakta beklemezler. Bunların amacı, hedefe ulaşmak için her şey mübahtır. Kendilerine çok güvendiler birkaç saat içinde işi bitirecekler, ülkeyi ele geçirecekler... Uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, silahlarıyla bu aziz milleti sindirebileceklerini zannettiler. Ancak bir hesap hatası yaptılar, öncelikle karşılarında bu yola beyaz kefeniyle çıkmış bir dünya liderinin, demokrasi karamanının milletinin, ülkesinin, devletinin yoluna başını koymuş Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğunu hesap edemediler.
O gelecek olanlardan korkmadı, uçağa binmekten korkmadı, gözü dönmüş pilotların kumandasındaki jetlerden korkmadı, havalimanı üzerinde uçan uçaklardan, yaklaşan tanklardan korkmadı. 'Kefenimi giydim geliyorum' dedi. En modern silahlara meydan okuyarak halkıyla kucaklaştı. Darbecilerin hesap edemedikleri bir nokta daha vardı, karşılarında zoru gelince ceketini alıp gidecek, sinecek, saklanacak, kaçacak bir başbakan da yoktu. Ey FETÖ'nün hainleri siz bizi ne sandınız? Siz bizi korkar, sinen, kaçar mı sandınız? Bizim Allah'a bir can borcumuz var, ne zaman nerede dilerse o borcu ödemeye hazırız. Biz, ölümü içinde öldürmüş insanlarız. Tanklarınızdan, toplarınızdan, uçaklarınızdan mı korkutacaksınız? Dün korkmadık, bilin ki yarın da öbür günde can borcunu teslim edinceye kadar da asla korkmayacağız."
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbecilerinin hesap edemedikleri bir başka hususun da TBMM olduğunu vurgulayarak, darbecilerin "Meclis'i bombalayınca Meclis üyelerinin siner, korkar ve kaçar" diye düşündüklerini ama yanıldıklarını belirtti.
Meclis'in milli iradeyi teslim etmediğini, bütün partilerden milletvekillerinin bombalar altında yerlerinden ayrılmayarak milli iradenin sesini tüm dünyaya haykırdığını ifade eden Yıldırım, milletvekillerine seslenerek, " Bombalar altında Meclis'i çalıştırdığınız için sizi tebrik ediyorum. Milli iradeye sahip çıktığınız için sizlerle gurur duyuyorum. Bir kez daha bütün Meclis grubumuza, birlikte darbeye karşı çıkan, 15 Temmuz gecesi Meclis'e gelen sabaha kadar sizlerle direnen CHP, MHP vekillerini, partili yetkililerini de kutluyorum. Darbeye karşı bildiriye imza atan HDP'ye de teşekkür ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü anımsatarak, kendisine bu süreçte verdiği destek ve dayanışmadan dolayı teşekkür ettiğini bildirdi.
Grup toplantısından sonra da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya gelerek, teşekkürlerini ileteceğine değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bugün beraber olmanın, dayanışma içinde olmanın ne kadar önem gösterdiğini bütün milletimiz biliyor, hepimiz biliyoruz. Millet konu olunca, milli irade konu olunca, devletimizin bekası konu olunca nasıl kenetlendiğimizi bütün dünya gördü. Milletimizin özlediği, görmek istediği tablo budur. Kavga edecek, atışacak, didişecek az şeyimiz var. Ama paylaşacak, birleşecek, gücümüzün ülkemizin geleceği, milletimizin selameti için bir araya getirecek çok nedenimiz var. İnşallah bundan böyle başta terör olmak üzere siyaset üstü konularda birlikte hareket etmek için AK Parti Grubu olarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak kapılarımızı sonuna kadar açık tutacağız. Bu alçakça, canice darbe girişiminin kaynağı konusunda zerre kadar tereddüdümüz yok. Ayna gibi ortadadır. Kimin yaptığını, kimin tertiplediğini, kimin yönettiğini bütün ayrıntılarıyla biliyoruz. Paralel terör örgütünün 17-25 Aralık'ta başlayan süreçte her türlü ahlaksızlığı, her türlü kanun dışı yolları kullanarak Hükümeti nasıl devirmeye çalıştığını hep beraber gördük, yaşadık."
Bu örgütün, 1980'li yıllardan itibaren TSK içinde yapılanma başlattığını bildiklerini belirten Yıldırım, "Yargıda olduğu gibi, emniyet içinde olduğu gibi, diğer kurumlarda olduğu gibi Silahlı Kuvvetler içinde de bu yapının önemli bir konuma geldiğini biliyoruz. Bize diyorlar ki 'Neden önlem almadınız?' Ben de diyenlere şunu söylüyorum, Yıllardır verdiğimiz mücadelede neden bizi yalnız bıraktınız. Eğer bugünkü desteğiniz o gün de olsaydı belki bunları yaşamayacaktık." ifadesini kullandı.
TERÖRİSTLERİ İSTERKEN KANIT MI SORDUNUZ?
Başbakan Binali Yıldırım, 17-25 Aralık bir darbe girişimi dediklerinde burun kıvırıldığını, dudak büküldüğünü, bu kadroları temizlemek istediklerinde ise önlerine binbir engellerin çıkartıldığına dikkati çekti.
Yıldırım, "FETÖ'nün militanları, içeride ve dışarıda açık, gizli eller tarafından korunuyordu. Ne diyelim? Bir musibet bin nasihatten evladır. Bugün istisnasız herkes, tüm dünya bunların ne kadar tehlikeli, silahlı bir örgüt olduğunu bir kez daha görmüştür." görüşüne yer verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin terörist başının iadesi için ABD'ye çağrı yaptıklarına dosya gönderkilerine işaret eden Yıldırım, Adalet Bakanı'nın da dosyayı gönderdiğini vurguladı.
Yıldırım, 4 tane dosya gönderildiğini belirterek, şunları ifade etti:
"Bize diyorlar ki 'Kanıt sunun'. Görünen köy, kılavuz ister mi? Ama biz yine de istemedikleri kadar kanıtı onların önüne koyacağız. Ancak Amerikalı dostlarıma şunu buradan sormak istiyorum. 11 Eylül'de, İkiz Kuleler aşağı indirildiğinde teröristleri isterken kanıt mı sordunuz? Guantanamo'da şüphelileri toplarken elinizde kanıt mı vardı? Bin Ladin için kanıt aramazken FETO için üstelik olay çok açıkken, kanıtlar zaten ortadayken neden ısrarla kanıt istiyorsunuz? Soruyorum. Bu caniyi, bu haini, bu terörist başını artık daha fazla korumayın. Vazgeçin. Bunun size de faydası yok, insanlığa faydası yok, İslamiyet'e faydası yok. Hiç kimse kusura bakmasın, bu paralel terör örgütü artık hiçbir ülke için elverişli bir maşa değildir. Hiç boşuna ekmek, su vermeyin, boşuna beslemeyin, külfet çekmeyin. Jiletle kazır gibi bunların kökünü kazıyacağız. Öyle bir kazıyacağız ki değil paralel terör örgütünün haşhaşileri, hiçbir hain, hiçbir gizli terör örgütü, hiçbir bölücü terör örgütü bir daha bu aziz millete, bu büyük devlete Türkiye'ye ihanet etme cesaretini gösteremeyecek."
DOĞRU İLE YANLIŞ BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAYACAK
Konuşmasında "Avrupalı dostlara" da seslenen Yıldırım, darbe karşıtı duruşlarını takdirle karşıladığını, bunun için teşekkür ettiğini dile getirdi.
Yıldırım, "Ancak darbeyi kınadıktan sonra kullandıkları 'ama' diye başlayan cümlelerden hiç de hoşlanmadım. Yüreğimiz yanıyor. Halk sokaklarda bombalandı, kurşunlandı. Bizim darbeyle, terörle mücadelemizi kesintiye uğratacak, halkın moralini aşağıya çekecek hiçbir yaklaşımı asla ve asla iyi niyetli olarak göremeyiz. 'Terörle mücadeleyi gevşetin, onlara daha müşvik davranın, kurşun atıyorsa siz gül uzatın.' Bunu mu istiyorsunuz bizden? Darbeden medet uman, darbe sonrasını hayal eden kim varsa gereken cevabı alacaktır. Hiçkimsenin şüphesi olmasın. Bütün dünya bilsin. Gözaltılar, sorgulamalar, tutuklamalar, yargılamalar noktasında Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk devletine yaraşır şekilde bütün bu çalışmalar yapılacak, doğru ile yanlış birbirine karıştırılmayacak." değerlendirmesinde bulundu.
DUYGULARIMIZLA, HEYECANIMIZLA DEĞİL AKLIMIZLA HAREKET EDECEĞİZ
Başbakan Yıldırım, duygularla, heyecanla değil akılla adaletin, hukukun kurallarıyla hareket edeceklerini bildirdi.
Öfkeyle, acıyla, bir takım uygunsuz davranışlara tevessül edenlerin kendilerini karşılarında bulacaklarına dikkati çeken Yıldırım, darbeye karşı geleceğim diye, aldığı emri uygulamaktan başka bir görevi olmayan o mehmetçiklere yanlış hareket içinde bulunanlar varsa onun da gereğinin yapılacağını belirtti.
VATANDAŞLARA PROVOKASYON UYARISI
Hiçbir şekilde "bir yanlışın, diğer yanlışla" düzeltilemeyeceğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Yanlış, yanlıştır. Kimden gelirse yanlıştır. Biz buna inanmışız, buna iman etmişiz. Darbe sonrası vatandaşlarımdan istediğim önemli bir şey var. Provokasyonlara dikkat edelim. Milletimiz sokaklarda, akşam demokrasi nöbetleri tutuyoruz. Bunlar çok güzel bir şey. Ama buradan provokasyon riskine karşı bütün vatandaşlarımızı uyarıyoruz. Gün ayrışma değil, birleşme günüdür. Bir olacağız, beraber hareket edeceğiz. Kılığımıza, kıyafetimize bakmayacağız. Göz rengimize, saçımızın rengine bakmayacağız. Bunların hepsi farklı olabilir. Bu doğaldır, bu bizim kararımız değil. Ama farklı olmayan tek şeyimiz var. Gözlerimizden akan yaşlardır. Gözlerimizin yaşı hep aynı renktir. Onun için acıda da sevinçte de hep beraber olacağız, birbirimizi kucaklayacağız.
Eğer 15 Temmuz darbesi, onlar adına başarıyla gerçekleşseydi Türkiye bugün karanlık bir dikta ülkesi olacaktı. Ama darbeyi bu millet önledi. Türkiye hukuktan, demokrasiden bir milim bile taviz vermedi, yoluna devam edecek."
Darbecilerin yargılanması ve cezalandırılması konusunda vatandaşların rahat olması çağrısında bulunan Başbakan Yıldırım, "Öyle zannediyorum ki bu canice girişime mevcut olan en ağır ceza verilecektir. Mevcut yetmiyorsa, milletim rahat olsun gerekli düzenlemeyi yapmaktan da imtina etmeyeceğiz. Milletin mesajı başımızın üstündedir. Bağımsız mahkemelerimiz suçluyla suçsuzu birbirinden ayırarak, adaletin tecellisini mutlaka sağlayacak." ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, yaşanan darbe girişiminin ardından, devletin bütün kurumlarının ayakta ve işlerinin başında olduğuna dikkati çekerek, "Ekonominin tüm araçları, bankalar açıktır. İşlerini serbestçe, özgürce yapmaktadır. Bu paralel terör örgütü darbede başarılı olamayınca 'Türkiye artık normal bir ülke değildir. Para göndermeyin, ticaret yapmayın. Türkiye'ye kapıları kapatın.' diye propagandaya başladılar. Ama milletimiz ekonomik alanda da piyasada da ülkesine sahip çıktı ve götürdü, milyarları bulan dövizini bozdurdu, bankalara yatırdı. İşte bu aziz milletin önünde şapka çıkarılır. Vatanseverlik budur, ülkeyi sevmek budur." diye konuştu.
ALLAH ŞERLERİ HAYRA TEDBİL EDER
Darbe girişimine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Bu Allah'ın lütfudur." ifadesini kullandığını anımsatan Yıldırım, "Allah şerleri hayra tebdil eder. Büyük sıkıntı yaşadık, büyük badire atlattık ama şimdi bunu ülkemiz, demokrasimiz ve geleceğimiz için bir fırsata çevireceğiz. Daha ilk andan itibaren 79 milyon birbirine kenetlendi. Bu duruşu muhafaza etmek için elimizden geleni yapacağız." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, medya kuruluşlarının da bu süreçte çok güzel bir sınav verdiğini, aynı sağduyulu davranışı bundan sonra da devam ettireceklerine inandığını kaydetti.
Yazılı ve görsel medya kuruluşlarına, basın emekçilerine teşekkürlerini ileten Yıldırım, "Partilerimiz de çok güzel duruş sergiledi. Birlik, beraberlik, dayanışma ruhu en üst düzeye çıktı. Sivil toplum örgütlerimiz, iş dünyamız, bütün toplum kesimleri güzel bir imtihan verdi. Bu güzel iş birliğini bundan sonra da ülkemizin büyümesi, gelişmesi, halkımızın refahı için devam ettirmemiz hayati öneme sahiptir." dedi.
"Türkiye'nin içindeki hainleri temizlemiş şekilde yeni bir sürece girdiğini" vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:
"Göreceksiniz bölücü terör örgütüyle mücadele daha da etkin bir sonuçla devam edecek. Ekonomimiz daha da büyüyecek, iç tartışmalarla enerjimizi tüketmeyeceğiz. Artık ülkemizin aydınlık geleceğine yoğunlaşacağız. Dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız. Bunu hem dışarıda yapacağız, yapıyoruz hem de içeride yapacağız."
O KADAR ÇOK KİŞİ, KURUM VE KESİM TEŞEKKÜRÜ HAK EDİYOR Kİ
"O kadar çok kişi, kurum ve kesim teşekkürü hak ediyor ki. Tek tek saymak bile başlı başına uzun zaman alıyor." diyen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Her bir polisimizin alnından öpüyorum. Onlar bu ülkenin darbe önleyen yiğitleridir. Vatanını, milletini seven, bayrağını seven subayımızı, askerimizi de gönülden tebrik ediyorum. Sivil topluma, sağlık çalışanlarına, valilerimize, belediye başkanlarımıza, bu süreçte gece gündüz demeden elinden gelen her türlü katkıyı sağlayan tüm kamu mensuplarına teşekkür ediyorum. Ayrıca bu terör girişimine tevessül edenleri derdest eden savcılarımıza, başsavcılarımıza teşekkür ediyorum. Adalet camiamıza teşekkür ediyorum. Polisimizle birlikte kolkola, vatan sevgisiyle bir saniye bile kaybetmeden bu terör çetelerini bir bir derdest ederek, millete nefes aldırdılar."
ASKER ELBİSESİ İÇERİSİNDE GİZLENMİŞ ÇETELERDİR, HAİNLERDİR
"Bir kesim var, o kesim hak ettiği cezayı alacaktır. Onlar asker elbisesi içerisine gizlenmiş çetelerdir, hainlerdir." ifadesini kullanan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Onlara her türlü ceza verilecektir. Bunun bilinmesini istiyorum. Ama kahraman silahlı kuvvetlerimizi, milletimizin gözbebeği ordumuzu bunlarla karıştırmayacağız. Ordumuz bizim milletimizin bağrından çıkmıştır. Ülkemizin tehditlere karşı güvencesidir. Vatandaşlarımızın bu asırlık orduya zarar verecek bir hareketin içinde olmamasını özellikle istirham ediyorum. Bu çete bozuntuları, bu yapı içerisinden, ordu içerisinden tek tek çıkarılıp ayıklanacak. Ona şüphe yok. Ordumuz daha da güçlenerek, bundan sonra ülkesinin, milletinin güvenliği için hizmetinde olmaya devam edecek."
"Aziz milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu kalkışmayı, bu darbeyi önleyen en büyük gücümüz millettir." diye konuşan Yıldırım, 780 bin kilometrekare vatan toprağının her köşesinde destan yazıldığını vurguladı.
Darbe girişiminde şehit düşenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileyen Başbakan Yıldırım, "Partimizin kuruluşundan bugüne kadar bütün seçimlerde, bütün tanıtım faaliyetlerinde fedakarca çalışan Erol Olçak ve fidan gibi evladını, şehit kardeşlerimizi rahmetle anıyorum. Acıbadem Türk Telekom'a girenleri önlemek için hayatını ortaya koyan, arkadan kalleşçe vurulan Mete Sertbaş'ı, muhtarımızı rahmetle anıyorum. İsmini sayamadığım 208 şehidimizin her birini rahmet ve minnetle anıyorum. Mekanları cennet olsun. Rahat olun, kanınız yerde kalmayacak aziz şehitler." değerlendirmesinde bulundu.
KÜLLİYE'NİN KARŞISINDAKİ ORMANLIĞI DA 'DEMOKRASİ ŞEHİTLER PARKI OLARAK İLAN EDİYORUM
15 Temmuz demokrasi bayramının mübarek olması dilediğinde bulunan Yıldırım, "Külliye'nin karşısındaki ormanlık alanı da 'Demokrasi Şehitler Parkı' olarak ilan ediyorum." diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önce Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu'nu, arkasından yine Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Bakanlar Kurulu'nu topluyoruz. Yarın bu yaşadığımız süreçlerle ilgili önemli kararlar alacağız. Artık kaybedecek zamanımız yok. Neyin yapılması gerektiğini biliyoruz, nasıl yapılması gerektiğini biliyoruz. Bu olağanüstü şartlardan bir an önce bu sorunlardan kurtulmanın yolunun ne olduğunu biliyoruz. Onun için yarını bekleyelim, inşallah ülkemiz için çok güzel kararları vatandaşlarımızla paylaşacağız. Bir daha böyle olayların yaşanmaması için yüzde bir bile risk alma imkanımız, ihtimalimiz yok. Bütün alanları yüzde yüz emniyete almamız gerekiyor. Bunun için süreçleri başlattık ve hızlı bir şekilde sonuçlarını da alacağız."
Başbakan Yıldırım, Grup Toplantısı'nın ardından, saldırı nedeniyle zarar gören TBMM'deki bölümleri gezerek, incelemelerde bulundu.
Yıldırım, TBMM'de oluşan hasarla ilgili yetkililerden bilgi aldı.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.