Başbakan Davutoğlu: "Terör bu ülkede mesafe alamaz"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye, hakkında karanlık odalarda yazılan karamsar senaryolara hiçbir şekilde diz çökmeyecektir. Terörün bu ülkede alabileceği herhangi bir yol, herhangi bir mesafe yoktur" dedi.
"Son yıllarda bölgemiz kaos ve istikrarsızlıkla boğuşuyor" ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Baskıcı rejimlerin utanç verici katliamları, göç krizi ve terörizm başta olmak üzere etkisi uluslararası düzeyde hissedilen gelişmeler maalesef ülkemizi de derinden etkiliyor. Yabancı devletlerin akıl dışı ve sorunları daha da büyüten müdahaleleri akan kanın artmasına ve yeni göç dalgalarının oluşmasına sebep oluyor" ifadelerini kullandı.
Suriye'deki çatışmaların beşinci yılını tamamlamak üzere olduğunu kaydeden Davutoğlu şunları söyledi:
"Ülkemiz başından beri bu çatışmaların siyasi bir dönüşümle sona erdirilebileceğini savunuyor. Bu çerçevede son dönemde çatışmaların durdurulmasına yönelik atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak bu adımların olumlu sonuçlanması için Rusya’nın ve Esed rejiminin verdikleri sözleri tutması gerekir. Verilen sözler tutulmadığı takdirde bu çabaların sonuçsuz kalacağı açıktır. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın gördüğü en büyük insani kriz ülkemizin yanı başında yaşanıyor. Türkiye olarak bizim bu zulüm ve haksızlıkları görmezden gelmemiz elbette beklenemez. Bizim, Suriye ile 911 kilometrelik bir sınırımız var. Burada yaşanan her olay, menfi ya da müspet her gelişme bizi doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla bizim ülke olarak oradaki insani krize ve siyasi gelişmelere duyarsız kalmamız beklenemez."
Türkiye'nin, Suriye'de çatışmaların başladığı ilk günden beri zulme uğrayan Suriyelilerin yanında olduğunu ve olmaya da devam ettiğini belirten Davutoğlu, "Bugün itibariyle ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 2,7 milyonu bulmuştur. Ülke olarak tüm dünyaya örnek olması gereken bir gönlü genişlik, bir misafirperverlik gösteriyoruz. İnsanlarımız evlerinden, yurtlarından edilmiş bu kardeşlerimize kucak açıyor. Her birine buradan tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Aslında bütün toplumların yapması gereken budur. Bütün dünyayı ilgilendiren böyle bir meselede uluslararası toplum konuyu birçok yönüyle görmezden gelmeye devam ediyor. Türkiye olarak Suriye halkının yaşadığı acılara dikkat çekerek uluslararası toplumun bu meseleye hassasiyetini arttırmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, bu hassasiyeti Londra'da katıldığı Donörler Konferansında yaptığı konuşmada en açık şekliyle ifade ettiğini belirterek, bu konferans vesilesiyle bir araya geldiği çeşitli ülke liderleriyle temaslarında da Türkiye'nin bu meseleye bakışını dile getirdiğini kaydetti.
DURUŞUMUZU SONUNA KADAR KORUYACAĞIZ
Suriye konusunun, şubat ayı içinde Türkiye'yi ziyaret eden ve Londra'nın ardından ikinci kez bir araya geldiği Almanya Başbakanı Angela Merkel'le de bütün detaylarıyla görüşülüğünü belirten Davutoğlu şunları söyledi:
"Bizim duruşumuz baştan beri belli. Bu duruşumuzu sonuna kadar koruyacağız. Biz zorda kalmış, katliama tabi tutulan, tecavüze uğrayan bu kardeşlerimize yönelik açık kapı politikamızı sürdürmeye bundan sonra da devam edeceğiz. Uluslararası toplumun, başta ABD ve Rus yönetimlerinin artık samimi davranması, gerçeklerle yüzleşmesi lazım. Son dönemde özellikle Avrupa Birliği’nin mülteci krizinin kendilerini de etkilemesi ile beraber sergilemiş olduğu ortak tavır bizim için sevindirici bir gelişmedir. Umuyoruz ki Suriye halkının yaşadığı acılara son verecek hakkaniyetli bir çözüme en kısa zamanda ulaşılır. Beklentimiz bölgede zulmedenle zulme uğrayanın aynı kefeye konulmadığı, Suriye halkının iradesine uygun kalıcı bir çözüme bir an önce ulaşılmasıdır. Bu kargaşa halini fırsat bilerek bölgede hakimiyetini arttırmaya çalışan ve ne yazık ki bazı devletlerin desteğini alan terörist yapıların da bu süreçte önü alınmalıdır. Aksi halde, güney sınırımızda mevcut bulan her türlü tehdide karşı Türkiye kendini en güçlü şekilde savunmaya, nefsi müdafaa yapmaya devam edecektir. "
ANKARA'DAKİ TERÖR SALDIRISI
Terörün kanlı yüzünü 17 Şubat günü akşam saatlerinde Ankara'da bir kez daha gösterdiğini ifade eden Davutoğlu, "29 canımızı teröre kurban verdik. Bir kez daha bu patlamada hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi.
Bu saldırının amacının Türkiye'nin terörle mücadele iradesini zayıflatmak olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum ki, terörle mücadele azim ve kararlılığımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Terör bu ülkenin her karış toprağından temizleninceye kadar bu mücadelemiz aynı kararlılıkla sürecek" diye konuştu.
Terör saldırısının ardından soruşturmanın büyük bir titizlikle yürütülerek aydınlığa kavuşturulduğunu kaydeden Davutoğlu güvenlik toplantısında da Türkiye'yi hedef alan iç ve dış terör ile alınacak tedbirlerin bütün boyutlarıyla gözden geçirildiğini ifade etti.
Davutoğlu, "Türkiye genelinde yaptığımız güvenlik değerlendirmelerini bundan böyle her bir ilin özgün durumunu göz önünde bulundurarak il bazında da yapacağız. Terörle mücadele çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir mesele. Emniyet birimlerimizin hızlı ve etkin çalışmaları sonrasında bu terör olayı bütün bağlantılarıyla açığa çıkarılmış ve YPG-PKK işbirliği açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu konuda olağanüstü çaba sarf eden Emniyet birimlerimize teşekkürü bir borç biliyorum" dedi.
Ankara'daki terör saldırısıyla ilgili kanıtların açık ve net olduğunu, saldırının PKK-YPG işbirliğiyle planlanıp gerçekleştirildiğini vurgulayan Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalanmalarına yönelik mücadelemize karşı çıkanlar, herhalde Ankara’daki terör saldırısından sonra gerçeği görmüşlerdir. PKK’dan talimat ve destek alan bu terör örgütünün Türkiye’ye yönelik terör faaliyetleri bu olayla ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Eylemde kullanılan araba ve eylemi gerçekleştiren terörist üzerine yönelik yapılan araştırmalar, içlerinde PKK ile yoğun ilişkileri de bulunan 21 kişilik bir terör şebekesini ortaya çıkarmış ve bu kişiler yakalanmıştır. Kanıtlar çok açık ve nettir. Bu saldırı, PKK-YPG işbirliğiyle planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Bu örgütleri destekleyen ülkelerin artık gerçeklerle yüzleşmesi ve ikiyüzlü tavırları terk etmesi lazım. Ülkemize yönelen bu güvenlik tehdidine kayıtsız kalacağımızı düşünen her kim olursa olsun büyük yanılgı içindedir. Türkiye yanı başında kendisi aleyhine oluşturulmak istenen şer koalisyonunu ve oynanan kirli oyunları elbette bir seyirci gibi izlemeyecektir. Hükümet olarak görevimizin bilincinde, sorumluluğumuzun farkındayız.
Rusya, rejim, PKK ve YPG el ele tutuşmuş Türkiye’nin güney sınırında bir terör kuşağı, bir terör yapılanması kurmak istiyor. Türkiye’yi bir terör yapılanmasıyla sınır komşusu haline getirmeye yönelik tüm bu oyunların farkındayız ve buna izin vermeyiz. Türkiye’nin ulusal güvenliğini korumak için bir an olsun tereddüde düşmeyiz. Bu ülkenin ulusal güvenliği tüm çıkarların, dengelerin, ortaklıkların üzerindedir. Bu konuda kimseden izin almaya ihtiyacımız olmadığını da herkes bilmelidir. Ne sınırlarımızın içinde, ne de dışında, Türkiye'yi hedef alan hiçbir senaryoya izin vermeyiz."
TERÖRÜN BU ÜLKEDE ALABİLECEĞİ HERHANGİ BİR YOL, HERHANGİ BİR MESAFE YOKTUR
Davutoğlu bütün meselelerin hukuk ve demokrasi esasında çözüleceğini belirterek, "Türkiye demokrasiden, hukuktan, adaletten, refahtan hiçbir surette geri adım atmayacaktır. Türkiye, hakkında karanlık odalarda yazılan karamsar senaryolara hiçbir şekilde diz çökmeyecektir. Terörün bu ülkede alabileceği herhangi bir yol, herhangi bir mesafe yoktur" dedi.
7 Haziran'dan sonraki süreçte Doğu ve Güneydoğu'da halkın teröre ve terör örgütüne destek olmadığının açıkça ortaya çıktığını belirten Başbakan Davutoğlu, "Şehirlerde hayatın normal seyretmesine engel olmaya çalışan, çocuk, yaşlı demeden bölge halkına eziyet eden terör örgütünün bu topraklarda artık yeri yok. Camilere, okullara, hastanelere saldıracak, bomba atacak kadar gözü dönmüş bu canilerin bölge halkını asla temsil etmediği, edemeyeceği ortada" ifadelerini kullandı.
Şubat ayı boyunca her fırsatta bölge insanıyla, STK'larla, kanaat önderleriyle, yine Doğu ve Güneydoğu milletvekilleriyle bir araya geldiklerini hatırlatan Davutoğlu "İlgili herkesi dinledik, terörle ilgili her meseleyi en ince detayıyla konuşma imkanı bulduk. Operasyonlar sürerken ve sonra bölge halkını rahatlatmak üzere alınabilecek tedbirleri kendileriyle değerlendirdik, istişare ettik. Her hafta şehirlerimizi ziyaret ediyor, her kesimden insanımızla bir araya geliyoruz. Herkes barış istiyor, huzur istiyor, kardeşliğin bozulmamasını ve artık yaşadıkları şehirlerin kalkınmasını istiyor" dedi.
Mardin, Erzincan, Konya ve Bingöl'e giderek açılışlar yaptıklarını, milletle kucaklaştıklarını söyleyen Davutoğlu şunları söyledi:
"Milletimiz terörden ve terör örgütünden açık bir şekilde mustariptir. İnşallah devlet olarak, Hükümet olarak en kısa zamanda terörün yol açtığı her türlü sıkıntıyı ortadan kaldıracağız. Terörün mağdur ettiği bu insanlarımızın yanında olacağız, yaraları beraber saracağız. Bu doğrultuda hazırladığımız eylem planını Mardin ziyaretimiz sırasında bölgede bizzat açıkladım. Birlik, huzur ve demokrasi adını verdiğimiz bu eylem planıyla yeni bir dönem başlatıyoruz.
Ülke olarak bir yandan terörle en etkin şekilde mücadelemizi sürdürüyoruz, diğer yandan da terörden zarar gören vatandaşlarımızın mağduriyetlerini giderecek her türlü tedbiri alıyoruz. Biz bu eylemleri, kardeşlik, eşit vatandaşlık ve demokratikleşme mücadelemizin ileri bir adımı olarak değerlendiriyoruz. Açıkladığımız paket, güvenlik paketi değil, huzur ve güven paketidir. Birliğimizi tahkim etmeyi, huzurumuzu korumayı ve demokrasimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu adımlar yaraların sarılması, yıkılanın yapılması ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi için atılıyor. Biz her vatandaşımızın sıkıntısını kendi sıkıntımız biliyor, sevincini kendi sevincimiz olarak görüyoruz."
CESUR DIŞ POLİTİKA ANLAYIŞIMIZ DEVAM EDECEK
"Yeni Türkiye Yolunda" konuşmasında dış ziyaretlere de değinen Davutoğlu, Suudi Arabistan'a ocak sonunda yapılan ziyarette başta Kral Selman olmak üzere birçok Suudi yetkiliyle görüşme imkanı bulduklarını, bölge meselelerine ilave olarak iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi konusunda yararlı görüşmeler yapıldığını kaydetti.
Davutoğlu, bu ziyaretin ardından, şubat ayı içinde 4 ayrı ülkeye dış ziyaret gerçekleştirildiğini belirtti. 3 Şubat’ta "Suriye'ye ve Bölgesine Destek Konferansı"na katılmak ve ikili temaslarda bulunmak üzere gittikleri Londra'da, İngiltere Başbakanı Cameron, Almanya Başbakanı Merkel, Yunanistan Başbakanı Çipras, Norveç Başbakanı Solberg ve Kuveyt Emiri El-Sabah ile bir araya geldiklerini ifade eden Davutoğlu, gerek bu görüşmelerde, gerekse Donörler Konferansında Suriye’de yaşananlara ilişkin görüşlerini ifade etme imkanı bulduklarını söyledi.
Hollanda'ya yapılan resmi ziyarette Hollanda Başbakanı Rutte ile görüştüğünü, Türk ve Hollandalı yatırımcılarla bir araya gelerek iki ülke arasındaki ticari ilişkileri değerlendirdiklerini kaydeden Davutoğlu, "Hollanda, hem son zamanlarda ilişkilerimizin yüksek bir ivme kazandığı Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürütüyor olması, hem de ülkemize en büyük doğrudan yatırım portföyünün kaynağı olması hasebiyle bizim için özel ve önemli bir ülke" ifadelerini kullandı.
Ukrayna'yı başbakan sıfatıyla ilk kez şubatta ziyaret ettiğini kaydeden Davutoğlu, bu ziyaret sırasında Devlet Başkanı Poroşenko ve Başbakan Yatsenyuk olmak üzere birçok Ukraynalı yetkiliyle çok verimli görüşmeler yapıldığını söyledi. Davutoğlu, "Yine bu ziyarette Kırım Tatar Türklerinin lideri ve Ukrayna Parlamentosu Milletvekili büyük dava adamı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile Ahıska ve Gökoğuz Türklerinin temsilcileriyle de görüşme imkanı bulduk" dedi.
Türkiye'nin ortak sınırı olmamakla birlikte komşu ülke saydığı Kazakistan'ı da ziyaret ettiklerini belirten Davutoğlu Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev ve Başbakan Masimov başta olmak üzere görüşmeler yapıldığını kaydetti.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliğinin kurulmasıyla Kazakistan ile ilişkilerin en üst düzeye çıktığını ifade eden Davutoğlu, "Bu ziyaretimizde Türkiye ile Kazakistan arasında ticaret, ekonomi ve ulaştırmada işbirliği alanlarını geliştirme yönünde çok yararlı görüşmeler gerçekleştirdik" dedi.
Başbakan Davutoğlu Katar Emiri Al Sani’yi İstanbul’da misafir ettiklerini ve bölge meselelerini kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını da belirterek şunları söyledi:
"Ülkemizin menfaatleri doğrultusunda yoğun dış temaslarımızı bundan sonra da kararlılıkla sürdüreceğiz. Biz dünya meselelerine gözünü kapatan, kapısına dayanmış meselelere gözünü yuman ve nihayet karar mekanizmalarının uzağında bir ülke olamayız. Aktif, sorunlarla yüzleşen, insanı ve vicdanı odağına alan ve inisiyatif kullanan cesur dış politika anlayışımızla, Türkiye dünyadaki etkinliğini ve ağırlığını arttırmaya devam edecek."
Türkiye'nin son 14 yılda her alanda çok önemli ilerlemeler sağladığını ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin demokratik kazanımlar olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Şartlar ne olursa olsun demokratikleşme irademizden taviz vermemiz söz konusu olamaz. Her kesimden vatandaşımızın meşru hak ve taleplerine en geniş çerçevede cevap vermeye devam edeceğiz. Şiddeti dışlamak ve demokratik siyasi araçları benimsemek şartıyla, toplumsal taleplerin en geniş şekilde karşılanması temel amacımızdır" diye konuştu.
Davutoğlu, güvenlik olmadan özgürlüğün elde edilemeyeceğini, özgürlük olmadan da güvenliğin sağlanamayacağını bildiklerine değinerek, şunları söyledi:
"Ülkemizin birlik ve beraberliğini korumak başlıca hedefimizdir. Bu kararlılığımızın temel göstergesi, Türkiye’nin sivil, medeni, insan onurunu öne çıkaran yeni bir anayasaya kavuşturulmasıdır. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı açıktır. Türkiye, bir darbe anayasasıyla geçirdiği 34 yılın ayıbını gidermek zorundadır. İnşallah Türkiye hak ettiği anayasaya bu dönemde kavuşacaktır. İdeoloji dayatmayan, insan onurunu temel değer kabul eden, vatandaşı önceleyen, evrensel demokratik normlara dayalı bir anayasayı milletimize ve gelecek nesillere kazandıracağız. Meclis'teki hiçbir siyasi parti, bu sorumluluktan kaçamaz, kaçmamalıdır.
Siyaset karşılıklı konuşmaya, müzakereye dayalı bir uğraştır, siyaset kurumu bu noktada üstüne düşen iyi niyetli, yapıcı tavrı gösterebilmelidir. Biz bu ülkeye, bu millete, onun sağduyusuna ve birikimine inanıyor ve güveniyoruz. Türkiye’nin meselelerinin demokratik meşru siyaset içinde aşılabileceğinden en ufak bir şüphe duymuyoruz. İnşallah özgürlükçü, adil ve Türkiye'ye yakışan bir anayasayla, geçen 14 yılın çok değerli demokratik kazanımlarını da taçlandırmış olacağız."
2016 BÜTÇESİ
Başbakan Davutoğlu, şubat ayının hem hükümet hem de Meclis gündemi açısından en önemli faaliyetlerinden birinin de 2016 bütçesinin Genel Kurul'da görüşülmeye başlanması olduğunun altını çizerek, "Bu vesileyle 2016 yılı merkezi yönetim bütçemizin şimdiden ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.
Hükümetin, daha önceki bütçelerinde olduğu gibi 2016 bütçesinde de yine disiplinli ve tutarlı anlayışını sürdürdüğüne dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Yine insanı odağına alan, vatandaşı merkeze alan ve sadece bir yılı değil, önümüzdeki on yılları hesaba katan doğru ve tutarlı bir bütçe hazırladık. Yine kaynakları en iyi şekilde kullanan, her kuruşun hesabını ince ince yapan bir bütçe ortaya koyduk. Geçtiğimiz 14 yıl boyunca ülkemizin kaynaklarını ve imkanlarını büyüttük ve bunları en etkin şekilde milletimizin hizmetine sunduk. Milletin kaynaklarını yine milletin istifadesine sunduk."
2016 BÜTÇEMİZ, 2002 BÜTÇEMİZİN NEREDEYSE 5 MİSLİNE YAKIN BÜYÜKLÜKTEDİR
Davutoğlu, 2016 bütçesine dair rakamların mali disiplinin düzeldiğini ve devlet imkanlarının büyüdüğünü açık bir şekilde gösterdiğine vurgu yaparak, "2002 yılında yüzde 11’in üzerinde devraldığımız bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının 2016 yılında yüzde 1,3 seviyesinde olmasını öngörüyoruz. 2002 yılında 119,6 milyar olan merkezi yönetim bütçe giderlerinin 2016 yılında 570,5 milyar Türk Lirası olmasını öngörüyoruz. Aradaki fark neredeyse 5 misline yakın. Benzer şekilde 2002 yılında 79,4 milyar Türk Lirası olan bütçe gelirlerinin, 2016 yılında 540,8 milyar Türk Lirası olmasını planlıyoruz. 2016 bütçemiz, 2002 bütçemizin neredeyse 5 misline yakın tam 4,7 katı büyüklüktedir" dedi.
Artık daha geniş imkanları olan, bu imkanları etkin kullanan, mali disiplini sağlam bir yönetim olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "14 yıl içinde sadece bütçeyi büyütmekle kalmadık, bütçeyi çok daha doğru ve etkin kullanacak adımları da attık. 2016 yılı bütçesi büyümeyi, istihdamı, yatırımı ve daha fazla tasarrufu destekleyen, mali disiplini gözeten; reformist iktidarımızın inşa ettiği güven ve istikrarı koruyacak bir bütçedir. 2016 yılı bütçesinde tarımı, sosyal güvenlik sistemini, Ar-Ge çalışmalarını, tasarrufları desteklemeyi sürdürüyoruz. Eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarını önceleyen, vatandaşlarımızın refahını artırmayı hedefleyen ve sosyal yönü güçlü bir bütçedir. Bundan önceki tüm bütçelerimiz gibi, 2016 bütçesi de insanı ön plana alan, tutarlı ve disiplinli bir bütçedir" değerlendirmesini yaptı.
YİNE EĞİTİME ÖNCELİK VERİYORUZ
Başbakan Davutoğlu, 2016 bütçesinde insan kaynağının en önemli sermayeleri olduğu bilinciyle yine eğitime öncelik verdiklerini aktararak, şu ifadeleri kullandı:
"En büyük payı yine genç kuşaklarımıza, yani eğitime ayırıyoruz. 2002'de 11,3 milyar Türk Lirası olan eğitim bütçesini, 2016'da 109,3 milyar Türk Lirasına çıkartıyoruz, neredeyse 10 misli. Böylece eğitime ayrılan kaynağın bütçe giderleri içerisindeki payı 2002 yılında yüzde 9,4’ten, 2016 yılında yüzde 19,2’ye ulaşıyor, yani eğitimin bütçe içindeki payı iki katına yükselmiş durumda. Şu hususa da dikkatinizi çekiyorum, 2002 yılında toplam bütçe büyüklüğü 119,6 milyar lira iken, bu sene sadece eğitim bütçemiz için ayırdığımız kaynak 109,3 milyar lira.
2016'da sağlık harcamalarına ayrılan payı da tıpkı eğitimde olduğu gibi artırmaya devam ediyoruz. Kamu sağlık harcamalarına ayrılan kaynağı 95 milyar Türk Lirası ile 2015 yılına göre yüzde 18 oranında artırıyoruz. Sadece bu iki sahaya, eğitim ve sağlığa 204,3 milyar Türk Lirası ayırdık. Böylece eğitim ve sağlığın bütçe içindeki payını yüzde 36 seviyesine yükselttik. Bugün Türkiye, bütçesinin 3’te 1’inden fazlasını sadece eğitime ve sağlığa ayırabilen güçlü bir ülkedir."
SOSYAL YARDIM PROGRAMLARINI ÇEŞİTLENDİRDİK
Davutoğlu, iktidara geldikleri günden bu yana sosyal yardımlar alanında reform olarak nitelendirebilecekleri birçok yeni uygulamayı hayata geçirdiklerini, sosyal yardım programlarını çeşitlendirdiklerini anlatarak, "Sosyal yardımlar alanında yaptığımız çalışmalarla sosyal yardıma ve korunmaya ihtiyacı olan kesimlerimize yardım ve hizmetler sunduk. Kimsesiz çocuklarımızın koruyucu, önleyici, eğitici hizmetlere ve aile sıcaklığını hissettirecek ortamlara kavuşmasını hedefledik. Kurduğumuz, geliştirdiğimiz sevgi evleri bunların en güzel örneği" değerlendirmesinde bulundu.
Bingöl’de bir sevgi evine yaptığı ziyareti anımsatan Davutoğlu, "Olağanüstü güzel şartlarda, çok şefkatli annelerin elinde çocuklarımız aile ortamında büyüyorlar. Onlarla orada oturduk, sohbet ettik, Erkan’la satranç maçı yaptık, maşallah. Hem oradaki ortam hem çocuklarımızın yüzündeki tebessüm hem de okullarındaki başarı beni çok derinden mutlu etti, etkiledi. Erkan’ın da satranç bilgisini buradan bir kez daha tebrik ediyorum" diye konuştu.
GENÇLERİMİZİN BARİKAT ARKALARINDA, DAĞLARDA HEBA EDİLMELERİNİ İSTEMİYORUZ
Davutoğlu, çocukların hep böyle güzel şartlarda yetişmesini istediklerinin altını çizerek, "Biz gençlerimizi kampuslerde, kütüphanelerde, satranç tahtası başlarında, kayak tesislerinde görmek istiyoruz, spor tesislerinde görmek istiyoruz, barikat arkalarında, dağlarda heba edilmelerini istemiyoruz. Bütün vatandaşlarımıza bir kez daha özellikle çocuklarımıza sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkmak, ülkemizin geleceğine sahip çıkmaktır. Bütün çocuklarımız bilsinler ki her birini birer anne, birer baba gibi seviyoruz ve her birinin geleceğini kendi evlatlarımızın geleceğinden ayırt etmiyoruz. Nice güzel günlerde hep çocuklarımızla birlikte olacağız" ifadesini kullandı.
2016 yılı bütçesinin bu yılın bütçesi olmanın yanı sıra 2023’ün, 2071’in temellerini atan, Türkiye’nin gelecekteki on yıllarını hesaba katan bir bütçe olduğunu aktaran Davutoğlu, Allah’ın izniyle, bundan önceki bütçelerimizde emanete nasıl sonuna kadar riayet etmişsek, bu 14. bütçemizde de aynı dirayeti göstereceğiz" diye konuştu.
İKTİDARLARIMIZ DÖNEMİNDE ASGARİ ÜCRETİ YÜZDE 606 ORANINDA ARTIRDIK
Hükümet olarak Türkiye’nin gelişiminden bütün kesimlerin yararlanmasını ve herkesin eşit oranda istifade etmesini temin etmek için de büyük bir hassasiyet gösterdiklerini anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:
"İktidarlarımız döneminde asgari ücreti yüzde 606 oranında artırdık ve 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren net bin 300 Türk Lirası olarak belirledik. Böylece asgari ücretin 2002’den bu yana reel olarak yüzde 126,3 oranında artmasını sağladık. Dikkat ediniz, enflasyondan arındırılmış haliyle yüzde 126,3 arttı. Diğer bir ifadeyle, asgari ücretle çalışan bir kişinin alım gücü 14 yılda 2,26 katına ulaştı. Biz refahı tabana yaymak derken işte tam da bunu kastediyoruz. Bu kazanımları memur maaşlarında da görüyoruz. Aynı dönemde aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşını yüzde 503,5 artırarak 2 bin 365 Türk Lirasına yükselttik. Böylece en düşük memur maaşlarında reel olarak yüzde 93,5 artış sağladık. Aile yardımı ödeneği dahil ortalama memur maaşını ise yüzde 389,3 artırarak 2 bin 828 Türk Lirasına yükselttik, reel olarak yüzde 56,9 artırdık."
EMEKLİLERİMİZİ DE İHMAL ETMEDİK
Davutoğlu, emeklileri de ihmal etmediklerini belirterek, "AK Parti iktidarının ilk yılında, emeklilerimizi enflasyona ezdirmemek amacıyla aylıklarına 75 lira ile 100 lira arası seyyanen zam yaparak göreve başlamıştık. Son olarak 2015 Temmuz ayında SSK ve BAĞKUR emeklilerimize 1000 liranın altında aylık alanlara 100 lira, 1000 liranın üstünde aylık alanlara da 1100 lirayı geçmeyecek şekilde seyyanen zam yaptık. 2016 yılında ise ayrıca SSK ve BAĞKUR emeklilerinin tamamına 100 lira seyyanen zam yaptık. Bu artışla birlikte, 2002 yılında 257 lira olan en düşük SSK işçi emekli aylığını yüzde 402,6 artırarak 2016 yılında 1292 liraya yükselttik, reel olarak yüzde 61,1 artırdık" diye konuştu.
Hükümet olarak toplumun bütün kesimlerini dengeli biçimde kalkındıracak bir program çerçevesinde hareket ettiklerine işaret eden Davutoğlu, "64. Hükümetin kurulmasından bu yana geçen sadece 3 aylık zaman içinde gerçekleştirdiğimiz icraatlar da bunun bariz bir göstergesidir" ifadesini kullandı.
SON 3 AYDA YAPILANLAR
Davutoğlu, 3 aylık zaman diliminde yapılanları şöyle anlattı:
"Başta asgari ücret olmak üzere memurlarımızın, SSK ve BAĞKUR’lu vatandaşlarımızın ve emeklilerimizin maaşlarındaki artışları zaten az önce ifade ettim. Buna ilave olarak, birçok farklı kesimi rahatlatacak tedbirler aldık. 30 bin öğretmenimizin atanmasını gerçekleştirdik. Esnafımıza 30 bin Türk Lirası faizsiz kredi veriyoruz. KOBİ’ler için kefalet limiti yükseltilmesi ve vadelerin artırılmasını sağladık. Çiftçimize yemde ve gübrede KDV’yi kaldırdık. Muhtarlarımızın maaşlarını asgari ücrete endeksleyerek 1300 Türk Lirasına yükselttik. Gençlere 50 bin Türk Lirası karşılıksız nakdi destek veriyoruz. Yine gençlerimize 100 bin Türk Lirası kredi desteği verdik ve krediye yüzde 85 kefalet imkanı getirdik. İş kuran gençlerimize 3 yıl gelir vergisi muafiyeti getirdik. Ayrıca ilk kez işe giren gençlerimizin ücretini 1 yıl boyunca biz ödeyeceğiz.
Artık lise ya da üniversiteden mezun olan gençlerimizin genel sağlık sigortası giderlerini 2 yıl boyunca biz karşılayacağız, hem de gelir testi yapılmadan bunları karşılayacağız. Öğrencilerimizin pasaport harçlarını kaldırdık. Lisans öğrencilerinin bursunu 400 liraya yükselttik. Bir kez daha bir akademisyen, bir hoca olarak öğrencilerimize eğitimlerinde başarılar diliyorum ve bütün bu hizmetleri, bütün bu katkıları onların geleceği için yaptığımızı vurgulamak istiyorum.
Yine askeri öğrenci harçlıklarını 400 Türk Lira, er-erbaş harçlıklarını 100 liraya çıkardık. Astsubay emeklilerinin intibak sorununu çözdük. Dövizle askerlik bedelini 1000 avroya düşürdük. Polis ve uzman erbaşların 2200 olan ek göstergelerini 3000’e yükselttik ve emniyet hizmet tazminatlarını yüzde 25 artırdık.
Çalışan kadınlarımızın doğuma ilişkin izin ve haklarını güçlendiriyoruz; yasal altyapımız hazır. Bundan sonra doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçirdiğiniz süreler memuriyet kıdeminde değerlendirilecek. Doğuma bağlı olarak ilk çocukta 2 ay, ikinci çocukta 4 ay, üçüncü ve üzeri çocukta 6 ay yarı zamanlı ve tam ücretli çalışma hakkı ile çocuğun okula başlama yaşına kadar kısmi süreli çalışma hakkını da tanıdık. Bunlar çok güzel gelişmeler ama, çok daha güzellerini inşallah hep birlikte yaşayacağız, çünkü biz bu milletin çok daha iyisine, çok daha güzeline layık olduğunu biliyoruz."
TURİZM EYLEM PLANI
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin her alanda topyekun büyümesi ve kalkınması adına bütün sektörleri rahatlatacak tedbirler de aldıklarını anlatarak, "Bu doğrultuda şubat ayı içinde turizm sektörümüze güzel haberler verdik ve Turizm Eylem Planımızı açıkladık. Hükümet olarak turizm sektörünün bu yaşanan olumsuzluklardan zarar görmemesi için büyük gayret gösteriyoruz" diye konuştu.
Turizm Eylem Planı doğrultusunda turizm sektörüne doğrudan 255 milyon Türk Lirası tutarında hibe desteği sağladıklarını, ayrıca sektörün 288 milyon Türk Liralık ödemelerini de erteleyerek 3 yıla yayılmış şekilde ödeme kolaylığı getirdiklerini ifade eden Davutoğlu, "Hızlıca hayata geçirilecek bu eylem planı, inanıyorum ki turizm sektörümüzün başarılı bir sezon geçirmesine katkılar sağlayacaktır" dedi.
Davutoğlu, "Şundan emin olunuz ki Türkiye doğru bir yolda adım adım hedeflerine ilerliyor. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz ama bu sıkıntıları aşacak güce, tecrübeye ve özgüvene sahibiz. Milletin sesi olarak, millet iradesinin temsilcisi olarak ülkemizi emin adımlarla geleceğe taşımak üzere gece-gündüz çalışıyoruz; sizler buna şahitsiniz. Allah bizi sizlere mahcup etmesin, Türkiye’nin yolunu açık etsin, önümüzü, günümüzü, geleceğimizi aydınlık eylesin. Allah'a emanet olun" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Kaynak:HÜR24Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.