Bel fıtığı ameliyatından sonra kriz geçiren kadın hayatını kaybetti
Mardin’de bel fıtığı ameliyatının ardından kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 64 yaşındaki Hicri Kotboğa’nın ailesi doktoru suçlarken, doktor ise her hangi bir ihmalinin olmadığını ileri sürdü.
Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Beşik Mahallesi’nde ikamet eden Hicri Kotboğa, bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle bir ay önce Kızıltepe İpekyolu Hastanesine gitti. Beyin Cerrahi doktorun hazır bulunmaması üzerine Mardin Özel Park Hastanesine sevk edilen Kotboğa, 24 Temmuz’da ameliyata alındı.
Ameliyat sonrası kalp krizi geçiren Kotboğa, Mardin Devlet Hastanesi Kardiyoloji servisine kaldırıldı. Burada yapılan tetkiklerin ardından bir kalp damarının tamamen kapalı olduğu anlaşılan hastaya anjiyo yapılarak stent takıldı. Tekrar özel hastanenin yoğun bakım ünitesine alınan hasta, iki kez daha kalp krizi geçirerek tedavi gördüğü hastanenin yoğun bakımında vefat etti.
Kotboğa'nın cenazesi Kızıltepe Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Beşik Mahallesi Mezarlığında defnedildi.
64 yaşındaki Hicri Kotboğa’nın ani ölümü üzerine doktordan şikâyetçi olan aile, İLKHA muhabirlerine, ihmalin olduğunu iddia ederken, ameliyatı yapan doktor ise her hangi bir ihmalin söz konusu olmadığını savundu.
“Bizi böyle perişan etmeye ne hakkı vardı”
Hayatını kaybeden Hicri Kotboğa’nın eşi Şeyhmus Kotboğa (72), davacı olduğunu kaydederek yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Eşimi ilk önce Özel İpekyolu Hastanesi’ne götürdüm. Bana ‘eşimin bel fıtığı var, ameliyat olması lazım’ dediler. ‘Bizim beyin cerrah doktorumuz hazır değil, sizi park hastanesine sevk edeceğiz.’ dediler. Park Hastanesine gittik, doktor muayene etti ve tekliklerine baktı. Doktor, ‘Ameliyat olması gerekir’ dedi ve ‘Pazartesi günü aç karna getirin ameliyat yapacağım.’ Bunu üzerine ‘Hayati tehlikesi var mı?’ diye sordum. Doktor, 'hiç hayati tehlikesi yok, bir saatte ameliyat edeceğim, ölüm tehlikesi yoktur, ameliyat edeceğim sadece 3 gün bizde kalacak.' dedi. Beni de refakatçı olarak yazdılar. Pazartesi günü gittik. Beyin cerrahi doktoru Erhan eşimin tetkiklerine baktı. ‘Dâhiliye ve Kalp doktoruyla danışacağım, tehlikesi varsa ameliyat yapmayacağım’ dedi. Kalp doktoru raporunda 3 damarının kapalı olduğunu ameliyat olamaz demiş. Sonra bir şey olmaz diye ameliyata aldı. Eşim ameliyattan çıktıktan sonra kalp krizi geçirdi. Hastanede anjiyo yapılamadığı için ameliyatlı haliyle anjiyo için Mardin Devlet Hastanesine götürdüler. Orada anjiyo yapılıp damarları açıldı. Oradan tekrar park hastanesine sevk ettiler. Park Hastanesinde 24 saat kaldı, sürekli kriz geçiriyordu. Kalp doktoru beyin cerrahi doktoruna 3 damarının tıkalı olduğunu yazmıştım beyin cerrahı doktoru da rapora bakmadığını söylemiş. Bize böyle söyledi. Sonradan doktor kaçtı. Ne kadar aradık gelmedi gece yarısına kadar hastane müdürü devreye girdi. Müdür devreye girdikten sonra geldi. O ile kalp doktoru birbirlerini suçluyorlardı. Onlardan bir şey anlamadık. Gece yarısı eşim vefat etti. Ondan davacı olduk. Ne hakkı vardı, madem eşimin kalp damarları tıkalıydı ameliyatı sakıncalıydı, şekeri yüksekti, böbrek hastalığı vardı niçin ameliyata aldı. Bize bir ‘tehlikesi yok’ dedi ameliyatta kadını öldürdü. Bizi perişan etti. Ne hakkı vardı bizi böyle perişan etmeye, madem sakıncası vardı eşimi ameliyat etmeseydi. Ona ne düşmanlığımız vardı? Ben ondan davacıyım.”
“Doktorun diploması iptal edilsin”
Hicri Kotboğa’nın oğlu Sadullah Kotboğa (34) ise Sağlık Bakanlığından doktorun diplomasının iptalini istedi. Sadullah Kotboğa, “Pazartesi saat 08.30’da hastaneye gittik. Erhan hoca gelmişti, ilk önce bize parayı yatırmamızı söyledi. Parayı yatırdık. Yatışını yaptılar parayı yatırdıktan sonra doktorun yanına gittim. Diğer doktorlara gösterin dedi. Dâhiliye doktoruna gittik ‘Biraz şekeri yüksektir iğne vurulduğu zaman şekeri düşer tehlikesi yok’ dedi. Kalp doktoruna gittik, Kardiyoloji uzmanı Emrah Küçük vardı. Kalp şeridini çekti ve ‘Kalp damarlarında 3 damar tıkanıktır’ dedi. Hocam ben mi beyin cerrah doktoruna tehlikeli olduğunu söyleyeyim yoksa siz mi söyleyeceksiniz?’ dedim. ‘Yok’ dedi. ‘Ne ben, nede sen söyleyeceksin, dosyaya biz yazıyoruz, o dosyaya bakıp öyle ameliyata giriyor.’ dedi. Annemi ameliyata aldılar. Beyin Cerrahi doktoru ameliyattan hemen sonra kaçtı, hastaneyi terk etti. Telefonla aradık mesaj gönderdik gelmedi. Hastane yönetimine başvurduk hastane müdürü aradı onu getirdi. Beyin Cerrahi Doktoru, ilk ifadesinde ‘dosyayı okumadan ameliyata girdim’ dedi. 2’nci ifadesinde ise Kardiyoloji Doktoru Emrah Küçük beni aradığını, bu ameliyatın tehlikeli olmadığını’ söyledi. Kardiyoloji Uzmanı Emrah Küçük de bu suçlamaya kabul etmedi. Annemin kalbi durdu. Orada anjiyo yeri yoktu, bizi oradan Mardin Devlet Hastanesine götürdüler. Orada anjiyo yapıldı. Oradan tekrar Park Hastanesine sevk ettiler. 24 saat sonra annem vefat etti. Biz onlardan şikâyetçiyiz. Sağlık Bakanlığına sesleniyoruz; bu adamın diploması iptal edilsin.”
“Her hangi bir ihmal söz konusu değil”
Söz konusu iddialara cevap veren Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı Y. Doç. Dr. Erhan Takcı, söylenenlerin tamamen yalan olduğunu ve her hangi bir ihmalinin olmadığını ileri sürdü.
Takcı, “Hasta Hicri Kotboğa 24 Temmuz’da bize geldi. 60 yaş üzeri olduğu için Kardiyoloji, Dâhiliye ve Anestezi kortasyonunu istedim. O gün benim 3 ameliyatın daha olduğu için sabahtan ameliyathaneye çıktım. Hastanın tüm tetkikleri yapıldı ve dosyası elime geldi. Dâhiliye, ‘ameliyatında bir risk yoktur’ diye bir not gönderdi. Kardiyoloji uzmanımız da ameliyat olmasına bir sakınca olmadığını, orta yüksek risk grubunda olduğunu, ameliyat sonrasında bir tetkik yapılmasını uygun bulduğunu, ameliyat öncesinde bir tansiyon hapı verilmesinin uygun görüldüğünü belirten bir rapor yazdı. Hastanın 3-4 damarın tıkalı olduğunu ve bizzat bana bildirildiği iddiası tamamen yalandır. Kardiyoloji uzmanımız benimle hiç görüşmemiştir. Hastanın dosyası bana geldiği zaman anestezi uzmanıyla birlikte ameliyathanede değerlendirdik. Kardiyoloji notunu gördük, orta yüksek risk grubunu gördüğümüzde kendi aramızda konuştuk ve bunun hastaya zarar vermeyeceği görüşüne vardık, hastanın EGK değerlerinin bozuk olmadığını gördük. Ameliyat süresinin uzun olmayacağını, yaklaşık bir buçuk saat sürecini de göz önüne alarak hastayı ameliyata alamaya karar verdik. Bizim Kardiyoloji uzmanımız, genelde de 45-50 yaş üzeri olanlara, diyabeti olanlara, solunum veya sigara kullanan bütün hastalara orta yüksek risk grubu vermektedir. Ameliyat öncesi ve sonrası verilecek ilaçlar belirlenir ve hasta ameliyata alınır. Bu hasta için damarları tıkalı, ameliyat olmaz diye bir rapor söz konusu değildir, zaten damarın tıkalı olduğu Kardiyoloji uzmanı da düşünmemiştir, böyle bir beyanı da yoktur.” dedi.
“Bel fıtığı ameliyatımız başarılı geçmişti”
Bel fıtığı ameliyatının başarılı geçtiğini ve hastanın ameliyat sırasında her hangi bir komplikasyonu olmadığını belirten Takcı, hastanın bilinci açık ve yakınlarıyla konuşarak ameliyattan çıktığını söyledi. Takcı, “Hasta ameliyattan çıkıp servimize çıktıktan bir saat sonra ‘göğsümde ağrı var, koluma doğru biraz ağrı var’ dedikten sonra hemşirelerimiz Kardiyoloji uzmanımızı çağırmıştır. Kardiyoloji bölümünde yapılan tetkiklerden bir kalp krizi düşünüldü ve hasta yoğun bakımda takibine karar verildi. Burada bile hâlâ bilinci açıktı. Hasta yoğun bakıma alındıktan sonra kalp damarında bir tıkanıklık olabileceği şüphesiyle bize anjiyo imkânı olmadığı için Devlet Hastanesi Kardiyoloji bölümüne sevk edildi. Burada bir damarın tamamen tıkalı olduğu görüldü ve tıkalı olan damara stent yerleştirildi. Hasta o dönemde daha da ağırlaşmış ve hasta tekrar bize gönderilmiş. Hasta tekrar bize geldiğinde bir takım narkoz altındaydı, şuur kapalıydı. Hasta tekrar geldiğinden saat: 22.00 civarıydı, bende hemen evden hastaneye gelerek hastayı tekrar kontrol ettim. Gece saat 03.00 civarında hastanın şuuru yerine geldi. Hasta elini, kolunu oynatma başladı. Bu hareketlenmelerden bir saat sonra hasta tekrar kalp krizi geçirdi. Ve o kalp krizinden sonra hastanın bilinci bir daha açılmadı. Sabah saatlerinden üçüncü bir kalp krizi daha geçirdikten sonra hasta vefat etti. Burada beyin cerrahisi olarak hiçbir ihmalimiz olmadığı gibi bu hastanın ameliyat olmayacağına dair de Kardiyoloji uzmanımızdan bir öneri gelmemiştir. Doktorun hastaneden kaçtığı iddiası yalandır. Hasta saat 22.00’de bize tekrar geldiğinde başındaydım, saat: 24.00’te ise evime istirahate çekildim.” diye konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.