"Bingöl'deki depremlerde bin 536 kişi hayatını kaybetti"
Bingöl’de 1934-2003 yılları arasında meydana gelen depremlerde toplamda şu ana kadar bin 536 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
Bingöl'de 1 Mayıs 2003 yılında meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremin 16'ncı yıl dönümü münasebetiyle açıklamalarda bulunan AFAD Bingöl İl Müdürü Mehmet Emin Boğatekin, Bingöl’de 1934-2003 yılları arasında meydana gelen depremlerde toplamda bin 536 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Bingöl'de 16 yıl önce meydana gelen depremde 176 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatan Boğatekin, şu ana kadar kentte 5 büyük depremin meydana geldiğini söyledi.
Boğatekin, “Cumhuriyet tarihinden itibaren ilimizde can kaybına neden olan 5 büyük depremin meydana geldiği ve bunlar yıllara göre 1934’te 12 kişi, 1949’da 450 kişi, 1950’de 20 kişi, 1971’de 878 kişi ve son olarak 2003 yılında ise 6.4 büyüklüğündeki depremde 176 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini bilmekteyiz. İlimizde gerçekleşen deprem afetlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. İlimizde Cumhuriyet tarihinden sonra 5 adet can kaybına sebep olan büyük depremlerin olduğu ve maalesef binalarımız da deprem afetselliğine karşı sağlam yapılmadığı nedeniyle yakın tarihimizde birçok vatandaşımızın depremler nedeniyle hayatını kaybettiği gerçeğini hiçbir zaman unutmamamız gerekir.” dedi.
“Birinci dereceden bir deprem bölgesinde yaşıyoruz”
Bingöl'ün deprem afetselliği yönünden ilk sıralarda yer aldığını belirten Boğatekin, şunları söyledi: “1900’den günümüze kadar dünyada meydana gelen depremler yönünden ülkemizde gerçekleşen 77 ölümcül depremle dünyada 4’üncü ülkeyiz, yani Türkiye’de 1900 yılından itibaren 77 ölümcül deprem meydana gelmiş ve bunlardan 5 tanesi bizzat ilimizde yaşanılmıştır. İlimizde gerçekleşen ölümcül depremleri ülkemizde meydana gelmiş diğer ölümcül depremlere oranladığımızda Bingöl deprem afetselliği yönünden ilk sıralarda yer alıyor. Biz her zaman şunu söylüyoruz; “Depremin ne zaman geleceği belli değil ama tedbirsizlik nedeniyle geldiğinde ne yapacağı belli.” Aynı zamanda Karlıova ilçemiz DAF ve KAF ana fay hatlarının kesiştiği bir bölgede olması nedeniyle birinci dereceden bir deprem bölgesinde yaşıyoruz.” İfadelerini kullandı.
“Geçmişte yaşanılmış bir afet bir gün mutlaka tekrarlanacaktır!”
“Geçmişte yaşanılmış bir afet bir gün mutlaka tekrarlanacaktır!” diyen Boğatekin, “Dolayısıyla deprem bilinci ile biz İl AFAD Müdürlüğü olarak, bugüne kadar 10 binlerce vatandaşımıza afet ve acil durumlar ile ilgili eğitimler verdik, kimi zaman bir okulda kimi zaman bir STK’da kimi zaman bir kamu kurumunda, kimi zaman bir camide hiç bıkmadan usanmadan 'Temel Afet Bilinci Eğitimlerimizi' vermeye devam ediyoruz. Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki binalarımız depreme karşı dayanıklı yapılmazsa bizim vereceğimiz eğitimlerin de pek bir anlamı kalmıyor. Her şeyden önce binalarımızın kanunlara, yönetmeliklere, yapı kurallarına, zemin özelliklerine uygun bir şekilde yapılması gerekir. İlimiz bir deprem bölgesidir, deprem bölgelerine yapılan binalar ile depremlerin pek olmadığı yerlerde yapılan binaların özellikleri aynı olamaz, bu netice itibari ile bir alüvyal arazi olan Bingöl ovasına yapılaşma izninin verilmemesi gerektiğini ısrarla gündeme getiriyoruz. Deprem bölgelerinde yapılaşma izninin olması gereken yerler 'Yeryüzünün çivisi olarak tabir edilen dağlık arazilerdir.' Evet, Bingöl’de ovalara doğru değil dağlara doğru bir yapılaşma olmalıdır gerçeğini hatırlatmaya devam ediyoruz. Diğer bir konu ülkemizde ve özelde de ilimizde meydana gelen depremler genel olarak yeryüzüne çok yakın mesafede meydana gelmektedir, şöyle ki Japonya’daki depremler daha çok yerin 50-70 km altında meydana gelirken ilimizde meydana gelen depremler ise daha çok 5-10 km yerin derinliklerinde meydana gelmektedir. Bu netice itibari ile ilimizde çok yüksek katlı binaların yapımını da doğru bulmuyoruz, binalarımızı dikey ve bitişik nizamda yapacağımıza daha çevreci olan diğer bir yapılaşma şekline yönelerek binalarımızı az katlı, yatay ve ayrık nizamda yapmamız çevreden ve doğadan hem lezzet almamızı sağlar hem de depremlere karşı daha korunaklı yapılara sahip olmamıza vesile olunur.” diye konuştu.
“Afetlere karşı dirençli ve yaşanılabilir bir kent oluşturma çabası ve gayreti içerisindeyiz”
Boğatekin, “Kentsel dönüşüm yasaları ile ülkemizde ve bilahare ilimizde depreme karşı dayanıksız olan yapılar bir bir yıkılarak yerine yeni binalar yapıldı, devletimiz kriz yönetiminden çok risk yönetimine odaklanmış durumdadır, bu hizmet bizleri fazlasıyla sevindirmektedir. En azından eskimiş ve deprem görmüş binalarımız yıkılıyor ve yerlerine yeni binalar yapılıyor. Buradaki amaç; Risk yönetimi sayesinde olası afet sırası ve sonrası oluşabilecek zararları asgari seviyeye indirmektir. İl AFAD Müdürlüğü olarak Afetlere karşı dirençli ve yaşanılabilir bir kent oluşturma çabası ve gayreti içerisindeyiz. Aynı zamanda afet öncesi, sırası ve sonrasında uygulanması gereken kuralları da okullarımızda, kamu kurumlarımızda, üniversitemizde, şehrin muhtelif yerlerinde sivil vatandaşlarımız için eğitim çalışmalarına da aralıksız devam etmekteyiz.” dedi.
2009 yılında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması ve 81 ilde teşkilatlanması ile profesyonel anlamda Arama Kurtarma Personel sayısı arttırılmış ve çağdaş arama kurtarma materyallerinin, iletişim ağının il müdürlüklerine tahsis ettirilmesi ile olası afet anlarına karşı personellerin tam teçhizatlı olması sağlandığını dile getiren Boğatekin, şunları kaydetti:
“Yine 2013 yılında ilan edilen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ile kamu kurumları ve özel bazı kuruluşlar arasında protokoller imzalanmış olup afet sırası ve sonrası için birlikte çalışma kararları alınmıştır. Bugün bir afet olduğunda hangi kamu kurumu ne yapacağını nasıl organize olacağını bilmektedir. Yani biz olası bir afet durumunda sadece AFAD İl Müdürlüklerimiz ile değil birçok kamu ve özel kurum/kuruluş ile birlikte müdahale ve iyileştirme çalışmalarını yürütmekteyiz. Ayrıca AFAD Başkanlığımız tarafından AFAD Gönüllülüğü projesi kabul edilerek özellikle de üniversite öğrencilerimiz ile sivil toplum kuruluşlarımızı ve gerçek kişileri afetler ile mücadele yönteminde resmi gönüllümüz yaparak arama kurtarma eğitimleri ile kendilerini geliştiriyoruz. Bu sayede sadece kamu kurumlarımız ile değil bizzat eğitilmiş halkımızı da yanımıza alarak afetlere müdahale ve iyileştirme çalışmalarımızı sürdürmeyi planlamaktayız. Bingöl’de bu kapsamda ayrıca Mahalle Afet Gönüllüleri ekiplerimizi de kurmayı planlamaktayız her mahalleden en az 20 kişiyi belirleyip afet ve acil durum eğitimlerini vereceğiz. Bu konuda mahalle muhtarları, cami imamları, okul yöneticileri ve özellikle de mahalle sakinlerini gönüllülük projemize destek vermeye davet ediyoruz.”
“Deprem öldürmez bilinçsizlik öldürür ”
Boğatekin, son olarak, “Artık afetlerde “Kriz yönetiminden çok risk yönetimine odaklanmaya gayret ediyoruz diyebiliriz. İlimizde çeşitli tarihlerde meydana gelen depremlerden dolayı çok ciddi can kayıpları yaşanmıştır, gerekli tedbirleri aldığımızda ve afet bilinci kültürümüzü geliştirdiğimizde can ve mal kayıplarını asgari düzeye indirmiş olacağız. Bu vesile ile depremlerde hayatını kaybetmiş tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Unutulmamalıdır ki; Afet unutulduğu an gelir. Deprem öldürmez bilinçsizlik öldürür .” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.