"Bir tek kişinin dahi zayi olmasına gönlümüz razı olmaz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’nın (TÜRGEV) 20. Genel Kurulu ve kuruluş yıl dönümü toplantısına katıldı.
“TÜRGEV 45 AYRI NOKTADA, 17 VİLAYETTE HİZMETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR”
Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde İstanbul’da eğitime hizmet ve gençlik vakfı kurmak amacıyla yola çıktıkların ve o zamanki adı İSEGEV olan vakfı kurduklarını hatırlatarak “Hamdolsun İSEGEV o zaman iki yurtta hizmetlerini veriyordu ama şimdi TÜRGEV olarak 45 ayrı noktada ve yanılmıyorsam 17 vilayette bu hizmetlerini sürdürüyor. Tabii hedef, ülkemizin geneline yayılmak suretiyle hem ülkemizde, hem yurt dışında Montessori sisteminden tutunuz, üniversite, yüksek lisans bunları yapmak suretiyle bu hizmeti başarılı bir şekilde yürütmesidir. Başkan ve tüm yöneticilerine şahsim ve milletim adına çok teşekkür ediyorum” dedi.
Kuruluşundan bugüne kadar TÜRGEV’in çalışmalarına katkı sağlayan, emek veren ve destek olan herkese şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün TÜRGEV hamdolsun çok çok iyi bir noktaya geldi. Yeterli mi? Değil, daha da inşallah yayılacak, daha da genişleyecek. Az önce bazı temsilcilerini dinledik, izledik. Bunlar sadece birer numuneydi. Bilelim ki bunlar çok daha fazlasıyla şu anda mevcut. Ve 8 bin 500 öğrenciye sahip böyle bir potansiyeli var, muazzam bir yapı haline geldi” şeklinde konuştu.
“PARALEL İHANET ÇETESİ, TÜRGEV’E YÖNELİK HER TÜRLÜ İFTİRANIN KAYNAĞI”
Türkiye’nin sınırlarını aşarak, Amerika’da ve İngiltere’de de konukevleri açan, yakında Avusturya’da da faaliyete başlayacak olan TÜRGEV’in; kendi alanında öncü ve örnek bir kuruma dönüşme sürecini yakından takip ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti. “Elbette bu 20 yıl, başarılar yanında çok zorlu mücadelelere de sahne oldu. Şahsıma ve aileme yönelik saldırıların bir kısmına bu vakfımız ve yaptığı hizmetler alet edilmeye çalışıldı.”
Özellikle, paralel ihanet çetesinin TÜRGEV’e yönelik her türlü iftiranın, yalanın ve saldırının kaynağı haline dönüştüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu saldırıların dorukta olduğu günlerde, 2014 yılındaki bir Ramazan iftarında TÜRGEV yöneticisi arkadaşlara şöyle demiştim: ‘Daha çok çalışın, daha çok üretin, daha çok hizmet verin ve sizden rahatsız olanları daha da rahatsız edin… Onlar ne kadar rahatsız olursa, bilin ki gençliğimiz o kadar doğru istikamettedir.’ Evet… Siz daha çok çalıştınız, onlar daha çok rahatsız oldu. Öyle rahatsız oldular ki; bir kısmı bu ülkeyi bırakıp başka yerlere kaçtı, bir kısmı da adalet önünde yaptıkları ihanetlerin hesabını veriyor” dedi.
“SİZLER, NUR AKAN OLUKLARIN TEMSİLCİLERİSİNİZ”
Niyet hayr olunca, akıbetin de hayr olacağını, menzil doğru olunca yolun da doğru olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya Türküsü’nden “İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; / Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. / Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; / Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. / Her şey akar, su tarih, yıldız, insan ve fikir; / Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir. / Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; / Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!” dizelerini okudu ve “Evet… Sizler nur akan olukların temsilcilerisiniz” dedi.
“Allah hayırlı işlerinizde sonuna kadar yardımcınız olsun, yardımcımız olsun. Fiziki olarak büyürken, sorumluluklar da, veballer de büyüyor” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRGEV çatısı altında görev yapan, hizmet alan herkesin bu bilinçle hareket ettiğini; bugüne kadar gerçekten örnek bir samimiyet ve hassasiyetle yürütülen çalışmaların, bundan sonra da aynı şekilde sürdürüleceğinden şüphe duymadığını vurgulayarak şunları kaydetti: “20 yıldır olduğu gibi, desteğim, teşvikim ve duam sizlerle olmaya devam edecek. Yine merhum üstadımızın bir vasiyeti vardı. ‘Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyacağınız’ güne kadar mücadelenizi sürdüreceğinize inanıyorum.”
“KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ, BAŞKA ÇARESİ YOK”
Yaşanılan her hadisenin yeni dersler ve tecrübeler bıraktığını; TÜRGEV’in 20 yıllık tarihiyle birlikte, ülkemizin son 13 yılının, özellikle de son 3 yıldır ardı ardına gelen hadiselerin, çok önemli dersler içerdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süreçte şunu gördük: Kendi meselelerimizi kendimiz çözmek mecburiyetindeyiz. Bu ister, öğrenci yurdu gibi spesifik bir mesele olsun, isterse savunma sanayii gibi kompleks bir konu olsun… Hiç fark etmiyor. Hepsinde de iş dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyor. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz, başka çaresi yok” dedi.
İdeal gençliği yetiştirmek için, aileden başlayarak, anne-baba eğitiminden başlayarak, okul öncesinden üniversitesine, lisansüstü eğitimlerine kadar tüm aşamalarda kendi müesseselerimizi kurup geliştirmemiz gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları söyledi: “Öğrencilere, barınma imkânından sosyal, kültürel, sportif ihtiyaçlarına kadar her alanda yeterli hizmet sunamıyorsanız, kurumlarınızı cazibe merkezi haline dönüştüremezsiniz. Eğitiminde başarılı olması için destek veremediğiniz öğrenciye, haksızlık etmiş olursunuz. Çünkü günümüzde artık hizmet standartları çok yükselmiş durumda... Bu örneği, diğer tüm alanlara teşmil edebiliriz. Geçmişte hangi işi, hangi sorunun çözümünü başka birilerine havale ettiysek, orada sıkıntı yaşadık, zarar gördük. Özellikle temel konularda, asgari müştereklerin yetmediğini, çok daha geniş bir anlayış ve ideal birliği gerektiğini yaşayarak gördük, öğrendik.”
“YENİ DÖNEMDE, OKUL MÜFREDATININ İÇERİĞİNE YOĞUNLAŞILACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı şekilde, sadece altyapıyı kurmanın yetmediğini, yeni nesillere aşılanacak bilincin, verilecek eğitimin içeriği konusunda da çok ciddi çalışmalar yapılmasının ve emek verilmesinin şart olduğunu ifade ederek, “Onun için ben sevgili gençlere şöyle sadece içeriğine girmeyeceğim, başlığını söyleyeceğim. Bir, itikadi noktada çok sağlam olacağız. Bizim itikadımızı, bizim imanımızı evelallah kimse teraziye çıkaramayacak kadar sağlam kılacağız. Ahlakta örnek bir gençlik, inşallah inanıyorum ki TÜRGEV’in yetiştirdiği yurtlarında kalan gençler olacak. Örnek, abiler bu olacak. İbadetinde inanıyorum ki taviz vermeyen bir gençlik olacak. Bunlar da çok çok önemli. Dört, muamelatta sağlam bir gençlik olacak. Gençler, inanın bunu başardığınız anda, başardığımız anda, sizden de çok farklı bir nesil tevarüs edecektir. Bunun için, yeni dönemi, okul yapmaktan ziyade Milli Eğitim Bakanımla önce konuştum, şimdiki Milli Eğitim Bakanımla da onu yine konuşacağım. Okul müfredatının içeriğine yoğunlaşma dönemi olarak ilan ettik” dedi.
“RÜZGÂRIN ÖNÜNDE SÜRÜKLENEN YAPRAKLAR GİBİ SAVRULAN GENÇLERİ GÖRÜYORUZ”
Kültür alanında da maalesef arzu ettiğimiz mesafeyi henüz kat edemediğimizi vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendini maddi ve manevi ilimler konusunda iyi yetiştirmiş gençlerimiz elbette var. Yeterli mi? Değil. Bu sayının artması lazım. Aynı zamanda, maddi ve manevi eğitim konusunda çok eksikleri olan, rüzgârın önünde sürüklenen yapraklar gibi savrulan gençler olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Öz eleştiriyi de yapmaktan çekinmeyeceğiz. Bu gençlerin bir kısmını bölücü terör örgütü devşiriyor, zehirliyor, kullanıyor ve maalesef onları acı bir akıbete doğru sürüklüyor. Eğer bugün dağlara giden gençler varsa işte bu şuurdan nasibini almadığı için gidiyor. Onların gidişini durduracak bir birikime altyapıya şiddetle ihtiyaç var. Aynı şekilde DEAŞ gibi, mukaddes dinimizi istismar eden terör örgütlerinin ağına düşen gençlerimiz var mı var. Ve bunlar bakıyorsunuz inancı olan gençler. İnancı var ama şuuru yok. Yani o işin hazzına tam manası ile ulaşmamış.”
“TÜRGEV GİBİ ÇALIŞACAK, PEK ÇOK KURUMA İHTİYACIMIZ VAR”
Uyuşturucu, kumar, çeşitli dünyevi zevkler, hatta teknoloji bağımlılığı gibi sorunlar yaşayan gençlerin bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkenin bir tek evladının dahi zayi olmasına gönlünün razı olmayacağını vurgulayarak, “Ulaşma imkânımız olup da ihmalimizden dolayı bu tür felaketlere sürüklenen gençlerimiz varsa, işimizi iyi yapmıyoruz, doğru yapmıyoruz demektir. Bunun için TÜRGEV’e çok önemli görevler düşüyor. Kemiyetle birlikte keyfiyeti de gözeterek, asli amacımızı asla unutmadan, vakıf anlayışının gerektirdiği alçak gönüllülükten, mütevazılıktan taviz vermeden yolumuza devam etmeliyiz” şeklinde konuştu.
“Vakıf hizmeti, nefsi tatmin etme değil; nefsi terbiye etme yeridir. Vakıf hizmeti, dünyaya değil, ukbaya yapılan yatırımdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları söyledi : “Bu çerçevede, TÜRGEV gibi çalışacak olan daha pek çok kuruma ihtiyacımız var. Çünkü önümüzde 79 milyonluk bir Türkiye’yle birlikte, medeniyet ve tarih ortaklığı içinde olduğumuz milyarlarca insan bulunuyor.”
“NESLİMİZİ ÇOĞALTACAĞIZ”
“Açık söylüyorum zürriyetimizi artıracağız, neslimizi çoğaltacağız diyorum. Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içerisinde olamaz. Rabbim ne diyorsa, sevgili Peygamberim ne diyorsa biz o yolda gideceğiz, buna bakacağız” şeklinde sözlerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları ekledi: “Bunun için de birinci derecede görev annelerindir. Ve neslin asıl sahibi, annedir. Anne olduğu için, cennet annelerin ayakları altındadır, babaların ayakları altında değil. Onun için annelerin ayaklarının altı öpülür. Orada cennetin kokusu var, orada cennet var. Babanın değil. Onun için ben, siz anne adaylarından yetişmiş, kaliteli anne adaylarından ayrıca bunu da bekliyoruz. Burada geleceğe atacağımız adımlar, yapacağımız yatırımlar, işte bununla güç bulacaktır.
En yakınımızdan başlayarak, bu bilinci geliştirerek, ülkemizin tamamını ve dünyayı kucaklayan bir sevgi zincirine dönüştürmemiz gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayınız, iyiyle kötünün, doğruyla yanlışın mücadelesi, kadim bir mücadeledir. İşte az önce hocamızın okuduğu surede ve oradaki ayetlerde ‘kim zerre kadar hayır işlerse karşılığını görecek, kim zerre kadar şer kötülük işlerse o da karşılığını görecek’ mesele bu. İlk insan, ilk Peygamber Hazreti Adem’in evlatları Habil ve Kabil’le başlayan hak batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecek. Bu kutlu mücadeleye ne derece katkı verebilirsek, kendimizi o derece bahtiyar addedebiliriz” dedi.
“FATİH, ÇOCUKLUĞUNDAN İTİBAREN KENDİNİ FETHE ADAMIŞTI”
Dün, İstanbul’da fethin 563. yıl dönümünün, Yenikapı’da, yüzbinlerce vatandaşla birlikte coşkuyla kutlandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bizans’ın bin yıllık tarihinde, İstanbul’u fethetmek için pek çok teşebbüs olduğunu fakat bu teşebbüslerin hiçbirinin de başarıya ulaşamadığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Ta ki Fatih’e kadar… Peki Fatih’i, İstanbul’u fethetmek için o surların önüne gelen diğer kumandanlardan farklı kılan neydi? Biliyorsunuz Fatih İstanbul’u fethettiğinde, TÜRGEV yurtlarında kalan siz üniversite öğrencilerimizin yaşındaydı. Ama Fatih, çocukluğundan itibaren kendini fethe adamıştı. Burada, fetih için yetiştirilen, fetih için yetişen, bu yolda bilgi, donanım ve tecrübe sahibi olan birer Fatih’ten bahsediyoruz.”
“ASLA MÜCADELEDEN VAZGEÇMEDİM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin gelecek için hedefleri varsa, bugünden gereken bilgi, donanım ve pratiğe sahip olmak için çalışması ve kendilerini yetiştirmeleri gerektiğini belirterek, hiçbir başarının kendiliğinden elde edilemeyeceğini vurguladı ve “Hiçbir zafer yoktur ki, gerisinde çok büyük bir alın teri, emek, azim, mücadele bulunmuyor olsun. Elbette her mücadele zaferle sonuçlanmaz. Fakat emin olun, her zaferin arkasında işte böyle bir hazırlık vardır. Ömrünün 40 yılını siyasi mücadeleyle geçirmiş bir kardeşiniz olarak, bir büyüğünüz olarak bunun örneğini kendi hayatımda defalarca yaşadım. Okulumda mücadele verdim… Gençlik kollarında mücadele verdim… İlçemde mücadele verdim... Şehrimde mücadele verdim… Ülkemde mücadele verdim… Dünyada mücadele verdim... Davos’ta, Birleşmiş Milletler’de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye bunun mücadelesini verdim... Kimi zaman üzüldüm, kimi zaman sevindim, ama asla mücadeleden vazgeçmedim. Bugün Türkiye’de, Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarını, hizmetlerini gerçekleştirmiş bir siyasetçi olarak, eğer sizin hizmetkârınız olarak karşınızda isem… Bugün dünyada, tüm mazlumların, mağdurların dimdik yanında duran bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak karşınızda isem… Bunu, önce yardımını, rahmetini bizden esirgemeyen yüce Yaradan’a, sonra da milletimle omuz omuza verdiğim bu mücadeleye, bu çabaya borçluyum. Sizlere de aynısını tavsiye ediyorum” dedi.
“KENDİNİZİ GÜÇLÜ YETİŞTİRİN”
Gençlere; “Kendinizi, hayalinizdeki, hedefinizdeki fetihler için hazırlayın. Okuyun, araştırın, tefekkür edin, pratik yapın… Sadece okumak yetmiyor. Düşüneceksiniz. Düşünmek yetmiyor, uygulayacaksınız. O da yetmiyor sonuncusu neticelendireceksiniz. Velhasıl kendinizi güçlü yetiştirin” diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O zaman önünüzde, Allah’ın izni ve inayetiyle, aşılamayacak hiçbir engel kalmadığını görürsünüz. TÜRGEV ve benzeri kurumlarımız, size bu konuda yardımcı olmak, yol göstermek, imkân sağlamak için vardır. Sizler milletimizin umudu, geleceğisiniz. Hani hep diyoruz ya 2053 vizyonu, bunu biz göremeyeceğiz. 2071 vizyonu diyoruz ya göremeyeceğiz. Ama sizlerin birçoğu inşallah 2053’ü göreceksiniz. 2053’ün mimarı olacak nesilleri sizler yetiştireceksiniz. 2071’in neslini sizler yetiştireceksiniz” şeklinde konuştu.
“FATİH’İN İZİNDEN GİDECEĞİNİZE İNANIYORUM”
1453 tarihinin bizim için, milletimiz için, medeniyetimiz için, dünya için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “2053 tarihini de aynı şekilde sizlerin bir dönüm noktasına dönüştürmesini Rabbimden temenni ediyorum. Sizlerin fetih ruhuyla çalışacağına, attığınız her adımla Fatih’in izinden gideceğinize inanıyorum. Her birinizin Mehmet Akif’in özlemi olan Asım’ın neslinden birer birey olarak, özel hayatınızda, siyasi ve sosyal çalışmalarınızda başarılı olacağınıza yürekten inanıyorum”
“HAK’KIN VE HAKİKATİN YOLUNDAN AYRILMAYIN”
Ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’un Zulmü Alkışlayamam isimli şiirinden, “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. / Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... / -Boğamazsın ki! / -Hiç olmazsa yanımdan kovarım. / Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; / Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. / Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; / Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! / Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? / Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! / Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, / Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! / Adam aldırma da geç git! diyemem aldırırım. / Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! / Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...” dizeleri ile gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet… Ben de sizlerden, hayatınız boyunca, zalimin hasmı, mazlumun seveni olmanızı istiyorum. Bunun için size ne derlerse desinler, önemli değil, yeter ki Hak’kın ve hakikatin yolundan ayrılmayın” dedi.
“DEVRAN DEĞİŞTİ, HAK YERİNİ BULDU”
Okulların, üniversitelerin kapısından kızlarımızın çevrildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkna odalarına soktular mı? Şimdi soruyorum onlar nerde? Onu yapanlar nerede. Ama bakın devran değişti, hak yerini buldu. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Bütün mesele inanmak. Biliyorsunuz, iman öyle bir şeydir ki atalarımız ne güzel söylemiş ‘tekeden bile süt çıkartır.’ İman budur, iman budur. Rabbim yar ve yardımcınız olsun” şeklinde konuştu.
Konuşmasının sonunda, TÜRGEV’in 20. kuruluş yıl dönümünün hayırlı olmasını, Genel Kurul’un başarılarla dolu geçmesini dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TÜRGEV’in geçmişinde, bugününde ve geleceğinde ülkemize, milletimize, gençlerimize hizmet etmek için çalışan, çalışacak olan tüm kardeşlerimizi tebrik ediyorum. Ben de, o merhum kızımıza tekrar rahmet diliyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” ifadeleri ile konuşmasını tamamladı.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.