Bireylerde oluşan kaygı ile nasıl baş edilebilir?

Bireylerde oluşan kaygı ile nasıl baş edilebilir?
Son zamanlarda gençlerde artan gelecek kaygısıyla baş edebilmek için kişilere ve ebeveynlere bazı önerilerde bulunan Uzman Psikolog İlhan, namaz kılmanın, Kur'an-ı Kerim okumanın sabretmenin faydalı olduğunu kaydetti.

 

Günlük yaşamın stresi, kaosu veya karşılaştığımız olaylar herkesin anlık korku, kaygı ve endişe gibi duyguları hissetmesine neden olabilir. Anksiyete veya kaygı bozukluğu olarak adlandırılan bu duygu değişimlerinin gün içerisinde yaşanması oldukça doğaldır. Fakat anksiyetenin dozunda artış gözlenmesi ve sürekli devam etmesi, medikal destek gerektiren bir hastalığa dönüştüğünün göstergesidir.

Uzman Psikolog Mustafa İlhan, günümüzde özellikle gençlerde oluşan gelecek kaygısı, kişide korku ve belirsizliğin oluştuğunu belirterek genellikle ailede, iş yerlerinde, aile içi problemlerde, özel hayatımızda kaygıyla karşılaşabileceğini ifade etti.

Psikolog İlhan, Çocuklarda genellikle sınavdan önceki halleri ve ailede işin kötü gitmesi, o kişinin ailesine yansıttığı durumun kaygıya sebebiyet verebildiğini, bu kaygıları minimize etmek için de bireyin veya ebeveynlerin kendilerine hedef ve plan belirleyerek bunları uygulaması gerektiğini belirtti.

Öte yandan ilhan, günümüzde artan kaygıların Osmanlı döneminde bu tür durumlarda namaz kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak, sabır çekerek üstesinden geldiğini ve faydası gördüklerini ifade etti.

"Herkes hayatında kaygıyla, endişeyle yaşam tecrübesine dönüşebilen şekilde baş etmeyi bilmiştir"

Kaygının vücutta bir tepkiden oluştuğunu belirten İlhan, "Anksiyete (kaygı) vücudun bir tepki verilmiş hali demek. Bu da hayatımıza olumlu bir yansıması demektir. Gelecek kaygısı korku gibi bir belirsizlik oluşturur yani yarın ne olacak bilemeyiz. Bu da bizi bir heyecan sıcaklığa bağlı olmayan bir terleme ve o anda bir titremeye sebebiyet verebiliyor. Herkes hayatında kaygıyla, endişeyle yaşam tecrübesine dönüşebilen şekilde baş etmeyi bilmiştir. Geçmişte yaşadığı bir olayla baş etmeyi az çok tecrübe etmiştir. Kaygı ve korkularımız aslında hayatımızın devamlılığını sağlar. Özellikle bir evlilik döneminde, askerlik döneminde, çocuklar ve ergenlerde sık rastladığımız sınav öncesi döneminde bu problemle karşılaşabiliyoruz. Bu tür problemler herkesin yaşayabileceği bir problem olabiliyor. Genellikle ailede, iş yerlerinde, aile içi problemlerde, özel hayatımızda kaygıyla karşılaşabiliyoruz." şeklinde ifade etti.

"Destek alınmadığı sürece psikolojik rahatsızlığın seviyesi, kaygının seviyesi yükselir"

Bireylerde oluşan kaygı ile nasıl baş edilebilir?

Uzman Psikolog Mustafa İlhan

İlhan, Çocuklarda oluşan kaygıya da değinerek baş edilme seviyesi yüksek olduğu durumda başvurulması gerekenleri ve yapılması gerekenleri açıklayarak "Çocuklarda genellikle sınavdan önceki halleri ve ailede işin kötü gitmesi, o kişinin ailesine yansıttığı durum kaygıya sebebiyet verebilir. Yani olumsuz durum kaygıya sebebiyet verebilir. Kişinin böyle bir sorunla karşılaştığı zaman baş etme konusunda yapabileceği bir şeyler olması lazım. Bir tecrübesi, illaki geçmişe dönük tecrübemiz vardır ama eğer baş edilemeyecek seviyeye çıkarsa mecburen bir uzmandan destek alınması gerekiyor. Destek alınmadığı sürece psikolojik rahatsızlığın seviyesi, kaygının seviyesi yükselir. Baş edilemez duruma geldiği zaman evde oturup hareket haline geçmediğimiz sürece depresyona kadar ve depresyon ötesi anksiyete bozukluğu da oluşabiliyor kişide." ifadelerini kullandı.

"Psikolojik rahatsızlıklar biraz zaman istiyor, biraz sabır istiyor"

Gelecek kaygısından kurtulmanın yollarını dile getiren İlhan, "Gelecek kaygısından bir nebze kurtulmak için ilk önce bireyler kendilerine hedef ve plan belirlemelidir. Eğer çocuğumuz sınava hazırlanıyor, sınavdan önce bir hedef belirliyorsa o hedefe ulaşabilmek için aslında bir plan yapması lazım, ders çalışması lazım. Ders çalışma konusunda çocuk, o dönemde ailenin desteği olup sınava girdiği zaman başarılı olursa, kişi başarmış olacak. Başarısız olursa da vicdanen rahat sayılmış olacak." dedi.

Geçtiğimiz günlerde antidepresanın çocuklarda daha çok görüldüğünü belirten İlhan, "Son dönemlerde çocuklarda antidepresan kullanımı çok yaygın. Özellikle ergenlerde antidepresan kullanımı çok yaygın. Antidepresana başvurmalarının sebebi hemen bu problemi ortadan kaldırmak oluyor. Fiziksel bir rahatsızlığınız olduğu zaman bir doktora gidersiniz, doktora gittiğiniz zaman size bir ilaç verir. O ilaç kullandıktan sonra bir iyileşme kaydedilir. Psikolojik rahatsızlıklar biraz zaman istiyor, biraz sabır istiyor." ifadelerine yer verdi.

"Müslümanlar, psikolojik rahatsızlıklarla sabır çekerek, namaz kılarak ve Kur'an-ı Kerim okuyarak baş edebiliyorlardı"

Günümüzde artan kaygıların Osmanlı döneminde aldıkları yöntem ve hususları aktaran İlhan, " Osmanlı döneminde psikolojik rahatsızlıklarla baş etme şu şekilde yapılıyordu, kişi mensubu olduğu dinin kurallarını yerine getirerek baş etme konusunda kendi içini kendini rahatlatan biliyordu. İslam dinine mensup kişiler sabır çekerek, namaz kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak yapabiliyorlardı ve bunun faydasını çok görüyorlardı. Şu anda günümüzde ailelerin bu konuda biraz daha bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Ailelerimiz bilmedikleri bazı hatalara düşebiliyor. Yani doğru bildikleri yanlışları çocuklarına yansıtabiliyorlar. Bu süreçte baş etme konusunda ailelerin desteği çok önemli." dedi.

"Ailelere akşam yürüyüşlerini çok öneriyoruz. Akşam yürüyüşleri birlikte yapıldığı zaman insanı daha fazla rahatlatır"

Bireylerde oluşan kaygılar konusunda ebeveyn ve kişilerin yapması gereken sosyal aktiviteleri aktaran İlhan, "Aile kişiye destek verirse o anda ellerinden geleni yaparsa, yanında bulunarak onunla sosyal etkileşimlerde bulunup sosyal iletişime geçebilir. Ailecek pikniğe gidilebilir. Özellikle ailelere akşam yürüyüşlerini çok öneriyoruz. Akşam yürüyüşleri birlikte yapıldığı zaman insanı daha fazla rahatlatır ve birey o anda yanında ailesinin desteğini hissettiği için baş etme konusunda da biraz daha rahat bir şekilde ilerler. Psikolojik rahatsızlıkların birçoğu ekonomideki destek ve direnç gibidir. Destek ve direnci aşmadığı sürece problem ortaya çıkmaz çünkü hayatımız inişli yokuşludur. Yani bardağı taşıran taraf olmadığı sürece bir problem yok demektir. Aile desteği, plan ve hedeflerle kişi başarabilir. Tam tersi eğer dereceleri yükselirse uzmanından destek alınabilir ya da çocuklar özellikle okullarında rehber öğretmenlerinden bu konuda destek alabilirler." şeklinde kaydetti. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.