Bitlis'te betona gömülen 7 bin yıllık tarih gün yüzüne çıktı
Tarihi dokunun ön plana çıkarılması ve şehrin nefes alması için başlatılan proje kapsamında yıkılan işyerlerinin rusubat temizleme çalışmaları devam ediyor.
Dere üstündeki tarihi dokuların çıkarılması ve restorasyonu ile ilgili başlatılan yıkım çalışmalarında sona gelindi. Yıkılan işyerlerinin altından yüzlerce yıl öncesine ait birçok tarihi köprü çıkarken, işyerlerinin önünü kapattığı tarihi eserler de ortaya çıkmaya başladı.
Projenin kısa sürede tamamlanması için çalışmaların aralıksız sürdüğü Bitlis’te ortaya çıkan tarihi köprü ve yapılar da vatandaşlar tarafından merakla izleniyor.
Projenin tamamlandığında Bitlis’i eskiden olduğu gibi bugün de cazibe merkezi haline getireceğini belirten Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Bitlis’in tarihi geçmişi ve dokusu ile bölgenin cazibe merkezi olduğunu söyledi.
İnsan merkezli yürütülecek projenin tamamlanması halinde başka projelere de ihtiyaç duyulacağını vurguladı.
Demirtaş, yaşadığı her medeniyetten izler taşıyan Bitlis’in, Mitanilerle başlayan tarih yolculuğunda birçok medeniyete de ev sahipliği yaptığını belirtti.
Özellikle 16'ncı yüzyılda Bitlis'e hakim olan Şerefhanlar tarafında çok sayıda cami ve medreselerin yapıldığını hatırlatan Demirtaş, proje sürdürülürken tarihi dokunun daha çok zarar görmemesi için hassas çalışması gerektiğini söyledi.
"Bitlis çok eski medeniyet şehri"
Demirtaş, "Bitlis çok eski medeniyet şehri. Binlerce yıllık tarihi olduğu zaten biliniyor. Araştırmalar neticesinde milattan önce 2 binlerde kurulduğu ortaya çıkmıştır. Bitlis ilk defa Mitaniler döneminde kurulmuş. Kurulduktan sonra da gelişimini kısa sürede sağlıyor. Çünkü alternatifi olmayan bir şehir. Bitlis deresi güzergahı özellikle Kuzeyden güneye, güneyden Doğu’ya gelen bütün kervanların, bütün devletlerin geçmek zorunda olduğu bir yer. Böyle olduğu için her dönem insanların ilgi odağı olmuş. Daha sonra bu alanda bir kale inşa edilmiş. Bu tarihi doku binlerce yıldan bu yana oluşmaya başlamıştır. İslam hakimiyeti öncesine baktığımızda Mitaniler’den sonra Asurlular, Urartular, Medler, Persler var. En sonunda İslam orduları bu bölgeye gelmiş. İslam ordularının zaferleri sonunda Abbasi ve Emeviler 200 yılı aşkın bir süre hüküm sürmüş. Bizanslıların Sasanilerle mücadele döneminden sonra yerel beylikler ve İslam devletleri hüküm sürüyor. Mervaniler ve Ahlat merkezli Sökmenşahlar bunlardan bazılarıdır. Rojikiler denilen Şerefhanlar bu bölgede 600 yıl bir hakimiyetleri söz konusudur. Osmanlı ile birlikte Bitlis’te daha ileri bir hamle var. Özellikle Abdal Han döneminde kendi medeniyetinin zirvesini yaşamıştır." dedi.
"Bitlis deresinin üstünün açılması projesi yerinde son derece güzel yürüyen bir projedir"
Bitlis’teki medeniyetlerin yaşadıklarına dair çeşitli alametlerin de halen günümüzde mevcut olduğuna değinen Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bitlis’te birçok medeniyet yaşamıştır. Bunun çeşitli alametleri var. Bitlis’e baktığınızda kalesinin dışında çok sayıda tarihi yapı var. Camiler, medreseler, kiliseler, hamamlar, köprüler var. Şimdi yapılmak istenen şey bu tarihi dokuyu ortaya çıkarmaktır. Bunun en büyük engeli dere üstünün işgal edilmiş olmasıdır. Şimdi bunu ortaya çıkarmak için başlatılmış bir proje vardır. Bitlis deresinin üstünün açılması projesi yerinde son derece güzel yürüyen bir projedir. Şehrin tarihi dokusunun ortaya çıkarılması için önemli bir projedir. Birtakım aksaklıklar var. Bunu inkar edemeyiz. Dere üstünde onlarca köprü vardır. Bu tarihi köprüler eğer sağlam bir şekilde, tahrip edilmeden ortaya çıkarılabilirse, gerçekten projenin en önemli ayaklarından biri gerçekleşmiş olur.”
“Bitlis’te yığınla tarihi eseri ortaya çıkarmak mümkündür”
Demirtaş, Dere Üstü projesinin yerinde bir proje olduğunu, ancak tek başına bu projenin tarihi ortaya çıkarmaya yetmeyeceğini ifade etti.
Demirtaş, "Burada İslam medeniyeti öncesine dair yığınla tarihi dokuyu ortaya çıkarmak mümkündür. Bana göre bu proje Bitlis’in tarihi dokusunu tamamıyla ortaya çıkarmaya yetmez. Daha başka projelerle bunu daha ileriye götürmek gerekir. Betonarme yapılan tasfiyesi, ıslahı mümkünse ıslahının yapılması, modern yapılara izin verilmemesi, tarihi Bitlis evlerinin restorasyonu amacıyla bir büyük projeye daha ihtiyaç vardır. Bu olduğunda Bitlis gerçek hüviyetine kavuşmuş olur. Antik kent vasfına zaten sahiptir. Bu özelliğini de ortaya çıkarmış olur. Bu proje hayata geçirildiğinde, Bitlis geçmişte Anadolu’nun en güzel kentlerinden biri idiyse, bugünde o hale gelecektir. Yine cazibe merkezi olacaktır. Bitlisliler bundan çok daha fazla istifade edeceklerdir.” diye konuştu.
Projeler insan merkezli yapılması lazım
Demirtaş, projenin hayata geçirilirken insan merkezli olmasına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Burada yapılması gereken en önemli şey, insan merkezli düşünmektir. Yani bu restorasyon, dere üstünün açılması, diğer projelerin yapılması faaliyetlerini insan merkezli yapmak gerekir. İnsanımıza zarar vermeden, onların talep ve beklentilerini karşılamak suretiyle yapmak lazım. Çünkü sonuç olarak tarihte medeniyette her şey insan içindir. Böyle düşündüğümüzde projemizin başarı şansı daha yüksek olur." şeklinde konuştu.
(İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.