Böbrekleriniz sizi yarı yolda bırakmasın!
Kronik böbrek hastalığı, toplumdaki yaygınlığı dikkate alındığında önemli bir halk sağlığı sorunudur. Genel olarak dünyada her 10 kişiden birinin, ülkemizde ise erişkin yaş grubunda her 6-7 kişiden birinin değişik evrelerde kronik böbrek hastası olduğu bilinmektedir. İleri evrelere kadar belirti vermeyerek sinsice ilerleme gösteren hastalık için toplumsal farkındalığı artırmak, risk gruplarında düzenli tarama, erken teşhis ve takip bilincini oluşturmak hedeflenmektedir. Bu amaçla 9 Mart Dünya Böbrek Günü’nde Erdem Hastahanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Suat Ünver salgın halini almış olan böbrek hastalıkları hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Böbreklerin Kronik İşlev Kaybı İleri Evrelere Kadar Belirti Vermiyor
Kronik Böbrek Hastalığı, böbreğin süzme fonksiyonlarındaki ilerleyici azalma olarak tanımlanmaktadır. Hastalığın her geçen yıl, toplumda görülme sıklığı ve yaygınlığındaki artış dikkate alındığında hastalık ile ilgili farkındalığı ve toplumsal bilinci artırmak, riskleri belirleyip koruyucu önlemler oluşturmak önemli bir halk sağlığı sorumluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Beş evresi olan hastalığın son üç evrede yurdumuzda yaklaşık 2,5 milyon kronik böbrek yetmezlikli hasta olduğu bilinmektedir.
Unutulmamalıdır ki çoğunlukla hastalık dördüncü evreye kadar sessiz olarak ilerleme göstermektedir. Bu sessiz dönemlerde yüksek risk altındaki hastalarında gerekli taramaların ve periyodik kontrollerin yapılmaması çoğunlukla erken teşhis ve tedavi şansı azalmakta, hastalığı geri dönüşümsüz bir sürece itmekte ve ciddi anlamda geç kalınmışlıkla sonuçlanmaktadır.
Buna karşın böbrek yetmezliği başlamadan evvel, risk gruplarındaki periyodik taramalar sayesinde erken teşhis ve etkin tedavi ile hastalık büyük ölçüde önlenebilmektedir. Böbrek yetmezliğinin erken teşhisi, periyodik takip ve metabolik sorunların kontrolü ise ilerleme hızını önemli ölçüde yavaşlatan fırsatlar oluşturmaktadır.
Hastalığın en erken bulgusu gece idrara çıkma sıklığındaki artış olmasıdır. Gece bir seferden daha fazla idrara çıkan hastaların böbrek fonksiyon testlerini yaptırması erken tanıda önem arz etmektedir. Diğer belirtiler ve bulgular; ödem, tansiyon kontrolünde zorlaşma, idrarda köpüklenme, idrarda mikroskobik ya da aşikâr kanama veya protein kaçağının olması gibi durumlardır. Son dönem böbrek yetmezliğine ulaşmış hastalarda iştahsızlık, bulantı, kusma, kaşıntı, kramp, halsizlik gibi yakınmalar söz konusudur.
Son Evrede Tek Çare Organ Nakli ya da Diyaliz
Diyabet hastaları, hipertansiyon hastaları, ailesinde böbrek hastalığı bulunanlar, çocukluğunda nefrit geçirmiş olanlar, idrarında kanama-protein kaybı öyküsü olan hastalar, böbrek taş hastaları, uzun süreli ağrı kesici kullananlar, obezite varlığı ve 45 yaş üzeri herkesin böbrek sağlığı ve erken teşhis için rutin kontrollerini ihmal etmeden yaptırması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki erken teşhis ve etkin tedavi şansını yitirmiş olan
hastalarda hastalık son dönem böbrek yetmezliğine kadar ilerlemekte bu evrede hastalar yaşamlarının ancak böbrek nakli ya da diyaliz tedavileri ile sürdürebilmektedirler.
Yaşamı zorlayan bu kritik tablolar oluşmadan, hastalığın erken evrelerde teşhis edilmesi, yüksek risk grubu hastalarda zamanında yapılacak taramalar hiç şüphesiz hem teşhiste hem de takipte kolaylıklar sağlayacaktır. Bu spesifik hasta grubu ile nefroloji uzmanı arasındaki düzenli kontrollere dayalı hasta hekim ilişkisi, hastaların her aşamada hastalıkları ile ilgili bilgi sahibi olmaları açısından da önemlidir.
Tuzu Bırakın, Suyu İhmal Etmeyin
Kronik Böbrek Hastalığı tanısı konmuş olan kişilerde, yeteri kadar su tüketmemek, proteinden yüksek beslenme tercihi, romatizmal ağrı kesicilerin kullanımı, kötü kan şekeri ve kan basıncı kontrolü, etkili tuz kısıtlamasının yapılmaması, sigara kullanımı, damardan ilaç verilerek yapılan radyolojik tetkikler, hastalık sürecinde ortaya çıkan metabolik sorunlar ile etkin mücadele yapılmaması (kansızlık tedavisi, kalsiyum-fosfor dengesi, kan yağlarındaki yüksekliklerin kontrolü gibi) hastalığı ilerlemesini hızlandıran bağımsız risk faktörleridir.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.