Bölgede misyonerlik faaliyetleri dikkat çekti.
Diyarbakır’da otel ve kiraladıkları evlerde konaklayan Koreliler, özellikle şehrin varoşlarında ve üniversite kantinlerinde misyonerlik faaliyetleri yapmaları dikkat çekiyor.
Koreli misyonerler daha çok Bağlar ve Yenişehir ilçelerinde görülürken, kız ve erkeklerden oluşan bu grupların içerisinde Türkçe ve Kürtçe bilenlerde var.
Parklardaki insanların yanında oturarak Hristiyanlık propagandası yapan misyonerler, kameraları gördükleri anda ise yüzlerini kapatarak kaçma bulundukları yerden uzaklaşmaya çalışıyorlar.
Daha öncede misyonerlerin kendisiyle konuştuğu ve kitap verdiğini belirten Dicle Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi Yusuf, misyonerleri son zamanlarda okul kantinlerinde çok gördüğünü söyleyerek, “Dicle Üniversitesinde sıklıkla görülüyorlar. Kendileriyle diyalog kurmak için ellerindeki bilekliklerin renklerinin ne anlama geldiğini sordum. Bana Hristiyanlık ile ilgili mesajlar verdiler.” dedi.
“Bana ‘Rabbimiz İsa Mesih’in Yaşam Sözü’ adında bir kitap verdiler”
Koreli misyonerin kendisine hangi dinden olduğu sorusunu yönelttiklerini belirten Yusuf, “Bana hangi dinden olduğumu sordular. Ben de Müslümanım deyince, bana ‘Biz bütün dinlere inanırız ama Müslümanlığa inanmayız’ dediler. Bizde onlar etkilenirler diye bildiğimiz kadar İslam’ı anlattık. Ama maalesef derdini anlatacak kadar Türkçeyi öğrenmişler. Bizi anlayacak kadar bilmiyorlar. Daha sonra bana ‘Rabbimiz İsa Mesih’in Yaşam Sözü’ adında bir kitabı verdiler. Benden söz aldılar okumam için, bende ondan Kur’an’ı Kerim’i okuması için söz aldım. Bunların böyle çalışmasıyla halkımızın dinini bırakacağını zannetmiyorum.” ifadelerini kullandı.
Dicle Üniversitesi öğrencisi olduğunu belirten Emrah ise son zamanlarda bölgede yaşanan olaylarla beraber birtakım örgütlerin türeyerek halkın yaşadığı bunalımı fırsat bildiğini ve insanları Hristiyanlaştırmaya çalıştığını kaydetti.
“Biz de elimizden geldiği kadar kendi dinimizi anlatıp yaşamaya çalışmalıyız”
Uzun zamandır Diyarbakır’da misyonerlik çalışmalarının yapıldığını dile getiren Emrah, “Özellikle memleketimizin ve coğrafyamızdaki insanlarımızın bu kötü durumdan kurtarılmasını diliyorum. Bunun için de ülkemizde bulunan İslami cemaatlerin ve mütedeyyin insanların bu konulara daha fazla duyarlı olması gerekir. Eskiden beri misyonerlerin Diyarbakır’da faaliyet yürüttüğünü biliyoruz. 10 yıl öncede Ulu Cami’nin önünde İncil dağıtıldığını ve içerisinde paranın olduğuna şahit oldum. Hak olan din İslam’dır. Biz de elimizden geldiği kadar kendi dinimizi anlatıp yaşamaya çalışmalıyız.” şeklinde konuştu.
“Adamlar dünyanın öbür ucundan geliyor”
Minibüs şoförü olduğunu belirten İsmail ismindeki bir vatandaş da misyonerlerin kendisine kitap hediye etmek istediğini söyledi. İsmail, “Onlara kızdım ve hayır dedim. Biz Müslümanız ve kabul etmeyiz böyle bir dini. Yetkililerin de bu konuya bir an evvel el atması gerekir. Adamlar dünyanın öbür ucundan geliyor. Türkiye’ye misyonerlik yapmaya çalışıyorlar, biz Müslümanlar ise birbirimizi öldürüyoruz.” diye yaşananlara tepki gösterdi.
“Misyonerler de bu çatışma gibi bir projenin parçasıdır”
Misyonerlik faaliyetlerin kabul edilemez olduğunu ifade eden Furkan Y. ise “Bu şehir Peygamberler ve Sahabeler Şehri’dir ancak bugün misyonerler tarafından işgal altındadır. Devlet bu konuyla hiç ilgilenmiyor, üzerine düşeni yapmıyor. Bu çatışmalı ortamda kendi vatandaşımız bile korku içindeyken, bu insanlar dünyanın öbür ucundan gelerek misyonerlik faaliyetinde bulunuyorlar. Bunların arkası sağlam olmasa buralara kadar gelemezlerdi. Misyonerler de bu çatışma gibi projenin bir parçasıdır.” dedi.
Furkan Y, “Bunlar yoksul ya da fakirleri hedef seçiyor. İradesi zayıf olanları, okuma yazma bilmeyen kadınları, ihtiyarları ve çocukları hedef alıyor. Onlara İncil dağıtıyorlar. Gitsinler ülkelerindeki sorunlarını çözsünler. Ülkelerinde insanlık kavramından eser kalmamışken, bu güzel memleketin hoş insanlarından ne istiyorlar.” diye konuştu.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.