"Borç bahanesiyle camilerin elektriğinin kesilmesi kabul edilemez"
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 20’yi aşkın caminin elektriği, borç bahanesiyle Dicle EDAŞ tarafından kesilmesine tepki gösteren halk, bunun kabul edilemez olduğunu belirterek, ezanların susturulmasına asla izin vermeyeceklerini söylediler.
Şırnak’ın Cizre ilçe merkezi ve bağlı kimi köylerde bulunan 20’yi aşkın caminin elektriği, Dicle Elektrik A.Ş. (DEDAŞ) tarafından “ödenmeyen borçlar” bahanesiyle geçtiğimiz hafta kesildi.
Yaklaşık bir haftadır elektriği olmayan camilerde, cami cemaati sabah, akşam ve yatsı namazlarını karanlıkta kılmak zorunda kalıyordu. Müftülüğün yılsonuna kadar biriken borçları ödeyeceğini taahhüt etmesinin ardından camilere yeniden elektriklerin verilmesiyle ezan sesi yeniden mahallede yankılanmaya başlandı.
Camilerin elektriğinin kesilmesine tepki gösteren vatandaşlar, halkı Müslüman olan bir ülkede, camilerin bu durumlara maruz kalmasının çok ayıp ve utanç verici olduğunu belirttiler.
İbadethane olan caminin elektriğinin kesilmesinin ve minarelerin ezansız bırakılmasının büyük bir vebal olduğunu ifade eden cami cemaati, devletin sadece camilerdeki aydınlatmaları değil, ısınma ve soğutma giderlerini karşılaması gerektiğini vurguluyorlar.
“Nasıl olur da bir şirket camileri ezansız bırakabiliyor”
Hasan Basri Camii cemaatinden Nihat Burçin, 11 yıldır caminin fahri müezzinliğini de yaptığını ve bugüne kadar böyle bir olay ile karşılaşmadığını söyledi.
Burçin, kesintiyle ilgili şunları söyledi: “Pazartesiyi salıya bağlayan geceydi, sabah namazı için camiye geldiğimizde elektriklerin kesik olduğunu gördük. Cemaatle beraber müftülüğe gittik, durumu söyledik. Onlar da ‘bundan haberimiz yok’ dedi. DEDAŞ kesmiştir deyince bu sefer DEDAŞ’a gittik. Dicle EDAŞ, borcun 10 aydır ödenmediğini ve bu yüzden elektriği kestiklerini söylediler. Biz de tekrar Müftü Bey’in yanına gittik. Bu ülkenin yüzde 90'ı Müslüman. ‘Yarabbi ezanlarımızı susturma, camilerimizi ezansız bırakma’ diyoruz. Kâfir, düşmana gerek kalmadan bir şirket veya bir idareci nasıl camileri ezansız bırakabiliyor. Ayrıca bu bir kamu kurumudur. Kamu kurumlarının elektrikleri yasal olarak kesilmemesi lazımdır. Bugün Türkiye'de kaç kurum vardır, her bakanlığa bağlı kurumlar yok mudur? Peki, bu kurumlar nasıl borçları ödüyorlar, niye Diyanet’e gelince mi borç ödenmiyor. Diyanet kendini borcunu ödeyemiyor mu?”
“Yüzyıllardır caminin tüm ihtiyaçlarını halk karşılıyor”
Halkın yüzyıllardır caminin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını belirten Burçin, “Benim babadan ve dedelerimden gördüğüm Cizre'deki bütün camilerin tamamını halk yapmıştır, Diyanet yapmamıştır. Biz camileri kendi imkânlarımızla yapmışız ve Diyanet’e devretmişiz. Eski camilerimizi yıkıyoruz ve yeniden imar ediyoruz. Yıllardır camilerin bütün ihtiyaçlarını halk kendisi karşılıyor. Diyanet'e verilince ve imamlar atandığı zaman da ihtiyacını halk karşılıyordu. Caminin altında bir dükkân var, oranın geliriyle caminin temizlik ve diğer ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Diyanet, elektrik borçlarını ödeyemiyorum, cemaat ödersin diyorsa o zaman camiyi bize yani halka devretsin biz öderiz.” dedi.
Dicle EDAŞ’a seslenen Burçin, son olarak şunları söyledi: “Sen bir kilisenin veya bir havranın elektriğini kesebilir misin? Devlet, kilisenin ve diğer kamu binalarının elektriğini karşılıyor. Caminin de elektriğini karşılasın. Müslüman bir ülkeyiz, yazıktır, günahtır. Ezanları susturmaya kimsenin gücü yetmez. Allah'ın izniyle bizim bu can bu bedende kaldığı müddetçe ölürüz ama ezanları susturmayız.”
“Elektriğin kesilmesi kabul edilemez durumdur”
Cami cemaatinden Adnan Canoruç da camilerin elektriksiz bırakılmaması gerektiğini söyledi. Canoruç, “Ezan-ı Muhammedi’nin sesi her yere gitmesini istiyoruz. Ben 25 yıldır bu mahalledeyim ve böyle bir olayın yaşandığını ne duydum ne gördüm. Her cuma camilerde para toplanıyor, biz de veriyoruz. O parayla caminin elektik parası ödenebilir. Hatta dışarıdaki camilere bile yardım göndermişiz ama bu sefer bizim camimiz elektriksiz, susuz kaldı. Abdest alamadık. Elektriğin kesilmesi kabul edilemez bir durumdur. İnşallah bir daha böyle bir olay yaşanmaz.” diye konuştu.
“Eskiden camilerin eklektiği ücretsizdi”
Cami cemaatinden Sabri Akay da, “Camilerin elektriğini eskiden devlet karşılıyordu, elektrik ve su ücretsizdi. Hatta camide elektrik sayacı yoktu. Ne zaman ki, elektrik özelleşti ve Dicle EDAŞ adlı şirkete verildi, o zaman camiye elektrik sayacı bağladılar ve elektriği ücretli yaptılar. Bizler şirketin taktığı sayaçlara da şüpheli bakıyoruz, çünkü çok yazıyor. Eskisi gibi camilerden elektrik ücreti alınmasın.” dedi.
“Bugün elektrikler kesildi, yarın da caminin kapısına kilit de vurulur mu?”
Camilerin elektriğinin kesilmesini öğrendiğinde çok üzüldüğünü kaydeden Ömer İşçi, şunları söyledi:
“Daha önce caminin elektriğinin kesildiğini ve caminin elektriksiz kaldığını duymamıştım. Bunu yeni duydum ve gördüm. Bu yüzden insanın aklına farklı sorular geliyor. Acaba bugün elektrikler kesildi, yarın da caminin kapısına kilit de vurulur mu? Türkiye’de elektrik sıkıntısı yok. Ama bugün yan tarafta elektrik var, camide yok. Temennimiz o dur ki, bir daha bu tür hoş olmayan hadiseler yaşanmaz. Ayrıca bu konuda duyarlı olduğunuz için de sizlere teşekkür ediyoruz.”
“İnşallah bu olay bir daha tekrarlanmaz”
Yaklaşık 40 yıldır Şehit Molla Zeki Atak Camisi cemaati olduğunu ve böyle bir olaya ilk defa şahit olduğunu söyleyen Molla Ahmet Pürnek, yapılan eylemin yanlış olduğunu belirtti.
Pürnek, “Şimdi cami değil de ev olsaydı tamam derdik ama caminin elektriği kesilmedi hiç güzel olmadı. Bu devlet için de güzel değildir. Eğer caminin borcu olsa bile bunun yolu elektriği kesmek değildir. Söz konusu şirket, müftülükle bu işi diyalog yoluyla halletmesi gerekiyordu. Camii sıradan bir yer değildir, Allah’ın evidir, diğer aboneler gibi ‘borcu var’ deyip hemen kesmek olmaz. Dicle EDAŞ’ın bunu yapmaması lazımdı. 3 gün elektriksiz kaldık, çok sıkıntı çektik. İnşallah bu olay bir daha tekrarlanmaz.” diye konuştu.
“Kalıcı çözüm bulunmalı”
Şehit Molla Zeki Atak Camii İmamı Molla Abdullah Özer de 2 gün elektriksiz kaldıklarını, bunun bir sorun olduğunu ve devletin kalıcı bir çözüm bulması gerektiğini söyledi.
Özer, “Bu halk Müslümandır ve dinimiz İslam, ezanla tanınıyor. Bu ülkenin düşmanları, bu harekete şimdi gülmüştür. Bölgemiz iklim olarak çok sıcaktır, camiye gelenler eğer ter içinde kalırsa bir daha gelmez. Elektrik olmazsa ve klimalar çalışmazsa halile ter içinde kalacaklar ve camiye bir daha gelmezler. Bu şekilde camiden soğuyacaklar. Bu bir vebaldir ve bu vebal şirketin boynunadır. Devlet bu soruna el atması lazımdır, kalıcı çözüm bulması gerekiyor. 2 gün elektriksiz kaldıktan sonra tekrar gelip bağladılar, şu an eklektiğimiz var. Bir şekilde borç ödenir, Diyanet ve Müftülüğümüz sorunu çözecek inşallah.” dedi.
“Devlet, camilerin klima ve elektrikli ısıtma bedelini ödemiyor”
Öteye yandan konuya ilişkin Cizre Müftülüğü yetkililerden aldığımız bilgilere göre, söz konusu camilerde biriken borçlar bir trilyona yakındır.
Devlet, sadece camilerin aydınlatma bedelini karşılıyor. Camilerdeki ısıtma ve soğutma bedelini ise ödemiyor. Yani klima ve elektrikli ısıtma bedelini ödemiyor. Bu mevzuata göre camilerde iki saat bulundurulması istenmekte, bir saat aydınlatma için, diğer saat ise ısıtma ve soğutma için olması gerekmektedir. İkinci saatin faturaları cami dernekleri ve cemaat tarafından ödenmesi isteniyor. Ancak bölgemizdeki camilerde iki saat uygulaması bulunmuyor.
Devletin aydınlatma için gönderdiği ödenek ile faturalar ödenmeye çalışıyor, ancak bu da yetersiz kalıyor. Çünkü camilerin faturaları hayli kabarık... Bir caminin aylık aydınlatma bedeli olarak 150 TL gelirken, fatura ise bunun 3 veya hatta bazen 4 katı geliyor.
"Demeç vermeye yetkimiz yok"
Ayrıca konuyla ilgili görüştüğümüz Dicle EDAŞ yetkilileri, demeç vermeye yetkililerinin olmadığını beyan ettiler. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.