'Boşanma materyalist düşüncenin estirdiği bir kasırgadır'
Artan boşanma davası oranlarını değerlendiren İttihad'ul Ulema Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şenlik, bu artışı materyalist düşüncenin estirdiği bir kasırga olarak tanımladı.
Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğünün 2016 verilerine göre, son 10 yılda boşanma davaları yüzde 82 arttı.
Bu artışı değerlendiren İttihad'ul Ulema Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şenlik, boşanmaların materyalist düşüncenin estirdiği bir kasırga olduğunu söyledi.
Evlilik temelinin sağlam atılması ve İslami esasların yerleşmesi durumunda bu oranın düşeceğini belirten Şenlik, boşanma oranlarının, İslami hassasiyetin yüksek olduğu bölgelerde az olduğunu dile getirdi.
Şenlik, "Boşanma, Allah'ın mubah kıldığı bir hükümdür ancak Allah-u Teâlâ'nın sevmediği mubahlardan bir mubahtır. Allah'ın en çok sevmediği mubah, nikâhtan boşanmaktır. Yani demek ki bu yasaklanabilirdi ama sıkıntı olmasın diye Allah-u Teâlâ bunu serbest bırakmış. Serbest bıraktığı halde yine bunu sıkı tutmuştur. Yani mümkün derece eşlerin boşanmaması lazım." dedi.
"Boşanmayı oyuncak haline getirmişler"
İslam'da boşanmadan önce bir anlaşmazlık olması durumunda hakem olayının olduğunu belirten Şenlik, şunları söyledi: "Böyle bir durumda her iki taraftan da birer kişi gelir, aralarında hakemlik yapar. Eşlerin görüşlerini alır, değerlendirir, imkân varsa evliliklerini devam ettirmelerine karar verirler. Nasihat eder, ikna ederler. Eğer bunun ikna edilecek bir tarafı yoksa o zaman boşanmaya karar verirler ve eşler boşanırlar. Ne yazık ki günümüzde böyle bir hakem olayı olmadığı gibi boşananlar da hiçbir büyüğüne danışmadan, geleceğini düşünmeden agresif olarak bir anda 'Boşadım.' der ve eşler ayrılırlar. Sanki boşanmayı bir oyuncak haline getirmişler. Af buyurun, hayvanlar ihtiyaç duyduğu anda bir araya gelirler, şehevi duygularını tatmin ettikten sonra da ayrılırlar."
"Boşanma, materyalist düşüncenin estirdiği bir kasırgadır"
Materyalist dünya anlayışının, boşanmaların artmasını sağlamaya çalıştığını ifade eden Şenlik, "Bu, materyalist düşüncenin estirdiği bir rüzgârdır, bir kasırgadır. Ne yazık ki İslam toplumları da bundan etkilenmiş. Batı toplumunun etkisinde kalarak, bu gibi İslami, ahlaki ve insani olmayan boşanma gibi şeylere yönelebiliyorlar ve boşanma başını alıp gidiyor. Çocuk yapma da öyledir. Zaten evlendikten sonra eşler çocuk yapma kararı vermişlerse çocuk yaparlar, yoksa çocuk yapma istekleri yoktur. Nefislerini tatmin etmek için evleneceklerse bunun hayvanların şehevi duygularını tatmin ederek birleşmesinden farkı kalmıyor. Nikâh, aile kurumu ortada kalmıyor. Bu, modernizmin getirdiği bir hastalıktır. Modernizm, Batı'dan esen bu fırtınayı bize de bulaştırmış. Bizim toplumumuz da bundan etkilenmiş. Kimi insanlar boşanırken geride çocuk bırakıyorlar. O çocuklar mağdur oluyor. Kadınlar çocuklarla daha meşgul olur. Ondan sonra evlenecek bir şansları dahi kalmıyor." şeklinde konuştu.
"Evlilikte asıl olan çocuk yapmaktır, neslin devamıdır"
Evlilikte asıl olanın nefsi tatmin etmek değil, nesli devam ettirmek olduğunu vurgulayan Şenlik, "Birden çok evlilik yasaklanmış. Oysaki ihtiyaç varsa birden çok evlilik olabilir. 'Bunun önünün kapanması kapanmaması lazım.' diyoruz. Evlilikte asıl olan çocuk yapmaktır, neslin devamıdır. Allah Resulü, 'Evleniniz, çoğalınız. Kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim, onurlanacağım, gurur duyacağım.' diyor. Demek ki evlilikten tenasül asıldır, neslin devamı asıldır, sadece nefsi tatmin etmek değildir. Nefsi tatmin etmek aslında bu tenasül aslının yerine oturması için bir ücreti, mükâfatıdır. Eğer böyle bir zevk olmasaydı insanlar sırf neslin devamı için bir araya gelmezlerdi, bu aksardı. Ne yazık ki günümüz insanı evleniyor, tenasülü ortadan kaldırıyor. Çocuk yapmıyorlar. Bu Batı zihniyetidir, modernizmin zihniyetidir, bundan kurtulmak lazım. Boşanmalar bunun arkasında saklıdır. Çokça boşanmada aile oluşmuyor, kaynaşmıyorlar. Evlilikten sonra çocuk olmuşsa bunların kanı birbirine karışmış, çocuk ikisinin ortasını buluyor. İkisi de o çocukta kendini görüyorlar. Muhabbetini o çocuğa veriyorlar, kendileri de o çocuğu seviyor. Eşler onu sevmekle, ona hizmet etmekten zevk alarak birleşiyorlar, çocuk onları kaynaştırıyor. Çocuk yapmıyorlar, 'Sonra çocuk yapacağız.' Diyorlar ama sonra boşanıyorlar. Bu boşanmaya bir sebep." ifadelerini kullandı.
Evliliğin temeli olan düğünün İslami usullere göre yapılması gerektiğini dile getiren Şenlik, sözlerine şöyle devam etti: "Eşler evlenirken birçokları meşru olmayacak tarzda, Müslüman oldukları halde İslami olmayan bir tarzda evleniyorlar. Danslı, içkili, salonlarda yapılan düğün boşanmayı rahat getirebilir. Temel sağlam atılmadığı zaman üstteki yapı da çürük oluyor, sağlam olmuyor. Müslüman olarak evleniyorsun ama kendine getireceğin hanımefendiyi, gelini herkesin gözü önünde teşhir ediyorsun. Yani 'Beğeniyor musun, benim malım nasıldır?' demeye getirerek, herkesi göz zinasından geçirdikten sonra eve götürüyorsun. Bu çok kötü, iğrenç bir şeydir. Bunların izzeti nefsi, namus hassasiyeti nasıl bunu kaldırıyor? Ne yazık ki toplu halde götürüyorlar, beraber dansını yapıyorlar, alkışlarını çalıyorlar ve eve götürüyorlar. 5-6 ay sonra da boşanma davaları başlıyor. İşte bu da boşanmalarda önemli bir etkendir. Başka nedenler de vardır ama bu iki neden en önemli nedenlerdir."
"İslami hassasiyetin yüksek olduğu bölgelerde boşanma azdır"
İslami esasların benimsenmesi durumunda boşanmaların azalacağını belirten Şenlik, "Boşanmalar İslam'ı yaşamamaktan kaynaklanıyor. İslami esaslar yaşandığı, benimsendiği zaman bu sıkıntılar giderilecek. Araştırma şirketleri tarafından araştırılırsa İslami hassasiyetin yüksek olduğu bölgelerde boşanma azdır. İslami hassasiyetin düştüğü, dejenere olduğu yerlerde ise boşanma daha çoktur. Buna dikkat etmek gerekiyor. İnşallah toplum kendi âlimlerine, kendi öz kaynaklarına itibar edecek, ona kulak verecek, onunla yaşayacak, onunla hareket edecek. Böyle yaparlarsa kârlı çıkarlar, yoksa modernizmin getirdiği bu gayri İslami yaşayış daha birçok kötü neticelere götürebilir." dedi.
"Evlilik programları aile mefhumunun dibine konulan dinamittir"
Evlilik programlarının da boşanmalara götüren etkenlerden olduğunu ifade eden Şenlik, "Bir iki ay önce birçok sivil toplum kuruluşu ve kanaat önderi şikâyet ediyordu. Evlilik programı yapılıyor. Nikâh yok, söz yok, hiçbir şey yok ama bunlar bir araya geliyor, arkadaşlık yapıyorlar, beraber geziyorlar, tozuyorlar. Birbirinden doyunca evliliği bırakıp herkes kendi yoluna devam ediyor. Sözde evlilik programlarıymış. Bunlar aile mefhumunun dibine konulan dinamittir. Bunu bir kere orada dinamitliyorlar. İnsanlar evlenmeden boşanıyorlar." şeklinde konuştu.
"Âlimler bu konuda halkı aydınlatmalı"
Boşanmalara karşı yetkililere, Diyanet İşleri Başkanlığına ve âlimlere görev düştüğünü söyleyen Şenlik, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu gayri meşru program ve ilişkilerin yasaklanması lazım. Bunun yasaklanması için yeklilere görev düşüyor. Âlimler, hatipler bu konuda halkı aydınlatmalıdır. Sivil toplum kuruluşları bu konuda basın açıklamaları ve programlar yaparak, toplumu aydınlatma açısından üzerine düşeni yapmalıdır. Diyanetin özellikle bu konuda daha hassas davranması, aile kurumu ile alakalı hutbeler okutması lazım. Bu gibi çalışmaların yapılmasının boşanmaların azalması konusunda bir nebze fayda vereceğini düşünüyorum." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.