Böyle fedakarlık görülmedi
Evrensel evlilik yemini olarak bilinen, "Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm bizi ayırana kadar..." cümlesi adeta Fadime ile eşi Osman Gelen çiftinde yeniden vücut buluyor, sevgi ve aşklarıyla gençlere örnek oluyor. Birbirlerinden gözlerini hiç ayırmayan Gelen çiftinin, tüm sıkıntılarının tek ilacı sevgileri olmuş...
Çocukluk aşkım
İlkokul 3. sınıftan sonra ailesinin yoksulluğu nedeniyle okula devam edemeyen Fadime Gelen, 45 yıl önce "çocukluk aşkım" dediği 64 yaşındaki terzi Osman Gelen ile kaçarak evlendi.
Evliliklerinden çocukları olmayan Gelen çiftinin mutluluklarına, Osman Gelen'e beş yıl önce kronik böbrek yetmezliği teşhisi konulmasıyla gölge düştü. Rahatsızlığının ilerlemesi üzerine bir yıldır haftanın 3 günü 4'er saat diyaliz tedavisi gören Gelen'in imdadına "biriciğim" diye seslendiği eşi yetişti.
Gelen'e, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde eşinden alınan böbrek başarıyla nakledildi.
Operasyon sonrası eşini hiç yalnız bırakmayan Fadime Gelen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbreğini verdiği eşiyle mutluluklarının taçlandığını söyledi.
Ailesinin evlenmesine sıcak bakmadığı için kaçmak zorunda kaldığını ifade eden Gelen, "Aslında birçok kez beni istetti. Ama ailem razı olmadı. Sevdiğim adama kaçtım. Evlendikten sonra çok mutlu olduk. Ailem de sevgimizin karşısında duramayarak kısa süre sonra bizi kabullendi." dedi.
Eşiyle birbirlerini tamamladıklarını ve ayrılmaz bir bütün olduklarını vurgulayan Gelen, neredeyse günlerinin tamamını beraber geçirdiklerini dile getirdi.
"O benim başımın çobanı"
Kocasının rahatsızlanmasıyla çok zor günler geçirdiklerini anlatan Gelen, şöyle devam etti:
"Sıkı perhizi vardı. Ağrısı olduğunda benim de her yerim ağrırdı. Hep moral motivasyonunu yüksek tutmak istedim. Hep beraber yedik, beraber eğlendik, beraber gezdik. Hastalığından dolayı bir şey yiyemezdi. Eşimin yemesi yasak olan şeyleri ağzıma aldığımda vicdan azabı duyar, boğazımdan geçmezdi. Canı çekmemesi için ben de yemezdim. 'Başıma bir şey gelirse organlarımı bağışla' dediğim eşime böbreğim nasip oldu. Böbreğimin uyduğunu öğrendiğinde çok mutlu oldum. Nakil sonrası gözüm hemen eşimi aradı. O benim başımın çobanı. Kendi başıma kalacağım diye çok korktum. O yanımda olduğunda hiçbir şeyden korkmam."
"İnsanlar organ bağışına duyarlı olsun"
Hiçbir zaman fazla mal, mülkte, dünyevi şeylerde gözleri olmadığını aktaran Gelen, şükretmesini bildikleri için mutluluklarının daim olduğunu söyledi.
"Biz imzayı 'pazara kadar değil, mezara kadar' diye attık. Bugüne kadar eşime hep kalbimden 'seni seviyorum' demiştim. Utandığım için yüzüne söyleyemezdim. Şimdi yüzüne söylüyorum, onu çok seviyorum. Çevremizdekiler, komşularımız, bizim sevgimizi örnek alırlar" diyen Gelen, "İnsanlar organ bağışına duyarlı olsun. Beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların organlarını bağışlasınlar. Bir insan sevindirdiğimizde, kurtardığımızda bir 'Allah razı olsun' demesi yeter. Sadece diğer dünyaya onu götüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Osman Gelen ise geçirdiği zor günleri eşinin desteğiyle atlattığını belirtti.
Eşini çok sevdiğini dile getiren Gelen, "Bana böyle bir eş nasip ettiği için şükrediyorum." dedi.
Sağlık durumları iyi
Meram Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Erikoğlu, böbrek nakli sonrası hem alıcı hem de vericinin sağlık durumunun iyi olduğunu bildirdi.
Birbirlerinden hiç ayrılmayan sevgi dolu çiftin organ bağışı konusunda çok duyarlı olduklarına işaret eden Erikoğlu, "Kadavradan nakiller çok önemli. Bu tür nakillerle çok fazla kişinin hayatı kurtuluyor. Böbrek hastalığı, sinsi başlangıç gösteriyor. Bir anda ortaya çıkabilir. Dikkatli olunması gerekiyor. Özellikle tansiyon ve şeker hastaları, düzenli kontrol yaptırmalı. Sağlıklı olduğunu düşünenler de periyodik kontrolden geçmeli." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.