Bunun hesabını Yasin'in annesine nasıl veririz?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, St. Petersburg’dan Ankara’ya dönüş yolunda, Rusya ile ilişkiler, MİT’in yeniden yapılandırılması, HDP'nin mitinge davet edilmeme nedeni, FETÖ ile mücadele başta olmak üzere uçakta gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar özetle şöyle:
GÖRÜNTÜLERİ GÖNDERECEĞİZ
- Rusya ile yaşanan krizin temel nedeni Rus uçağının düşürülmesi konusuydu. Düşüren pilotların FETÖ’yle bağlantılı oldukları yönünde iddialar da var. Uçak meselesini görüştünüz mü tekrar?
15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında, içeri alınanlar arasında malum o pilotlardan da var. Şimdi bu pilotlarla ilgili olarak bizim bir değerlendirmeye girmemiz doğru olmaz. Konu yargı sürecindedir. Yargı bu konuyla ilgili ne gibi bir karar verecek veya ne gibi ipuçları yakalayacak onu bilemem. Tüm bunlar ancak yargı süreci neticesinde ortaya çıkacak. Bunun yanı sıra bir de düşen uçağın pilotunun Suriye tarafında öldürülmesi hadisesi var. Orada pilotu öldürdüğü iddia edilen Türk vatandaşı da şu anda mahkûm durumda. Kendisi bir başka davadan mahkûm. Rus pilotu öldürdüğü iddiasıyla hakkında açılan soruşturma da devam ediyor. O süreç de orada çalışıyor. Konuyu takip ediyoruz. Bunları da açık ve net olarak kendileriyle konuştuk. Onlar onu kabul etmiyorlar. Yani birinci uçak hava sahası ihlali yaptı ama ikincisi hava sahası ihlali yapmadı diyorlar. İkinci uçağın, Suriye hava sahasında vurulduğunu iddia ediyorlar. Bununla ilgili olarak da kendilerine bizdeki tüm radar görüntülerini göndereceğiz.
(15 Temmuz darbe girişimi) Darbe ile ilgili konuda beni hemen ertesi gün zaten aramıştı. Orada duygusaldı da diyebilirim yani. Darbe ile ilgili değerlendirmesinde ve anında buna karşı tepkilerini koyduklarını ifade etti. “Bu konu ile ilgili olarak, böyle bir şeyi tasvip etmemiz kesinlikle mümkün değildi. Nedir, nasıl oldu, bunları sormadan, hemen sizi aramak durumundaydık. Çünkü öyle veya böyle, aramızdaki dostluğumuz bunu gerektirirdi. Biz de bunun gereğini bunu yaptık” dedi.
MİT, DIŞARIYA AĞIRLIK VERECEK
MİT tabii kendini ağırlıklı olarak daha çok yine dış istihbarata verecek. Ama dış istihbaratın iç istihbaratla hiçbir bağlantısı yoktur denilemez. İçeriden başlayıp dışarıda kovalarsın, dışarından alıp içeride takip edersin. İstihbarat zafiyetinden söz ederken, sıfır hatayla veya sıfır yanlışla çalışan bir istihbarat örgütü zaten yoktur. Dolayısıyla bu meselede bardağın dolu tarafını da görmemiz lazım. Yani bugüne kadar yapılmış başarılı birçok operasyon var. Bunları da görmek durumundayız diye düşünüyorum. Onun için buradaki hatadan ders alarak, ders çıkararak, nerede hatalar yaptık, ne gibi eksiklerimiz yanlışlarımız var, tabii ki bunların üzerinde duruyorlar ve onun için de böyle bir yeni çalışma modelini arkadaşlar bize getirdiler.
DOKUNULMAZLIKTA BAZI DOSTLARLA ÇELİŞİYORUZ
Benim dokunulmazlıklar konusundaki yaklaşımım bazı dostlarla, yani siyasilerle çelişiyor. Dokunulmazlığı niye kaldırdık? Kaldırdıysak, gereği neyse bunu yapmak gerekiyor bir defa. Adımlarımızı gecikmeden atmamız lazım. Tabii 15 Temmuz süreci de, atılması gereken adımları geciktirmiş olabilir. Yoğun bir mesai var şu an yargıda. Neredeyse 24 saat çalışır hale geldiler. Temennim odur ki, dokunulmazlıklarla ilgili gereken neyse yapılır. FETÖ’ye bulaşmış olan siyasilerle ilgili meseleye gelince. Yargı elbette o konuda da gereğini yapar.
“Yasin’imin katili de affedilecek mi?”
Benim için darbeci neyse terörist de odur. Ve şu andaki teröristler darbecilerle omuz omuza işbirliği halinde çalışıyorlar. Nitekim kaçanların bazılarının Kandil’e gittikleri söyleniyor. FETÖ ile bağlantılı biri de Kuzey Irak’ta yakalandı malum. (HDP’nin mitinge davet edilmemesi) Bahsettiğiniz partinin neyin uzantısı olduğu da malum. Benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökeceksin, sokağa döktükten sonra 53 tane benim Kürt kardeşim öldürülecek. Biz bu kadar geniş mideli olamayız. Bunun hesabını biz onların ailelerine veremeyiz. Yasin Börü’nün annesi aynen bana şunu söyledi: “Yasin’im katili de affedilecek mi?” dedi. Ne yaparım onun karşısında? Acıyı çeken o.
YENİKAPI’DAKİ SESİ ABD DUYSUN
Halkın kahir ekseriyeti öyle görüyor ama siyasi kadrolar Cumhurbaşkanı’nın rolünü pek de öyle görmüyor maalesef. Yenikapı olayı farklı bir olay, farklı bir konsept olarak gelişti. Hakikaten şehitlerimizin ruhu orada bizlerin bir araya gelmesini sağladı. Bambaşka bir ruh o. Gazilerimiz oraya geldi. Gazilerimizle orada görüştük. Temennim odur ki dedikleriniz, aynıyla tecelli etsin, bu ruh muhafaza edilsin. Şimdi o gün mesela Bebek’ten 500 sanatçı teknelerle geldiler. Şimdi bu sanatçılarımız bile aynı duygular içerisindeydiler. Hepsi Yenikapı’yı adeta bir yeni milat olarak görüyorlar. Ama bu sanatçılarımızı bile zaman zaman aldattılar. Onlara bile çok garip oyunlar oynadılar. Yenikapı hakikaten Türkiye açısından yepyeni bir kapı oldu. Temenni edelim ki Amerika Yenikapı’da o gün bir araya gelen 5 milyonun, -diğer kentleri de sayarsak- Türkiye genelinde 10 milyonun haykırışını duyar. ABD’nin Türk halkının haykırışını duymasını ve bu zatı bir an önce Türkiye’ye teslim etmesini bekliyoruz. Kendilerine iadeyle ilgili dosyalar da gönderildi. ‘85 koliyi okumak kolay olmadı’ gibi bir bahane ileri sürmezler inşallah.
SABIR SABIR NEREYE KADAR
Her şeyden önce biz Türkiye’yiz. Biz üzerimize düşeni yaparız. Avrupa Birliği’nin müktesebatı gereği neyse bunu da yaparız. Biz tabii ki sabrediyoruz, ama sabır da bir yere kadar. Önlemlerden hareketle, Türkiye’yi şu anda bir yanlışın içindeymiş gibi göstermeye kalkışmak elbette büyük haksızlık olur. Türkiye, hukuk çerçevesinde, kararlı bir şekilde bu olayın üstüne gidiyor.
KUMPAS MAĞDURLARI İÇİN ÇALIŞIYORLAR
Bu konularla alakalı hükümetimizin, yani geriye kabul gibi bir çalışmasının olacağını arkadaşlardan duyduk. Üzerinde çalışılıyor. Özellikle Silahlı Kuvvetler’le ilgili bir çalışma var.
PYD OFİSİNİ BİZDEN DUYDU
- PYD konusunda, YPG konusunda (Putin) örtüşüyor. Biz Moskova’da ofis açmaları meselesini de gündeme getirdik. Onun PYD ile alakası olmadığından, onun bir sivil toplum kuruluşu olduğundan söz ettiler. Sayın Putin, bu sayede en azından konudan haberdar oldu. Bunu ilk defa bizden duyduğunu söyledi. Elimizde resimler vardı, kendilerine gösterdik. Konuyu yakından takip edeceklerini söylediler.
KURSLARI DA ETÜTLERİ DE SÜRATLE KAPATMALI
- Geçen İsmet Bey’e söyledim. Bunlar kurs, etüt merkezi yapıyorlar. İsmet Bey’e söyledim, etüt merkezlerini de süratle kapatmamız lazım dedim. Çünkü bu yarın aynen dershanenin gördüğü işi görecek. Yurtdışı boyutuyla mücadele çerçevesinde, Maarif Vakfı bitti şu anda. Yunus Emre’yi de aynen Maarif Vakfı gibi kullanmamız lazım. Hem o hem o güvendiğimiz sivil toplum kuruşları varsa onlara da bizim Afrika’ya her tarafa yayılmamız lazım.
VATANDAŞ EMNİYET’E BİLDİRSİN
- Bu işin en ideali ülkemde nerede olursa olsun, tüm vatandaşlarımın, FETÖ denilen bu yapılanmayla ilgili bilgileri ilgili makamlarla paylaşmaktan çekinmemesidir. Emniyete bildirmeleri lazım. Savcılara bildirmeleri lazım.
AÇIKLAMALARINI DOĞRU BULMADIM
Ben isim vermek istemezdim, ama siz verdiniz. Gerek İlker Paşa’nın, gerek Edip Paşa’nın askeri liselerin kapatılmasını doğru bulmadıklarına dair yaptıkları açıklamayı ben doğru bulmuyorum. Kusura bakmasınlar da şu anda bu darbeyi yapanlar kimler? Askeri liselerden gelenler değil mi? Oralardan mezun olanlar değil mi? Silme oradan geldiler, silme. Onlar harp okullarına girdiler. Harp okullarına düz liselerden gelenler girmedi. Sana bunu sorarlar. Eğer harp okullarına girmeyi bile başarabilmişse ondan sonra ona GATA’dan bir çürük raporu onu da oradan gönderdiler. Bütün bu tezgâhların hepsi kuruldu. Biraz gerçekçi olalım. Tamam ben kendileriyle çalıştım, biliyorum ama, yani niçin biz askeri liseleri bu kadar abartıyoruz ki şu anda? Hulusi Paşa düz lise mezunu. Necdet Özel Paşa düz liseden geldi. Demek ki oluyormuş.
KAÇIRAN KOMŞUMUZ
Mesela 15 Temmuz gecesi olan hadise. İsmi Adil (Öksüz) olan şahsı kastediyorum. İsmi Adil de kendisi adil değil? Bakın onu kaçıran gazeteci bizim apartmanda oturuyormuş. Komşumuz yani. Görünürde bize saygıda hiç kusur etmezdi. Bunu da herkese söylerdi. Şimdi Adil-denilen o şahsı kaçıran adam olduğu ortaya çıktı. Kaçıran o. Bunların hepsi karaktersiz. Köşesinde sallayıp duran vardı ya şimdi kaçmış olan, o da öyleydi. Gelirdi karşımıza yok şöyle yok böyle. Kim olduğunu anlıyorsunuz. Köşesinde yazmaya gelince de verip veriştiriyordu. Niye kaçtın gittin? Bu kadar yüreğin vardı o zaman kalsaydın. Onun için ben burada milletimin tutumunu çok önemsiyorum. Şu anda tüm savcılarımız, Allah kendilerinden razı olsun, hâkimlerimiz, bence hata payını minimize ettiler. Hepsi iyi çalışıyorlar. Burada iyi çalışmak önemli. Hukuk içerisinde kalmak suretiyle, atılacak adımlarla bir çok kirli paslı işler açığa çıkacaktır. Kurumlarımız, kendi içindeki pislikleri şu anda gayet başarılı bir şekilde ortaya çıkarıyorlar. Kanun Hükmünde Kararname’ye ek yapmak suretiyle bir daha geri dönme şansları yok. Hükümetin de bir taraftan da Meclis’e bunları getirmek suretiyle de Meclis’ten de ayrıca yasayla bunu geçirme gibi bir çalışması var. (Hürriyet)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.