Cehennem konusu

Cehennem konusu
ALLAH'ın El-Kahhar ismi ve Cehennem ile ilgili açıklamalar…

RAMAZAN MANİSİ:

İşte geldi gidiyor,

Mutlu günler bitiyor,
Onbir ayın sultanı,
Bize vedâ ediyor.

 

el-kahhÂr-001.jpg

EL-KAHHÂR

Her şeye, her istediğini yapacak surette galib ve hâkim...

Kahr, bir şey'e, onu hor ve hakîr kılacak veya mahv ve helâk edebilecek surette galib olmaktır. ALLAH Teâlâ Kahhâr'dır, her vechile üstün ve daima galibdir. Kuvvet ve kudretiyle her şey'i içinden ve dışından kuşatmıştır. Hiçbir şey O'nun bu ihatasından dışarı çıkamaz. Ona karşı her şey'in boynu büküktür. Kahrına yerler, gökler dayanamaz. Kahr ile nice azıp sapmış ümmetleri ve milletleri mahv ve perişan etmiştir.

 

CEHENNEM:

Derin kuyu, ahirette kâfir ve günahkâr kimselerin azap çekecekleri ceza yeri. Kur'an-ı Kerîm'de inanan ve güzel amel işleyen kimselere Cennet vad edildiği gibi -Kehf Suresi:107-

Kafir ve günahkâr kimselere de Cehennem vâdedilmiştir.

Kafir, münafık ve müşrikler Cehennem'de ebedî kalırlar, orada ölmezler ve azabları hafifletilmez. 

Tevbe etmeden günahkâr olarak ölen ve ALLAH'ın kendilerini affetmediği müminler ise Cehennem'de ebedî kalmazlar. Kendilerine günahları kadar azap edilir. Sonra oradan kurtulup Cennet'e girerler ve orada ebedî kalırlar.
Allah Cehennem'i diğer yaratıklardan önce yaratmıştır ve şu anda mevcuttur, yok olmayacaktır. Nitekim şu ayet bu durumu gayet açık ifade eder:

"Artık o ateşten sakının ki, onun tutuşturucu odun insanlarla taşlardır. O kâfirler için hazırlanmıştır. " -El Bakara Suresi:24-

"Kâfirler için hazırlanan ateşten korkun." -Al'i İmran Suresi:131-

İnsanın eğitimi ve iyi davranışlara yönlendirilmesi açısından Cennet ve Cehennem inancının dünya hayatına etkileri açıktır. Kişi, gizli ve açık yaptığı her şeyin karşılığını, bulacağını ve Cehennem'deki cezânın dehşetini hatırladığında, elbette hareketlerine çeki düzen verme ihtiyacını duyacaktır.

“... O düşündü ve bir ölçü tespit etti. Kahrolası, nasıl bir ölçü koydu? Yine kahrolası, nasıl bir ölçü koydu? Sonra bir baktı. Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti. Sonra da sırt çevirdi ve büyüklük tasladı. Böylece: "Bu, yalnızca 'aktarılarak öğrenilen' bir büyüdür" dedi. "Bu, bir beşer sözünden başkası değildir." Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım. Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin? Ne alıkoyar, ne bırakır. Beşere delicesine susamıştır” -Müddessir Suresi:18-29-

 

Aldanmalar ve Gerçekler

İnkar edenlerin içinde sonsuza kadar kalacakları yer, onların dünya hayatında yaptıklarına karşılık cezalarını çekmeleri için yaratılmış olan "cehennem"dir.

İnkar edenler suçludurlar. İşledikleri suç ise, olabilecek en büyük suçtur. Bu suç, insanın kendisini yaratan, ona can veren ALLAH'a isyan ve nankörlük etmesidir. Böyle büyük bir suça da büyük bir ceza gerekir ki, cehennem bu adaletin yerine getirileceği yerdir. İnsan ALLAH'a kul olsun diye yaratılmıştır. Yaratılış amacını reddederse, karşılığını cehennemde görür. ALLAH, bir ayetinde şöyle buyurur:

“... Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.” -Mu'min Suresi:60-

ALLAH’a iman etmeyen, O’nu gereği gibi takdir etmeyip kulluk görevini, ibadetlerini yerine getirmeyen her insan bunun karşılığını görecektir. İnsan ahirette ibadetlerini yerine getirip getirmediği konusunda sorgulanacaktır. Örneğin 5 vakit namaz büyük bir titizlikle, hiç aksatmadan, tam vaktinde, büyük bir şevk ve huşu ile yerine getirilmesi gereken bir ibadettir. Cehennemdeki insanlar da kendilerine orada bulunma sebepleri sorulduğunda namaz kılanlardan olmadıklarını söylerler. Bu gerçeği Yüce ALLAH (C.C.) Kur’an'da şöyle bildirir: "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler. -Müddessir Suresi, 42-43-

Peygamberimiz (sav) bir hadisinde de, ahirette muhasebesi yapılacak ilk amelin namaz olduğunu ve kulun namazları tamamsa kurtulacağını, aksi takdirde hüsrana uğrayacağını bildirmiştir. -Tirmizî, Mevâkît 188. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202-

Tüm insanlar için en büyük tehlike ALLAH'ın azabıyla karşılık göreceği yer olan cehennemdir. Dünya üzerindeki hiçbir şey ALLAH'ın rızasını kazanmaktan ve cehennemden korunmaktan daha önemli olmayacaktır.

Bu açık gerçeğe karşın, insanların bir kısmı bir tür sarhoşluk içindedirler. Kendilerine başka dertler bulurlar. Önemsiz bir konu için aylarca, yıllarca didinirler de, kendileri için en büyük tehlike olan cehennemi düşünmezler bile. Ateş yanı başlarındadır, ama bunu fark edemeyecek kadar kördürler. Kuran'da, "daimi sarhoşluk" (gaflet) halindeki bu insan grubundan şöyle söz edilir:

İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar. Onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır...-Enbiya Suresi:1-3-

Böyle insanların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır. Bu kişiler sadece dünya hayatında geçici bir yarar elde edebilecekleri bazı saplantılı hedefler üzerine tüm hayatlarını harcamaktadırlar. Kimisi işinde yükselmeyi, kimisi “mutlu bir yuva” kurmayı, çok para kazanmayı ya da boş bir ideolojiyi savunmayı hayatının amacı haline getirmiştir. Önlerindeki sonsuza kadar sürecek olan büyük tehlikenin ise farkında değildirler. Cehenneme karşı olan duyarsızlıkları, konu hakkında kullandıkları üsluptan bile hemen anlaşılır. Bu tür insanların oluşturduğu “cahiliye toplumu” içinde hemen herkes anlamını tam olarak kavramadan cehennem sözcüğünü sık sık telaffuz eder. Bu kelime kimi zaman esprilere dahi konu olur. (ALLAH’ı tenzih ederiz) Hiç kimse bu kelimenin anlamı üzerinde uzun uzun durmaz. İşte en büyük hatalardan biri burada yapılır ve cehennem hayali bir kavram olarak kabul görür. 

Oysa cehennem, inkarcıların şiddetle bağlandıkları bu dünyadan daha gerçektir. Dünya yok olacaktır, ama cehennem sonsuza dek vardır. Dünyayı, evreni ve insanı eşi benzeri bulunmayan sayısız denge ve ayrıntı üzerinde kusursuz bir sanatla yaratan ALLAH, aynı şekilde ahireti ve cehennemi de yaratmıştır ve cehennem azabını bütün müşrik, münafık ve inkarcılara vaat etmiştir.
Yaratılmış en kötü mekan olan cehennem, hayal gücünün alabileceğinden çok öte bir azap kaynağıdır. Bu azap ALLAH'ın kudretinin bir tecellisi olarak yaratılmıştır ve dünyada mümkün olan en büyük acılardan kat kat şiddetli acılar içerir.
Bir başka büyük gerçek ise bu azabın cehenneme girenler için "sonsuza dek" sürecek olmasıdır. Cahiliye toplumu içindeki birçok insan, cehennem azabının her insan için belirli bir zaman süreceği, sonra da bağışlanacakları gibi bir hurafeye inanır.
Bu kişiler dünya hayatından istedikleri kadar yararlanıp, bunun karşılığında cehennemde bir süre kalacaklarını, daha sonra affedileceklerini zannederler. Ama kendilerini bekleyen son, tahmin ettiklerinden çok daha acıdır. Çünkü cehennem -ALLAH'ın dilemesi dışında- sonsuza dek sürecek bir azap mekanıdır. ALLAH Kur’an'da, cehennemin inkarcılar için yaratıldığını ve azabının sonsuza dek sürdüğünü bildirmektedir. “(İnkar edenler), ‘Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır.” -Nebe Suresi: 23-
Her insanın "biraz yanıp sonra da cennete gireceği" şeklindeki düşünce ise, bazı insanların kendilerini avutup aldatmak için uydurdukları bir safsatadır. Nitekim Kur'an'da aynı şeyi Yahudilerin de öne sürdükleri bildirilir:
“Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır” -El Bakara Suresi:80-81-
Kendisini yaratan, kendisine "işitme, görme ve kalp" veren ALLAH'a karşı, hayatını nankörlük ve isyan içinde geçiren kimse, sonsuz azabı hak etmiştir. -Nahl Suresi:78- Kendisini avutmak için öne sürdüğü bahanelerin hiçbir yararı olmayacaktır. Dünyada iken yaptığı taşkınlıklar, ALLAH'ın dinine karşı gösterdiği kayıtsızlık ve hatta hınç, hakkındaki hükmü kesinleştirmiştir. Bir ayette, bu durum şöyle anlatılır:
Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkar edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkar edenlere va'detmiş bulunmaktadır. Ne kötü bir duraktır." -Hac Suresi:72-

Dünyada iken ALLAH'a karşı büyüklük taslamış, müminlere karşı da düşmanlık beslemiş olanlara, mahşer günü şöyle denecektir: 

“Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür” -Nahl Suresi:29-
Cehennemin en korkunç özelliği azabın hiçbir zaman bitmeyecek olmasıdır. İçine bir kez girdikten sonra Allah’ın diledikleri dışında artık geri dönüş yoktur. Tek gerçek sonsuza kadar sürecek ateş azabıdır. Allah’ın kahredici “Kahhar” sıfatının en çok tecelli ettiği yer cehennemdir. Bununla yüz yüze gelen insan ruhen sonsuz yıkıma uğrar. Çünkü onun için hiçbir umut kalmamıştır. Kur’an’da, cehennemliklerin çaresizliği şöyle anlatılır:
“Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: ‘Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın’ denir” -Secde Suresi: 20-
“... Ateşsizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir. Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir” -Enam Suresi:128-
“Ateşten çıkmak isterler, ama ondan çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır”  -Maide Suresi: 37-
Böyle olmakla beraber Allah'tan bir rahmet olarak Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'nin şöyle bir hadisi de vardır:
Hz.Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdular: "Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır." Ebu Said der ki: "Kim (bu ihbarın ifade ettiği hakikatten) şüpheye düşerse şu ayeti okusun: "Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz..." -Nisa Suresi, 40--Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)-

Cehennemdeki Azap Ortamı

Cehennem, Allah'ın "Kahhar" (Kahredici), "Cebbar" (istediğini zorla yaptıran), "Muntakim" (intikam alıcı) gibi isimlerinin sonsuza dek tecelli edeceği yerdir. İnkarcı insana her yönden acı vermek için özel bir yaratılışla yaratılmıştır. Kuran ayetlerinde cehennem, yaşayan bir canlı gibi tasvir edilir. Bu canlı, inkarcılara karşı öfke, nefret, hınç ve istekle doludur. Yaratıldığı günden beri, Yaratıcımızı inkar eden inkarcılardan intikam almayı beklemektedir. Cehennem, ayetlerde bildirildiğine göre, "insana delicesine susamıştır" -Müddessir Suresi:29-

Dini yalanlayanları gördüğünde öfkesinin şiddetinden parçalanacak gibi olur. Bu ateşin yaratılışının bir amacı vardır; kahredici bir azap vermek. O da görevini yapacak, acıların en büyüğünü verecektir.
İnkar edenler, ALLAH'ın huzurunda hesaba çekildikten sonra kitaplarını sol yanlarından alırlar. Bu an, sonsuza dek içinde kalacakları cehenneme sürülecekleri andır. İnkarcılar için hiçbir kaçışimkanı yoktur. Hazır bulundurulan milyarlarca insanın meydana getirdiği mahşer kalabalığı bu insanlar için bir kurtuluşya da gözden kaçma imkanı oluşturmaz. Kimse bu kalabalığın arasına karışıp kendisini unutturamaz, kaybettiremez. Her kişi, kendisi için görevlendirilmiş bir şahit, bir de sürücü melekle gelir. ALLAH ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
“Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir. Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir. Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: 'İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey.' Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine, hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi, Ki o, Allah'la beraber başka bir İlah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. -Kaf Suresi:20-26-
İşte inkarcılar bu korkunç yere doğru yüzüstü sürüklenerek götürülürler. Kur’an'da bildirildiğine göre "bölük bölük" cehenneme doğru sevk edilirler. Ancak daha ulaşmadan, uzaktan cehennemin korkusu yürekleri sarar. Çünkü cehennemin dehşet verici homurtusu ve uğultusu uzaktan duyulur:
“...kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak...” -Mülk Suresi:7-8-
Furkan Suresi'nin 12. ayetinde ateşin, inkarcıları "uzak bir yerden gördüğü" ve "gazablı öfke"ye kapıldığı bildirilir.
Ayetlere göre, inkarcılar, dirilişle birlikte başlarına gelecekleri hissetmeye başlarlar. Boyunları aşağılanmaktan ve utançtan ötürü bükülmüştür. Başları düşmüş, dostsuz, yardımcısız kalmış, gururları kırılmış, çökmüş durumdadırlar. Utançlarından dolayı başlarını kaldırmadan gözlerinin ucuyla bakarlar. Onların bu çaresizlik içindeki durumları Kur'an'da şöyle haber verilir:
“Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler” -Şura Suresi:45-

Cehenneme Giriş, Karşılanma ve Cehennemin Katları
ALLAH'ı inkar ederek Rabbimiz'in dinine göre bir yaşam sürmeyenlerin, cehennemin kapısına vardıklarında yaşayacakları Kur’an'da şöyle haber verilir:
“İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevk edildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbiniz'in ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet" dediler. Ancak azab kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür." -Zümer Suresi:71-72-
Cehennemin kapıları ise, her bir inkarcı grubu için özel olarak var edilmiştir. İnsanlar Allah'a karşı isyanlarının şiddetine göre sınıflara ayrılmışlardır. Cehennemde de, Kuran'da belirtilen konumlarına ve kazandıkları günahlara göre farklı azap tabakalarına yerleştirilirler. Bir ayette şöyle denir:
“(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmışbir azab ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek” -Araf Suresi:38-
Hicr Suresi'ndeki ayetlerde de, cehennem içindeki farklı "kat"lardan şöyle söz edilir:
“... Onların tümünün buluşma yeri cehennemdir. O'nun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır." -Hicr Suresi:43-44-
Bu katların en altında yer alan, diğer bir ifadeyle en büyük azapla karşılaşanlar ise, iman etmedikleri halde dünyada mümin taklidi yapmaya çalışmış olan ikiyüzlü "münafık"lardır. Kur’an'da onların bu durumu müminlere şöyle bildirilir:
“Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın” -Nisa Suresi:145-
Cehennem nefret doludur, inkarcılara doymaz, beşere azap vermeye susamıştır. İçine atılan çok sayıda inkarcıya rağmen daha fazlasını ister. Kaf Suresi'nde şöyle bildirilir:

“O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek” -Kaf Suresi:30-

Cehennem bir kere yakaladığını sonsuza kadar alıkoyar. Allah, ayetlerde cehennemi şöyle tarif etmektedir:
“Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım. Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin? Ne alıkoyar, ne bırakır. Beşere delicesine susamıştır” -Müddessir Suresi:26-29-
Üstteki ayetten anlaşıldığı gibi inkarcılar cehenneme "atılırlar". Şuara Suresi'nin 94. ayetinde ise, inkarcıların cehenneme, adeta çöp gibi "dökülüverildiği" bildirilir.

Herkes Ateşini Kendi Getirir

Abbasi’lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dana (VIII. yüzyıl) dönemin evliyalarındandı. Zaman zaman aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu maksatlı yapardı. Behlül Dana hazretleri daima Harun Reşid’in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül Dana hazretleri, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid’in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu:

- Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun?

- Cehennemden geliyorum ey hükümdar.

- Ne işin vardı cehennemde?

- Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.

- Peki, getirdin mi bari?

- Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar “Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir” dediler.

​HAZIRLAYAN: VEYSİ DEMİR HÜR24 HABER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.