Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu'nda konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu'nda konuştu
74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya 5'ten büyüktür diyerek, zihinlerin ve kuralların değiştirmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşma yaptı.

ABD'nin New York kentinde düzenlenen 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya 5'ten büyüktür diyerek, zihinlerin ve kuralların değiştirmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şöyle konuştu: "Medeniyetimizin büyük alimi Hazreti Mevlana adaleti, hakları ve ödevleri gerektiği gibi paylaştırarak, herkese hakkını vermek olarak ifade ediyor. Bugün dünyamızda ne hakların ne de sorumlulukların gerektiği gibi paylaşılmadığı ortadadır."

"Dünya 5'ten büyüktür"

"Uluslararası camia geleceği tehdit eden terör, açlık, sefalet gibi sorunlara kalıcı sorunlara çözüm üretme kabiliyetini giderek yitiriyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yoksulluğun ortadan kaldırılması, kaliteli eğitim gibi çok taraflı çabaların belirlenmesi elbette isabetlidir. Asıl önemli olan hep birlikte neler yapabileceğimizdir. Dünyanın şanslı bir azınlığı dijital teknolojiyi, obeziteyi tartışırken bir milyara yakın insanın açlık sınırında yaşıyor olması çok acıdır. Bu kürsüden yıllardır insanlığın kaderinin, sınırlı sayıda ülkeye bırakılamayacağını söylüyoruz. Sizlerin huzurunda tekrar ediyorum, dünya beşten büyüktür." şeklinde konuştu.

"Nükleer silah ya herkes için yasak ya da herkes için serbest olmalıdır"

Nükleer silahın herkes için yasak olması gerektiğini belirten Erdoğan, "Dünya genel düzeyde adaletsizliğin yol açtığı sancıyla yüz yüzedir. Nükleer silahların, kitle imha silahların her krizde ortaya konması herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Ya herkes için yasak ya da herkes için serbest olmalıdır. Gelin bu sorunu adalet temelinde bir çözüme kavuşturalım. Dakikada 13 kişinin hava kirliliğinden öldüğü, küresel ısınmanın dünyanın geleceğini tehdit ettiği günümüzde bu soruna sessiz kalamayız. Güvenlik Konseyi'nde adalete ilişkin köklü reformları derhal gerçekleştirmeliyiz. Türkiye dünyayı kucaklayan sorunlara acil sorunlar bulmak için çabalayan bir ülkedir." ifadelerini kullandı.

Yarım milyon Suriyeli çocuk Türkiye'de doğdu

Türkiye, milli gelire oranla dünyanın en fazla insani yardımda bulunan ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Çatışma, açlık ve zulümden kaçan 5 milyon sığınmacıya biz ev sahipliği yapıyoruz. Türkiye'de Amerika'da 29 eyaletin tek tek nüfusundan daha fazla sığınmacı bulunuyor. Şu an New York'un nüfusunun yarısı kadar Suriyeli kardeşimizi topraklarımızda misafir ediyoruz. 40 milyar dolar harcama yaptık. AB'den şu ana kadar bize gelen destek 3 milyar Avro'dur. Suriyeli sığınmacıların yarıya yakını 18 yaşın altındadır. Ülkemiz topraklarında Suriyeli çocuk sayısı 500 bine yaklaşmıştır. Biz bunlara eğitim, sağlık başta olmak üzere her türlü imkanı sağlıyoruz."

"Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu. Unutmayın ki bir gün aynısı sizin başınıza da gelebilir. Bu yılın ilk 8 ayında 32 bin düzensiz göçmeni denizde boğulmaktan kurtardık. Buna rağmen diğer bölgelerden gelenlerle birlikte bugün Türkiye'de 5 milyon mazlumu topraklarında barındıran bir ülke durumundadır. Bu çalışmalarımızda malesef tek başımıza bırakıldık. Bu ülkeden kaçanların geri döndüğü tek yer Türkiye'nin güvenli hale getirdiği bölgelerdir. Önümüzde üç önemli husus vardır. Suriye'nin toprak bütünlüğü, Anayasa Komitesi'nin etkin ve verimli şekilde çalıştırılmalıdır. Geçtiğimiz hafta başında Rusya ve İran'la birlikte aldığımız kararla çok önemli bir başarıya imza attık. Suriye'de kalıcı siyasi çözüme ulaşıldığında bu ülkenin toprak bütünlüğü kendiliğinden tesis edilecektir." diye konuştu.

Şehid Muhammed Mursi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Mısır'ın ilk seçilmiş Muhammed Mursi'nin şehadetinin kanayan bir yara olduğunu vurgulayarak, "Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanının özellikle mahkeme salonunda çırpınarak ölmesi neticesinde ailesinin bile defnine müsaade edilmemesi içimizde kanayan yaradır. Bölgenin adalete ve hakkaniyete duyulan derin ihtiyacının adeta sembolü olmuştur." ifadelerini kullandı.

Filistinli kadının alçakça şehid edilmesi

"Sokaktaki masum Filistinli kadının israil güvenlik güçleri tarafından alçakça öldürülmesi görüntüleri vicdanları harekete geçiremiyorsa artık sözün bittiği yerdir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Merak ediyorum, bu israil neresidir? Bu israilin toprakları nereleri kapsıyor? 1947'de israil neresiydi, bunun ardından 1949-1967'de israil neresiydi ve şu anda israil neresi? Sene 1947 neredeyse burada israil yoktu. Sene 1947 paylaşım planı vardı. israil büyüyor. Geliyorum 1967'de, 1949'la birlikte. israil büyüyor, Filistin küçülüyor. Ve geliyorum bugüne artık adeta Filistin yok. israil doyuyor mu? Hayır. BM Güvenlik Konseyi'nin, BM'nin israil'le almış olduğu kararlar uygulamaya geçiyor mu? Hayır geçmiyor. Peki o zaman BM ne işe yarıyor? Adalet nerede temerküz edecek. Mevcut israil yönetim bu cinayetlerin yanında Gazze'deki abluka gibi eylemleriyle insanlığın tüm değerlerini ayaklar altına alıyor. BM kürsüsünden soruyorum. israil devletinin sınırları neresidir? 1948 mi, 1968 mi? Yoksa daha başka sınırı mı vardır. Golan Tepeleri bu devletin sınırları değilse nasıl oluyor da gasp ediliyor. Bunlar dünyayı kana mı bulamak istiyorlar? Uluslararası camianın aktörleri vaatlerin aksine somut destek vermelidir."

Arakan'da yaşanan soykırım

Terör faaliyetlerinin küresel sorunlara yol açtığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arakan'da yaşananlar soykırım olduğu kayıt altına alınmıştır. Türkiye'nin girişimleri ilk günden beri sürdürdü ve insani yardım faaliyetlerine devam edecektir. Afganistan'da işgaller ve terör faaliyetleri küresel düzeyde sorunlara yol açmıştır. Artık bu kadim coğrafyanın huzura kavuşmasının vakti gelmiştir. Küresel barış ve huzura en büyük tehditlerden beri ırkçı, yabancı düşmanı, ayrımcı ve İslam karşıtı eğilimlerdeki yükseliştir. Müslümanlar nefret söylemine, kutsal değerlere hakarette, ayrımcılığa maruz kalanlar arasında ilk sırada yer alıyor. Yeni Zelanda'da vuku bulan terör saldırısı bunun en çarpık örneğidir. Aynı şekilde Sri Lanka'da hristiyanları terör eylemleri o derece yanlıştır. Bunun sorumluların en başında bu eğilimleri tahrik ederek oy kazanmaya çalışan popülist siyasetçiler ve ifade özgürlüğü çevresinde nefret söylemini kazandıran siyasetçilerdir. Bu bela ortak irade ve çabalarımızla def edilebilir." (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.