Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan AİHM'nin Demirtaş kararına tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan AİHM'nin Demirtaş kararına tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AİHM'nin, 6-8 Ekim 2014'te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun, tahliyesini istemiş olması, resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda geçen hafta kabul edilen 2021 yılı bütçesinin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, bütçenin Meclis'te kabul edilmesiyle artık, iktidarı ve muhalefetiyle tüm Meclis'in, tüm ülkenin ve milletin bütçesi hâline geldiğini söyledi.

Komisyondaki ve Genel Kurul'daki görüşmeler sırasında teklifleri ve tenkitleriyle bütçeye katkı sunan tüm milletvekillerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bütçe, 83 milyon vatandaşımızın her birine hizmet edecek, her insanımızın hayatına dokunacak, her bireyin geleceğinin inşasına katkı verecek bir belgedir" dedi.

Coronavirus salgınının etkisini sürdürdüğü bir dönemde hazırlanıp yürürlüğe girecek olması nedeniyle, 2021 bütçesinin ayrı bir ehemmiyete sahip olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının bir yandan salgının olumsuz etkilerini azaltmak diğer yandan da Türkiye’yi hedeflerine doğru adım adım yaklaştırmak olduğunun altını çizdi.

Bütçe üzerindeki tartışmaların hem daha yoğun hem daha kapsamlı olmasının gayet tabii olduğunu söyleyerek, "Önemli olan bu tartışmaların ahlaki, adil, yapıcı bir zeminde yürümesidir. Hakaretten, iftiradan, yalandan, çarpıtmadan uzak her eleştiriye, katılmasak da saygımız vardır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe görüşmelerinde saygıya layık pek çok muhalif görüşün ifade edildiğini, seviyeli değerlendirmelerin ortaya koyulduğunu anlatarak, "Fikri olan fikrini söyler, fikri olmayan ise yalanla, iftirayla, hakaretle kendini göstermeye çalışır. Bütçe görüşmeleri sırasında bu yönteme başvuranlar da olduğunu üzüntüyle gördük." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl 747'nci vuslat yılı olan Mevlana'nın, "Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar" sözünü hatırlatarak, "Şahsımıza, partimize, grubumuza, hükümetimize ahlak ve nezaket sınırlarını aşarak saldıranların yaptıkları, içlerindeki kini, nefreti, cürufu dışa yansıtmaktan ibarettir. Bu durumun takdirini milletimize bırakıyoruz" ifadesini kullandı.

"Kimsenin kökeniyle, inancıyla, meşrebiyle, kültürüyle, hayat biçimiyle uğraşmadık"

Türkiye’de vizyoner politika ortaya koyan, program ve proje üreten, halkın kafasını karıştırmaya değil gönlünü kazanmaya çalışan bir muhalefet anlayışının olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizimle vizyonda, programda, projede yarışamayanların işi, kendi aralarında hakaret, iftira, yalan yarışına çevirmeleri, ülkemiz adına bir kayıptır." sözlerine yer verdi.

Türkiye’de hiç kimsenin ana muhalefet partisinin keyfine, isteğine göre davranma, hareket etme mecburiyeti olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Hepsini bir kenara bıraktık, hiç değilse, bu toplumu millet yapan hasletlerin başında gelen dayanışma, yardımlaşma, paylaşma ruhumuza saygı gösterseler, ona da razıyız. Allah rızası için iş yapmak nedir, milletin gönlünü kazanmak nedir bilmeyenler, salgın döneminde yapılan hayırlı işleri lekelemek için adeta canhıraş bir çaba içinde. Kendilerinden bu üstün gayretin en azından bir kısmını, ülkenin hayrına işlere hasretmelerini bekliyoruz. Çünkü biz 2023 hedeflerimizin karşısına çok daha iddialı hedeflerle, 2053 vizyonumuzun karşısına çok daha geniş vizyonlarla, 2071 hayalimizin karşısına çok daha büyük hayallerle çıkan bir muhalefet görmek istiyoruz. Proje üretmek yerine başkalarının projelerine payandalık etmek, kendi hayalini kurmak yerine başkalarının hayalinde figüran olmak bizim asla itibar veya takdir edeceğimiz bir siyaset tarzı değildir. Kendi partilerinin içini bir ur gibi sardığı anlaşılan taciz, tecavüz, hırsızlık vakalarına karşı erdemli bir duruş sergilemek yerine, yalan ve iftira çıtasını yükselterek gündem saptırmaya çalışanlar beyhude yere çırpınıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Asgari ücretten hangi vergiyi alacaksın? Sen asıl vergiyi, alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan, organ ticareti yapan adamdan, kara parayla devleti dolandıranlardan vergi alacaksın" sözlerini hatırlatarak, "Bu ne demek biliyor musunuz? 'Uyuşturucu satıcılığı yapabilirsiniz, organ mafyası olarak örgütler kurabilirsiniz.' Sen ne yapıyorsun, farkında mısın? Bu ne sapkınlıktır? İstikametini tamamen şaşırmış." ifadesini kullandı.

"Allahuekber' demekten, 'Lailaheillallah' demekten, 'Sadakallahulazim' demekten imtina eden zihniyet…"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu zihniyet geçtiğimiz günlerde, 'Mevlana'nın vuslat yıl dönümü töreni' kılıfı altında, asırların birikimi olan bir geleneği yerle yeksan etmeye kalktı. Milletimizin uzun mücadeleler sonunda yıktığı Kur'an-ı Kerim'i ve ezanı Türkçe okutma benzeri bir garabet, 'Mevlevi Mukabelesi' adı altında İstanbul'da sahnelendi. 'Allahuekber' demekten, 'Lailaheillallah' demekten, 'Sadakallahulazim' demekten imtina eden zihniyetin, 70 yıl sonra yeniden hortladığına şahit olduk." açıklamasında bulundu.

Kimsenin kökeniyle, inancıyla, meşrebiyle, kültürüyle, hayat biçimiyle uğraşmadıklarının, uğraşmayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin de kendi inançlarına, meşreplerine, kültürlerine el ve dil uzatmasına müsaade etmeyeceklerini vurguladı.

"Kur'an-ı Kerim'e inanıyorsanız, ona gereken hürmeti göstermek mecburiyetindesiniz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hazreti Mevlana'nın veya bir başka mürşidin izinden gidiyorsanız, bu yolun asırlara sari geleneklerine saygı göstermek mecburiyetindesiniz." dedi.

Müslümanlar için Kur'an-ı Kerim'in nasıl kıraat edileceğine, ezanın nasıl okunacağına, ibadetin nasıl yapılacağına, o inancın temel kaynakları ve onlardan beslenen âlimlerinin karar vermesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz anlamazsınız bu işten. Kaldı ki bu ülkenin bir Din İşleri Yüksek Kurulu var. Buraya sorun. Diyanet teşkilatına sorun. Ama dert başka. Dert, bu ülkenin değerleriyle oynamak, istihza etmek. Milletin böyle bir talebi yokken, kimi zaman ideolojik, kimi zaman turistik ve ticari hesaplarla dinî sembollerimize sataşılmasını art niyetli buluyoruz." açıklamasında bulundu.

"CHP'nin kafasında, 1940'ların faşist uygulamalarına geri dönüş gibi bir hesap varsa, peşinen bunun yanlış olduğunu söylüyoruz" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Korkarız bu işin sonu, bir tarihçi yazarımızın da isabetle belirttiği gibi, İstiklal Mahkemelerini yeniden kurma teşebbüsüne kadar varır. Gerçi bu kafa her fırsatta, AK Parti mensuplarını yargılamaktan şirketlere ve gazetelere el koymaya kadar, ancak İstiklal Mahkemesi icraatı olabilecek pek çok zırvayı açıkça dile getirmekten da kaçınmıyor. Bu çarpık hesap, bizden önce milletten döner. Demokrasiyi, hukuk devletini, millî iradenin üstünlüğünü, maziden atiye kurduğumuz köprüyle inşa etmekte olduğumuz büyük ve güçlü Türkiye vizyonunu zehirleme gayretleri beyhudedir. Ülkemizi geriye değil ileriye doğru götürecek her hizmetin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne yönelik hiçbir terbiyesizliği, hiçbir saldırıyı da hoş göremeyiz."

Yeni yılda, Amerika ve Avrupa ile olan münasebetlerde yeni bir sayfa açmayı arzu ettiklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çok yönlü siyasi, ekonomik ve askerî iş birliklerimizi, Amerika'yla köklü bağlarımızın alternatifi olarak görmüyoruz. Avrupa Birliği’nin de, Türkiye'yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten bir an önce kurtulmasını ümit ediyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’in Türk-Amerikan ilişkilerine gereken özeni göstereceğine inandığını dile getirerek, "Hiç kimseye karşı ön yargımız, husumetimiz, düşmanlığımız bulunmuyor. Bugüne kadar bize bir adım gelene, biz hep koşarak gittik. Bugün de aynı samimiyeti ve iyimserliği muhafaza ediyoruz. Uzattığımız eli tutan tüm dostlarımızla birlikte barış, adalet, refah, özellikle de bölgemizdeki gerilimlerin azaltılması için çalışmayı sürdüreceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, günün çatışmacı uluslararası ilişkiler denkleminde, bu altın oranı yakalamanın zor olduğunu bildiklerini belirterek, "Ancak Türkiye, zoru başaracak dirayete, azme ve stratejik akla sahiptir. Önümüzdeki dönem inşallah, ekonomide, sağlıkta, güvenlikte olduğu gibi, dış politikada da Türkiye'nin şahlanış dönemi olacaktır." sözlerine yer verdi.

2020 yılında lisans öğrencilerine 550 lira, yüksek lisansta bin 100 lira, doktorada bin 650 lira olarak uyguladıkları kredi ve burs ödemelerinin toplam miktarının 9 milyar 670 milyon lirayı bulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önümüzdeki yıl ise lisansta bu rakamı 550 liradan 650 liraya çıkarmış bulunuyoruz, yüksek lisansı bin 100 liradan bin 300 liraya, doktorada ise bin 650 lira olan ödemeyi bin 950 liraya çıkarmış oluyoruz. Bütün zorluklara rağmen, koronavirüs musibetine rağmen bizler tamamen elimizden gelen gayretle öğrencilerimize  kredi ve bursla çok ciddi bir desteği vermiş oluyoruz. Bu ödemeler, millî sporcularımıza iki veya üç katı, üniversite sınavında ilk 100'e girenlere de üç katı olarak yapılmaya devam edilecek. Ocak ayında, 452 bin öğrencimizin hesabına burs, 1 milyon 11 bin öğrencimizin hesabına kredi olarak bu tutarlar yatırılacaktır" diye konuştu.

AİHM'nin Demirtaş kararı

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararı da değerlendirerek, AİHM'nin, Türkiye mahkemelerinin yerine geçecek şekilde karar veremeyeceğine işaret etti.

AİHM’nin iç hukuk yolları tükenmeden karar verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Tamamıyla bu adımlar siyasidir, bunun da gerekçesini biliyoruz. İstisnasını bir kenara bıraksak bile, Selahattin Demirtaş ile ilgili hüküm, aynı mahkemenin mesela İspanya'daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir.  Mahkeme, Batasuna davası kararında, bırakınız şiddet eylemlerini teşvik etmeyi, şiddet eylemlerini açıkça kınamamanın dahi cezaya konu suç sayılabileceğine hükmetmiştir. Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin, 6-8 Ekim 2014'te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun, tahliyesini istemiş olması, resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür. AİHM, Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa, önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır."

Davaya konu kişinin, "Avrupa Parlamentosunun terör örgütü olarak kabul ettiği PKK ile içli dışlı olan, elinde onlarca masumun kanı bulunan, siyasetçi maskeli bir kişi" olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kobani'nin katili budur. Diyarbakır'daki 53 gencin, yavrumuzun katili budur. Oradaki Kürt kardeşlerimizi sokağa döken, ondan sonra da bu kardeşlerimizin ölümüne neden olan odur. Ey AİHM, sen anlamasan da biz anlatmaya devam edeceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM’in FETÖ davalarında da aynı yaklaşımı sergilememesi temennisinde bulunarak, "Aksi takdirde, bunca çifte standarda ve riyakârlığa daha fazla tahammül etmek mecburiyetinde olmadığımızın da bilinmesini isterim." uyarısında bulundu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.