Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Mülteci Krizi Çözülmüş Değil”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Mülteci Krizi Çözülmüş Değil”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suriye’de ilan edilen ateşkese rağmen ihlallerin sürdüğünü belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, kamuoyu ile canlı olarak da paylaşılan toplantıda şunları söyledi:

“CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ’NDE TÜRK VE DÜNYA ÇOCUKLARI MİSAFİR EDİLDİ”

“Gündemimizdeki bazı konuları sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha sonra da sorularınızı cevaplamaya çalışacağım. Öncelikle 23 Nisan kutlamaları ile başlamak istiyorum. Bildiğiniz gibi iki gün önce de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Sayın Cumhurbaşkanımız, hem Türkiye’den, hem dünyadan gelen çocukları misafir ettiler. Burada eski tabirle ‘hâkimiyet-i milliye’ yeni tabirle ‘ulusal egemenlik’ ruhuyla çocuklarımızla birlikte olduk. Hemen ardından bildiğiniz gibi 24-25 Nisan Çanakkale Kara Savaşları’nın 101. yıldönümü programı yapıldı. Geçen sene hatırlarsanız 100’e yakın ülkenin katılımıyla Çanakkale’de, Sayın Cumhurbaşkanımızın da iştirakleriyle büyük bir anma programı yapılmıştı. Bundan sonra da tabii 101’inci, 102’inci yıl anma programları yapılmaya devam edecek.

KUT-ÜL AMARE ZAFERİ’NİN 100. YILI ANMA PROGRAMI

Burada bununla bağlantılı olarak bir başka konuyu dikkatinize getirmek isterim. Önümüzdeki Cuma günü 29 Nisan’da da Kut-ül Amare Zaferi’nin 100. yılı münasebetiyle İstanbul’da büyük bir anma programı yapacağız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde, üst düzey katılımla, Kut-ül Amare’yi de bu yıl ilk defa en üst düzeyde anacağız. Zira 1. Dünya Savaşı’nın en önemli zaferlerinden birisidir bildiğiniz gibi Kut-ül Amare. Bugün Irak sınırları içinde bulunan Kut bölgesindedir. Ve orada yazılan destan, bizim yakın tarihimizin en önemli dönüm noktalarından bir tanesidir.

Devletin birçok imkânsızlıklar içerisinde olduğu, Anadolu insanının büyük zorluklar yaşadığı bir dönemde Kut gibi bir yerde böyle bir zaferin kazanılmış olması hakikaten bir bütün olarak bu coğrafyadaki bütün insanların, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çerkez’iyle, Giresunlusuyla, Bağdatlısıyla, Muğlalısıyla, Trabluslusuyla nasıl asil bir ruha, bir asalet duygusuna sahip olduğunu göstermesi açısından büyük önem arz ediyor. Bu program münasebetiyle Irak’tan da misafirlerimiz olacak, Kut Bölgesinden de. Böylece atalarımızın orada verdiği büyük mücadeleyi ve yazdıkları kahramanlık hikâyesini 100 yıl sonra anma imkânımız olacak. Bugünlerde gerek Çanakkale, gerek 23 Nisan, gerek Kut’ül Amare ruhu karşı karşıya bulunduğumuz meydan okumalar, sınamalar açısından da büyük önem arz ediyor.

“BİRİLERİ SOYKIRIM YALANLARIYLA TÜRKLERİ VE ERMENİLERİ BİRBİRİNE DÜŞÜRMEK İSTEYEBİLİR”

Yine bu çerçevede bildiğiniz gibi dün 24 Nisan tehcir kararının da yıl dönümüydü. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımız 2014 yılından beri yaptığı gibi bir mesaj yayınlayarak bu olaylar sırasında, Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden Ermeniler dâhil bütün Osmanlı vatandaşları için taziyelerini ifade ettiler.

Dün İstanbul’da Ermeni Kilisesi’nde yapılan, Ermeni Patrikhanesinin Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nde yaptığı ayine de gönderdiği mesajlarında Sayın Cumhurbaşkanımız, burada yaşananın bir orak acı olduğu ve bir adil hafıza perspektifinden ele alınması gerektiğinin altını çizerek şöyle dediler: “Ortak tarihleri ve benzer gelenekleri olan iki komşu halkı nefret ve düşmanlık söylemleriyle birbirinden uzaklaştırmak isteyenlere ve tarihi siyasileştirenlere karşı dostluk ve barış hedefiyle çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Bu kararlılığımızı aynen devam ediyor. Birileri soykırım iddialarıyla, soykırım yalanlarıyla Türkleri ve Ermenileri birbirine düşürmek isteyebilir, kendilerince siyasi husumet yaratmak isteyebilir; ama biz buna karşı ortak acı perspektifiyle aynı acıları paylaştığımızın altını çizmeye devam edeceğiz. Nitekim dün Erivan’da da birtakım etkinlikler yapıldı, Türk bayrağına yapılan o saygısızlığa rağmen biz vakur bir şekilde asaletimizden ve ciddiyetimizden taviz vermeden o dönemde yaşananları andık, anmaya da devam edeceğiz.

“TEK TARAFLI BİR TARİH PERSPEKTİFİ EMPOZE EDİLMEYE ÇALIŞILMAKTA”

Yine bu çerçevede dün Washington’da, Kanada’da, Ottowa’da ve dünyanın değişik yerlerinde bildiğiniz gibi bu meseleyle ilgili Türk vatandaşların ve diğer milletlerden bireylerin de katılımıyla büyük destek gösterileri ve yürüyüşleri yapıldı. Bunun giderek her yıl ivme kazanıyor olması da memnuniyet vericidir. Zira burada hiç de adil olmayan tek taraflı bir tarih perspektifi empoze edilmeye çalışılmakta. Ama artık buna karşı daha adil, daha büyük perspektiften bakabilen yaklaşımların yer bulduğunu, bu seslerin daha fazla duyulmaya başladığını görüyoruz ki bu da memnuniyet verici bir gelişme. Ve ümit ediyoruz, 100 yıl önce yaşanan bu acıların artık geride bırakılması, geleceğe bir dostluk ve birliktelik perspektifinden bakılması noktasında da önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

BAKÜ’DE BM MEDENİYETLER İTTİFAKI FORUMU 7. TOPLANTISI

Yine bu çerçevede bu konuyla ilgili olarak arkadaşlar, bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün Azerbaycan’a bir ziyareti olacak ve burada da daha önce bizzat kendisinin İspanya Başbakanıyla başlattığı Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Forumu’nun 7. toplantısı Bakü’de Azerbaycanlı kardeşlerimizin ev sahipliğinde yapılacak. Bu yılkı forumun üst başlığı ‘Bir Sınama ve Bir Hedef Olarak Kapsamlı Toplumlarda Bir Arada Yaşama.’ Bu forum çerçevesinde uzmanlar, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri, elbette resmî yetkililer, devlet başkanları, bakanlar, Birleşmiş Milletler yetkilileri bu forumda birlikte olacaklar.

Bugün Bakü’de şu anda da bir gençlik oturumu yapılmakta. Bu özellikle bizim için de ayrı bir önem arz ediyor. Zira Sayın Cumhurbaşkanımızın çok önem verdiği konulardan birisi, özellikle gençlikle ilgili bu tür çalışmaların gerek medeniyetler ittifakında, gerek İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde desteklenmesi. Bu konudaki destek çalışmalarımızı da devam ettireceğiz. Forumun resmî açılışı da yarın sabah inşallah Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Aliyev’in ve diğer yetkililerin katılımıyla gerçekleşecek.

Bu arada unutmadan da söyleyeyim, Azerbaycan’dan da Hırvatistan’a geçeceğiz. Hırvatistan’a da resmî bir ziyaretimiz olacak. Orada da ikili ilişkiler, bölgesel konular, Türkiye-AB süreci ve diğer konuları birlikte ele alacağız, bir dizi anlaşmanın da bu ziyaret vesilesiyle imzalanması planlanıyor.

Bu uluslararası ziyaretlerin yanı sıra Sayın Cumhurbaşkanımızın il ziyaretleri de bundan sonra devam edecek. Yakınlarda bildiğiniz gibi EXPO münasebetiyle Antalya’ya bir ziyareti oldu, dün Adana’daydı, bundan sonra da il ziyaretlerimiz devam edecek.

“TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDAKİ KARARLILIĞIMIZ DEVAM EDİYOR”

Burada bu vesileyle, bu sabah Mardin’in Nusaybin ilçesinde PKK’lı teröristler tarafından bırakılan bir bomba düzeneğinin patlaması sonucu şehit olan iki askerimize Allah’tan rahmet, yaralanan iki askerimize de acil şifalar diliyoruz.

Terörle mücadele konusundaki kararlılığımız aynen devam ediyor. Gördüğünüz gibi bu alçak terör örgütü belli yerlerden çekilirken bile geriye bomba düzenekleri bırakmak suretiyle terörün çirkin yüzünü, alçak yüzünü göstermeye devam ediyor. Ama buna karşı bizim kararlılığımız devam edecektir. Terörün hiçbir türünün, şeklinin, biçiminin kabul edilmesi asla söz konusu değildir. Çeşitli şekillerde gündeme getirilen ‘mutabakat’ gibi, ‘müzakere’ gibi, ‘anlaşma’ gibi kavramların hiçbir karşılığının olmadığı açıkça ortadadır.

“TERÖRÜN ŞU VEYA BU GEREKÇELERLE AKLANMAYA ÇALIŞILMASINI KINIYORUZ”

Nitekim dün de Sayın Cumhurbaşkanımız Adana’da yaptığı konuşmada böyle bir mutabakatın söz konusu olmadığını ve olmayacağını ifade etmişlerdir. Bu vesileyle PKK terörünün ve diğer terör türlerinin şu veya bu gerekçelerle aklanmaya çalışılması, temize çıkartılmaya çalışılması yönünde yapılan bütün faaliyetleri net bir şekilde reddettiğimizi ve kınadığımızı da ayrıca ifade etmek istiyorum.

Bu arada geçtiğimiz hafta Etiyopya’da meydana gelen birtakım olaylar vardı biliyorsunuz, burada da 182 kişi hayatını kaybetti. Bu vesileyle biz de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak taziyelerimizi dile getiriyor ve bu tür olayların yaşanmaması için bölgesel ve Afrika genelindeki girişimleri desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.

“CUMHURBAŞKANLIĞI BİSİKLET TURU, HER AÇIDAN ÖNEMSEDİĞİMİZ BİR ETKİNLİK”

Bir diğer önemli konu, dün bildiğiniz gibi 52. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu İstanbul’da start aldı. Yaklaşık 50 kusur yıldır yapılan ve bu yıl da 52’ncisi yapılan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu dün İstanbul’da başladı, finali de Efes etabıyla tamamlanacak ve orada da turnuvaya katılan 16 takım ve 123 sporcudan kazananlara madalyaları verilecek. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, bizim her açıdan önemsediğimiz bir etkinliktir, gerek bisiklet sporunun desteklenmesi, gerekse ülkemizdeki vatandaşlarımızın, her yaştan insanımızın, gencinden ihtiyarına kadar bisiklet sporuyla ilgilenmesi anlamında önem verdiğimiz bir faaliyettir. Bu sene ilk defa bugün şu anda, konuştuğumuz şu dakikalarda Nevşehir Kapadokya’da, Kapadokya etabı şu anda devam ediyor. Daha sonra Aksaray, Konya, Seydişehir, Alanya, Alanya-Kemer, Kumluca, Elmalı, Fethiye, Marmaris etapları gerçekleşecek ve 1 Mayıs’ta da Selçuk’ta sona erecek. Ülkemizin tanıtımı açısından da büyük önem arz eden bu bisiklet turunun da başarıyla neticelenmesini temenni ediyoruz.

İstanbul Cup Finali’nde Karadağlı rakibini yenerek bir WTA turnuvasını kazanan ilk Türk tenisçimiz olan Çağla Büyükakçay’ı da bu vesileyle tebrik ettiğimizi ifade etmek istiyorum.

“SURİYE KONUSUNDA CENEVRE’DE YAPILAN GÖRÜŞMELER ARZU EDİLEN HIZDA İLERLEMİYOR”

Son olarak, bölgemizdeki gelişmelerle ilgili birkaç konuya temas etmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Suriye’deki durum hassasiyetini korumaya devam ediyor. İlan edilen ateşkes ya da çatışmasızlık haline rağmen Esad rejiminin, Suriye rejiminin Rusya Federasyonu’yla beraber Suriye topraklarındaki ihlalleri devam ediyor, hala onlarca sivil insan ölmeye devam ediyor. Dahası, gene varılan anlaşma çerçevesinde insani yardımların ulaştırması gerekirken bunların ulaştırılmadığını, yüz binlerce Suriyeli insanın hala insani yardımlar noktasında büyük sıkıntılar çektiğini görüyoruz.

Bu arada, tabi Suriye’de siyasi bir geçiş sürecinin sağlanması amacıyla Cenevre’de yapılan görüşmelerin de maalesef arzu edilen hızda ilerlemediğini görüyoruz. Son olarak BM Temsilcisinin yaptığı açıklamalar, Suriye Yüksek Müzakere Heyeti’nin yaptığı açıklamalar da buradaki müzakerelerin bir hayli zor devam ettiğini gösteriyor. Bunun temel sebebi, rejimin iki temel konuda; bir, siyasi geçiş sürecinin sağlanması, İki, insani yardımların şu anda ulaştırılması konusunda ayak diremesi ve yardımcı olmamasından kaynaklanıyor.

SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN MUHAFAZA EDİLMESİ

Bu noktada Suriye’deki çatışmaların durması ve siyasi geçiş sürecinin sağlanması, aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve Suriye’nin demokratik çoğulcu bir siyasi düzene geçmesi büyük önem arz ediyor. Türkiye’nin pozisyonu temelde Suriye’nin bu toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, fiili durumların asla kabul edilmemesi noktasında aynıdır. Bu konudaki kararlılığımız diğer müttefiklerimizle beraber devam etmektedir.

İnsani yönden de bildiğiniz gibi ülkemizdeki Suriyeli mülteciler, 3 milyonu aşkın insan ülkemizde misafir edilmeye devam ediyor ve biz bunları ülkemizde misafir etmeye ve açık kapı politikamızı da uygulamaya devam edeceğiz. Buradan herhangi bir geri dönüş söz konusu değil. Çünkü daha önce de müteaddit kereler ifade ettiğimiz gibi, ülkesinden kaçan bu insanlar, yani 2.7 milyon Suriyeli, bunun üzerine 300 bine yakın Irak ve diğer ülkelerden gelen mülteciler de var, bu 3 milyona yakın insan macera olsun diye, meraktan yahut turistlik gerekçelerle değil; savaştan, ölümden, kandan kaçtıkları için ülkemize sığınıyorlar ve biz imkanlarımız ölçüsünde bu insanları ülkemizde ağırlamaya devam edeceğiz.

“SURİYE’DEKİ SAVAŞ DEVAM ETTİKÇE, MÜLTECİ KRİZİ DE DERİNLEŞEREK DEVAM EDECEK”

Bu noktada Avrupa Birliği’yle yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye-AB eylem planı da hayata geçiriliyor. Bildiğiniz gibi Yunan adaları üzerinden Avrupa’ya geçiş yapmaya çalışan kayıt dışı, illegal göçmenlerin sayısı konusunda ciddi bir düşüş gerçekleşti. Bu tabi memnuniyet verici her açıdan. Öncelikle Avrupa’ya gidecek olan Suriyelilerin kayıt altına alınması önem arz ediyor.

İkincisi; insan kaçakçılarının elindeki kozların ortadan kaldırılması ve bunların önlenmesi noktasında büyük önem arz ediyor. Yine bu çerçevede son dönemde özellikle bizim Sahil Güvenlik güçlerimiz insan kaçakçılığının önlenmesi konusunda çok sıkı tedbirler aldılar ve geçtiğimiz Ekim ayında günde 6-7, hatta 7500 insan Yunan adaları üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışırken, bugün itibarıyla bu sayı adeta sıfırlanmış durumda. Bu tabii memnuniyet verici bir durum… Ama daha önce de ifade ettiğimiz gibi, sorun ne Türkiye’nin Ege sahillerinde, ne Yunan adalarında; sorunun kaynağı Suriye’dedir ve Suriye’deki savaş devam ettiği müddetçe, bu kanlı yıkım devam ettiği müddetçe mülteci krizi de maalesef derinleşerek devam edecektir.

Yani mültecilerin Yunan adaları üzerinden Avrupa’ya gidişinin azalmış olması mülteci sorununun ortadan kalktığı anlamına asla gelmez, bu gerçeği görmemiz lazım. Bu Avrupalıları rahatlatmış olabilir, geçiş sürecindeki birtakım sıkıntıları ortadan kaldırmış olabilir, ama işin özünde mülteci krizi çözülmüş değil, çünkü Suriye’deki savaş devam ediyor ve bu insanlar, yani Suriyeli mülteciler kadınıyla, çoluğuyla çocuğuyla, yaşlısıyla, genciyle nefes alabilecekleri bir merci aramaya devam ediyorlar.

DAEŞ’LE MÜCADELE KAPSAMINDA ALINAN ÖNLEMLER

Yine bu çerçevede son olarak terörle mücadele bağlamında, Suriye bağlamında özellikle yürüttüğümüz çalışmalar hakkında son bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Özellikle DAEŞ’le mücadele bağlamında bildiğiniz gibi biz gerek kendi sınırımızda, gerek sınırlarımız içerisinde yoğun tedbirler aldık ve bunları da etkin bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz. Son günlerde Kilis bağlamında yaşanan hadiselerde bildiğiniz gibi birçok insanın hayatına mal oldu, Suriye tarafından Kilis’e düşen roketler neticesinde. Bununla ilgili de şu anda en üst düzeyde tedbirler alınıyor.

Bugün itibarıyla, özellikle bu DAEŞ’le irtibatlı olduğundan şüphelenilen yabancı terörist savaşçılar bağlamında 3300’den fazla yabancı uyruklu kişi makamlarımız tarafından sınır dışı edilmiştir. Yine bu çerçevede bugün itibarıyla yaklaşık 41 bin yabancı uyruklunun ülkemize giriş yasağı konmuştur. Bunlar bir şekilde DAEŞ terör örgütüyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen kişilerdir. Yine bu süreç içerisinde risk analiz gruplarımız tarafından yaklaşık 9500 yabancı, kontrolden geçirilmiş ve bunlardan 2000’den fazlasının ülkemize girişine izin verilmemiştir.

Yine ülkemizde yürütülen DAEŞ’le ilgili operasyonlar bağlamında da 1232’si yabancı uyruklu olmak üzere, toplam 2770 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 954 kişi ise tutuklanarak adli süreçleri başlatılmıştır. Bunların da şu anda adli süreçleri devam etmektedir.

DAEŞ’le mücadele bağlamında bildiğiniz gibi zaman zaman ülkemize düşen bu tür roketler ya da sınır ihlali türü olaylar olduğunda da Silahlı Kuvvetlerimiz derhal karşılık vermektedir. Bu konudaki tavrımız da aynı netlikle ve kararlılıkla bundan sonra da devam edecektir.

“IRAK VE SURİYE’DEKİ TÜRKMENLERE HER TÜR YARDIMI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Son olarak, Irak Tuzhurmatu’da meydana gelen son hadiselerle ilgili bir hususu sizinle paylaşmak istiyorum: Orada son günlerde KYB’ye bağlı Peşmerge güçleriyle oradaki Haşdi Şabi denenen milis güçler arasında bir güç ve kontrol mücadelesi yaşandığı ve çıkan çatışmalarda da insanların öldüğü görülmektedir. Bunlar Tuzhurmatu şehrinin içinde değil, etrafında meydana gelen çatışmalar. Tabii burası aynı zamanda bir Türkmen şehri olması itibarıyla da bizim için özel bir hassasiyet arz ediyor.

Biz tabii Irak’ın içinden geçtiği bu hassas dönemde yeni ayrışmalara yol açacak bu tür hadiselerin yaşanmasını asla tasvip etmiyoruz. Zira bu tür olaylar ancak ancak DEAŞ gibi örgütlerin elini güçlendirecektir. Esasen Irak’ta yaşanan sorunların temelinde de bir önceki hükûmetin izlediği politikaların zehirlediği sosyal, siyasi ortam bulunmaktadır. Mezhepsel ve etnik fay hatlarının da bir anlamda kesiştiği Tuzhurmatu’daki gerilimin Irak’ın batısında DAEŞ’in körüklediği mezhepsel radikalleşmeye ilave olarak ülkenin doğusunda bir tür etnik çatışmaya dönüşme riski bulunmaktadır. Bunun önüne geçmek için biz de Irak makamlarıyla gerekli girişimleri şu anda başlatmış bulunuyoruz.

Türkmenlerin güvenliği bizim için büyük arz ediyor. İster Irak’ta, ister Suriye’de olsun, Türkmenlere her tür yardımı bundan sonra da yapmaya devam edeceğimizi bu vesileyle de ifade etmek isterim.”

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.