Diş Estetiğiyle Gülümsemeniz Güzelleşiyor

Diş Estetiğiyle Gülümsemeniz Güzelleşiyor
Acıbadem Ankara Hastanesi Diş Klinik Sorumlusu Protez Uzmanı Dr. Eda Özdere, estetik bir gülümsemeye sahip olmanın yollarını anlattı.

Kim gülümsediğinde ya da konuşurken bembeyaz ve inci gibi dişleri olsun istemez ki? Bazıları bu konuda doğuştan şanslı olsa da, bazıları onlar kadar şanslı değil. Fakat kişiye özel gülüş tasarımı sayesinde güzel ve doğal bir gülüşe kavuşmak mümkün. Acıbadem Ankara Hastanesi Diş Klinik Sorumlusu Protez Uzmanı Dr. Eda Özdere, estetik bir gülümsemeye sahip olmanın yollarını anlattı.

 

Dişlerimizin durumu sadece diş sağlığımızı değil, estetik görünüşümüzü de etkiliyor. Sararmış, ayrık, kırık veya çürük dişler, şişik ya da kırmızı dişetleri, hem konuşmamızı hem de gülüşümüzü bozuyor, davranışlarımızı kısıtlıyor. Bu yüzden çürüksüz, yüzle orantılı, beyaz dişlere sahip olmak hepimizin ortak arzusu. Kişiye özel gülüş tasarımının birçok aşamadan oluşabileceğini belirten Dr. Eda Özdere, ihtiyaca göre tel tedavisinden diş beyazlatmaya, diş eti seviyelerinin düzenlenmesinden porselen lamina ve kaplamalara kadar gereken her türlü diş tedavisi bir arada kullanılarak, ‘güzel bir gülüş’ elde edilebileceğini söylüyor.

 

Yüz hatlarına bakılıyor

 

Kişiye yakışan estetik gülüş ifadesi belirlenirken, cinsiyet, yaş, yüz hatları, gülüş simetrisi, dişlerin sıralanışı ve diş eti görünürlüğü ile diş-dudak ilişkisi gibi pek çok etken göz önünde bulunduruluyor. Bunun için kişilerden alınan yüksek çözünürlükteki fotoğraflardan yardım alınarak, diş konumları ve boyutlarının yüze olan uyumları inceleniyor. Yapılan hesaplamalar ile elde edilen yüze uygun genişlik ve uzunluktaki dişlerin alçı modeller üzerine işlendiğini söyleyen Dr. Eda Özdere, böylelikle kişilerin, kendisine özel diş tasarımını model üzerinde görme şansı bulabildiklerini söylüyor. Ayrıca kişiye daha işleme başlamadan önce bilgisayarda sanal olarak alınan fotoğraflar ve hesaplamalar yardımıyla da sonucu görme olanağı sunulduğunu ekliyor. Dr. Eda Özdere, “Eğer hastamız bitmiş halini ağızda görmek isterse, ölçü maddeleri yardımıyla bu alçı model üzerinden bir silikon ölçü hazırlanıyor ve bu silikon ölçünün içerisine geçici kaplama materyalleri uygulanarak, porselenlerin kabaca son şekli ağıza da taşınabiliyor” diyor.

 

Tedavinin süresi değişiyor

 

Gülüş estetiği; diş beyazlatma, tel tedavisi, diş eti tedavisi, yaprak porselenler ve tam porselen kaplamalardan gerekli görülenlerinin bir arada kullanılması ile elde ediliyor. Bu yöntemde hekimlik ve sanatın bir arada kullanıldığını ifade eden Dr. Eda Özdere, bu tip güncel diş hekimliği uygulamaları yardımıyla oldukça kısa süre zarfında kusursuz ve doğal bir gülümsemeye sahip olmanın mümkün olduğunu anlatıyor. Kişiye özel gülüş tasarımının planlanan tedavi prosedürlerine göre değiştiğini dile getiren Dr. Eda Özdere, gelişen teknoloji ve bilgisayar destekli sistemler sayesinde birkaç dişte porselen lamina gibi düzeltmeleri, aynı gün ya da birkaç gün içerisinde yapabildiklerini belirtiyor. Hemen ardından “Fakat dişeti seviyelerinin düzenlenmesi gereken durumlarda iyileşme beklendiği için ve ileri çapraşıklık durumunda dişlerin aynı seviyeye gelmesi beklendiği için bu süre uzuyor” diye de ekliyor.

Yaş sınırlaması yok

Dişteki porselen restorasyonlar için hastaların büyüme ve gelişmelerini tamamlamış olmaları yeterli. Daha genç yaşlarda ise, dişlerde çapraşıklık olması durumunda, dişlerin yerleri tel tedavisi ile düzeltildikten sonra gülüşün porselenler yardımıyla tasarlanması için büyüme ve gelişimin tamamlanmasını beklemek gerekiyor. Diş kayıplarının olduğu durumlarda ise, öncelikle implantlar yardımıyla kayıp yerine konduktan sonra gülüş tasarımı yapılabiliyor ya da eksikliğin olduğu bölgelerde köprü tarzında restorasyonlar planlanarak gülüş ona göre tasarlanıyor.

 

Doğallık esas

 

Adı üstünde kişiye özel gülüş tasarımının doğal olması çok önemli. Bunun için yapılacak porselenlerin doğal diş anatomisine en yakın tarzda olmasıyla birlikte, dişlerdeki renk geçişlerinin porselene işlenmesi de doğal görünüm elde etmede başarı sağlıyor. “Renk seçimi sırasında hastaların cilt ve göz rengi de göz önünde bulundurulmalı” diyen Dr. Eda Özdere, “Ten rengi daha açık olan hastalarda açık tonlarda porselen rengi seçilirken, daha esmer ten rengine sahip hastalarda açık tonlardan kaçınılmalı” önerisinde bulunuyor.

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.