"Düşmanlar Şii ve Sünni ayrışımı yaparak bölgeyi ateşe vermeye çalışıyorlar"
Bölge ülkeleri arasındaki diyalogların sıklaştırılması gerektiğini söyleyen İran Silahlı Kuvvetler Komutanı Muhammed Bakıri, sorunların ancak bölge ülkelerinin kendi aralarında çözüme kavuşturulacağını söyledi.
İran’ın başkenti Tahran’da "Batı Asya Bölgesinde Güvenlik ve Büyük Güçler" konulu sempozyumu düzenlendi.
Sempozyumda konuşan İran Silahlı Kuvvetler Komutanı Bakıri, Birinci Dünya Savaşının arkasındaki hedefin dönemin güçlü imparatorluğu Osmanlının bölünmesi olduğunu ve Osmanlının batılı güçlerce yağmalanması olduğunu belirtti.
Bakıri, "Elbette, petrolün bulunması, sanayileşmede petrolün etkisi, birinci dünya savaşının Osmanlı topraklarına göz dikmesine yol açmış, Yahudilerin Filistin topraklarına göçü sağlanmış, Yahudilerin bölgeye yoğunlaşması ortamı hazırlanmıştır. Bugün Yahudi nüfusu, yerli Filistin halkını azınlık durumuna getirmesi sağlanmıştır." diye konuştu.
Bölgedeki kaynakların, Amerika'nın çıkarlarını temin edecek düzeyde olmasının, ABD’nin bölgeki iradesinin ve gücünü de korumasına yol açtığını belirten Bakıri, "İran’da İslam inkılabı zafere ulaşmasaydı, işgal rejimi israil bu Filistin topraklarındaki hedeflerine sahip olacaktı." diye belirtti.
"Düşmanlar Şii ve Sünni ayrışımı yaparak bölgeyi ateşe vermeye çalışıyorlar"
ABD’nin, 2001 ve 2005 yılında Afganistan ve Irak’ı işgali ve burada yürüttüğü savaşta 2 katrilyon harcama yaptığını fakat istediği hedeflere de ulaşamadığını dile getiren İran Genelkurmay Başkanı Bakıri , "2006 yılında 22 savaş, 33 günlük savaşlarda da İsrail büyük bir yenilgi aldı. Bu yengilgiler büyük güçlerin, gerilla savaşı karşısındaki yenilgisidir. Düşmanlar bu gün bölgede Şii ve Sünni ayrışımı yaparak, tekfirci düşüncelerden yararlanarak bölgeyi ateşe vermeye çalışıyorlar fakat artık bu fitne ateşinin sonu geldi. Suriye'de bütün çabalara rağmen istedikleri hedeflere ulaşamadılar." vurgusunu yaptı.
Bakıri ayrıca, bölgenin "büyük güçlere" ihtiyacı olmadığını belirterek, "ABD bölge ülkeleri tarafından güvenilmez ülke olarak görülmeye başlandı. Bölge sorunları, bölge ülkelerinin görüşlerine saygı ile çözülür. Halklar, kendi ülke toprakları içinde kararlar alarak, ülke sınırlarına saygı duyarak, komşu ülkelere saygı duyarak sorunlar çözülmeli. Komşu ülkeler arasındaki sorunlar diyalogla, görüşmeler yoluyla çözülmeli. Çatışma ve savaş ortamına sürüklenmemeliler" diye konuştu.
"İran ve Türkiye ihtilaf ettiği konuların yanında bir çok konuda ortak görüşe sahip"
Sempozyum kapsamında açıklamada bulunan İran Savunma eski Bakanı ve İran Ulusal Yüksek Savunma Üniversitesi Rektörü Ahmed Vahidi, son dönemde İran ve Türkiye arasında yaşanan askeri diplomasiye işaretle şu görüşleri aktardı: "İran ve Türkiye, bölgede iki güçlü ülke olarak her geçen gün ilişkilerini güçlendirebilirler. Her iki ülke, ihtilaf ettiği konuların yanında bir çok konuda ortak görüşe sahip. Bizler ihtilafları bir yana bırakarak ortak yönlerimizi güçlendirmeliyiz. Son üç dört ayda önemli gelişmeler oldu. Biz bölgede önemli bir yere sahip olan bu iki ülkenin ilişkilerini her geçen gün güçlendirerek bölge güvenliğine önemli katkıları olacağına ve bölgeye yönelik planlanan tuzaklar karşısında güçlü bir şekilde duracaklarına inanıyoruz. Daha dün Türkiye’deki darbeye destek veren Birleşik Arap Emirlikleri ve Arabistan’ın, bugün ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması meselesinin de arkasında olduklarını görüyoruz. Bu konuda perde arkasında bir takım gizli temas ve çalışmaların olduğunu görüyoruz. Kudüs meselesi hem İran hem de Türkiye’nin ortak hassas noktasıdır. Her iki ülke de Filistine destek veriyor. Biz iki ülke olarak ortak konularda çok önemli adımlar atabiliriz ve doğru bir sürecin içine girildiği bu dönemde ilişkilere hız verip daha da güçlendirebiliriz."
Ahmed Vahidi ayrıca, iki ülke askeri akademiler arasındaki işbirliğine temasla da "Askeri akademiler arasındaki işbirliklerin artırılması konusunda da görüşmeler devam ediyor. İnşallah bu konuda da önemli adımlar atacağız." vurgusunu yaptı.
İran Ulusal Güvenlik Araştırma Merkezi Başkanı Emir Hayat Mukaddem ise bölgedeki Amerikan askeri varlığına işaretle, " Amerika'nın bölgede yaklaşık 67 bin civarında askeri var ve bunların varlığının bölgede güvenliğin sağlanmasında hiç bir etkisi yok. Bölgede bulunan teröristlerle mücadele konusunda her hangi bir yardım ve ya destekleri sözkonusu değil. Neden ABD eğitilmiş ve profosyonel olan yaklaşık on orduyla bölgede bulunuyor. Bunların bölge güvenliğine katkısı olmadığı gibi, bölgede güvensizlik oluşturmaktalar." ifadelerini kullandı.
"Trump almış olduğu bu kararı iptal etmek zorunda kalacak"
Bölge güvenliğinin bölge ülkeleri arasında sağlanması gerektiğini belirten Mukaddem, Trump'ın kararına ilişkin, "Trump’ın almış olduğu, ABD büyükelçilğinin Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs’e taşınması planlanan basit kararı oldukça anlamsız, basit ve hiçbir kanuni dayanağı olmayan bir karardır. Ben inanıyorum ki ABD, alınmış bu kararı iptal edecektir. Bölge halkları o kadar baskı yapacaklar ki Trump almış olduğu bu kararı iptal etmek zorunda kalacak ve Kudüs hiç bir zaman siyonist rejimin başkenti olmayacaktır." diye konuştu.
İran ve Türkiye arasındaki ilişkilere de temas eden Mukaddem, "Bizim bölgede iki önemli ülke olan Türkiye ve Rusya ile iyi ilişkilerimiz var. Bölgenin güvenliği konusunda ortak görüşe sahibiz. Yaptığımız ortak toplantılarda oldukça iyi sonuçlara varıp olumlu kararlar alıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bölge ülkelerinin Amerika'ya bağımlılıktan kurtulması gerektiğini de belirten Mukaddem, birbirleriyle ilişkilerini güçlendirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.