Eğitimci Yıldız: Müslüman bir ülkede dini derslerin seçmeli yapılması züldür
Okullarda seçmeli olarak okutulan "Kur'an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler" gibi derslerin tercih süresi 3 Ocak'ta başladı. Seçmeli derslerin seçimi, 21 Ocak Cuma günü sona eriyor.
Seçmeli dersler konusunda öğrenci velilerine çağrıda bulunan Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü Eğitimci-Yazar Abdullah Yıldız, Kur'an-ı Kerim, Siyer, Arapça ve Temel Dini Bilgiler derslerinin seçilmesi konusunda aileleri duyarlı olmaya davet etti.
Seçmeli ders süreciyle ilgilendiklerini, özelikle seçmeli dini derslerin seçilmesi konusunda teşvik ve yönlendirmelerinin devam ettiğini belirten Yıldız, "Bütün bu çalışmalara rağmen maalesef beklenen ilgi ve alaka gösterilmiyor. Bunun sebebini biraz da sınav sistemine bağlıyoruz. Gerek liseye giriş sınavında gerek üniversiteye giriş sınavında öğrenciler, daha çok puan gelebilecek, daha çok onu başarılı kılacak dersler hangisi ise doğal olarak ona yöneliyorlar. Çocuklarımıza kızmanın, bir şey söylemenin anlamı yok, sistemi böyle kurmuşuz. Aileleri de dindar veya dini duyarlılığı olmayan diye ayırmaya gerek yok! İster istemez 'Çocuğum sınavlarda başarılı olsun, daha iyi okullara gitsin, oralarda daha başarılı meslekler edinsin veya para kazandıran daha prestijli, kendilerince daha önemli mesleklere gitsinler.' diyorlar." dedi.
"Lise ve üniversiteye giriş sınavlarında bu üç seçmeli dersten en az Matematik ve Türkçe kadar sorular sorulmalıdır"
"Sistem böyle kurulunca, insanlar bu derslerden soru çıkmadığı için seçmiyor." diyen Yıldız, "Bunun altını çiziyorum gerek lise giriş sınavında gerek üniversiteye giriş sınavında bu 3 dersten soru çıkmayınca ilgi ve alaka tamamen gösterilmiyor. Dolayısıyla yüzde 5'leri, yüzde 10'ları bulmuyor. Bizim teklifimiz şudur; lise ve üniversiteye giriş sınavlarında bu üç seçmeli dersten matematik kadar, Türkçe kadar sorular sorulmalıdır. Üçünden 40 soru, hiç olmazsa 10'ar taneden 30 soru çıkmalı ki, öğrencilerimiz gerek ortaokulda gerek lisede hem Kur'an-ı Kerim'e hem Peygamberimizin hayatına hem temel dini bilgilere gereken önemi vermiş olsunlar." dedi.
"Müslüman bir ülkede aslında dini dersleri seçmek istemeyenler dilekçe vermeli"
Seçmeli ders seçimi sürecinin 21 Ocak 2022'de sona ereceğini hatırlatan Yıldız, "Süre ve tercih konusunda da sürenin geniş tutulması, gündeme getirilmesi, herkes tarafından duyulması ve duyurulması gerekiyor. Neden bu dersleri seçmek isteyenler dilekçe veriyorlar? Bu ülkenin yüzde 99'u Müslümandır. Hadi 3'ü 5'i şöyle böyle deniliyor; yüzde 95'i Müslüman bir ülkedir. Müslüman ülkede Kur'an-ı Kerim, Siyer, Temel Dini Bilgiler dersini seçenlerin dilekçe vermesi züldür, yanlıştır. Seçmek istemeyenler, bu derse girmek istemeyenler dilekçe vermeli, diğerleri doğal olarak seçmeli olmalıdır. Ayrıca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi zorunlu olan dersin saatinin de artırılması gerekiyor, bunun dengelenmesi gerekiyor. Tekrar söylüyorum, bu derslerden lise ve özellikle üniversiteye giriş sınavında her birinden en az 10'ar soru sorulması gerekiyor ki derse gereken önem ve ciddiyet verilsin." diye konuştu.
"Anadil hakkı insanların doğal hakkıdır; parçalanmayı, bölünmeyi, kamplaşmayı değil birliği, beraberliği, kardeşliği ve barışı beraberinde getirir"
İnsanların ana dillerini de öğrenme hakkı olduğunu belirten Yıldız, "Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz; 'Dilleriniz ve renkleriniz Allah'ın ayetleridir.' buyuruyor. Bunu engellemeye hiç kimsenin hakkı yok. Zaten eğitim sistemimize de seçmeli ders olarak konuldu. Hatta bunun biraz daha genişletilmesi lazım. Kürtçe, Zazaca, Çerkezce, Boşnakça, Arnavutça gibi derslere engel konulamadığı gibi bu dersleri almanın kolaylaştırılması, bu derslerin yaygın olarak tabi ki isteğe bağlı öğretilmesi gerekiyor. Herhangi bir bölünmeyi, toplumsal sorunu beraberinde getirir diye düşünmemek lazım. Tam tersine, ana dil veya başka dil seçmek isteyen bir insan; İspanyolcayı, Fransızcayı, Arapçayı rahatlıkla seçebilmelidir. Seçmeli dersler konusunda özellikle dini dersleri seçmek istemeyenlerin dilekçe vermesi meselesinin uygulamaya konulması, aslında toplumdaki birçok problemi ve sıkıntıyı da halledecektir, toplumsal barışı sağlayacaktır. Bölünme, kamplaşma değil tam aksine İslami değerler bu toplumun çimentosudur. Anadil hakkı insanların doğal hakkıdır; parçalanmayı, bölünmeyi, kamplaşmayı değil birliği, beraberliği, kardeşliği ve barışı beraberinde getirir." ifadelerini kullandı.
"Toplumda oluşan inanç ve iman boşluğu nedeniyle gençler bunalım halini yaşıyor"
"İnancı olmayan; Kur'an-ı Kerim'den, İslam'dan, temel dini bilgilerden, Peygamber aşkından haberdar olmayan bir neslin ülkenin çıkarları için çalışması çabalaması mümkün olmaz." diyen Yıldız, "Evrensel vatandaş, dünya vatandaşı türünden yetişen insanların elbette bu ülke için yapacağı şeyler, fedakarlıklar, çabalar, üstün gayretler olmayacaktır, belki de anlamını yitirecektir. Nitekim şu an bir inanç, iman boşluğu yaşıyoruz. Bu boşluktan dolayı gençlerimiz çeşitli sıkıntılar, bunalımlar hatta çok daha korkunç sonuçlarla karşılaşabiliyorlar. Bunları halletmenin yolu da özellikle temel dini bilgiler, Peygamberimizin hayatı ve Kur'an-ı Kerim derslerinin ya zorunlu olması ya da istemeyenin dilekçe vermesi şeklinde çözümlenmesidir. Bu anlamıyla konuyu tekrar tekrar gündeme getiriyoruz." dedi.
Bazı okul idarecilerinin "Yeterli öğretmen ve sınıf yok, şartlarımız uygun değildir" diyerek seçmeli dini derslerin tercih ettirilmediği, bunun yerine diğer derslerin konulduğu yönünde velilerden şikayetlerin bulunduğunu aktaran Yıldız, bu tür durumlarla karşılaşan velilerin Milli Eğitim Müdürlüklerine ve Bakanlığa başvurarak haklarını aramaları gerektiğini söyledi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.