​ELHAK: Salgında zayıflayan sosyal ilişkilerimizi Ramazan'da güçlendirelim

​ELHAK: Salgında zayıflayan sosyal ilişkilerimizi Ramazan'da güçlendirelim
Elâzığ Hak Adalet ve Kardeşlik Platformu (ELHAK), Ramazan ayını fırsat bilerek salgın nedeni ile zayıflayan sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Elâzığ Hak Adalet ve Kardeşlik Platformu (ELHAK), aylık düzenlediği basın açıklamasında İstanbul Sözleşmesi, Halepçe Katliamı, Mehmet Boynukalın ve Ramazan ayı ile ilgili konulara değindi.

Açıklamayı platform adına dönem sözcüsü Muammer Açıkkapu okudu.

Açıkkapu, kadına yönelik şiddeti engelleme perdesiyle eşcinselliği meşrulaştırıcı maddeler içeren, milletin ahlaki ve ailevî değerlerine aykırı olan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti.

Açıkkapu, "Geç de olsa yanlıştan dönüşü sağlayan bu kararla birlikte, bu sözleşmeye dayalı olarak hazırlanmış tüm yasal mevzuatın ve uygulanan toplumsal cinsiyet eşitliği projesinin geciktirilmeden iptal edilmesini bekliyoruz. Zira küresel şeytani güçlerin insanlığı ifsat projelerinin kodlarını taşıyan bu sözleşmenin uygulanması, İslâm kültür ve medeniyet kodlarına göre şekillenmiş toplumumuzda ifsat edici sonuçlar doğurmuş, insanımıza, aile yapımıza, toplumsal yapımıza, değer sistemimize, kültür ve medeniyet kodlarımıza çok ciddi zararlar verilmiştir." dedi.

"Halepçe'de insanlık trajedisine yol açan zalimleri lanetliyoruz"

Halepçe Katliamına değinen Açıkkapu, "16 Mart 1988 tarihinde yaşanan ve insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen, vahşetin adı olarak tarih kayıtlarına geçen Halepçe Katliamının 33'üncü yıldönümünde kimyasal silahlarla kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce masum insanımızı vahşice katleden, binlercesini sakatlayan ve sürgün edilmesine sebep olan bu insanlık trajedisine yol açan zalimleri lanetliyoruz. Bir daha benzer vahşetlerin dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaması temennisiyle katliamın yıldönümü münasebetiyle Halepçe şehitlerine bir kez daha rahmet diliyoruz." ifadelerini kullandı.

"Bazı insanlarda 28 Şubat ruhu hâlâ yaşıyor"

Tesettüre yönelik saldırıların 28 Şubat zihniyetinden bağımsız olmadığına dikkat çeken Açıkkapu, "Son zamanlarda İzmir'de yaşanan, başörtüsünden dolayı bir öğrencinin okula alınmaması olayı, mevzî bir olay olmakla beraber bu konudaki yasal boşluğun görülmesini sağlaması açısından önemlidir. Bu olay 28 Şubat ruhunun hala bazı insanların içinde yaşadığını ve dini yaşam konusundaki özgürlüklerin yasal koruma altına alınmasının zaruretini ortaya koymaktadır. Temel bir hak olan din ve vicdan özgürlüğüne karşı saldırıların cezai bir müeyyideye bağlanması gerekmektedir." diye konuştu

"Doğu Türkistanlı Müslümanlara yapılan zulme Türkiye'nin sessiz kalması kabul edilemez"

Açıkkapu, sözlerine şöyle devam etti:

"1 Nisan 2017 tarihinden itibaren bütün dünyanın gözüne baka baka, Müslüman kardeşlerimize, tarihin en vahşi asimilasyon ve soykırımını uygulayan Kızıl Çin vahşeti devam ediyor. Tüm dünya bu zulme sessiz kalırken, Türkiye'nin de bu sessizlik korosuna katılması, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin bu zulme karşı seslerini duyurmalarına bile zaman zaman engel olunması asla kabul edilemez! Yetkililerimizi kardeşlerimize sahip çıkmaya, Çin'in yaptığı bu soykırıma karşı uluslararası platformlarda girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz."

"İslam, hayatın her alanını düzenleyen bir dindir"

Ayasofya Baş İmamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın'ın toplumsal sorunlara ilişkin İslam'ın çözüm önerilerine dair yaptığı açıklamaların bazı çevrelerce hazmedilemediğine dikkat çeken Açıkkapu, "Boynukalın'ın kendi işiyle ilgilenmesi istenmektedir. Bu yaklaşım, İslam'ı hayattan soyutlayıp camiye hapsetmeyi hedefleyen bir düşüncenin tezahürüdür. İslam, hayatın her alanını düzenleyen bir dindir. Cumhuriyet tarihinde itibarsızlaştırılarak namaz kıldırma memurluğu konumuna indirgenmeye çalışılan imamlık vazifesi, İslam'da topluma öncülük etme, toplumu din adına aydınlatma sorumluluğunu yükleyen bir makamdır. Bu anlamda tüm imam kardeşlerimizi Prof. Dr. Mehmet Boynukalın'ı örnek alarak imamlık görevinin yüklediği manevi sorumluluğu yerine getirmeye ve İslam'ın hayata ilişkin hakikatlerini gizlemeden gür bir sesle ortaya koymalarını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Açıkkapu, geride hoş bir seda bırakarak bu ay içerisinde vefat eden, Türkiye'de gençliğin tevhidî bilinçlenmesine çok önemli katkılar sunan Mehmet Alagaş'a ve Şam ulemasından onlarca kitap telif eden tefsir âlimi Muhammed Ali Es-Sabuni Hoca'ya da Allah'tan rahmet diledi.

"Kur'an ayından ümmet olarak azami istifade etmeliyiz"

Açıkkapu son olarak "Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayına yaklaşmış bulunmaktayız. Kur'an ve oruç ayı olan bu mübarek ayın, Kur'an'la bilinçlenmemize, oruçla arınmamıza vesile olmasını temenni ediyoruz. Pandemi nedeni ile zayıflayan sosyal ilişkilerimizi bu ayı fırsata çevirerek güçlendirmeli, Kadir Gecesini de içinde barındıran Kuran ayından ümmet olarak azami istifade etmeliyiz. Rabbimizden niyazımız bizi bu aya hayırla ulaştırması ve bu ayı tüm İslam ümmeti için bereketli kılmasıdır." dedi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.