Emiroğlu: "Hazreti Ali ümmete istikamet gösteren bir önderdir"
Diyarbakır'da düzenlenen "İlmin Kapısı Hazreti Ali" programında, Hazreti Ali'nin İslam ümmetine istikamet gösteren bir önder olduğu vurgulandı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da "İlmin Kapısı Hazreti" isimli program gerçekleştirildi. Yenişehir ilçesindeki Büyükşehir Kongre Merkezi'nde düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Hazreti Ali'nin hayatını konu alan sinevizyon gösteriminin ardından ses sanatçıları Mehmet Ali Oğuz ile Bilal Güler ilahi ve ezgi seslendirildi.
Etkinliğe katılarak katılımcılara hitap eden İlahiyatçı Yunus Emiroğlu, Hazreti Ali'nin İslam ümmetine istikamet gösteren bir önder olduğunu vurguladı.
Emiroğlu, "Şimdi Hazreti Ali'yi konuşuyoruz ama Diyarbakır'dan bahsetmesem olmaz. Çünkü burası, yıldızlar misali sahabe-i kiramın meşalesinin yetiştiği kadim bir coğrafyadır. Kim geldi buraya biliyor musunuz? Peygamberi gören gözler geldi. Bu topraklara adım atan gözler, Hazreti Peygamberin endamını seyretti, sözlerini işitti. Onun arkasında saf tutan ayaklar, Amed'e adım bastı. Hamd olsun, öyle bir tohum ektiler ki bin 400 yıldır Amed, İslam'ın kalesidir, Muhammed'in diyarıdır ve öyle de kalacaktır Allah'ın izniyle. Evet, biz Hazreti Ali'den aldığımız dersle yaklaşık yarım asırdır bu coğrafyada şehitler kervanını yola dizenleriz. Biz Ali'nin arkasından şehit gibi yaşayan Ahmet'i, Amed'in sokaklarından İslam'ın sarsılmaz sesi olan Abdusselam'ı, yetmedi Aytaç'ı gönderdik, Yasin'i gönderdik ve daha sırada bekleyen binlerce Muhammedî, Amedli ve İslam âşığı var. Birileri bu sözlerimi abartılı bulabilir ama abartıdan uzaktır." dedi.
"İstikamet üzere kalabilmeyi en büyük siyaset olarak biliyoruz"
En büyük siyasetin istikamet üzere kalabilmek olduğunu Hazreti Ali'den öğrendiklerini dile getiren Emiroğlu, "Hamd olsun, bunun temelinde de Efendimiz ve onu en yakından takip eden Ali-i Murtaza'nın emeği var. Varsın birileri galibiyet, mağlubiyet tartışması yapsın. Biz, istikamet üzere kalabilmeyi, sarsılmamayı, haklı olmakla beraber haklı kalmayı en büyük siyaset olarak biliyoruz. O, Bedir ashabından, Uhud'un aslanlarından, Hendek'in cengâverlerinden ve Bey'at-ı Rıdvan'ın el verenlerindendir. Ali, hayatını şehadetle taçlandıran, emsalsiz bir yönetim anlayışı ortaya koyan muhteşem, mükemmel bir liderdir, önderdir. O açıdan Allah ondan binler defa, milyon defa razı olsun." ifadelerini kullandı.
"Hazreti Ali ümmete istikamet gösteren bir önderdir"
Emiroğlu, Hazreti Muhammed'den sonra İslam tarihinde kendisinden en çok bahsedilen kişinin Hazreti Ali olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"İmam Ahmed bin Hanbel, 'Hiçbir sahabe hakkında Hazreti Ali'yle ilgili gelen rivayetler kadar rivayet yoktur.' demiştir. Ondan bahsedildiği kadar hiç kimseden bahsedilmemiştir. Bunlar tesadüf eseri olamaz. Elbette Allah'ın bir kaderi, takdiri var. Kuşkusuz Ali'nin de özel günler için yetiştirildiğine inanıyorum. O açıdan Hazreti Ali'yi iyi anlayabilirsek işimiz kolaylaşacak. Onun cesaretini, kahramanlığını, savaş meydanlarında nasıl pervane gibi döndüğünü ve en zor işlerde 'Ey Allah'ın resulü, işte ben buradayım!' dediğini yüzlerce, binlerce kaynak yazdı. Bunu anlatıyoruz, anlatmaya devam ediyoruz. Zaten Hazreti Ali dedik mi ilk akla gelen şey, onun cengâverliğidir. Tarihimiz, Hazreti Ali'nin cenklerini anlata anlata bitirememiş. O sadece savaş meydanında pervane gibi dönen bir komutan değil. O aynı zamanda ilmin kapısı, bir yönetim dâhisi ve en zor zamanlarda liderlik yaparak kendisinden sonra gelen ümmete istikamet gösteren bir önderdir."
"Hazreti Ali'den sonra İslam toplumu yozlaşmaya başladı"
"Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman kendileri için Allah'ın takdir ettiği son süreyi doldurdular ve Allah'a gittiler." diyen Emiroğlu, "Hazreti Ali, selefleri kadar şanslı değildi çünkü onun dönemi, hakikaten çok zor bir dönemdi. Bir kere çok farklı bir insan profili ortaya çıkmaya başladı. Daha doğrusu İslam toplumu yozlaşmaya başladı. Ahlaki yozlaşma, siyasi yozlaşma ve iktisadi yozlaşma var ve maalesef gitgide hakikatten uzaklaşan bir toplum ortaya çıktı. Dolayısıyla Hazreti Ali'nin işi zordu. Onun önce ya da sonra halife olması bizim işimiz değil. Mesele o da değil. Mesele, karşılaştığı zorluklar karşısında nasıl bir tavır ortaya koyduğunu fehmetmektir." şeklinde konuştu.
"Sistem arızalıysa buradan adalet çıkmaz"
Zırhını çalan bir Yahudi ile mahkemeye çıkan Hazreti Ali'nin bu tavrı dolayısıyla davalısının İslam dinine girdiğini anlatan Emiroğlu, "İslam ülkelerini idare edenler, cumhurbaşkanları, başbakanlar, bu memleket de dahi, kendi mahkemenizde, kendinizin tayin ettiği hâkimin huzurunda yargılamayı herhangi bir imtiyaz olmaksızın kabul eder misiniz? Bu, cesaret işidir. Bırakın onu, adam dokunulmaz. Öyle bir zırhla kuşatmışlar ki yargılanamaz, sorgulanamaz, dokunulamaz. Siz mi bize adaleti öğreteceksiniz? Sen daha hâkimin huzuruna çıkmaya cesaret edemiyorsun. Niye edemiyorsun? Bir hakikat daha ortaya çıktı. Demek ki sen kurduğun sistemin adil bir sistem olduğuna inanmıyorsun ama benim gibi garibanı, kimsesizi, dayısı olmayanı da 25 sene içeride çürütürsün. Sonra da adaletten dem vurursun, nara atarsın. Hadi oradan. Kim inanır size? Kim inanır burada adil bir yönetim olduğuna? Aziz kardeşlerim! Mesele şudur: Sistem arızalıysa buradan adalet çıkmaz. Senin sisteminin dayandığı dinamik Kopenhag kriterlerinin dinamikleridir. Biz, Hira'nın kriterlerini istiyoruz. Varsa cesaretiniz koyarsınız ortaya. Eğer adaletten bahsedeceksek böyle anlamamız lazım. Sen kendi mahkemende yargılanmaya bile cesaret edemezken gariban, kimi kimsesi olmayan ama sırf 'Allah' dediği için 25 yıldır zindanlarda ömür tüketen insanlar için tek bir adım atmıyorsun. Ondan sonra da kurdun kuzu kaçırmasından, adaletten bahsediyorsun. Yönetim sadece oy alıp saraylarda oturmak değildir. İdarecilik böyle bir şey. Eğer Ali'yi anlayacaksak işte buradan başlamamız lazım. Yoksa bu işin içinden çıkamayız." dedi.
Bölgenin ileri gelenlerinden, âlim ve kanaat önderlerinden Mahmut Kılınç ise Hazreti Ali'nin hayatını ve mücadelesini anlatmaya kısa zamanların yetmeyeceğini kaydetti.
"Vahiy mektebinde büyüyen bu nesil, insanlar için güzel örnektir"
Sahabe neslinin, insanlık tarihinde mucizevi bir nesil olduğunu belirten Kılınç, şu ifadeleri kullandı: "Bazı İslam âlimleri, 'İslam Peygamberinin nübüvvetinin delili Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an'ın mucizelerinin delili ise sahabe neslidir.' diyor. Bu nesil, gökten yere inen Kur'an-ı Kerim'in emirlerini, teşbihte hata olmasın, film şeridi gibi hayatlarında yerine getirmişlerdir. Vahiy mektebinde büyüyen bu nesil insanlar için, Müslümanlar için güzel bir örnektir. Bu nesil, bizim yolumuzu aydınlatmıştır. Bu nesil sayesinde bugün yolumuz aydınlanmıştır."
"Ali bir denizdir, bu deryayı anlamak için Kur'an ve sünneti iyi bilmeliyiz"
Kur'an-ı Kerim'le haşir neşir olmayanların Hazreti Ali'yi anlamada zorlanacaklarını bildiren Kılınç, "Hazreti Ali'nin anlaşılması hem kolaydır hem de zordur. Niye? Çünkü ancak Kur'an'la, İslam'la haşir neşir olarak Ali'yi anlayabiliriz. Niye zordur? Çünkü Ali, bir denizdir. Bu deryayı anlayabilmemiz için Kur'an ve sünneti iyi bilmemiz gerekiyor. Hazreti Peygamber'in dünyasında Ali, Esedullah'tır, Resulullah'ın kardeşidir, murtazadır, Resulullah'ın damadıdır. Harun için Musa neyse Ali için de Hazreti Peygamber odur. Medine de onun kardeşidir. Ali, vahyin evinde büyümüştü. Ali, Hazreti Peygamberin naibiydi. 28 yılı Peygamberle geçmişti. Ali, teslimiyetin, selametin, fedakârlığın, istikametin sembolüydü. Üç halifenin ardından Ali, vahdetin sembolüydü. Üç halife de 'Eğer Hasan'ın babasından olmasaydı biz helak olacaktık.' demiş. Hulefa-i Raşidin, içinden çıkamayacakları bir şeyle karşılaşsaydı Hazreti Ali'nin fetvalarına ya da tefsirine başvururlardı." şeklinde konuştu.
Programa; HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu ve partililer, İTTİHADUL ULEMA yetkilileri, Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Altun ile vatandaşlar katıldı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.