Engelli bireylerin yakınları ruhsal sorunlara sürüklenebiliyor!

Engelli bireylerin yakınları ruhsal sorunlara sürüklenebiliyor!
Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, engelli bireylerin yakınları, geleceğin belirsizlikleri ve engellilerin ihtiyaçlarını karşılayamama gibi endişeler duyduğunu ve bu durumun aile fertleri üzerinde psikolojik ve sosyal etkileri olabildiğini söyledi.

Engelli bireylerin ebeveynlerinde veya diğer bakım verenlerinde, suçluluk ve yetersizlik duygularının yaygın şekilde görüldüğünü aktaran Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında engelli yakını olma psikolojisini değerlendirdi.

Engelli bir yakına sahip olmanın karmaşık ve çok yönlü etkileri bulunabiliyor

Engelli bir yakına sahip olmanın aile bireyleri üzerinde karmaşık ve çok yönlü etkileri bulunabildiğini ifade eden Beyaz, “Bu durum karşısında öncelikle, hayal kırıklığı, umutsuzluğa düşmek, yas ile depresyon yaygın görülebilen psikolojik tepkiler olabiliyor. Bununla birlikte aile üyeleri, bakımı üstlenmenin getirdiği zorlukları kabullenmekte güçlük çekebiliyor ve bu süreçte, korku ile kaygı duygularını da sıkça yaşayabiliyorlar.” dedi.

Özellikle geleceğin belirsizlikleri ve engelli bireyin ihtiyaçlarını karşılayamama endişesinin, aile bireylerinin ruhsal durumunu olumsuz etkileyebildiğine dikkat çeken Beyaz, “Ayrıca suçluluk ve yetersizlik duyguları da yaygındır. Aile üyeleri, engelli bireyin durumundan kendilerini sorumlu tutabilir veya yeterince iyi bakım veremediklerini düşünebilirler. Bu duygular zaman içinde depresyon ve umutsuzluk gibi ruhsal sorunlara sürükleyebilir. Sürecin olası sonuçlarından olan sosyal izolasyon da önemli bir etkendir. Aile fertleri, engelli bireyin bakımına odaklandıkça sosyal yaşamlarından uzaklaşabilirler. Stres düzeyleri artabilir, çaresizlik ve yalnızlık hissedebilirler.” şeklinde konuştu.

Psikolojik destek ile ebeveynler durumu daha sağlıklı ve gerçekçi bir şekilde algılayabilir

Engelli bireylerin ebeveynlerinde veya diğer bakım verenlerinde, suçluluk ve yetersizlik duygularının yaygın şekilde görüldüğünü aktaran Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Özellikle ebeveynlerin bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaları yahut yeterli bakımı karşılayamadıkları veya karşılayamayacakları düşünceleri ve inançları burada önemli bir rol oynar. Çevresel desteğin görülemediğini varsaydığımızda, suçluluk ve yetersizlik duyguları daha da yoğunlaşıp, derinleşebilir.” dedi.

Bu durumla başa çıkabilmenin mümkün olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, şunları söyledi:

“İlk adımda, profesyonel desteklerin ve çeşitli destekleyici sosyal etkileşimlerin önemli bir rolü vardır. Psikolojik destek ve terapi hizmetleri ebeveynlerin durumu daha sağlıklı ve gerçekçi bir şekilde algılayıp yorumlamalarına, duygusal yüklerinin hafiflemelerine, destek gruplarında ise benzer deneyimleri yaşayan bireylerle kurulan iletişimde yalnızlık ve çaresizlik duygularının azalıp, pozitif bir etkileşim imkanına ulaşmalarına vesile olabilir.

Ayrıca, eğitime ve bilgilendirmeye yönelik programlar, ebeveynlerin daha fazla bilgi edinmelerine ve bu bilgiler ışığında etkili bakım stratejileri geliştirmelerine etki edebilir. Bu da ebeveynlerin kendilerini daha yetkin ve güvende hissetmelerine yardımcı olabilir. Bu durumların hepsi ebeveynlerin suçluluk ve yetersizlik duygularıyla başa çıkabilmelerine yardımcı olarak, hem kendi ruhsal sağlıklarını hem de çocuklarının genel yaşam kalitesini iyileştirebilir.”

Ebeveynlerin çocuklarının geleceği için kaygı duyması ruh sağlıklarını olumsuz etkiliyor!

Engelli çocuğu olan ebeveynlerin ‘çocuğum benim ardıma kalmasın’ şeklinde düşüncelere sahip olabildiğine değinen Beyaz, “Sağlıklı olarak görülemeyecek olan bu yöndeki düşünceler, annelerin veya babaların çocuklarının geleceği konusunda duydukları derin kaygı ve belirsizlikten kaynaklanmaktadır. Anneler ve babalar, çocukların kendileri olmadan nasıl bir yaşam süreceklerini, yeterli bakımı, ilgiyi ve desteği alıp alamayacaklarını düşündüklerinde bu tür endişeler gelişebilir. Bu düşünce kalıpları hem annelerin hem de babaların kendi ruh sağlıklarını olumsuz etkileyip stres yaşamalarına neden olabilir.” dedi.

Ayrıca depresyon ve anksiyete gibi ciddi psikolojik sorunların birtakım belirtilerinin ortaya çıkmasında bu tarz düşünce kalıplarının etkisinin yadsınamayacak boyutta olduğuna vurgu yapan Beyaz, “Sağlıklı bir yaklaşım, annelerin ve babaların bu tür düşüncelerle başa çıkmalarına yardımcı olabilecek şekilde bir destek mekanizmasını içermelidir. Ebeveynler bu tür düşüncelerle başa çıkabilmeleri için hem duygusal hem de pratiğe yönelik destek almalılar. Bu vesileyle hem duygusal yüklerin hafifletilerek, yalnızlık ve çaresizliğin azaltılıp güven duygusunun artırılması hem de pratiğe yönelik yapılan eğitim ve bilgilendirmelerle çocukların yaşamlarını sürdürebileceklerine dair inançların pekişmesi mümkün olabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.