Erdoğan: Başkanlık sisteminden çekiniyorlar

Erdoğan: Başkanlık sisteminden çekiniyorlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan,Anayasa tartışmasında olumsuz tavır alan herkesin ortak özelliği, milleten, milli iradeden, milletin tercihlerinden çekiniyor olmalarıdır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert tepki göstererek, "Salı gününe kadar süre tanımış bana. Sen bir defa benim rakibim olamazsın. Sen öyle bir yerde değilsin" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Kayseri Ticaret Odası 120'nci Onur Yılı Programı'na katıldı. Törende Onur Ödülü alan Erdoğan, özetle şöyle dedi:

Dikkat ediniz bugün yeni Anayasa tartışmasında olumsuz tavır alan herkesin ortak özelliği, milleten, milli iradeden, milletin tercihlerinden çekiniyor olmalarıdır. Bundan çok korkuyorlar. Başkanlık sisteminden bundan dolayı çekiniyorlar. Milli iradeden bundan dolayı çekiniyorlar. Millete güvenenler Yeni Anayasa'dan, başkanlık sisteminden niye korksunlar. İnşallah önümüzdeki dönem, Türkiye'nin artık bu meseleyi çözdüğü, kendisine yakışan hedefleriyle uyumlu reformları hayata geçirdiği bir dönem olacaktır.

İKİSİ DE AYNI
2002 yılından bu yana Türkiye'deki vesayet odaklarına karşı yürüttüğümüz mücadelede Kayseri hep yanımızdaydı. Bölücü terör örgütünün ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini hedef alan eylemlerine karşı en sağlam duruşu sergileyen şehirlerimizin başında Kayseri geliyor. 2013 yılından beri paralel devlet yapılanması adını verdiğimiz ihanet şebekesine karşı verdiğimiz mücadelede de Kayseri yine yanımızda yer aldı. Ama bu mücadele bitmedi. Bölücü terör örgütünden bu paralele devlet yapılanmasının hiçbir farkı yoktur, ikisi de aynıdır. Milletimiz bu şekilde bizim arkamızda durduğu müddetçe Allah'ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur.

ELİNİZE, DİLİNİZE DURSUN
Hemen yanı başımızdaki Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi, 1. Dünya Savaşı'ndan sonraki en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. Türkiye'nin bu gelişmelere kayıtsız kalabilmesi mümkün değildir. Şu anda Hakkari, Şırnak, Diyarbakır illerimizde yaşanan hadiselerin ne Kürt kardeşlerimizle ne o bölgelerimizle bir ilgisi yoktur. Birileri çıkıyor ne diyor, 'Devlet Kürtleri öldürüyor' diyor. Elinize, dilinize dursun. Bizim Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz yok. Onlar bizim kardeşimizdir. Biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Bunu diyenler, o 1128 tane sözde akademisyen. Hayatta o bölgelere gidip o bölge halkıyla aynı sofrayı paylaştıkları mümkün değil. Ama biz onları çok yaptık. Biz Güneydoğu'nun, Doğu'nun köylerini çok tanıdık. En ücra köşeye kadar. Biz bu hayatı yaşadık. Bizim oradaki mücadelemiz asla ve asla Kürt kardeşlerimizle değildir. Bizim mücadelemiz terör örgütüyledir teröristlerledir. Ülkemize başta Güneydoğu ve Doğu bölgeleri olmak üzere huzuru, refahı, mutluluğu getirdiğimiz ana kadar bu mücadele orada devam edecek. Asla durmak yok. Çünkü biz bu yola çıkarken bir şey söyledik. Kefenimizi giydik, bu yola öyle çıktık.

TÜRKİYE'Yİ UZAK TUTMA GAYRETLERİ
Şu anda bütün bu olayların gerisinde Türkiye'yi Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelerden uzak tutma, aleyhimize sonuçlar doğuracak birtakım projeleri hayata geçirme gayretleri var. Bu açık gerçeğe rağmen, terör örgütüne alet olan kişiler elbette var. Ama hamdolsun vatandaşlarımızın çoğu artık bu oyunu görmüş, terör örgütüyle ve onu destekleyen partiyle ve benzeri yapılarla arasına ciddi bir mesafe koymuştur. Şu anda ana muhalefet partisi bile bunlara destek olmaya başladı. Bunlar nasıl Anayasa'ya uygun olarak hareket ediyorlar, anlamak mümkün değil. Terör örgütünün her geçen daha ahlaksız ve vicdansız eylemlere yönelmesinin sebebi işte budur.

AKADEMİK TERÖRÜN AKTÖRLERİ
Geçtiğimiz cuma günü yaşana hadiseyi hep birlikte gördük. Diyarbakır'da bir ortaokulun bahçesine öğrencilerin karne aldıkları günde, el yapımı bomba atıyorlar. Ey akademisyenler, siz öğrenci yetiştirmiyor musunuz? Bu ufacık yavrularımızın karne aldığı günde oraya el bombası atacak kadar ileri giden bu alçakların arkasında, yanında nasıl duruyorsunuz? Siz nasıl akademisyensiniz. Aslında bunlar bir akademik terörün aktörleridir. Onun için duruşumuz burada hep birlikte el ele, omuz omuza olacağız. Bunlara asla bu fırsatı vermeyeceğiz. Bu milleti parçalamaya, bu bayrağa gölge düşürmeye, bu vatanı parçalamaya, bu devlet içinde nifak tohumları ekmeye kimsenin ne yetkisi ne de atabileceği adım olamaz.

SOYADINI GAF KOYMAK LAZIM
Evlere, okullara, camilere, kamu binalarına yönelik birçok saldırılar yaşadık, yaşıyoruz. Ancak bütün bunlar kalplerinde Allah korkusu da insan sevgisi de olmayanların yapabileceği türden eylemlerdir. Zaten ana muhalefetin başı da Allah korkusundan bahsetti. Nasıl bir Allah korkusundan bahsettiğini gördünüz. Biz Allah'tan korkmuyoruz dedi. Sürekli olarak bu beyefendi bu tür gafları çok yapıyor. Onun soyadını gaf koymak lazım.

ULUSLARARASI TOPLUMUN AYMAZLIĞI
Bazıları var ki gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor. Çünkü o kalpler mühürlü. İşte bu gafiller, kimi zaman güya akademisyen olup bildiri yayınlayarak, kimi zaman siyasetçi olup teröristlerin diliyle konuşarak, kimi zaman şu veya bu kurumun temsilcisi olup örgüte iradesini temsil ederek karşımıza çıkıyor. Maalesef aynı aymazlığa uluslar arası toplumun da düştüğünü görüyoruz. Müttefikimiz, dostumuz, ortağımız dediğimiz devletlerin de aralarında bulunduğu kimi ülkeler ısrarla terör örgütünün gerçek yüzünü görmüyor, görmek istemiyor. Bizimle başa baş oturup konuştuğumuzda, ismini vermeyeceğim, bölücü terörü, bu bir terör örgütüdür diyor. Madem böyledir, o zaman çık, açıkça tavrını yok.

TERÖR AKREP GİBİ SİZİ DE SOKAR
Türkiye'nin hassasiyetle yürüttüğü mücadeleyi takdir etmeyenlerin, terör örgütünün hiçbir insani ve ahlaki ölçüye uymayan eylemleri karşısındaki sessizliği, hatta destek mahiyetindeki tavırları bizi gerçekten üzüyor. Bugüne kadar yaşananlar göstermiştir ki terör karşısında ilkeli bir duruş sergilemezsiniz, eninde sonunda gelip sizi de zehirler. Kurbağa ile akrebin hikayesinde olduğu gibi terörün karakteri budur, cibilliyeti budur. Hiç şakası yok, fırsatı yakaladığı anda akrep gibi sokar. Ülkemizi terörle mücadelesinde yalnız bırakanlar, emin olunuz yarın kendileri aynı soruna düçar olacaktır. Bu mesele, devlet ve millet olarak bizim bekaa meselemizdir. Onun için, o ne diyor, bu ne diyor diyerek tereddüt gösteremeyiz. Ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız. Bunun için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa onu da öderiz.

BU YOLA BAŞ KOYDUK
Millet olarak bin yıldır yaşadığımız bu coğrafyada bedelini ödemediğimiz hiçbir kazanımımız olmadı. Biz ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlendiğimiz günden bu yana asla mevcudu muhafaza gibi bir anlayışla hareket etmedik. Hep Türkiye'ye demokraside, ekonomide, dış politikada daha ileriye götürmenin, daha güçlü hale getirmenin çabası içinde olduk. Bugün de gerek terörle mücadelemiz gerekse bölgemizde yaşanan gelişmeler bizi asla 2023 hedeflerimizden, 2053, 2071 vizyonumuzdan uzaklaştırmıyor. Türkiye, önüne çıkan veya çıkartılan sorunlara rağmen yoluna devam edebilecek bir ülke olduğunu geçtiğimiz 13 yılda defalarca ispatlamıştır. Onun için batı Türkiye'nin bu çıkışına 'Türkiye sessiz bir devrim gerçekleştiriyor' demiştir. Milletimiz müsterih olsun. Ne ülkemizi böldüreceğiz ne birliğimize, beraberliğimize halel gelmesine izin vereceğiz ne de hedeflerimizden vazgeçeceğiz. Yeni Türkiye'nin inşasını kimse engelleyemeyecek. O güzel kayseri türküsünde şu ifadeler var. Ben bu yola baş koydum, seni gelecek diye sol yanımı boş koydum. Biz de bu yola baş koyduk. Türkiye'yi 2023 hedefleri ulaştırana kadar yüreğimiz mutmain olmayacak, sol yanımız hep boş kalacak. Orayı dolduracağız, bunda kararlıyız.

SEN BENİM RAKİBİM OLAMAZSIN
Geçtiğimiz günlerde adını zikretmekten dahi hicap duyduğum bir zat, ana muhalefetin genel başkanı, içindeki çirkinlikleri bir kez daha ortaya dökmüştü. Ben de kendisine hak ettiği cevabı vermiştim. Şimdi de diyor ki 'Benim karın ağrım neymiş açıkla' diye tutturdu. Ben bu tip meseleleri konuşmaktan hicap duyuyorum. Bu senin kendi içinde bulunduğun partindeki karın ağrın. Senin için sorun olmayabilir. Ama bizim de ahlakımız gereği dikkat etmek zorunda olduğumuz sınırlarımız var. Bu zat için söylenecek çok şey var ama onun seviyesine inmeyi kendime yakıştıramıyorum. Bulunduğum makam da ona zaten pek de müsaade etmiyor. Salı gününe kadar süre tanımış bana. Sen bir defa benim rakibim olamazsın. Sen öyle bir yerde değilsin. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 13, 14 parti bir araya geldiniz, bir Cumhurbaşkanı adayı çıkardınız. Sen kendin niye çıkmadın? Onun için kendisiyle böyle bir şeye girmem mümkün değil.

ATEŞ OLSAN CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN
Ne yapacakmış? Elindeki belgeleri açıklayacakmış. Sen zaten ortaya çıktığından beri hala belge açıklıyorsun. Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Bugüne kadar söylediğin her şey yalan çıktı, yanlış çıktı. Bizim Özhaseki kardeşim bundan epey para aldı. Ben de epey para aldım, hala da alıyorum. Daha çok da alacağız galiba, öyle gözüküyor. Ama buna rağmen, herhalde kendi cebinden ödemiyor, partisinin kasasından ödüyor. Buna rağmen ne iftiralarından ve yalanlarından hicap duydun ne de ders aldın. Eline belge diye tutuşturulan kağıt parçaları yüzünden defalarca rezil, kepaze oldun. Yine de kendi kullandırmaktan vazgeçmedin.

ALLAH ISLAH ETSİN
Her seçim öncesinde partim yüzde 40 almazsa, yüzde 35 almazsam burada durmam diyen bu zat değil mi? Partisi o dediği oyları alabildi mi? Hayır. Peki bu zat sözünü tutumu mu? Hayır. Bu iki husus dahi normal şartlarda onurlu bir insanı, bırakın ana muhalefet partisi genel başkanlığı koltuğunda oturmaya devam etmeyi, sokağa çıkamaz hale getirir. Ve bu zat sanki hiçbir şey olmamış gibi yerinden kımıldamıyor, iftiralarına, yalanlarına devam ediyor. Buna sadece Allah ıslah etsin, Allah müstahakını versin diyorum. Başka bir şey söylemiyorum. Fazlası israfa girer. İsraf da bizim inancımızda haramdır

Kaynak:Sabah

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.