Erdoğan: Uzunca bir süre en çok sıkıntıyı Kürtlerin çektiği adalet sorunu vardı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Covid-19 aşı çalışmalarına değinen Erdoğan, bunların bir kısmına şimdiden ön siparişleri verdiklerini belirtti.
Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki ayın sonuna doğru aşıda ilk uygulamaları yapabilmeyi ümit ediyoruz. Daha önemlisi, kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik. En geç nisan ayında kendi geliştirdiğimiz aşıyı da uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz. Söz aldığımız tüm uluslararası platformlarda, aşı çalışmalarının siyasi veya ticari hırslara kurban edilmemesi, tüm insanlığın ortak malı olması çağrısında bulunuyoruz." dedi.
Kendi geliştirdikleri aşıyı da en uygun şartlarda tüm insanlığın hizmetine sunmak düşüncesinde olduklarını söyleyen Erdoğan, "Dünyanın tamamı salgın tehdidinden kurtulmadan tek tek ülkelerin kendilerini güvene almalarının manası olmadığına inanıyoruz. Bunun için Birleşmiş Milletler başta olmak üzere insanlığın ortak sorunlarının çözümü ve hakkı, hakkaniyeti, adaleti sağlama hususunda etkisiz kalan kurumların reform ihtiyacını tekrar tekrar vurguluyoruz." ifadelerini kullandı.
Libya'ya gıda taşıyan Türkiye gemisine yapılan müdahaleye tepki gösteren Erdoğan, "Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin provokasyonlarına rağmen Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı ve soğukkanlı davrandık. Ama ne yazık ki bizim bu soğukkanlı, sabırlı davranışımıza rağmen işte en son yine bir sivil gemimize, Libya'ya insani ihtiyaçları karşılayacak mal götüren sivil gemimize saldırı oldu. Bunun uluslararası deniz hukukunda yeri yok. Bunun da kaptanı bir Yunan. Gemiye girdikten sonra oradaki sivil mürettebatı da bunlar maalesef taciz ettiler. Bütün bunlar video kayıtlarıyla tespit edilmiş vaziyette. Tabii ki bunlar gerekli yerlere de gönderildi, gönderilecek." diye konuştu.
Bülent Arınç'a Selahattin Demirtaş tepkisi
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa eden Bülent Arınç'ın katıldığı bir TV programında HDP'li Selahattin Demirtaş'ın bir kitabını tavsiye etmesine tepki gösteren Erdoğan, "Hadi yeminli Türkiye düşmanlarını anladık. Hadi CHP gibi onların içerideki tetikçilerini de anladık. Peki, yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş? Filancalar filancalar niye hala hapisteymiş... Bunları herhalde ödüllendirecek halimiz yok. Bir taraftan adalet diyoruz, biz bir taraftan adalet derken, bu kadar ölen, bu kadar maalesef dağa kaçırılan o yavruların anneleri Diyarbakır'daki HDP binasının önünde artık yılları devirdik, yaz kış demeden oturan annelere hakkını kim iade edecek? Onlara, bak senin hakkını biz aradık, bulduk ve şimdi de size iade ediyoruz diye kim diyecek? Devlet niye var? Biz niye varız? Arkadaşlar, biz bunun için varız, biz bunu halledeceğiz. Hatta daha da tabii ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, polisimin, öğretmenimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur." şeklinde konuştu.
"Bu ülkede Kürt sorunu yoktur" ifadesini hep söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede uzunca bir süre, en çok sıkıntıyı Kürtlerin çektiği ama milletimizin tamamına şamil bir özgürlük sorunu, hak sorunu, hukuk sorunu, adalet sorunu vardı." dedi.
Erdoğan, "Bizim ömrümüz, insanları inançları, kökenleri, kıyafetleri, meşrepleri sebebiyle aşağılayan, hakir gören, daha da ötesine geçip baskıyla, zulümle değiştirmeye çalışan faşist anlayışla mücadele etmekle geçti. Bunun da bir numaralı temsilcisi CHP'dir." diye konuştu.
İktidar olduklarında da tüm güçleriyle bu çarpıklığı değiştirmek için çalıştıklarını, anayasadan yasalara kadar her alanda köklü mevzuat değişiklikleri yaptıklarını söyleyen Erdoğan, "Vesayetle vuruşa vuruşa devletteki, siyasetteki, sivil alandaki uygulamaları hakkaniyet çizgisine taşıdık. Ülkemizin gücünü ve itibarını artırarak, Türkiye’yi dışarıda yazılan senaryoların yörüngesinden çıkardık. Sadece hak ve özgürlük alanlarını genişletmekle kalmadık, yaptığımız yatırımlar ve getirdiğimiz hizmetlerle yılların ihmalinin ürünü olan geri kalmışlık zincirini de yine biz kırdık." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütü olduğu hakikatinin gölgelenmeye çalışılmasına göz yumamayız. Aksi takdirde terör örgütü tarafından evlatları zorla dağa kaçırılan, göz göre göre ölüme sürüklenen, tecavüze uğrayan annelerin yüzlerine bakamayız. Aksi takdirde yıllarca terör örgütünün baskısı sebebiyle ailesini koruyamayan, evini geçindiremeyen, huzurla ve güvenle hayatını sürdüremeyen babaların yüzlerine bakamayız. Aksi takdirde terör örgütünün sırf kendisine destek vermediği veya devletin yanında durduğu için öldürdüğü, haraç aldığı, evlatlarına tasallut ettiği, hayatını kararttığı kardeşlerimizin yüzüne bakamayız. Aksi takdirde terör örgütü tarafından alçakça katledilen Aybüke öğretmenlerin, Necmettin öğretmenlerin, Mustafa öğretmenlerin, daha binlerce asker, polis, korucu ve farklı mesleklerden kamu görevlisinin ailelerinin yüzlerine bakamayız.
"Atılan adımlar karşısında yargının bu denli sesiz kalmasını ben kabullenemiyorum"
"Daha 5-6 yıl önce çukur eylemleri ve 6-8 Ekim olaylarında sergilenen rezillikleri unutursak milletimizin yüzüne bakamayız. Yasin Börü'nün, onun ruhaniyeti karşısında biz çok eziliriz. Onun ailesinin de yüzüne bakamayız. Bu alçaklıkların, bu ihanetlerin, bu acıların doğrudan veya dolaylı müsebbibi olanların muhatabı tabii ki yargıdır. Artık bu mesele siyasetin konusu olmaktan çıkmıştır. Ama ben buradan da yargıya sesleniyorum: Diyorum ki değerli yargı mensupları, anayasanın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini niye yapmıyorsunuz? Gereken adımları niye atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım çünkü atılan adımlar karşısında yargının bu denli sesiz kalmasını ben kabullenemiyorum. Her kim bu meseleyi hala siyasetin konusuymuş gibi gündeme getiriyorsa niyetinden şüphe etmek hakkımızdır. Son günlerde yaşanan tartışmaların ve gelişmelerin bu çerçevede değerlendirilmesinde fayda görüyorum." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.