Eritre Alimler Birliği Başkanı Selman: İşgal rejiminin arkasında büyük sömürge güçler var
Siyonist işgal rejiminin barbar saldırıları ve özelikle Ramazan ayında Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlarıyla ilgili açıklama yapan Eritre Alimler Birliği Başkanı Selman, "Bu siyonist rejiminin, haçlılar için görevleri yerine getiren işlevsel bir varlık olmasını isteyen büyük sömürge ülkeleri var. Bu sömürge ülkeleri olmasaydı, işgal rejimi bu kadar uzun süre dayanamazdı." dedi.
Selman, tüm göstergelerin, bu işgal rejiminin sonunun geldiğini ve yakın gelecekte bu rejimin paramparça oluşunun yaklaştığına işaret ettiğini vurguladı.
"Siyonist işgal rejiminin hakikati, zayıf, rezil ve tutarsız olduğudur"
"Onlar sizinle toplu halde ancak müstahkem şehirlerde veya surların arkasından çarpışabilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise pek şiddetlidir. Sen onları toplu halde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Bu onların akıl etmeyen bir topluluk olmalarından dolayıdır." Ayeti Kerimesini okuyan Selman, "Hiç şüphe yok ki bu Yahudilerden bahseden bir Kur'an-ı Kerim hakikati vardır" dedi.
Selman, "Dıştan onlara baktığında birlik ve beraberlik içinde olduklarını görürsün. Özellikle bulundukları bölgedeki zayıfların üzerine baskı, zulüm ve güç uyguladıkları zaman bunu açıkça görürsün. Ancak hiçbir Müslümanın unutmaması gereken hakikat şu ki, siyonist işgalciler gerçekte çok zayıftırlar, cılızdılar, dirençsizdiler, farklı yerlerden ve yönlerden toplanmış toplama bir toplulukturlar. Haçlı kuvvetleri için bazı özel görevler üstlenen işlevsel bir varlık olmasını isteyen büyük sömürge devletleri olmasaydı, bu kadar uzun süre dayanabilmesini görmezdik. Filistin topraklarındaki işgal durumu uzadıkça bu çelişkiler ortaya çıkacak. Bazılarının dediği gibi, şu an işgal rejimi kendi yok oluşunun tohumlarını kendi içinde taşımaktadır. Şu anda çok büyük eylemler var ve işgal rejimi sokaklarında bir isyan var. Bu nedenle bu durum uzadıkça iç çelişkinin hızının artmasını kaçınılmazdır." ifadelerini kullandı.
"Belki de bu iç çekişmeler sonucunda Filistin toraklarına göç yerine tersine bir göç başlar" diyen Selman, "Allah'ın izniyle önümüzdeki aşamalarda tersine bir göçün yaşanacağını, birçoğunun geldiği ülkeye geri döneceğini umuyoruz. Ancak 'Netenyahu' ve hükümetinin, istediklerini sahaya dayatabildiklerini ve yaptırabildiklerini kanıtlayana kadar bu yaklaşımla çelişen uygulamaların olabileceğini de bilmeliyiz. Bu uygulamalar da ancak aşırı sağcı ve radikal dinci gruplarla özdeşleşmeleriyle ve sonuna kadar onlarla birlikte olmalarıyla olur. Bizim beklediğimiz yok oluş ise şimdi değil çok yakın bir gelecekte olacağıdır" dedi.
"Peki, biz Müslümanlardan ne bekleniyor?"
Müslümanların Kudüs ve Mescid-i Aksa için harekete geçmesi gerektiğini belirten Selman, "Biz Müslümanlardan direnmeleri, sebat etmeleri ve direnenleri desteklemeleri bekleniyor. Özellikle şu an Kudüs topraklarında ve bilhassa Mescid-i Aksa'da devam eden bir mücadele var. Güç yetiren herkes dik durursa, direnirse, kontrolü ellerine almaya çalışanların kirli oyunlarını def edebilirse işte o zaman Allah'ın izniyle işgal rejimindeki bu iş çekişme ve ihtilaflar sıklığı artacaktır. Ancak teslim olur, geri çekilir, zayıflar ve Mescid-i Aksa'daki samimi direnişe destek olmazsak işte o zaman Netenyahu ve grubu, bu topraklarda sadece Yahudilerin sözlerinin geçtiğini ve özellikle de Siyonist rejime ait dini ajandayı dayatabildiklerini kabul ettirmiş ve ispat etmiş olurlar. Bundan sonra da tabii ki bir tür iç uyum olacak." şeklinde konuştu.
"Tüm göstergeler Allah'ın izniyle bu rejimin sonunun geldiğini, yok oluşunun yaklaştığını ve yakın gelecekte parçalanacağını gösteriyor." diyen Selam, son olarak şunları söyledi: "Ama biz aynı zamanda Allah'u Teâlâ'nın şu sözlerini de tasdik ediyoruz: [Allah dileseydi, o kâfirlerden (savaş yapmaksızın) intikamını alırdı. Fakat sizi birbirinizle imtihan etmek için (size savaşı emrediyor).] Biz Allah'u Teala'nın onları yok etmeye, helak etmeye, yerle bir etmeye ve onlara dilediğini musallat etmeye kadir olduğuna inanıyoruz. Ancak Allah'ın bunun yerine bizim onları oradan çıkaran kişiler olmamızı istediğini, bizim onlarla savaşmamızı, bizim bu mübarek topraklarda şehitler vermemizi, bu toprakları kanlarımızla bizden sonrakilere miras bırakmamızı, bu direnişe destek vermemizi ve gelecek nesillere direnişi devretmemizi istediğini de biliyoruz." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.