Esnafın dilinden Şehid Aytaç Baran: O bize bir dost ve öğretmendi
9 Haziran 2015'te PKK tarafından bir suikast sonucu şehid edilen Yeni İhya-Der Başkanı ve HÜDA PAR üyesi Aytaç Baran, şehadetinin 6'ncı yıldönümünde rahmet ve minnetle yad ediliyor.
7 Haziran Genel Seçimlerinin ardından düzenlenen suikastla katledilen Aytaç Baran'a yönelik saldırı anı güvenlik kameralarına yansımış, görüntülerdeki bir katil zanlısı yakalanırken ikinci zanlı olan Sezgin Demirok da Yenişehir'de girilen çatışma sonucu polis tarafından öldürülmüştü.
Suikastın ardından açılan davada tek tutuksuz sanık 22 yaşındaki Diyadin Gümüş ’kasten öldürme’ ve ’PKK terör örgütü üyesi olma’ suçlarından beraat almıştı.
Aytaç Baran'ın hizmetlerde bulunduğu dernek binasının çevresindeki esnaf, şehidin yıldönümünde İLKHA'ya konuştu.
Esnaf, aradan geçen 6 yıla rağmen şehidi unutmadıklarını ve eksikliğini hissettiklerini belirterek ona duydukları özlemi dile getirdiler.
Ahmet Oral
Semt esnaflarından Ahmet Oral, Aytaç Baran'ın güzel ahlaklı, gönülleri ihya eden sevecen biri olduğunu belirterek "Onunla aynı düşünceyi taşımayan insanlar bile Aytaç Baran'ın arkasından ileri-geri konuşmuyorlardı. Vurulduğu anda dükkanımda yemek yiyorduk. Bize biraz uzak olduğu için silah sesini duymadık. Ama millet Aytaç Hoca'nın vurulduğunu söyledi. Herkes bir yere kaçıştı, dükkanlar kapandı. Biz neye uğradığımızı şaşırmıştık. Çünkü böyle iyi bir insanın vurulması gerçekten çok acı vericiydi. Ona sıkılan kurşunun, insanlığa sıkıldığına inanıyorum. Rabbim şehadetini kabul etsin inşallah." dedi.
"Şehadetinden sonra çevrede yeni doğan birçok bebeğe 'Aytaç' ismi verildi "
Aytaç Baran'ın çevresindeki insanlarla olan diyaloğunu anlatan Oral, "Küçük yaştaki öğrencileriyle dükkanımın önünden geçerken çocuklara bir şeyler ikram ederdi. Çocuklara 'Abe' diye hitap ediyordu. Bu bile karşısındakilerin kendisini sevmesine yetiyordu. Ben onda güzellikten başka bir şey görmedim. O şehid olduktan sonra çevrede yeni doğan birçok bebeğe 'Aytaç' ismi verildi. Yani görüşü ne olursa olsun birçok kişinin bunu yaptığını gördüm. Bu bile Aytaç Hoca'nın nasıl sevildiğini gösteriyor." şeklinde konuştu.
"Onun vurulduğu caddeden geçmek istemiyorum"
Şehid Aytaç Baran'ın vurulduğu sokaktan yürümek istemediği için evine hep farklı yoldan gittiğini söyleyen Oral "Onun vurulduğu caddeden geçmek istemiyorum. Çünkü oradan geçtiğimde çok duygulanıyorum, kendisi gözlerimin önüne geliyor. Bana 'hocam ya da abi' diye hitap ettiğini anımsıyorum. O yüzden ben hep farklı yolları kullanıyorum. Ben kendisini 4 yıl tanıdım fakat sadece 4 gün de tanımış olmak onu sevmeye yeterli olurdu. Çünkü kendisinin çok güzel bir ahlakı vardı. Örneğin selam vermeyi unutsa mutlaka geri döner selam verip öyle giderdi. Rabbim şehadetini kabul etsin." dedi.
Hasan Yaz
"Hoca'nın şehadet haberini aldığımda kendi öz kardeşimi kaybetmiş gibi üzüldüm"
Şehitlik semtinde 30 yıla yakın bir süredir esnaf olduğunu söyleyen ve şehadetinden 5 yıl kadar önce tanıştığı Aytaç Baran'ı anlatan Hasan Yaz, "Şehid Aytaç, çok mütevazi ve güler yüzlü bir insandı. Esnafı daima sorar, onlarla ilgilenirdi. Kimseye zararı dokunmaz, aksine yararı dokunurdu. Aytaç Hoca'nın şehadet haberini aldığımda kendi öz kardeşimi kaybetmiş gibi hissetim ve çok üzüldüm. İşimizle ilgili bir sıkıntı olsaydı çare bulmaya çalışırdı. Derdimizle her zaman dertlenirdi. Burada onu tanıyan veya tanımayan bütün esnaflar şehadet haberini aldığında üzüldü." dedi.
Yılmaz Tiken
Aytaç Hoca'nın kibir ve riyadan uzak, güzel ahlaka sahip iyi bir insan olduğunu dile getiren esnaf Yılmaz Tiken, "İşyerimizin önünden her geçtiğinde selam verirdi. Bazen bizimle muhabbet eder, sonra yoluna devam ederdi. Sürekli insanlarla bir ilgi içerisindeydi, muhabbet ettiği insanlar onu hemen sever, kimse onu kırmazdı. Gerçekten çok güzel biriydi. Ahlakıyla, duruşuyla ve konuşmasıyla iyi bir arkadaş, iyi bir dost hatta iyi bir öğretmen diyebileceğimiz biriydi." ifadelerini kullandı.
"Şehadetinin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen kendisini halen özlüyoruz"
Çocuklara karşı Aytaç Baran'ın ayrı bir şefkati olduğunu bir anekdotla anlatan Tiken, şunları söyledi:
"Kendisiyle bir gün işyerimde muhabbet ederken, bir çocuk 'Hocam, hocam' diye seslendi kendisine, Aytaç Hoca çocuğa baktı. Çocuk hocaya bakarken gözlerinde sevinç ve mutluk ışıltısı parlıyordu. Annesinin ellerini bırakıp Aytaç Hoca'ya koşup ona sarıldı. O da kibir ve riyadan uzak bir şekilde çocuğa bir baba şefkati gibi sarılıp öptü. Çocuğa 'Sen derse gitmiş misin?' diye sordu. Çocukta 'Evet hocam derse gittim.' diye cevap verdi. Çocuk ondan gitmek için müsaade istedi ve annesiyle beraber gitti. Orada Aytaç hocanın küçük çocukla o şefkatli muhabbetlerine çok duygulandım. Aytaç Hoca gibileri çok az bulunur. Allah ailesine sabırlar versin."
Aytaç Baran'ın semt esnafıyla daima iyi geçindiğini ve asla selamsız bırakmadığını ifade eden Tiken, "Geçtiği yerlerde selamsız geçmezdi ve bu tutumunu sadece bize değil, herkese karşı sergilerdi. Onunla iş yerimin önünden gelip-geçerken selamla tanıştık ve selamdan sonra muhabbet oluştu aramızda, muhabbetimiz ilerleyip arkadaşlığa dönüştü. Bizler ondan razıydık, Rabbimde ondan razı olsun. Şehadetinin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen kendisini halen özlüyoruz." şeklinde konuştu.
"Buradaki esnaf; bir arkadaş, bir öğretmen ve aynı zamanda güzel bir Müslümanı kaybetti"
Aytaç Hoca'nın sadece sevenleri ve onunla aynı fikri taşıyanların değil aynı zamanda farklı görüşte olanlarında onun şehadetine üzüldüğüne dikkati çeken Tiken şunları söyledi:
"Onunla aynı fikri ve düşünceyi taşımayanlar bile onu çok seviyordu. Onun şehid oluşuna da çok üzüldüler. Çünkü onun çok güzel bir ahlakı vardı. Küçük-büyük ayırt etmeksizin herkesle muhabbet kurmaya çalışırdı. Nasihat ehli biriydi. O yüzden onun şehid olmasına mahallede ki onun düşüncesinde olsun ya da olmasın herkes üzüldü. Bizler buna şahit olduk. Hoca'nın şehadet haberini öğrendiğimde kendi kardeşim katledilmiş gibi üzüldüm. Çünkü buradaki esnaflar ve halk; bir arkadaş, öğretmen ve aynı zamanda güzel bir Müslümanı kaybetti."
Hacı Bayram Fidancan
Şehid Aytaç Baran ile camide tanıştığını söyleyen mahalle esnafı Hacı Bayram Fidancan, "Aytaç Baran esnafı hep sorardı. Küçük çocukları gördüğü zaman onlarından ellerinden tutar ve bakkaldan onlara ikram alırdı. Çocukların gönlünü fetheder ve hep onlara tebessümle yaklaşırdı. Küçük-büyük demeden herkesin sevgisini kazanmış bir şahıstı. Onu anlatmak için onunla yaşamak lazım." dedi.
"Şehadet haberini aldığımda Risale-i Nur yazıyordum, siyah mürekkebim aniden kırmızı renk oldu"
Aytaç Baran'ın Şehadet haberini aldığı esnada yaşadığı olağandışı bir sahneyi aktaran Fidancan, "Şehadet haberini aldığımda evdeydim ve Risale-i Nur yazıyordum. Ben yazıyı yazarken siyah mürekkebim bir anda kırmızı mürekkebe dönüşüverdi. O sırada Aytaç Baran'ın şehadet haberini almıştım. Ben inanıyorum ki o, şehidler mertebesindedir. Rabbim onun şehadetini kabul etsin. Biz kendisinden razıydık, Allah da ondan razı olsun. Kendisinin elektrik trafosunun üstünde silüeti var. Ne zaman oradan geçsem onun silüetini görür ve duygulanırım, bir Fatiha okuyup yoluma öyle devam ederim." ifadelerini kullandı.
Metin Adıgüzel
Aytaç Baran'ı şehid olmadan 3 yıl kadar önce tanıdığını belirten esnaf Metin Adıgüzel, "Her sabah buradan geçerken tüm esnafa selam vermeyi ihmal etmezdi. Ahlakı çok güzeldi. Şehidlik semtinde herkes onu iyi bir insan olarak tanıyordu. Vurulduğu zaman herkes üzüldü çünkü burada onu sevmeyen kimse yok. Esnaflarla toplu oturduğu zamanlar Allah'tan, O'nun dininden, iyilikten, güzel ahlaktan, Sahabeden ve Siyerden bahsediyordu. Aytaç Hoca'da sahabe ahlakı vardı. Kendisi insanları Allah'ın dinine davet etmek istiyordu. Zaten Allah yolunda da şehid oldu. Allah-u Teala Şehadetini kabul etsin inşallah." dedi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.