Filistinli Hukukçu Almadani: Filistin’e “Yahudi göçü” demografik güç içindir ve hukuksuzdur
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı şubat ayından bu yana, Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya'dan 21 bin 404 Yahudi'nin işgal altındaki Filistin topraklarına getirilmesini değerlendiren Filistinli Hukukçu İbrahim Almadani, 21 binden fazla siyonistin Filistin topraklarında iskân ettirmek için getirilmesinin hem uluslararası kanunları hem de yerel ve örfi kanunları çiğnemek anlamına geldiğini belirtti.
İşgalci Siyonist medyasının haberine göre 10 bin 19 Yahudi'nin Ukrayna'dan, 9 bin 777 Yahudi'nin Rusya'dan, 455 Yahudi'nin de Beyaz Rusya'dan getirildiği, bin kişinin ise henüz göç işlemlerinin tamamlanmadığı ifade edildi.
İşgal altındaki Filistin topraklarına yaşanan Yahudi göçünün hukuki boyutlarıyla ilgili İLKHA’ya konuşan Filistinli Hukukçu İbrahim Almadani, siyonist işgalcilerin bu projeyle, Filistin’in yerel halkına karşı demografik güç elde etmeyi hedeflemekte olduğunu söyledi.
“Siyonist rejim bu projeyle, Filistin’in yerel halkına karşı demografik güç elde etmeyi hedeflemektedir”
21 bin siyonistin işgal altındaki Filistin topraklarına getirilme amacıyla ilgili Almadani, “Ukrayna Rusya savaşının başlamasıyla birlikte siyonist çete savaş bölgesinden 21 bin Ukraynalı siyonisti Filistin topraklarına getirme projesini ilan etti. Siyonist rejim bu projeyle, Filistin’in yerel halkına karşı demografik güç elde etmeyi hedeflemektedir. Bu plan, Filistin halkının daha fazla sıkıntı ile karşı karşıya kalması manasına gelmektedir. Çünkü Ukrayna’dan bu sayıda bir nüfusu Filistin topraklarına getirmek bu topraklarda yasa dışı yerleşim birimlerinin arttırılması, daha fazla toprağın gasp edilmesi ve Filistin halkının daha fazla sıkıntı çekmesi anlamına gelmektedir.” dedi.
“İşgal edilmiş topraklarda yaşayan siyonistlerin yüzde 48’den fazlası bu topraklarda doğmadı”
Almadani, “Şu konu kesindir ki siyonist rejim, savaş ve krizleri kendisi için bir fırsat görerek oradaki siyonistleri işgal ettiği topraklara getirmektedir. Şunu da bilmemiz gerekiyor ki yapılan araştırmalara göre işgal edilmiş topraklarda yaşayan siyonistlerin yüzde 48’den fazlası bu topraklarda doğmadı. Son araştırmaya göre nüfusun sadece yüzde 38’i burada doğdu ancak onların da anne-babaları ya da dedeleri-neneleri bu topraklarda doğmadılar. Bu rakamlar bize gösteriyor ki bu topraklardaki siyonistlerin büyük çoğunluğu bu topraklara sonradan gelmişler. İşgal rejimi bu tür savaş ve krizleri bir fırsata dönüştürmekten asla geri kalmıyor.” ifadelerine yer verdi.
“İşgal rejimi yaptığı bu fiille açıktan bütün uluslararası kanunları çiğnediğini göstermiş oluyor”
Filistinli Hukukçu İbrahim Almadani
Filistin topraklarına iskân ettirmek için siyonistlerin getirilmesinin hem uluslararası kanunları hem de yerel ve örfi kanunları çiğnemek anlamına geldiğini belirten Almadani, “Bu sayıdaki siyonisti bu topraklara getirmek 4. Cenevre anlaşmasını yeniden ihlal etmesi demektir. Özellikle bu anlaşmanın 49. maddesini çiğniyor. Bu maddeye göre işgal altındaki topraklardan işgal edilen veya işgal edilmeyen başka herhangi bir ülkenin topraklarına bireysel veya kitlesel zorla nakledilmeleri ve sınır dışı edilmeleri, nedenleri ne olursa olsun yasaktır. İşgal rejimi yaptığı bu fiille açıktan bütün uluslararası kanunları duvara vurduğunu ve bütün maddeleri çiğnediğini göstermiş oluyor. Bütün uluslararası kuruluşların, hukukların ve Filistin Hükümetinin acil bir şekilde bu adımı engellemeleri gerekmektedir. Ya uluslararası kuruluşlara ya da bu durumun Filistin halkının hakkını çiğnemek ve yeni bir savaş durumu olduğu gerekçesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurmaları ve buna karşı adım atmaları gerekiyor.” dedi.
“Bu göç Filistinlilerin daha fazla sıkıntılarla karşı karşıya kalması demektir”
Son olarak Almadani, “Filistin halkına karşı işlenen bu suçu durdurmak için her kesimin yerel, küresel her türlü mekanizmayı harekete geçirmesi ve bunu engellemeye çalışması gerekiyor. Dediğimiz gibi bu sayının bu topraklara getirilmesi Filistinlilerin daha fazla sıkıntılarla karşı karşıya kalması, yeni yasa dışı yerleşimlerin bina edilmesi ve toprakların gasp edilmesi manasına geliyor. Bunun için önlem alınmalı bu durum engellenmelidir.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.