Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası: “17 Ağustos depremi ders olmadı”

Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası: “17 Ağustos depremi ders olmadı”
Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Çeliktürk, 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde düzenlenen basın toplantısında depremin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen depreme hazırlık konusunda gereken çalışmaların yeterince yapılmadığını söyledi.

Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı, Gölcük merkezli depremin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen depreme hazırlık konusunda gereken çalışmaların yeterince yapılmadığını ileri sürdü.

Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası tarafından 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu ve depremlerdeki can ile mal kayıplarının fazla olmasının plansızlık, çarpık kentleşme, yapı üretim sürecinin, mesleki uygulamaların niteliksizliği ve denetimsizliğinden kaynaklandığı belirtildi.

Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Çeliktürk ve yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılan açıklamada, depremlerde can ve mal kayıplarının yaşanmaması için yapılması gerekenler ile ilgili bazı bilgiler verildi.

Basın açıklamasını okuyan Çeliktürk, Gölcük merkezli depremin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen depreme hazırlık konusunda gereken çalışmaların yeterince yapılmadığına dikkat çekti.

Çeliktürk, “Bugüne kadar bilinen bilgiler ve var olan teknolojilerle fayların bulundukları yerleri bilmek mümkündür. Fakat fay hattının kırılacağı yeri ve fayların üreteceği depremin zaman ve tarihini bilmek mümkün değildir. Hiç kimse bize 1999 depremlerinden sonra bilgi eksikliğinin olduğunu söyleyemez. Yeni bir bina deprem yönetmeliği yayımlandı. Zemin durumunu ve fay hatlarını biliyoruz. Artık “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı -UDSEP 2023’ü güncelleyerek uygulamaya koymak gerekiyor.” dedi.

Mesleki yetkinliği temel alan “Yetkin Mühendislik Yasası” çıkarılması gerektiğini ifade eden Çelüktürk, “Mühendislik biliminin gerekleri dikkate alınarak, yapı tasarım uygulama ve denetim evresinin sağlıklı bir şekilde işletildiği ülkelerde doğa olaylarının afete dönüşmediği görülmektedir. Bu bağlamda, yapı stokunun oluşturulması evresinde dikkate alınması gereken yer seçimi kararlarından, yapı tasarımına, yapı üretimi ve yapı denetimine kadar, bilimsel ve çağdaş ölçekte bütünlüklü bir yapı üretim düzeni kurulmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“1999 depremleri önemli ölçüde can ve mal kayıpları ortaya çıkarmakla kalmamış, çok daha büyük bir tehlikenin henüz yaşanmamış olduğunu da ortaya koymuştur.” diyen Çeliktürk, şunları söyledi:

“Bu da 1766’dan beri kırılmamış olan fay dolayısı ile Marmara Denizi’nin içinde olacak bir depremdir ve İstanbul depremi çevre illeri de önemli ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle bilim insanları İstanbul depremi ile ilgili olarak çeşitli çalışmalar yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler. Yapılan bu çalışmalar göstermiştir ki yaşayacağımız İstanbul Depremi 7 ve üzeri büyüklükte olacaktır.”

Çelüktürk, “2004 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın yapmış olduğu ‘1’nci Deprem Şurası’ ve yine 2009 yılında aynı bakanlığın yapmış olduğu ‘Kentleşme Şurası’na da çok sayıda bilim insanı ve uzman katılmış ve son derece önemli çalışmalar yapılmıştır. Fakat devlet bürokrasisinin sürekli değiştirilmesi ve ‘Liyakat ölçüsüne bağlı kadrolar' yerine söz dinleyen, 'arka bahçe' olan kadroların göreve getirilmiş olması, ayrıca 'Rant anlayışının depremin' önüne geçmesi nedeniyle deprem zararlarını azaltmak veya planlı bir kentleşmeyi sağlamak için hazırlanan raporlar uygulama alanı bulamamıştır.” diye konuştu.

Her yıl çok sayıda mühendislik diploması verilmesine rağmen kaliteli bir eğitimin yapılamadığını ifade eden Çeliktürk, şöyle konuştu:

“Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak fiziki şartları uygun olmayan ve öğretim kadrosu son derece yetersiz olmasına rağmen inşaat mühendisi diploması veren okullar açılmaktadır. Her afetten sonra sık sık yapılan yara sarma anlayışından kurtulup bilimin tekniğin, aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmelidir, ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları da ‘kader’ gibi değerlendiren yaklaşım terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak olan önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymaktadır. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek çıkar yol, deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır.” (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.