Gaziantep’te Mevlid-i Nebi etkinliği
Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Alahacı köyünde Mevlid-i Nebi etkinliği düzenlendi.
Köy camisinde düzenlenen Mevlid-i Nebi programı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Sık sık tekbir ve salâvatların getirildiği program, Rahmet Mevlit Grubu Mevlithanlarının Kürtçe okuduğu Mevlid-i Şerif ve ilahi ses sanatçılarının Hz. Muhammed üzerine seslendirdiği ilahilerle devam etti.
Peygamber Sevdalıları Platformu üyesi İhlas-Der Başkanı Abdulhakim Övet, günün anlam ve önemine dair bir konuşma yaptı. Övet, Müslümanların Hz. Muhammed’in (sav) emaneti olan Kur’an ve sünnete sarıldığı müddetçe kurtuluşa ereceğini söyledi.
Hz. Muhammed’in (sav) insanların kurtuluşa ermeleri ve doğru yolu bulmaları için bir rahmet olarak gönderildiğini belirten Övet, “Allah Resulü (sav) bizim için bir rahmettir. Allah-u Teala O’nu bütün bir insanlık ‘alemlere rahmet olarak göndermiştir’ Allah Resulü (sav), gelmiş olduğu o zamanı göz önüne getirdiğimiz zaman o zifiri karanlığı cehaletin bırakın diz boyu aslında gırtlağa kadar olduğu bir zaman dilimiydi. İnsanlar kız çocuklarını utancından diri diri toprağa gömüyorlardı. Aslında bugünde işlenen bütün cürümler o dönemde de yaşanıyordu. Ama peygamberin gelişini gerektirecek ve artık dünyaya nurun doğması insanlığın tekrar hidayet yolunu bulması için de bir peygambere ihtiyaç vardı. Allah-u Teala resulünü o zamanı canlandırması ve insanların tekrar yolunu bulabilmesi için O’nu göndermişti. Allah Resulü (sav) o döneme gelmekle aslında o dönemin insanların bir rahmetti. İnsanların kurtuluşu ve doğru yolu bulmaları için bir rahmetti.”dedi.
İnsanların kurtuluşu ve doğru yolu bulmaları için Hz. Muhammed’in (sav) bütün gayreti ve şevkiyle çalıştığını belirten Övet, “Onların doğru yolu bulmaları için çalmadık kapı bırakmıyordu. Bunun içinde bütün insanlara gidiyordu. Yeter ki o insanlar Allah’ın göstermiş olduğu yola girsinler diye büyük çaba harcıyordu. Çünkü o bütün insanların kurtuluşa ermesini istiyordu. Bundan dolayı da ümmetine karşı çok şefkatli ve merhametliydi.”ifadelerini kullandı.
Hz. Muhammed’in kendi ümmetine karşı çok merhametli ve şefkatli olduğunu belirten Övet, “Bu iki sıfat aslında Allah-u Teala’nın kendisinden başkasına vermediği ve yalnızca da Hz. Muhammed için kullandığı iki sıfattır. Hz. Muhammed, Rauf ve Rahim’dir. Birinin bir yerde bir derdi ve sıkıntıları olsa, biri hastalansa, birinin başına bir musibet gelse Allah resulü bütün sahabesinin ve ümmetinin derdiyle dertlenir, onların peşinden koşardı. Onun için bizlere tavsiye, nasihat ederdi. ‘Müminler kardeştirler, mümin mümini bırakmaz, mümin mümine zulüm etmez, hakaret etmez, ona sövmez, zor durumda ve düşmanına karşı da bırakmaz’ diyordu. İşte bu Allah Resulü'nün müminlere beslediği sevgi, muhabbet bizimde aynı şekilde müminlere karşı göstermemiz gereken şefkat ve merhamettir.”şeklinde konuştu.
Günümüzde Müslümanların birbirilerine karşı şefkatli ve merhametli davranmadığı için dünyanın her yerinde zulme uğrayanların Müslümanlar olduğuna dikkat çeken Övet, şunları söyledi:
“Bugün bizler bu şefkati, rahmeti kalplerimiz de hissetmezsek, Müslümanlar olarak biz bir birbirimize bu şekilde davranmazsak acaba sonumuz nice olur? Bugün belki böyle dünyanın tarumar edilmesinin, her tarafta zulümlerin, figanların ve feryatların yükselmesinin temelinde bu yok mu? Kalplerimizden rahmetin, şefkatin ve merhametin çıkarılması değil mi? Bundan dolayıdır ki bugün bizler dünyanın başka bir yerinde de olsa zalimler tarafından Müslüman yakılıyor, katlediliyor, parçalanıyor. Ama bizim kalbimizde bir ürperme, acıma ve üzüntü hissetmiyorsak bizim durumumuz nasıl olacak?”
Müslümanların Hz. Muhammed’in (sav) emaneti olan Kur’an ve sünnete sarıldığı müddetçe kurtuluşa ereceklerine işaret eden Övet, şöyle konuştu:
“Ne zamanki bizler Allah Resulü (sav) sünnetine yapışmışız, O’nun yolundan gitmişiz, rahmetiyle bizde rahmette bulunmuşuz, Allah-u Teala dünyayı imar etmiş. Bizi izzetli kılmış, yükseltmiş, şereflendirmiş ve güçlü kılmıştır. Ama biz ne kadar Allah resulünden (sav) uzak durmuşuz, davetinden yüz çevirmişiz, rahmetten mahrum kalmışız, bütün dünyada bu rahmetten gerçekten mahrum kalmış. Zelil olmuşuz, hor görülmüşüz, öldürülmüşüz, parçalanmışız, hanelerimiz viran edilmiş, evlerimizin ve camilerimize artık bombalar yağdırılıyor. Bunların temelinde de Müslümanların Allah’ın resulünün yolundan uzak durması var. Allah resulü (sav) veda hutbesinde bize Kur’ân ve sünnet gibi iki emanet bıraktığını ve bizim bu iki emanete sahip çıktığımız takdirde doğru yol üzerine olacağımızı söylemişti. Yine bizim ne zaman bu iki emaneti bıraktığımızda kaybedenlerden olacağımız uyarsında bulunmuştu. Biz ne zaman Allah’ın kitabından uzak durduk, peygamberinden de uzak durduk. İşte o zaman o gün kaybettik.”
Program yapılan dua ile sona erdi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.