"Gerçek dost kim, kim değil anladık"
Başbakan Binali Yıldırım, Afyonkarahi̇sar Ti̇caret ve Sanayi̇ Odası'nda iş adamlarına hitaben yaptığı konuşmada, AK Parti'nin kuruluş aşamasında kutlu yürüyüşünü Afyonkarahisar'dan başlattığını, kentin AK Parti'nin hatıralarında, gönlünde ayrı bir yerinin olduğunu söyledi.
Yıldırım, Türkiye'nin 2016 yılında ciddi sınamalardan geçtiğini, bölücü terör örgütü ile amansız bir mücadele verirken bir yandan da 15 Temmuz'da FETÖ ile yüzleşmek zorunda kaldığını dile getirdi.
"Çözümün öncüsü olmak zorundayız"
Darbe karşısında canla başla yapılan mücadelenin dünyada hiçbir milletin bugüne kadar başardığı bir iş olmadığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Silaha karşı bedenini siper ederek ülkeyi kurtaran, demokrasiyi savunan ve böylesine kanlı bir darbeyi adeta darbecilere darbe vurarak ortadan kaldıran bir millet yok. Onun için hakikaten aziz milletimizle ne kadar övünsek azdır. Ekonomi, bütün ülkeler için önemli ama ülkemiz için çok daha önemli. Bulunduğumuz konum ve yaşadığımız şartlar itibariyle ekonominin herhangi bir duraksaması, tereddüt geçirmesine müsamaha edemeyiz. Çünkü etrafımızda muazzam bir iç karışıklık var. Suriye'de, Irak'ta maalesef iç savaş tüm hızıyla devam ediyor. Diğer yandan oralardan etkilenen ülkemiz, bölücü terör, DEAŞ terörü ve FETÖ terörü ile ciddi mücadele ediyor. Terör algısının ülkede gündemi işgal etmesi hayatı da olumsuz etkiliyor. Bütün ekonomik göstergelerimizin, her şeyimizin birçok ülkenin çok çok ilerisinde olmasına rağmen risk sıralamasında maalesef birtakım siyasi mülahazalarla ön yargılarla Türkiye'yi de risk grubunda, istemediğimiz hak etmediğimiz bir yerde göstermeye çalışıyorlar. Bunu da biliyoruz. Bu şartlar içinde şikayet etme konumunda değiliz. Biz çözüm üretmek, sorunun parçası değil çözümün öncüsü olmak zorundayız. Bunu da birlikte yapacağız.
"Biz gerçek dost kim, kim değil bunu anladık"
Başbakan Yıldırım, "Demokrasinin merkezi, beşiği diye payelenenler maalesef bu olayda suçüstü yakalanmıştır. Onlar kendilerine yakışanı yaptı. Biz gerçek dost kim, kim değil bunu anladık." dedi.
"Herkes yaptığının hesabını verecek"
Mağdur edebiyatının bir kenara bırakılarak, herkesin yaptığının hesabını vereceğini belirten Yıldırım, "Yağma yok, verecek hesabını ki bir daha böyle bir işe kalkışılmasın." ifadesini kullandı.
'Mağdur' söyleminin FETÖ'nün algı operasyonu olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Yargı işine bakıyor, gereğini yapacak, gerekli hükümler verilecek, cezalılar cezasını çekecek. Bunun için 'mağdur' söylemlerinin de bir temeli yoktur, bu da FETÖ terör örgütünün ayrı bir algı operasyonudur"
"Bankacıları buradan uyarıyorum"
Afyonkarahisar'da yaptığı konuşmasında bankacıları uyaran Yıldırım, reel sektörün sesine kulak verilmesi gerektiğini söyledi.
"Tefeciliği bırakın, gerçek ekonomiye dönün" ifadesini kullanan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Yarın bir gün ekonomiye kaynak aktarmaya çalışacaksınız ama geç olacak. Duyduğunuz her haber üzerine 'Aman biraz daha teminatları artıralım, biraz daha faizleri arttıralım.' Bu, akıllı insan işi değil. Yok etmeyi değil, yaşatmayı hedef alın. Ya bunu kendiliğinizden yaparsınız ya da size bunu yaptırırız arkadaşlar."
"Ekonominin görünümüyle, bankaların görünümü örtüşmüyor"
Başbakan Yıldırım, "Türkiye'nin ekonomisinin görünümüyle, bankaların görünümü örtüşmüyor. İş aleminin duruşuyla, bankalarımızın duruşu birbiriyle uyuşmuyor." dedi.
Bu görüntünün Türkiye'ye yakışmadığını belirten Başbakan Yıldırım, "Bu arkadaşların hepsini toplayacağız, bir kez daha uyaracağız. Bizim de yapacağımız elimizde araçlarımız var ama biz istiyoruz ki ekonomi kendi kurallarıyla çalışsın." ifadesini kullandı.
"Din, başımızın üzerinde erişilmez bir yerde olması lazım"
Başbakan Yıldırım, "Din, başımızın üzerinde erişilmez bir yerde olması lazım. Ağzımıza indi mi o zaman felaket, sorun başlar. İşte Irak'a bakın, işte Suriye'ye bakın. Öldüren de 'Allah' diye öldürüyor, ölen de 'Allah' diye ölüyor. Ölürken de 'Allah' diye bağırıyor. Bir de Müslüman olduklarını söylüyorlar. Ne Müslüman'ı? Deccal bunlar Deccal..." şeklinde konuştu.
"Bu tehlikeli ayrışmaya asla prim vermeyeceğiz"
Mezhep meselesinin çok tehlikeli bir iş olduğunu, bunun önlenemezse bölgede büyük bir felakete neden olacağını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bizim ülkemizde hiç Yezid isminin kullanıldığını bilir misiniz? hiçbir yere Yezid adı verilir mi? Bizim camilerimizde bakın levhalara, Allah, Muhammed, Ebubekir, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin diye devam eder. Biz de öyle Şii-Sünni ayrımı olmaz. Bizim için Ehl-i Beyt esastır, Yaradan esastır, Peygamberimiz esastır, onun sahabileri, Ehl-i Beyt'i esastır. Hazreti Hüseyin vakasının en büyük mağduru Müslümanlardır. Onun için bu tehlikeli ayrışmaya da asla prim vermeyeceğiz. Irak'taki bizim feryadımız da budur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.