"Hakkımızdan bir kuruş eksiğine rıza göstermeyiz"
Memur-Sen Konfederasyonu 26'ıncı İl Temsilcileri toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Hakkımızdan bir kuruş eksiğine rıza göstermeyiz." diyerek, “Biz istiyoruz ki, bizim maaşlarımıza zammı, enflasyon değil, toplu sözleşme masası yapsın. Biz istiyoruz ki; maaş ve ücretlerimizdeki artış oranlarını enflasyon değil hükümetle bizim imzamız birlikte belirlesin. Biz istiyoruz ki, emeğin maaş rakamlarını enflasyon canavarı değil milletin adamı yükseltsin. Biz, istiyoruz ki, 4'üncü Dönem Toplu Sözleşme adalet ve hakça paylaşma noktasında milat olsun.” ifadelerini kullandı.
Memur-Sen Konfederasyonu 26. İl Temsilcileri toplantısı, toplu sözleşme gündemiyle Ankara’da gerçekleştirilirdi. Toplantıya, Memur-Sen Yönetim Kurulunun yanı sıra, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları, Memur-Sen bünyesinde faaliyet gösteren, kadın, gençlik, emekli ve engelli komisyonları, Memur-Sen 81 il temsilcisi ve basın mensupları katıldı. Program daha sonra basına kapalı olarak devam etti.
4'üncü Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde son 36 saat
4'üncü Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde son 36 saatte olduklarının altını çizen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Dördüncü dönem toplu sözleşme görüşmelerinde, masanın her iki tarafının el sıkışması ya da uzlaşamayıp birbirinden uzaklaşması noktasında son 36 saatteyiz. Tam da bu noktada bir hususu özellikle hatırlatmak istiyorum. Çatışmanın uzlaşmadan daha maliyetli olduğuna, kucaklaşmanın yumruklaşmadan daha az enerji gerektirdiğine, el sıkışmanın kamplaşmanın maliyetini sıfırlayacağına, aynı iradenin altına imza atmanın farklı iradelerle niza çıkarmaktan daha az yorduğuna hep şahitlik ettik. Sosyal maliyet dikkate alındığında finansal maliyetin ikinci planda kalır. Çünkü, sosyal maliyet, finansal maliyetten daima büyüktür. Finansal maliyet, sosyal maliyeti karşılamak ya da engellemek için katlanılması gereken bir unsurdur. 4'üncü Dönem toplu sözleşmelerinde bugün bulunduğumuz nokta bütün bu hususlar dikkate alınarak karar verilmesi gereken noktadır.” ifadelerini kullandı.
20 milyon insanı mutlu edelim
“20 milyon mutlu insanı oluşturmanın üreteceği sosyal sermaye, 20 milyon insanın sevindirmek için kullanılacak finansal sermayeden daima daha büyüktür.” diyen Yalçın, “20 milyon insanı üzmekle üretilecek soysal maliyet, sevindirmek için kullanılması gereken finansal maliyetten de her zaman daha büyüktür. Memur-Sen olarak, Türkiye’nin kamu görevlileri olarak ‘En çoğunu bize verin tamahkarlığına da belli kesimler paylarından fazlasını alırken 'onlara verin bize gerek yok’ saflığına da düşmedik.” diye konuştu.
Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biz 4. Dönem Toplu Sözleşmenin bütün bu gerçekler üzerinden sonuçlanması azim ve kararlılığıyla hareket ettik. Halen de aynı noktadayız. İşveren tarafını da Hükümet tarafını da bu noktaya bekliyoruz. Önümüzde altın değerinde 36 saat var. Ya uzlaşıp Türkiye’yi büyüteceğiz. Ya da uzlaşma fırsatını elimizden kaçırıp, işveren heyetinin 20 milyon insanın adaletten payını alma imkânını heba etmesi yüzünden Türkiye için büyük bir imkânı yok edeceğiz.”
"Teklifi Türkiye’nin adalet zeminine uygun bulmuyoruz"
Türkiye’nin büyüme rakamlarının da memura teklif edilen zam oranlarının da ortada olduğunu ifade eden Yalçın, bunu kimsenin Türkiye’ye yakıştıramayacağını belirtti. Yalçın, “Biz, teklif edilen zam oranlarını Türkiye’ye, Türkiye’nin adalet zeminine, Türkiye’nin kalkınma hamlesine uygun bulmuyoruz. Bu yüzden bu teklifi, müzakere edilemez buluyoruz. Bu yüzden, bu teklifle pazarlık yapmayı 'Büyük Türkiye' iradesinin, 'Güçlü Türkiye' hedefinin yok sayılması olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
"Hakkımızdan bir kuruş eksiğine rıza göstermeyiz"
Konuşması zaman zaman sloganlarla ve alkışlarla bölünen Yalçın, “1 Ağustos’tan bugüne kamuoyuna yaptığımız açıklamalar, toplu sözleşme tekliflerini açıkladığımız 24 Temmuz’dan bu yana ortaya koyduğumuz tavırlar, temel bir idraki yansıtıyor. 'Türkiye, hak sahibine hakkını, Türkiye’nin bugünlere gelmesine katkı sağlayan herkese, her kesime payını verecek adalet noktasını mizan kabul etmelidir.' Biz bu mizan üzerinden oluşturduğumuz tekliflerle, masaya oturduk. Hakkımızdan bir kuruş fazlasına tamah etmeyiz, hakkımızdan bir kuruş eksiğine de rıza göstermeyiz.” ifadelerini kullandı.
"Bize sunulan teklif aciz Türkiye dönemine ait"
Yalçın, “Toplu sözleşme masası, Türkiye’nin gücünü ispatlama fırsatıdır. Toplu sözleşme masası, adil olduğumuzu, kalkınmakta olduğumuzu deklare etme aracıdır. Bütün bunlar üzerinden, teklifimizi masaya taşıdık. Masanın karşı tarafından gelen teklif, adil Türkiye dönemine değil aciz Türkiye dönemine ait. İşveren Heyeti’nin teklifi, kalkınan Türkiye döneminin değil IMF’ye borçlanan Türkiye döneminin teklifidir. Hükümetin bize sunduğu teklif, güçlü Türkiye’nin değil, kendi içine sinmiş Türkiye devrinin yansımasıdır. İmza atmamız istenen teklif, Büyük Türkiye’nin değil, hevesi düşük, hedefi küçük Türkiye’nin, sessiz devrimler gerçekleştiren Türkiye’ye, sessizce kabuğuna çekilen Türkiye devrine uygun tekliflerdir. Biz eski Türkiye defterini sadece siyasi zeminde değil, fikri zeminde değil, akli ve ahlaki zeminde değil mali zeminde de kapattık. Kamu İşveren Heyeti’nin de bizimle aynı tavır içerisinde olmasını bekliyoruz. İşveren Heyeti’nin, Hükümet iradesinin zam oranı teklifini inişe geçmiş uçak modunda değil kalkışını tamamlamış ve irtifasını yükseltme moduna geçmiş uçak tadında masaya taşıması için hala 36 saat var.” şeklinde konuştu.
4 tane üçün yan yana getirilmesiyle oluşturulan teklife “Buçuklu, yarımlı ilaveler yapılmasını” kabul etmeyeceklerini belirten Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bu teklif, her işini tam yapan, üstüne de kalite katan bu toprakların insanları için kabul edilebilir değildir. 4'üncü Dönem Toplu Sözleşme, Türkiye’nin kamu görevlileri için büyümeden payını, refah artışından hakkını aldığı bir düğün olsun. Bu düğünde, Kamu İşveren Heyeti’ne düşen, beşi bir yerdeyi toplu sözleşme masasının gerdanına takmaktır. Hükümete düşen, adalet terazisinde iki kefeyi eşitleyecek, kalkınma noktasında Türkiye’yi ateşleyecek zam oranlarını toplu sözleşme metnine yazmak ve altına birlikte imza atmamızı sağlamaktır.”
"Neredeyse, temmuz ve aralık aylarında enflasyonun yüksek çıkması için temennide bulunan kamu görevlisi kitlesi üreteceksiniz"
Memur-Sen olarak geçmiş dönem toplu sözleşmelerini, geçmiş dönemde enflasyon farkı kaynaklı maaş yükseltmelerinin gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizdiklerini belirten Yalçın, “Büyümeden pay verilmediğini, masada verilmeyen zammın enflasyon tarafından verildiğini göreceksiniz. Neredeyse, temmuz ve aralık aylarında enflasyonun yüksek çıkması için temennide bulunan kamu görevlisi kitlesi üreteceksiniz. İşte en son yüzde 3 zam verilen dönemde enflasyon canavarı de 2,92 ilave etti. 5,92’ye çıktı zam oranı. Gelin bu yoldan, bu yöntemden vazgeçin. Düşük oran verip, yüksek enflasyon rakamlarına cömertlik beratı taktırmayın. Biz istiyoruz ki, biz 20 milyon insani üzmekle üretilecek soysal maliyet, sevindirmek için kullanılması gereken finansal maliyetten de her zaman daha büyüktür. Bizim maaşlarımıza zammı enflasyon değil, toplu sözleşme masası yapsın. Biz istiyoruz ki; maaş ve ücretlerimizdeki artış oranlarını enflasyon değil Hükümetle bizim imzamız birlikte belirlesin. Biz istiyoruz ki, emeğin maaş rakamlarını enflasyon canavarı değil milletin adamı yükseltsin. Biz, istiyoruz ki, 4'üncü Dönem Toplu Sözleşme adalet ve hakça paylaşma noktasında milat olsun.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.