HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: Gazze'yi gündemimizden düşürmemeliyiz
Yerel seçimlere az bir süre kala HÜDA PAR, Van'da belediye başkan adaylarını tanıtım programı düzenledi.
"Aday Tanıtım Programı"na HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da katıldı.
Programda Yapıcıoğlu, partisinin Van, Bitlis, Ağrı, İpekyolu, Tuşba, Muradiye, Hani, Karlıova, Dargeçit, Kovancılar ve Arıcak Belediye Başkan adaylarını tanıttı.
Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Mehdi Oğuz olurken Bitlis Belediye Başkan Adayı Cengiz Karakaya, Ağrı Belediye Başkan Adayı ise Arif Yılmaz oldu.
Partililerin ve vatandaşların yoğun katılım gösterdiği program Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programda, halka ve partililere seslenen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Gazze'yi gündemimizden düşürmemeliyiz çünkü katliam devam ediyor. Şimdiye kadar yaptıklarımızı yeterli görmemeliyiz." dedi.
"Gazze'deki soykırım tahammül sınırlarını çoktan aştı"
Yapıcıoğlu "31 Mart 2024'te 5 yılığına mahalli idareleri birilerine teslim edeceğiz. Belediye başkanlarını, il genel meclisi ve belediye meclis üyelerini, aynı zamanda mahallelerimizi ya da köylerimizi idare edecek olan muhtarları seçeceğiz. Aslında seçime çok bir zaman kalmadı. 2,5 aydan daha az bir zaman var. Normal şartlarda bu tarihlerde bütün memleket seçim gündemine yoğunlaşmış olurdu ama biz bir türlü o gündeme yoğunlaşamadık. Sebep malum. Hepinizin bildiği üzere 7 Ekim 2023 sabahı bir tufan koptu işgal altındaki Filistin topraklarında. Aksa Tufanı ve hemen akabinde 75 yıldır zaten o toraklarda her türlü zulmü yapma hakkını kendinde gören, dünyanın bütün süper güçleri tarafından desteklenen, bir siyonist işgal rejimi korkunç bir katliama ve soykırıma girişti. 7 Ekim'den beri neredeyse bütün dünyanın gündemine Filistin meselesi oturdu. Daha önce belki unutulmuştu. Zaman zaman gündemden düştüğü de oluyordu. Hatta 7 Ekim öncesi neredeyse uzun bir süre hiç kimsenin gündeminde değilken yeninden gündeme geldi. Elbette Türkiye'de de hem siyasetin, hem basının hem farklı çevrelerin, sivil toplumların gündeminde uzun süre kaldı. Fakat oradaki katliamlar 108. gününde hız kesmeden aynen devam etiği halde maalesef gündemden düşer gibi oldu özelikle Türkiye'de. Pek çok Batı memleketinde gündemdeki sıcaklığını, gündemdeki yerini muhafaza ediyor. Hatta Batı'da insanlar gittikçe tepkilerinin dozunu yükseltiyorlar. Artık tahammül sınırlarını çoktan aşmış olan bu soykırım, bu etnik temizlik, bu çocuk katliamı bütün insanlığın tepkisini çekerken, seçim sathı mahalline girilmesinden midir yoksa artık bir anlamda buna alışmış olduğumuz, bunu kanıksamaya başladığımızın bir işareti midir bilmiyorum ama memleketimizde pek çok insanın gündeminden düştü. İlk başlarda 7/24 Gazze gündemini konuşan haber kanallarına, televizyonlara bakın birkaç istisna hariç sanki orada zulüm bitmiş, sanki artık kan dökülmüyor, sanki çocuk, kadın ve sivil ölümleri durmuş, sanki okullara, hastanelere, sivillerin yaşam alanlarına saldırılar durmuş gibi başka başka şeyler konuşmaya başladılar." şeklinde konuştu.
"Sadece o katliamı yapanlar değil, destek verenler de hesap verecek"
Gazze'yi sürekli gündemde tutmaya çalışacaklarını belirten Yapıcıoğlu, İslam ülkelerinin yaşanan bu vahşete karşı tepkisizliklerini eleştirdi.
"Sadece o katliamı yapanlar değil, ben inanıyorum ki bir gün ona destek verenler de bu soykırımın hesabını vereceklerdir" diyen Yapıcıoğlu "Doğrusu insanı insanlığından utandıran şu vahşet karşısında başka şeyler konuşmak bizim içimizden gelmiyor. Evet, bugün adaylarımızı tanıtacağız. Evet, belediyecilik anlayışımızla ilgili birkaç kelam edeceğiz ama Gazze bu durumdayken, 75 yıldır devam eden siyonist işgal, orada zulümlerine davam ederken biz bunu gündemimizden düşürmeyeceğiz. Zaman zaman bazı şeyleri konuşmak pozisyonunda kalsak bile, inşallah o zulmün sona ermesi için fiilen sona erdirecek imkân belki elimizde yok ama o zulmü duyurmak için elimizden gelen bütün çabayı sarf edeceğiz. Gündemden düşürmemeliyiz çünkü katliam devam ediyor. Şimdiye kadar yaptıklarımızı yeterli görmemeliyiz. Çünkü şimdiye kadar bizim ve bizim dışımızda geri kalan ülkelerdeki insanların yapmış oldukları, bu katliamları durdurmaya yetmedi. Ben şuna inanıyorum. Belki bugünkü siyasi ve uluslararası konjonktür, siyonist işgal rejiminin yargılanması ve yargılanması sonunda ciddi bir yaptırımla karşılaşmasının önünde bir engel gibi görülüyor. Ama ben buna inanıyorum, ne gece sürekli gecedir, ne kış sürekli kıştır. Her gecenin bir sabahı vardır ve her kışın bir baharı vardır. İnsanlar gibi toplumların, devletlerin ve ümmetlerin bir eceli vardır. Bir yükseliş dönemleri, bir güçlendikleri dönem ve bir de güçten düştükleri, yıkıldıkları, ölüp gittikleri dönemler vardır. Sadece o katliamı yapanlar değil, ben inanıyorum ki bir gün ona destek verenler de bu soykırımın hesabını vereceklerdir. Bu ses yükselecek. Batı'dan yükseliyor. Batı'daki Müslüman ve diğer dinlerdeki insanlardan yükseliyor. Ama maalesef İslam ülkelerinin pek çoğunun üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş." dedi.
"Açlık ve yoksulluk sınırı gittikçe artıyor"
Konuşmasının devamında Yapıcıoğlu, iç gündeme dair önemli konulara değindi.
Artan enflasyon ve hayat pahalılığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, şubat ayının ortalarında asgari ücretin açlık sınırının altına düşebileceğini belirti.
Asgari ücret tarifinin değişmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu; "Özelikle halkın ve dar gelirlerin gündeminde geçim var. Siyasetin de gündeminde seçim var. Enflasyon oranları yeniden gündeme geldi. Yeniden fiyat artışları çift hanelerde, hatta bazı kalemlerde geçen sene ve önceki sene üç haneleri yani yüzde yüzün üzerine çıkar oldu. Açlık ve yoksulluk sınırı gittikçe artıyor. İnsanın yaşam maliyeti dedikleri, insanın hayatını davam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu bütün mal ve hizmetler için harcanması gereken miktar her geçen gün artıyor. Fiyatların artışı durdurulamıyor. Ve şu son geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde yılbaşının öncesinde ve sonrasında, aralık ayında asgari ücret ve sonrasında emekli maaşları enflasyon oranlarının belirlemesinden sonra maaşlardaki artışlar gündeme geldi. Türkiye'de şu anda aralık sonu itibariyle yapılan hesaplamalara göre açlık sınırı 16 bin lirayı aştı. Ne demek açlık sınırı? 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için sadece gıdaya ayırması gereken para. Yoksulluk sınırı, o da 47 bin liraya dayanmış durumda. Aralık rakamları itibariyle söylüyorum. Hayat bu kadar pahalıyken asgari ücret belirlendi, açlık sınırının bir tık üstünde 17 bin 2 lira. Muhtemelen bir ay sonra yani şubat ayının ortalarında asgari ücret açlık sınırının altına inecek. Mevcut tarife göre asgari ücret; sadece işçinin ailesi içinde yok, gıda, giyim, konut, sağlık, kültür eğitim gibi zorunlu harcamalarına günün fiyatları üzerinden yetecek ücrettir. Asgari ücretin tarifi budur. Tarifin içinde aile yoktur. Bu tarifin değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu tarif değiştirilmese bile bugünkü asgari ücret sadece işçinin kendisinin bu masraflarına yetmiyor. Yoksulluk sınırı bahsettiğimiz bütün bu ihtiyaçların karşılanmasına yetecek olan ücrettir. Hadi biz ondan vazgeçtik. En düşük emekli maaşının 15 bin liranın altında olmaması gerektiğini söyledik. Fakat takip etiğiniz üzere özelikle SSK ve BAĞ-KUR emeklileri için en düşük emekli maaşının 10 bin lira olacağı karara bağlandı. Millet kara kara düşünüyor bu parayla nasıl geçineceğim diye." şeklinde konuştu.
"Vergi sistemiyle ilgili ciddi sıkıntılar var"
Konuşmasında vergi sistemiyle ilgili ciddi sıkıntıların olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı bütçe hazırlanırken bütçe içerisindeki dolaylı vergilerin payı yüksek diye 'Biz kademeli olarak bunları düşüreceğiz' gibi bir vaatte bulunmuştu. Bu iyi bir tespitti, sevindiriciydi. Ama maalesef bütçe rakamları açıklandığında 2024-2025-2026 bütçelerinde evet çok cüzi, çok düşük bir düşüş var ama toplamda 3 yılın sonunda yaklaşık yüzde bir düşüş olacak dolaylı vergilerde. Dolaylı vergiler demek, dolaylı vergilerin yüksek olması demek, vergi yükünün garip, fakirin ve dar gelirlinin sırtında olması demektir. Ve maalesef hala daha bu rakam çok yüksektir. Yüzde altmışların üzerinde. Kaba hesapla toplanan her 3 lira verginin 2 lirası dolaylı vergiler olarak toplanıyor. Ve bu da hem kazanırken hem harcarken parasal vergi ödeyen dar gelirlinin sırtında büyük bir kambur olarak duruyor." ifadelerini kullandı.
"Kendi tarihine yabancı, kendi milletine tepeden bakan zihniyet"
Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Normal şartlarda siyaset Ankara'da mecliste yapılır. Siyasetin temel görevi de özelikle millete hizmet görevidir. Ama özelikle yerelde hizmet odaklı bir siyaset olması lazım. Peki seçime hazırlanan partilerin gündeminde ne var? Bazıları evet hizmet odaklı bir şeyler söylüyor. Ama özelikle Ana Muhalefet Partisi yine bildiğiniz gibi. Onların gündeminde ne var? Önce genel başkanları mecliste yaptığı bir açıklamada, meclis kürsüsünde yaptığı bir konuşmada, parti programımızı şöyle kaldırıp göstermiştim. Oradan bir başladı. Benden bahsederken elinde 'hilafet yeşili parti programı' dedi. Bir işaret fişeği çakıldı. Arkasından Tevhid bayrağına yönelik saldırılar. Yine bildik numaralar. Rejim elden gidiyor yaygaraları. Çünkü sermaye ve heybede bir şey yok. Heybeyi karıştırıyorlar, karıştırıyorlar millet zannediyor ki turpun büyüğü çıkacak, turpun büyüğü çıkıyor laiklik elden gidiyor. Hizmet yok. Kendi tarihine yabancı, kendi kültürüne Fransız, kendi milletine tepeden, üstten bakan bir zihniyet, Batı'dan tercüme fikirleri papağan gibi tekrarlıyor. Bununla da aydın geçiniyor. Sonra da her seçim döneminde aynı hikâyeleri dinlemek zorunda kalıyoruz. Olsun biz onlara kulak asmayacağız. Onların bu tuzaklarına düşmeden yeri geldiğinde elbette onların cehaletlerini de, çapsızlıklarını da onların yüzüne vurmak suretiyle biz kendi yolumuza devam edeceğiz."
"Önce insan, öncelik adalet"
"Yerelde hizmet üretilir. Ve inşallah bizim belediyecilik anlayışımız da budur. İnsan merkezli bir hizmet." diyen Yapıcıoğlu, "Siyaset, Allah'u Teâlâ'nın mükerrem ve muhterem kıldığı, değer verdiği insanın onurunu korumak suretiyle onu maddi ve manevi olarak kalkındırmak ve ona hizmetin en iyisini sunmak için yola koyulmaktır. Bizim siyasetimizin insan merkezli olduğu ve hedefimizin de adaleti gerçekleştirmek olduğunu yola çıktığımız günden beri söylüyoruz. Önce insan, öncelik adalet diye. Gerçek hizmet dürüst belediyeciliktir. İnşallah hür kadroların yönettiği belediyeler şeffaf bir yönetim ortaya koyacak, adaletten asla taviz vermeyecek ve insana hizmeti esas alacak. Yerel yönetimlerde halkın malının yeterince korunmadığı, savurganlığın çokça yapıldığı herhangi bir partiyle ilgili değil genel manada söylüyorum. Her partiden bu tür insanlar vardır. Ve çok ciddi suiistimallerin olduğu hemen herkes tarafından kabul edilen bir şey. Öncelikle şu dönemdeki belediye seçimlerinde milletin malını kendi malından daha iyi koruyacak kadroların iş başına gelmesi lazım." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.