HÜDA PAR Genel Sekreteri Demir: Saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin kimin himayesine hareket ettiklerini tüm kamuoyu da biliyor

HÜDA PAR Genel Sekreteri Demir: Saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin kimin himayesine hareket ettiklerini tüm kamuoyu da biliyor
HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şehzade Demir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Değerlendirmede siyonistler gıda ve tıbbi malzemeyi 'Soykırım silahı' olarak kullandığını bu da çok ciddi bir insanlık dramına dönmek üzere olduğuna dikkat çekti.

HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şehzade Demir, yaptığı gündem değerlendirmesinde ayrıca 6 Şubat Depremleri, Çağlayan Adliyesi'ndeki saldırı, Gazze'deki soykırım, Fransa’nın Paris şehrinde gerçekleştirilecek olan Olimpiyatlara siyonist terör şebekesinin katılması ve son olarak Habur Sınır Kapısı'ndaki ticaretin zorlaştırılması konularına değindi.

"Depremin acılarının bir an önce sarılması toplumun çok büyük bir beklentisi haline gelmiş"

6 Şubat Depremlerinin bir yıl geçtiğini hatırlatan Demir, "Malum dün 6 Şubat'tı. Tam bir yıl önce asrın felaketi olarak ifade edebileceğimiz bir felaket yaşadık. 11 ilimizi kuşatan çok şiddetli iki tane deprem yaşandı. 50 binden fazla canımızı kaybettik. 100 binlerce de yaralımız oldu. Şehirlerimiz yıkıldı. Bu vesileyle vefat eden kardeşlerimiz için tekrar Allah-u Teâlâ'dan rahmet diliyorum. Yaralılarımızın en kısa sürede şifa bulup normal hayatlarına dönmelerini temenni ediyoruz. Depremin acılarının bir an önce sarılması elbette toplumun çok ciddi büyük bir beklentisi haline gelmiş. Bazı ciddi adımlar atıldı ama yaraların sarıldığını söyleyebilmek için henüz çok erken çok daha ciddi bir süreç işletilmesi lazımdır. Hep birlikte elimizden gelenini yapmak durumundayız. Allah-u Teâlâ ülkemize, memleketimize ve hiçbir ülkeye ve bölgeye böyle acıların bir daha yaşatmasın inşallah." dedi.

"Benzer saldırıları yapan insanların CHP'nin himayesinde hareket etti"

Çağlayan Adliyesi'ndeki saldırıyı gerçekleştirenlerin CHP'nin himayesinde hareket ettiklerine dikkat çeken Demir, şunları aktardı:

"Dün İstanbul Adliyesi'nde yaşanan menfur saldırı malumdur. Bir vatandaşımız hayatını kaybetti 6 vatandaşımız yaralandı ve 2 tane teröriste öldürüldü. Bu vesileyle Türkiye'ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Özellikle yargı camiasına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Vefat eden kardeşimiz için Alla-u Teâlâ'dan rahmet diliyoruz. Yaralında bir an önce şifa bulmalarını temenni ediyoruz. Alla-u Teâlâ bu tür acıları da bir daha yaşatmasın. Terör yıllardan beri bu ülkenin başının belasıdır. Bir an önce hep beraber bu beladan kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum. Değerli arkadaşlar bu konu önemli bir konudur. Bu vesileye bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin kimin himayesine hareket ettiklerini tüm kamuoyu da biliyor. Daha önce de benzer olaylar yaşandı. Benzer saldırıları yapan insanların CHP'nin himayesinde hareket ettiklerini bu tür yerlere çıkarılarak basın açıklamaları da yapıldığını hep beraber şahit olduk. Eğer başka bir parti veya partiler bu tür şeyleri yapsalardı onlar hakkında çoktan kapatma davaları açılmış olurdu ama şimdiye kadar maalesef CHP için böyle bir süreç işletilmemiştir. Tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz."

"Siyonistler gıda ve tıbbi malzemeyi 'Soykırım silahı' olarak kullanıyor"

İşgalci siyonistlerin Gazze'de yaptıkları vahşete değinen Demir, "Siyonistler gıda ve tıbbi malzemeyi 'Soykırım silahı' olarak kullanıyor, bu da çok ciddi bir insanlık dramına dönmek üzeredir. Siyonist katliamlarının sürdüğü Gazze, aynı zamanda uluslararası boyutu da olan tarihin en zalimane ambargosuna tanıklık ediyor. Direniş gruplarıyla baş edemeyen Siyonist işgal rejiminin her geçen gün yaşadığı prestij ve itibar kaybı, siyonistlerle birlikte destekçilerini de daha fazla vahşileştiriyor. Ölümcül silahlarla yapılan sivil katliamlardan sonra Gazze Şeridi'nde yaşayan yaklaşık iki buçuk milyon insanı açlık, susuzluk ve tıbbi müdahaleden yoksun bırakmak suretiyle toplu cezalandırma yöntemini uyguluyorlar. Aynı şekilde hastanelerin sistematik olarak bombalanıp hizmet dışı bırakılması, sağlık alt yapısının çökmesi, tükenen ilaç ve tıbbi malzeme tedarikinin engellenmesi, kronik hastaların yanı sıra yaralanıp tedavi edilmeyi bekleyen on binlerce kişinin ölüme terk edilmesi anlamına geliyor. Bunca İslam ülkesi ne yazık ki açlık, susuzluk ve ilaçsızlık sorunuyla pençeleşen Gazze halkına insani yardımları ulaştırmada bile acizlik yaşıyor." ifadelerine yer verdi.  

"Türkiye'ye Gazze'den yaralıların getirilmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermelidir"

Gazze'deki yaralıların Türkiye ve diğer İslam ülkelerine nakillerinin yapılarak tedavi altında alınması gerektiğini belirten Demir, şunları söyledi:

"Açlığın bir soykırım silahı olarak kullanıldığı Gazze’ye gıda sevkiyatı ne pahasına olursa olsun yapılmalı; tıbbi müdahale yapılamadığı için ölümü bekleyen on binlerce insana derhal ilaç ve tıbbi malzemenin ulaştırılması sağlanmalıdır. Bu sadece Müslüman ülkelerin değil aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Uluslararası kuruluşların bu anlamda daha fazla inisiyatif alarak Siyonist işgal rejimini baskı altına alması gerekiyor. Gazze’de tedavileri mümkün olmayan hasta ve yaralıların bir kısmı malum Türkiye getirildi ama bize göre sembolik sınırda kaldı yüzlerle ifade edilemeyen bir sayı Aksa Tufanı başladığı günden beri 27-28 bin insan katledildi ve 60-65 bin insan yaralandı. Bu 65 bin insanın 28 bini uzuv kaybına ve kalıcı sakatlıklara maruz kaldı. Bunların tedavileri ciddi anlamda bir külfet ve imkan gerektiren bir şey bunun da Filistin'de yapılması mümkün değildir. Türkiye sağlık altyapısı müsait sağlık bakanımız bu anlamda çok daha ciddi bir inisiyatif almalıdır. Bu insanların Türkiye'ye getirilmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermeli ve bunun komisyonlar kurulmalıdır. Türkiye şimdiye kadar Gazze'nin maruz kaldığı bu mezalim karşısında alması gereken inisiyatifi bugüne kadar almadı. Barı hastaların tedavi edilmesi Türkiye'ye getirilmesi noktasında insani anlamda bir inisiyatif alsın çağrısında bulunuyoruz. Bu yaralıların muhakkak Türkiye'ye getirilmesi bunun için doktorlardan ve hekimlerden oluşan bir komisyonun kurulması gerekir. Eğer Türkiye'nin altyapısı bu tedaviye yeterli gelmezse Türkiye'ye getirildikten sonra bu yaralılar ve hastalar başka İslam ülkelerine de nakledilebilir. Bu yaralıların Filistin'den çıkarılıp Türkiye'ye getirilmesi için Türkiye bu anlamda inisiyatif almalı ve şartları zorlamalıdır. Bu insani bir hizmet ve uluslararası altyapısı da olan insani ve haklı bir taleptir. Bu anlamda Türkiye çok daha ciddi inisiyatif almalıdır ama bugüne kadar alınmadığını söyleyebiliriz. Bazı insanlar getirildi ama bunlar sembolik derecede kaldı. Gazze'de çok daha fazla tedaviye ihtiyaç insan var. Bunun için Türkiye harekete geçmelidir."

"Olimpiyatlara siyonist terör şebekesinin katılması engellenmelidir"

Siyonist işgalcinin Olimpiyatlara katılması engellenmesi gerektiğini ifade eden Demir, "Uluslararası hukuku ve mahkeme kararlarını hiçe sayan siyonist israilin dünyadaki en büyük terör şebekesi olduğu, son gelişmelerle birlikte ayan beyan ortaya çıkmıştır. Lahey'de bir soykırım davası açıldı. Gazze’de insanlık suçları kapsamına giren her türlü cürmü pervasızca işleyen işgalci terör şebekesinin işledikleri suçlar karşılıksız bırakılmamalı, bunun muhakkak bir cezası olmalıdır. Her mecrada mahkûm edilmelidir. Bu kapsamda HÜDAPAR olarak bir çağrıda bulunuyoruz; 26 Temmuz – 11 Ağustos 2024 tarihleri arasında Fransa’nın Paris şehrinde gerçekleştirilecek olan Olimpiyatlara siyonist terör şebekesinin katılması engellenmelidir. Soykırım suçunu açık bir şekilde bütün insanlığın gözü önünde işleyen bir terör şebekesinin bu olimpiyatlara katılması insanlık anlamda utanç verici bir durum. Hep birlikte bu terör şebekesinin olimpiyatlara katılmasının engellenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çağrıyı bu vesileyle yapalım. Başta Türkiye olmak üzere diğer İslam ülkeleri harekete geçmeli soykırımcı vahşi yapının dünya çapındaki olimpiyata katılması engellenmelidir. Soykırımcıların katılmaları engellenemiyorsa dahi özellikle Türkiye ve diğer İslam ülkelerinin protesto anlamında katılmaması gerektiğini düşünüyorum." şeklinde belirtti.  

"Habur Sınır Kapısındaki uzun bekleme süresi vatandaşları mağdur ediyor"

Son olarak Habur Sınır Kapısındaki uzun bekleme süresi vatandaşları mağdur ettiğini dile getiren Demir, "Habur Sınır Kapısı Türkiye ile Irak arasında çok işlek ticari anlamda Türkiye'nin sayılı sınır kapılarından bir tanesi Doğu ve Güneydoğu'da özellikle Şırnak ve Mardin'de insanların geçimi anlamda çok büyük bir getirisi olan bir sınır kapısıdır. Uluslararası ticaret anlamında da kapasite anlamında da çok büyük bir sınır kapısı ancak halkın bundan istifade etmesi şu anda neredeyse imkansız hale gelmiş formaliteler çok fazla artırılmış. İnsanların özellikle bagaj ticareti yapması anlamında sorunlar çoğaltılmış ve vergiler artırılmış. Özellikle Türkiye'ye girerken insanlar uzun süreler bekletilmektedir. Bu çok ağır mağduriyet oluşturuyor ve bir nevi insanların bu sınırdan istifade etmesi Irak'a gidip gelmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Oysa bu özellikle oradaki gelirleri düşük olan halkın geçimini rahat bir şekilde sağlayabilmeleri ve özellikle u coğrafyanın kalkınması anlamında bunun bir fırsata dönüştürülmesi lazım. Öteden beri parti olarak hep önerdik söyledik Habur Sınır Kapısı çok daha geniş kapsamlı bir ticari altyapıya kavuşturulabilir özellikle halkın istifade etmesi için önü açılabilir. Bunun da elbette birçok yolu var. Serbest ticaret bölgesinin kurulması ticaret anlamında bazı rahatlıklar kolaylıkların getirilmesi ve özellikle yöre halkının bundan daha fazla istifade etmesinin önü açılmalıdır. Ancak şimdiye kadar basit bazı gerekçeler üretilerek böyle bir altyapının oluşturulması mümkün olmadı engellendi. Şimdi ise insanların saatler boyunca hata günlerce kuyrukta bekletilmesi vergilerin artırılması formalitelerin artırılarak insanların özellikle sınır ticaretinden yararlanması engelleniyor. Ciddi bir ıstıraba ve yaraya dönüşmüş insanlar ciddi anlamda şikayetçidir. Özellikle ilgili bakanlığımızın bu anlamda ciddi kolaylaştırmalara gitmesi ve insanların daha fazla istifade etmesinin önünü açması gerekir. Oradaki halkın tercümanı olmak anlamında bu çağrıyı da yapmış olalım." dedi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.