HÜDA PAR Gündemi değerlendirdi
HÜDA PAR Genel Merkezi yazılı olarak yayımladığı gündem değerlendirmesinde önemli açıklamalarda bulundu.
Gündemde öne çıkan başlıklardan başkanlık sistemi ve anayasa değişikliği, Şırnak ve Nusaybin'de yaşanan mağduriyetler, hasta mahkûmlar ve ABD seçimlerinin değerlendirildiği açıklamada çarpıcı değerlendirmelerde bulunuldu.
BAŞKANLIK SİSTEMİ VE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Uzunca bir süredir ülke gündeminde olan başkanlık sistemi ve bu sisteme geçişi sağlayacak anayasa değişikliğine değinilen açıklamada, ülkenin dışarıda emperyalist güçlerin kuşatması altında içerde ise terör kıskacında esas sebebinin doksan yıldır uygulanmakta olan tekçi, inkârcı, Batı eksenli ulus-devlet paradigması olduğu belirtildi.
Açıklamada devamla, “Etnik temelde ve İslam karşıtlığı üzerine inşa edilen vesayet rejimi, "medeniyet değerlerimize" karşı Batı ekseninde kurulmuş bir projedir. Vesayet rejimi, Batı ekseninde kaldığı süre içinde inançları vicdanlara hapsetmiş, etnik kimlikleri red ve inkâr etmiş ve bu anlamda insanlığa karşı suç işlemiş olmasına ve bu suretle Batının güya savunduğu değerlere ters düşmesine rağmen Batı tarafından sürekli desteklenmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Emperyalist güçlerin İslam ülkelerinin ulus-devletin uyduları olmaktan çıkıp bağımsız bir siyaset izleyebileceği ihtimalini hesaba katarak ötekileştirilen inanç ve etnik kimlik üzerinden siyaset yapan bir kısım unsurları alternatif olarak hazırlamayı ihmal etmediği belirtilen açıklamada, bu güçlerin İslam'ı istismar eden FETÖ ve mazlum Kürt halkının hakları için mücadele iddiasında olan PKK gibi yapılar üzerinden emellerine ulaşma gayreti içerisinde olduğuna dikkat çekildi.
AK Parti hükümetinin ülkenin içinde bulunduğu sorunları aşmak için yeni bir anayasa metnini meclise ve referanduma götürme çabasının önemli olduğunu ancak yeni anayasanın ne getireceğinin öneli olduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti:
“İşbirlikçi-emperyalist 15 Temmuz darbe teşebbüsünü akamete uğratan milletin şerefli direnişi, ülke siyasetine tarihsel bir imkân sunmuştur. Direniş değerlerinin ana renginin aziz İslam ve ülke savunması olduğu unutulmamalıdır. Ülkenin siyasi tarihinde bir milat olan bu direnişin değerleri doğrultusunda milletin talebi olan; tarihi, kültürü ve inancına uygun bir anayasa yapmak, siyasetin millete karşı olan namus borcudur. Tekçi, inkârcı bir paradigmayı esas alan ve ayrıştıran hiçbir husus yeni anayasada yer almamalıdır. Siyasetin değiştirilemez ilkesi tekçilik değil, "ADALET" olmalıdır.”
ŞIRNAK VE NUSAYBİN'DE YAŞANAN MAĞDURİYETLER
9 aydır Şırnak’ta süren sokağa çıkma yasakları ve Mardin’in Nusaybin ilçesinde de yaşanan yıkıma dikkat çekilen açıklamada, çözüm süreci boyunca hazırlıkları yapılan ve kolluk güçlerinin sadece seyretmekle yetindiği çukur ve barikat terörünün, halka hiç olmadığı kadar acılar yaşattığına dikkat çekildi.
Yıkım ve felaketin boyutlarının bu raddeye varmaması için önleyici tedbirler alınması gereken hükümetin bu görevini yapmadığı belirtilen açıklamada, olayların bu noktaya varmasından sonra uygulamaya konulan uzun süreli sokağa çıkma yasaklarının acıları daha da derinleştirdiği uyarısında bulunuldu.
Açıklamada devamla; “Bu kapsamda Şırnak'ta neredeyse dokuz ayı bulan sokağa çıkma yasağı ve yıkılan binaların yerine yenilerinin zamanında yapılmaması çok ciddi mağduriyetler yaşanmasına neden olmuştur. Benzer manzaraların yaşandığı Nusaybin'de de sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve tel örgüler ile çevrilmiş mahallelerde yıkım halen devam etmektedir. Hükümet yetkililerinin mağduriyetlerin erken bir zamanda giderileceği şeklindeki sözlerine rağmen, kışın kapıya dayandığı bu ana kadar gereğinin yapılmaması yöre halkını ciddi olarak endişeye sevk etmektedir. Şırnak'ta sokağa çıkma yasağının sadece gündüz saatlerinde dahi olsa kaldırılmış olması olumlu bir gelişme olmakla beraber, yaşanan çatışma ve yıkımlar sonrası mağduriyetler had safhadadır ve esasen sokak denen bir şey de kalmamıştır.” denildi.
Açıklamada ayrıca, hükümetin çok acil olarak barınma konusunda adımlar atması ve yaşanan mağduriyetlerin bir an önce gidermesi çağrısında bulunuldu.
HASTA MAHKÛMLAR
22 yıldır cezaevinde mahkûm olarak tutulan ve yakalandığı kanser hastalığının zamanında tedavi edilmemesi sebebiyle hayatını kaybeden Hüseyin Alabalık’ın vefatıyla yeniden gündeme gelen “Hasta Mahkûmlar” konusuna da değinilen açıklamada, taraflı, ideolojik ve hatta gayrı meşru yapılanmaların kendinden olmayanı bertaraf etmek için silah gibi kullandıkları yargının mağdur ettiği insanlara uygulanan zulmün devam ettiğine dikkat çekildi.
Hüseyin Alabalık’ın maruz kaldığı ideolojik yargı zulmünün hayatına mal olduğu belirtilen açıklamada; “Cezaevi şartları nedeniyle yıllar önce yakalandığı kanser hastalığının, tedavi edilebilir olmaktan çıktığı bir evrede teşhis edilmiş olması nedeniyle hürriyetinden sonra hayatına da mal olmuştur. Bu elim hadise, ağır hasta olduğu halde cezaevlerinde tutulan birçok tutuklu ve hükümlünün durumunun bir kez daha gündeme gelmesine vesile olmuştur.” denilerek, hükümetin, dünyevi ve uhrevi vebale sebep bu meseleyi gündemine alarak gerekli adımları atması çağrısında bulunuldu.
ABD SEÇİMLERİ
Yapılan ABD seçimlerinin de değerlendirildiği Gündem Değerlendirmesinde, ABD yapılan seçimlerinin ABD'nin çıkar odaklı küresel politikalarına yön veren çağdaş sömürgecilik mantığı nedeniyle tüm dünyayı ilgilendirir bir hal aldığına vurgu yapıldı
Küresel emperyal sistem tarafından sömürülenlerin sömürü sistemine değil de, seçilecek olan ABD başkanına odaklanmaları ve seçim sonuçlarına gerçeklikten uzak anlamlar yüklemelerinin acı verici bir durum olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Kendi yaşamı için başkalarının ölmesi gerektiğine inanan ve "büyük balık küçük balığı yutar" ilkel anlayışını sisteminin temeli haline getiren vahşi bir kapitalist düzende kim gelirse gelsin sonuç değişmeyecektir. Afrika'da açlıkla imtihan edilen insanların sayısında son bir yılda iki kat artış yaşanırken, Avrupa'da İslam düşmanlığı hızla körüklenip Müslümanlara yönelik saldırılarda ürkütücü artışlar gözlenirken, etnik ve mezhebi fitnelerle birbirlerine düşürülen Müslümanların en acil ve sürekli gündemleri fitne ateşini söndürmek ve birliklerini sağlamak olmalıdır. Bu şekilde hem kendileri kurtulacak hem de diğer mazlumların umudu haline gelecek olan Müslümanların birbirleriyle uğraşıp ABD başkanlık seçimlerine umut bağlamaları ise kahredicidir.” ifadeleri kullanıldı.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.