HÜDA PAR: İdlib’deki katliamlar derhal durdurulmalı
İdlib'de rejim ve destekçisi Rusya'nın yoğun saldırıları devam ederken, bu katliamların durdurulması çağrısında bulunan HÜDA PAR, sivil halka yapılan saldırıları kınayarak, İdlib mutabakatının hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
İdlib’de işlenen savaş suçuyla beraber Suriye iç savaşının müzakere yoluyla çözüm sürecinin baltalandığına dikkat çeken HÜDA PAR Genel Merkezi, sivil ölümlerine karşı garantör ülkeler olan Türkiye ve İran’ın sorumluluk alarak müzakere sürecini yeniden başlatmaları çağrısında bulundu.
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yapılan haftalık dış gündem değerlendirmesinde; İdlib’te devam eden katliamlar, Nijerya ordusu tarafından hukuksuzca tutuklanan Şeyh Zakzaki, Filistin’de devam eden yıkım ve insani dram gibi konu başlıkları ele alındı.
Nijerya ordusunun saldırısı sonrası eşi ile birlikte yaralı olarak tutuklanan Nijerya İslami Hareketi Lideri Şeyh İbrahim Zakzaki’nin serbest bırakılması gerektiğini söyleyen HÜDA PAR, bütün Müslümanları Şeyh Zakzaki’ye geç olmadan sahip çıkma çağrısında bulundu.
Gazze’deki insani kriz ile Batı Şeria’daki yıkım ve baskının hızla arttığına dikkat çekilen değerlendirmede, Filistin meselesinin tüm dünyada ilk gündem maddesi haline getirilmesi ve işgal rejimine karşı Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşlarının daha etkin adımlar atması çağrısında bulunuldu.
İdlib’te katliamlar durdurulmalıdır
İdlib mutabakatının derhal hayata geçilmesi gerektiği ifade edilen değerlendirmede, “Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve çevresini ‘Gerginliği Azaltma Bölgesi’ ilan etmiş, ancak ateşkes ihlallerine karşın Soçi’de 17 Eylül 2018 günü ek bir mutabakat daha imzalamışlardı. Ateşkes sürecinden bu yana 553 binden fazla sivil, saldırılar sebebiyle yerlerinden edildi. Rusya ve rejim güçleri tarafından gerçekleştirilen saldırılarda en az 606 sivil yaşamını yitirdi. Ateşkes sürecinde savaş halinden daha fazla çocuğun katledildiği ortaya çıktı. 24 Haziran’dan bu yana ise en az 33 çocuk katledildi. Sivil halka yönelik bu saldırıları kınıyor ve bir an önce İdlib mutabakatının hayata geçirilmesini ümit ediyoruz.” denildi.
Suriye iç savaşının müzakere yoluyla çözüm sürecinin baltalandığına dikkat çekilen değerlendirmede, “3 milyon kişinin yaşadığı İdlib’de saldırılar artık tıbbi tesis, fırın, okul, pazar yerleri gibi kalabalık ve sivillere hizmet veren yapılara yönelmiştir. İdlib’de savaş suçu işlenmekle beraber Suriye iç savaşının müzakere yoluyla çözüm süreci baltalanmaktadır. Sivil ölümlerine karşı garantör ülkeler olan Türkiye ve İran’ın sorumluluk alarak müzakere sürecini yeniden başlatmaları zaruridir. İdlib’in silahtan arındırılarak siviller için güvenli bir alan haline getirilmesini sağlamak iki devlet için de öncelikli gündem maddesi olmalıdır. Suriye’de çatışma, saldırı ve sivil kayıplar kaos sürecini devam ettirecek ve müzakere yolunu tamamen kapatacaktır.” ifadeleri kullanıldı.
“Şeyh Zakzaki serbest bırakılmalıdır”
Mahkemenin serbest bırakılması kararına rağmen tutukluluğu devam eden Şeyh Zakzaki’nin sağlık durumunun kötüye gittiği söylenen değerlendirmede, “Nijerya İslami Hareketi Lideri Şeyh İbrahim Zakzaki, 2015 yılında Nijerya ordusunun saldırısı sonrasında eşi ile birlikte yaralı olarak tutuklandı, ancak 2016 yılında mahkemenin serbest bırakılması yönündeki kararı Nijerya hükümeti tarafından uygulanmadı. 2015 yılından bu yana tutuklu bulunan Zakzaki’nin sağlık durumunun kötü olduğu, kanında kurşun gibi zehirli maddelerin bulunduğu ve tedavisinin mutlaka yurtdışında yapılmasının gerektiği açıklandı. Sağlık imkânlarından yararlanmasına izin verilmeyen Zakzaki’nin hayatını kaybetmesinden endişe edilmektedir.” denildi.
Tutuklu bulunan Zakzaki için yapılan ve ölümle sonuçlanan protestolara da değinilen değerlendirmede şöyle devam edildi:
“Zakzaki ve tutuklu bulunan eşinin serbest bırakılması için halk tarafından düzenlenen protesto gösterilerine yönelik polis müdahalesinde en az 25 kişi hayatını kaybetti. Gerçek mermilerle müdahale edilen göstericilerin bir kısmı polis sorgusunda iken yaşamını yitirdi. Yaralılara da tedavi olma imkânı verilmedi. Aynı şekilde 2015 yılındaki gösterilere yönelik polis müdahalesinde de İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre 300 kişi yaşamını yitirmiş ancak Nijerya hükümetine herhangi bir yaptırım uygulanmamıştı.”
İslam âleminin Zakzaki’nin katledilmesine izin vermemesi çağrısında bulunulan değerlendirmede, “Bangladeş’te bir birinden değerli birçok âlimini, Mısır’da Muhammed Mursi’yi kaybeden İslam ümmeti, Zakzaki’nin de katledilmesine izin vermemeli ve Nijerya hükümetinin gayrı hukuki uygulamalarına karşı sesini yükseltmelidir. Zakzaki’nin zehirlendiğine dair iddialar ivedilikle soruşturulmalı, tedavi süreci başlatılmalı ve sivil göstericilere yönelik katliamların durması için uluslararası kuruluşlar harekete geçmelidir. Müslüman toplumları ve Dünya Müslüman Âlimler Birliği’ni Şeyh İbrahim Zakzaki’ye daha geç olmadan sahip çıkmaya davet ediyoruz.” denildi.
Filistin’de yıkım ve insani dram devam ediyor
İşgalci terör rejiminin Doğu Kudüs'te gerçekleştirdiği yıkımlara değinilen dış gündem değerlendirmesinde, “İşgal altındaki Doğu Kudüs'te ‘güvenlik tehlikesi oluşturduğu’ gerekçesiyle Filistinlilere ait evler işgal rejimi tarafından yıkılıyor. 1995 yılında imzalanan Oslo antlaşmasına göre bir bölümü işgal altında bir kısmı ise Filistin Özerk Yönetimi kontrolü altında olan bölgede gerçekleştirilen yıkımlar uluslararası hukuka aykırı olarak sürdürülmekte ve etnik bir temizlik hedeflenmektedir.” denildi.
Bahreyn Çalıştay’ından sonra işgal rejiminin yaptığı zulümlerin daha da arttığına dikkat çekilen değerlendirmede, “Yüzyılın antlaşması’ adıyla bilinen ihanet planının ekonomik boyutunun ele alındığı Bahreyn Çalıştayı’nın ardından siyonist işgal rejiminin zulümleri hız kazanmış, gizli etnik temizlik süreci aleni hale dönüşmüştür. Filistin Yönetimi’nin, bu yıkımlar nedeniyle işgal rejimiyle daha önceden yapılan tüm antlaşmaları askıya alması anlamlı ve doğru bir karar olup Filistinli direniş grupları arasında bir vahdete ve güç birliğine vesile olacak bir zemin oluşturmuştur.” ifadeleri kullanıldı.
“Filistin meselesi tüm dünyada ilk gündem maddesi haline getirilmeli”
Doğu Kudüs ve Gazze’de yaşanan insani dramlara işaret edilen değerlendirmede, “Doğu Kudüs’te gerçekleştirilen yıkımların yanı sıra Gazze Şeridi’nde hastaneler ve sağlık merkezlerinde yaşanan ilaç krizi ciddi bir boyuta ulaşmış, Gazzeli hastaların %50’si tıbbi tedaviden mahrum kalmıştır. Aynı zamanda Gazze’deki suların yüzde 97’sinin içmeye elverişli olmadığı açıklanmış ve Birleşmiş Milletler tarafından gerekli önlemlerin alınmaması halinde 2020 yılında yer altı sularının tükeneceği uyarısında bulunulmuştur. Gazze’de insani krizin, Batı Şeria’da ise yıkım ve baskının hızla arttığı bir süreçte işgal rejimiyle normalleşme adımları Müslüman kamuoyu tarafından kabul görmemeli, Filistin meselesi tüm dünyada ilk gündem maddesi haline getirilmelidir. İşgal, yıkım ve katliamlara karşı Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşları da daha etkin adımlar atmaya davet ediyoruz.” çağrısında bulunuldu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.