HÜDA PAR: “İncirlik Üssü derhal kapatılmalıdır”
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan 15 Temmuz darbe girişimi süreci hakkındaki değerlendirmede, NATO adı altında ABD ve diğer batılı emperyalist güçlerin operasyon merkezi haline gelmiş İncirlik Üssü’nün derhal kapatılması gerektiği vurgulandı.
ABD destekli darbe teşebbüsünün bugüne kadar gelen süreci hakkında değerlendirmelerde bulunulan açıklamanın başında, “15 Temmuz akşamı başını Fetullah Gülen’in çektiği fesat şebekesinin darbe teşebbüsü Allah’ın lütfu, ihsanı ve yardımı ile başarısız olmuştur. Müslüman milletin hürriyetine, huzuruna ve emniyetine kasteden, emperyalist işbirlikçisi çetenin hevesini kursağında bırakan Allah’a hamdolsun.” denildi.
“Müslümanlar, vahdet fırsatını en iyi şekilde değerlendirmeli”
İslami kesimlerin darbeye karşı direnişinin, kendilerini yok etmeye çalışan fesat şebekesine attığı şiddetli bir tokat olduğunun belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Hangi mezhep, meşrep, cemaat, parti veya camiaya mensup olursa olsun, Türk, Kürd, Arap, Laz, Çerkes ayırımı yapmaksızın hangi kavme mensup olursa olsun darbe teşebbüsüne canı pahasına engel olan, iradesini ve geleceğini ipotek altına almaya çalışan şer koalisyonuna geçit vermeyip tarihsel bir direniş gösteren Müslüman milleti tebrik ve takdir ediyoruz. İslami kesimlerin bu direnişi, ortaya çıktığı günden beri kendilerini yok etmeye çalışan bu fesat şebekesine attığı şiddetli bir tokattır. Fesat şebekesinin meşum teşebbüsü vesilesi ile bir araya gelen, kardeş olduğunu hatırlayan, ülkenin dört bir yanında meydanlara çıkıp hak ve hukukunu hep birlikte müdafaa eden Müslümanların, vahdet fırsatını en iyi şekilde değerlendirmesini diliyoruz.”
Darbe teşebbüsü “Gezi olayları ve çukur tiyatrosu ile taşları birer birer döşenen ve iç savaşla sonuçlanması istenen bir sürecin son halkasıdır”
Darbeye direnen Müslüman millet ile onların yapmış olduğu gösterileri tahkir eden sol, seküler laikçi kesimin aynı kefede değerlendirilmemesi gerektiğinin altının çizildiği açıklamada, şu uyarılar yapıldı:
“Müslüman ülkeleri bir işgal ve sömürü nesnesi gören, irade sahibi bir özne olarak varlığını sürdürmesine fırsat vermeyen emperyalist güçlerin organize ettiği, yerli işbirlikçi kuklaların teşebbüs ettiği bir kalkışma, gezi olayları ve çukur tiyatrosu ile taşları birer birer döşenen ve iç savaşla sonuçlanması istenen bir sürecin son halkasıdır. Bu darbe teşebbüsüne kimlerin ne düzeyde katkı sunup destek olduğu da kimlerin samimi bir şekilde karşı durduğu da ortadadır. Buna rağmen, darbeye karşı canı pahasına direniş gösteren Müslüman millet ile önce bekle-gör politikası izleyen, kitlesini meydanlardan uzak tutan, bu yetmezmiş gibi darbe karşıtı gösteri düzenleyen halkı tahkir eden sol, seküler laikçi kesim aynı kefeye konulmamalıdır.”
“Millet, destansı direnişi tiyatro olarak nitelendirmesini de darbeye karşı çıkanları tahkir edenleri unutmayacaktır”
Açıklamanın devamında, “Müslüman milletin direniş değerlerinin, bidayetinden beri vesayet düzeninin destekçisi olan bu kesimlerce kirletilmesine müsaade edilmemeli, geçmişte Mısır örneğinde olduğu gibi Müslüman milletin devrimini çalmaya çalışanlara karşı uyanık olunmalıdır. Müslüman millet, ABD, AB ve fesat şebekesi lideri ve destekçisi çetelerin, yaşanan katliamı ve destansı direnişi tiyatro olarak nitelendirmesini de darbeye karşı çıkanları tahkir edenleri de unutmayacaktır.” denildi.
“Darbe teşebbüsünün ana üssü, NATO adı altında ABD ve emperyalist güçlerin operasyon merkezi İncirlik Üssü derhal kapatılmalıdır”
Hükümetin, darbe girişimi sürecinde kimin dost ve kimin de düşman olduğunu iyi tahlil etmesi gerektiği uyarısında da bulunulan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Batılı emperyalist güçlerin bu fesat şebekesinin darbe teşebbüsüne karşı takındıkları tavır ve yaptıkları açıklamalarından, ülke üzerindeki hesaplarından henüz vazgeçmedikleri, umutlarının tükenmediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple gaflet içinde olunmamalı, şeytanların araya girmesine müsaade edilmemeli, saflar sıklaştırılmalıdır. Şer güç odaklarının A, B, D planlarının da olabileceği gerçeğinden hareketle devleti yönetme konumunda bulunan hükümet bu süreçte kimin dost ve kimin de düşman olduğunu iyi tahlil etmelidir. Darbe teşebbüsünün ana üssü ve lojistik merkezi olduğu anlaşılan ve bugüne kadar da ülkeye zarardan başka bir getirisi olmayan NATO adı altında ABD ve diğer batılı emperyalist güçlerin operasyon merkezi haline gelmiş İncirlik üssü derhal kapatılmalıdır.”
“Devlet ve hükümet, sistemin tekçi, ötekileştirici ve laikçi anlayışını ortadan kaldıracak, halkın inanç ve değerlerine uygun yeni ve yerli bir anayasa için çalışmaları hızlandırmalıdır”
“Ansızın bastıran bu büyük darbe felaketinin defi Allah’ın bir bütün olarak bize bir lütfu ve ikramıdır.” denilen açıklamada, “Allah salih ve kahraman kulları vasıtasıyla bizlere hürriyet ve emniyet nimetini yeniden bahşetmiştir. “Her nimetin şükrü, kendi cinsinden olur” hadisi şerifi gereğince lütfedilen bu umumi nimetlerin başta devlet ve hükümet yetkilileri olmak üzere herkes tarafından şükrü lazım gelir. Hürriyet nimetinin şükrü uhuvvet yani kardeşlik, emniyet nimetinin şükrü de adalettir. Devlet ve hükümet, Müslüman millet arasındaki kardeşliği ve adaleti tesis edecek adımları derhal atmalıdır. Sistemin tekçi, ötekileştirici ve laikçi anlayışını ortadan kaldıracak, halkın inanç ve değerlerine uygun yeni ve yerli bir anayasa için çalışmaları hızlandırmalıdır.” ifadelerine yer verildi.
“Sistemin kendisi halkın inançlarına uygun olduğu zaman hiç kimse darbe yapmayı hayal bile edemeyecektir”
Sistemin, halkın inancı olan İslam ile barışmadan farklı zamanlarda yeni sorunların ortaya çıkabileceğine dikkat çekilen açıklamada, “Sistem İslam ile barışmadan, Müslümanları sistemle barıştırma çabası, sorunları çözmek yerine ötelemek ve Allah ile aldatan bu fesat şebekesi gibi yeni sorunlara zemin oluşturmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Halk, sistem aynı kaldığı halde inançları ile kavga etmeyen bir hükümet işbaşında olduğu için bedenlerini tank paletlerinin önüne yatırmışsa, sistemin bizatihi kendisi halkın inançlarına uygun olduğu zaman hiç kimse darbe yapmayı hayal bile edemeyecektir. Kürt meselesini, Kürtler için umumi bir felaket halini alan PKK’nin istismar aracı olmaktan çıkarıp, hak ve adalet temelinde İslami ilke ve prensipler esas alınarak çözülmesine çalışmalıdır. Çatışmalarda malını, mülkünü, evini, barkını kaybetmiş halkın sorunlarını göz ardı etmemeli, ikinci plana itmemelidir.” denildi.
“İtibarını, mesleğini, makamını iftira ve kumpaslar sonucu kaybetmiş vatandaşların mağduriyetleri bir an önce gidermeli”
Fesat şebekesinin meydana getirdiği bireysel, toplumsal, siyasal ve ekonomik bütün tahribatın onarılması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, son olarak şu değerlendirmede bulunuldu:
“Başta cumhurbaşkanı olmak üzere devlet ve hükümetin bütün yetkilileri, darbeye teşebbüs eden fesat şebekesinin bugüne kadar yaptığı zulümlerden dolayı haksız yere tutuklanıp cezaevinde bulunanları da itibarını, mesleğini, makamını iftira ve kumpaslar sonucu kaybetmiş vatandaşların mağduriyetlerini de bir an önce gidermeli; bugüne kadar her türlü desteği verdiği fesat şebekesinin meydana getirdiği bireysel, toplumsal, siyasal ve ekonomik bütün tahribatı onararak, af dilediği halkın haklarını iade etmelidir. Her ne kadar, adaletten uzaklaşmış, hukuk dışı uygulamalar ve kumpaslarla pek çok insanı mağdur etmiş olsalar da bu fesad şebekesine katıldığı düşünülenler adil bir şekilde yargılanmalı; sapla saman suçlu ile masum aynı kefeye konulmamalı, adaletten uzaklaşılmamalıdır.”
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.