HÜDA PAR: Sivil ve suçsuz insanlara yönelik terör eylemlerini şiddetle kınıyoruz

HÜDA PAR: Sivil ve suçsuz insanlara yönelik terör eylemlerini şiddetle kınıyoruz
HÜDA PAR haftalık dış gündem değerlendirmesinde, Libya iç savaşı, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye krizi, Filistin İslami Cihad Hareketi’nin “Ortak İslam Cephesi” çağrısı ve geçtiğimiz pazar günü Sri Lanka’daki menfur saldırılar ele alındı.

HÜDA PAR, Libya ve Suriye’de devam eden iç savaşlar başta olmak üzere Sri Lanka’da kilise ve otelleri hedef alan menfur saldırılara ilişkin, “Sivil ve suçsuz insanlara yönelik terör eylemlerini şiddetle kınıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yapılan haftalık dış gündem değerlendirmesinde, Libya iç savaşı, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye krizi, Filistin İslami Cihad Hareketi’nin “Ortak İslam Cephesi” çağrısı ve geçtiğimiz pazar günü Sri Lanka’da meydana gelen menfur saldırılar ele alındı.

ABD’nin sözde “Yüzyılın Anlaşması” projesine karşı Filistin İslami Cihat Hareketi’nin “Ortak İslam Cephesi” çağrısının çok yerinde olduğu kaydedilen değerlendirmede, İslam Ümmetine de çağrıda bulunularak bu cepheye sahip çıkılması gerektiğine dikkat çekildi.

Libya’da devam eden iç savaşa değinilen değerlendirmede, “Libya krizinin diplomatik müzakerelerle çözüm çabaları bugüne kadar hep katakulliye getirilerek akim bırakılmıştır. Barış konferansı da çatışmalar sebebiyle başarıya ulaşamamış, dışlayıcı politikalar sebebiyle Türkiye de konferanstan geri çekilmiştir. 2019 Nisan ayında tekrarlanması düşünülen konferans, General Hafter’in başlattığı Trablus operasyonu sebebiyle bir kez daha iptal edilmiştir. 

Rusya’nın da petrol üretimi ve boru hattı projesi kapsamında müdahil olduğu kriz bugün hızla büyümektedir. Yaşanan süreçte uluslararası güçlerin sessizliği, illegal yönetim ve örgütlere sağlanan askeri destek esas amacın bölünmüş Libya’nın devamlılığını sağlamak olduğunu göstermektedir. İslam ülkeleri ise o bölgede kendi siyasi ve politik çıkarlarını Libya halkının refahına tercih etmekte ve Libya’yı felakete sürüklemektedir.” denildi.

Libya’da acilen bir siyasi müzakere sürecinin yürütülmesi çağrısında bulunulan değerlendirmede, “Libya’nın da diğer kan ağlayan İslam ülkelerinin durumuna düşmeden bir an önce sorunlarının çözüme kavuşturulması çok önemlidir. Ancak bu çözüm İtalya’da aranmamalıdır. Acilen Afrika Birliği ve İslam İş Birliği Teşkilatı önderliğinde bir siyasi müzakere süreci yürütülmelidir. Ülkedeki illegal yapılara askeri ve lojistik destek sağlayan Mısır, Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere el çektirilmeden böyle bir sürecin başlatılması mümkün değildir.” ifadeleri kullanıldı.

Suriye krizi

Dış gündem değerlendirmesinde, geçtiğimiz gün yanan Notre Dame Katedrali'ne yönelik Batı ülkelerinde oluşan duyarlılığın 8 yıldır Suriye’de bilinçli olarak yok edilen tarihine karşı oluşmadığına dikkat çekildi.

Değerlendirmede, “Bugün güvenli bölgeye dair pazarlık ve müzakerelerin yoğun bir şekilde yürütüldüğü Suriye meselesinde 2011’den bu yana somut bir ilerleme sağlanamamıştır. Ulusal çıkarların, ideolojilerin, mezheplerin ön planda tutulması milyonlarca Suriyelinin hayatına mal olmuştur. Kaza neticesinde yanan Notre Dame Katedrali'ne yönelik Batı ülkelerinde oluşan duyarlılığı 8 yıldır Suriye’de bilinçli olarak yok edilen tarihe ve nesle rağmen görmek mümkün olmadı. Bugün, ilgili tarafların kendi ulusal çıkarlarının gölgesinde müzakereye açtıkları güvenli bölgenin oluşturulması ve denetlenmesi hususunda Suriye halkının menfaati göz ardı edilmektedir. Silahtan arındırılarak sivil yerleşimlere açılması düşünülen alanın denetimi hususunda açık bir ihtilaf söz konusudur. Siyasi müzakere koşulları zorlanarak Suriye’de bir geçiş yönetimi oluşturulması büyük bir önem kazanmıştır.” denildi.

Suriye halkının menfaatinin ve bölge barışının öncelenmesi gerektiğine değinilen değerlendirmede şöyle devam edildi: 

“Krizin bölgesel bir yöne evrildiği bu süreçte; güvenli bölge oluşumu, geçici yönetimin teşekkülü,  tüm unsurların dâhil edildiği yeni anayasanın oluşturulması süreci ve sonrasında Suriye’nin Suriyelilere bırakılması hususlarının gerçekleşmesinin tek şartı vardır. O da; ilgili tüm ülke ve aktörlerin kendi ulusal çıkarlarından vazgeçerek Suriye halkının menfaatini ve bölge barışını öncelemeleridir. Bu yapılmadığı müddetçe bölgeye barışın gelmesi mümkün olmayacaktır.”

Filistin İslami Cihad Hareketi’nin “Ortak İslam Cephesi” çağrısı

ABD’nin sözde “Yüzyılın Anlaşması” projesine karşı Filistin İslami Cihat Hareketi’nin “Ortak İslam Cephesi” çağrısına değinilen değerlendirmede, “Filistin İslami Cihad Hareketi, Gazze’de bazı İslami ve ulusal güçlerle gerçekleştirdiği istişareler sonrasında yaptığı açıklamada Amerika’nın sözde ‘Yüzyılın Anlaşması’ projesine karşı artık harekete geçilmesi gerektiğini ifade ederek ‘Ortak Arap Cephesi’ kurulması çağrısında bulundu. Amerika’dan sızdırılan haberlere göre yüzyılın anlaşmasının bir iki ay içinde açıklanacağı ifade edilmektedir.” denildi.

ABD ve siyonist işgal rejiminin yaşadığı bu en pervasız dönemde, İslami Cihad Hareketi'nin yaptığı çağrının çok yerinde olduğu kaydedilen değerlendirmede, “İslam ümmetinin iç ihtilaflar ve kaoslar nedeniyle en zayıf dönemini yaşadığı bu süreçte işgal rejiminin en önemli planlarını hayata geçirmesinin tam zamanı olduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır. Kudüs’ün başkent olarak ilan edilmesi ile Golan Tepeleri'nin ilhakı kararları da bunun en önemli işaretleri olarak görülmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

“Tehlikenin bu denli kapıya dayandığı bir süreçte İslam Ümmetinin bu çağrıya sahip çıkarak harekete geçme zamanı gelmiştir.” denilen dış gündem değerlendirmesinde şu çağrılarda bulunuldu:

“Filistin halkının bütün haklarının ellerinden alınacağı aşikâr olan bu sözde anlaşma ile Gazze diye bir şey artık olmayacaktır. Bu nedenle biz İslami Cihad Hareketi'nin çağrısını destekliyoruz. ABD ve işgal rejimine karşı, ortak Arap cephesinden de öte; aslında 'Ortak İslam Cephesi'nin kurulmasının artık bir gereklilik haline geldiği görülmektedir. Bu cephe bir an önce kurulmalıdır. Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ile Afrika Birliği gibi teşkilatları bu konuda harekete geçmeye davet ediyoruz.”

Sri Lanka’daki menfur saldırılar

Pazar günü Sri Lanka’da kilise ve otelleri hedef alan menfur saldırılara da değinilen değerlendirmede, “Sri Lanka’da, Pazar günü kilise ve otelleri hedef alan 8 bombalı eylem gerçekleştirildi. Saldırılarda en az 359 kişi hayatını kaybederken 500’e yakın kişi ise yaralandı. Saldırıların; Hıristiyanların kutsal Paskalya gününde gerçekleştirilmesi saldırının bilançosunu daha da ağırlaştırdı.” denildi.

HÜDA PAR olarak sivil ve suçsuz insanlara yönelik yapılan terör eylemlerini şiddetle kınadıklarının altı çizilen değerlendirmede, “Kimin tarafından yapılmışsa yapılsın ibadet mekânları ve sıradan insanların hedef alınmış olması asla kabul edilemez. Bu tür saldırıların hiçbir makul gerekçesi olamaz. Dini, dili, etnisitesi veya mezhebi ne olursa olsun, sivil ve suçsuz insanlara yönelik terör eylemlerini HÜDA PAR olarak şiddetle kınıyoruz.  Tüm dinlerde koruma altına alınmasına rağmen ibadet mekanlarının ve kutsal günlerin hedef alındığı bu saldırılar kaos amaçlı olup, bütün insanlığa yapılmıştır. 25 yıl boyunca iç savaş yaşayan ve hala etnik problemleri çözüme kavuşturulamamış, azınlıklara yönelik kötü muamelenin devam ettiği Sri Lanka’da gerçekleştirilen bu saldırılar, dinsel ya da etnik bir kaosu tekrar başlatmaya matuftur. Sri Lanka halkına ve hayatını kaybeden insanların ailelerine başsağlığı diliyoruz.” şeklinde ifade edildi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.