HÜDA PAR siyasi partilerle bayramlaştı
Bayramlaşma programı kapsamında AK Parti, Deva Partisi, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi, Milli Yol Partisi, Demokratik Sol Parti, Gelecek Partisi ve HAK-PAR ile bayramlaşıldı.
HÜDA PAR'ın kabul heyetinde, HÜDA PAR Genel Sekreter Mehmet Hüseyin Yılmaz, Genel Başkan Yardımcısı Hamdin Aslan ve Genel İdare Kurulu Üyesi Ubeydullah Çakır, siyasi partileri genel merkezlerinde ziyaret eden heyette ise HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı İshak Sağlam, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir ve Genel İdare Kurulu Üyesi Hamdullah Er yer aldı.
Bayramlaşmalarda, Filistin meselesi başta olmak üzere çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılmasıyla ilgili HÜDA PAR'ın yasa teklifi gibi gündeme dair genel meselelerin yanısıra, siyasette güzel diyalogların geliştirilmesi ile ilgili konuşuldu. Karşılıklı iyi dilek temennileriyle sona eren bayramlaşma programlarında, siyasetin dili ve üslubu da gündem edildi.
İlk bayramlaşma AK Parti ile HÜDA PAR arasında gerçekleşti. AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirilen bayramlaşma basın mensuplarına açık bir şekilde gerçekleştirildi. Ev sahibi olarak söze başlayan AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Bilgin Uygur, "Ramazan Bayramımız mübarek olsun inşallah. Maalesef Gazze'den yine içimizi acıtan, içimizi yakan haberler aldık. İşte çocuk katili, soykırımcı, siyonist israil, yine bayramlıklarını giymiş çocuklarımızı şehit ettiler maalesef. Rabbim bu bayramı, inşallah Filistin, Gazze başta olmak üzere bütün gönül coğrafyamızdaki zulme uğrayan bütün kardeşlerimiz için kurtuluşa, felaha vesile kılsın. Bizler, Sayın Cumhurbaşkanımız öncülüğünde, nasıl ilk andan beri gür bir şekilde zulmün, soykırımın karşısında durduysak; Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bütün uluslararası mecralarda da aynı duruşumuzu sürdürüyoruz. Dün akşam yine israil dışişleri bakanı hadsiz bir ifade kullandı; bizim için yok hükmünde olan, son derece küstah ve hadsiz bir ifade… İşte bu da onların hazımsızlığı, oradaki zulmü ve soykırımı örtme çabalarıdır. Biz, bütün bunlara rağmen güçlü ve gür bir şekilde zulme 'dur' demeye, Sayın Cumhurbaşkanımız öncülüğünde devam edeceğiz. Tekrar bayramımız mübarek olsun. Rabbim, milletçe birlik ve beraberlik içinde, huzur içinde, kardeşlik ve dayanışma içinde daha nice bayramlara ulaşmamızı nasip etsin. Tekrardan hoş geldiniz, sefalar getirdiniz." dedi.
"8 milyar insanın ve 2 milyar Müslümanın gözleri önünde, maalesef bir soykırım uygulanıyor"
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı İshak Sağlam ise, "Ben de aynı duygularla bayramınızı tebrik ediyorum. Bayramlar, özellikle bizim medeniyetimizde, kardeşliğin, barışın, huzurun ve belki biraz da neşenin olduğu günlerdir. Sizin de belirttiğiniz gibi, maalesef üç bayramdır Müslümanlar hüzünlü bir şekilde bu bayramları yaşamaktadır. 8 milyar insanın ve 2 milyar Müslümanın gözleri önünde, maalesef bir soykırım uygulanıyor ve hiçbir şey yapılmıyor ya da yapılamıyor. Bu, aslında insanlık için büyük bir sorun. Yani bir avuç soykırımcıyı bütün insanlık durduramıyorsa burada bir sorun var, çözülmesi gereken bir mesele var. Biz de Sayın Cumhurbaşkanı’nın 7 Ekim’den itibaren ortaya koyduğu bu gayreti görüyoruz ve yaşıyoruz. Özellikle son birkaç gündür yoğun bir diplomasinin olduğunu da görüyoruz. Ama bütün bunlara rağmen bu soykırım durmuyor. Demek ki yapılması gereken başka şeyler de var. Biz buna inanıyoruz ve israil, kurulduğu günden itibaren şunu çok net bir şekilde ortaya koymuştur ki anladığı tek dil, şiddet ve güçtür. Yani kendisinden daha güçlü bir el, daha güçlü bir duruş görmediği sürece önüne koyduğu düşünceyi gerçekleştirmek ve hedeflerine ulaşmak için yapmayacağı bir şey yoktur. Umuyoruz ki bu gayretler, israilin karşısında bir güç olmaya ve onu durdurabilecek bir çalışmaya evrilir. Hazin bir şeydir ki çocuklar, bütün bu savaşa rağmen bayramlıklarını giydiler, bayramı yaşadılar." ifadelerine yer verdi.
"Sokaklarda yaşananlar, daha önce 6-8 Ekim döneminde, Gezi olaylarında da yaşanmıştı"
Konuşmasının devamında bayramların önemine değinen Sağlam, şunları aktardı: "Bayramlar bizim şiarlarımızdır, yani İslam toplumunun… Bayramları şu veya bu nedenle boykot ettiler. Bayramlaşmayı kaldırmak, bayramın o manevi havasını ortadan kaldırmak, aslında bizim medeniyetimizin değerlerini yok etmeye yönelik bir çalışma olarak görülmelidir. Çünkü zaman zaman Türkiye’de de bu tür şeyleri görüyoruz. Yani 'şu nedenden dolayı biz bayramı yaşamıyoruz, bayram yapmayacağız' gibi söylemlerle karşılaşıyoruz. Evet, bayram belki bir nevi neşe günleri olarak anılıyor. Rabbim, bundan sonraki bayramları hep neşe içinde geçirmeyi nasip etsin. Ancak hüzünlü günlerimizde de bayramlar sadece eğlence değildir; mutlu olursun ama eğlenme şeklinde olmayabilir. Bu tür girişimlere karşı duruyoruz ve ülkemizde de maalesef son zamanlarda bazı ciddi sorunlar görüyoruz. Sokaklarda yaşanan olaylar, daha önce 6-8 Ekim döneminde, Gezi olaylarında da yaşanmıştı. Sokaklarda vandalizmin olması ülkeye büyük zarar veriyor. 6-8 Ekim olaylarında da, Gezi olaylarında da hep dile getirdiğimiz bir husus var: Evet, insanlar haklı oldukları konularda kendilerini ifade etmek için sokağa çıkabilirler, miting düzenleyebilirler, hatta büyük kalabalıklarla bir şeyleri engellemeye çalışabilirler. Ancak bu asla şiddete, vandalizme, çapulculuğa dönüşmemelidir. Bu noktada şunu da belirtmekte yarar var: Her seferinde siyasetin topluma hizmet etme aracı olması gerektiğini söylüyoruz. Siyaset, topluma hizmet için yapılmalıdır. Ancak sokağa davet edenler, topluma ve ülkeye zarar verecek bir durumu öngörmezlerse, bundan sonra meydana gelebilecek olayların ve suçların sorumluluğunu da üstlenmek zorundadır. Önceki 6-8 Ekim olaylarından sonra sıkça duyduk: 'Biz bunu öngörmemiştik, biz insanları sokağa çağırdık ama böyle bir sonuç olacağını tahmin etmemiştik' şeklinde pişmanlık ifadeleri geldi. Ancak siyasetçilerin böyle bir mazereti asla kabul edilemez. Sokaklara davet ediyor ve orada bir suç işleniyorsa o suçun azmettiricisi durumunda olursunuz. Bu tür olaylar ülkeye zarar veriyor. Siyasetcilerin buna biraz dikkat emesi gerektiğini düşünüyoruz."
"Milletimiz ârif, sağduyulu ve feraset sahibidir"
Karşılıklı konuşmada devamla Uygur, "Çok teşekkür ederiz. Evet, tabii ki israil maalesef o noktada pervasız bir şekilde, bütün şiddetiyle, ateşkes dinlemeden, her türlü insan hakları kuralını hiçe sayarak ve insan haklarını ihlal ederek saldırılarına devam ediyor. Ama sizin de ifade ettiğiniz gibi, son bayramda Sayın Cumhurbaşkanımızın ciddi bir diplomasi trafiği oldu. 7 Ekim 2023’ten itibaren de karşı bir duruş gösterilmesi noktasında çok ciddi bir diplomasi faaliyeti yürütüldü. İslam ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyaya bu noktada bir sesleniş ve çağrıda bulunuldu. Ticaretin durdurulması ve insani yardım başta olmak üzere gerçekten büyük bir gayret gösterildi ve bundan sonra da gösterilmeye devam edilecek. Son dönemde maalesef, sizin de ifade ettiğiniz gibi, bir siyasi partinin genel başkanının göstermesi gereken sağduyu, öngörü, feraset ve basiretten çok uzak bir tutum sergilediğini görüyoruz. Yürütülmekte olan bir yargı süreci bahane edilerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu gerçeği göz ardı ediliyor. Yargı bağımsızdır ve ortadadır. Sizin arkadaşlarınızın ortaya attığı yolsuzluk iddiaları ve sunduğu deliller varsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir devlet ve yargı olmanın gereği olarak tabii ki bunu soruşturacaktır. Eğer buna karşı argümanlarınız ve savunmanız varsa, bunu yine yargı mecraları içerisinde yapmanız gerekir. Ancak bir siyasi partinin göstermesi gereken öngörüden çok uzak bir şekilde, bütün milleti sokağa dökmek, 'Sokağa çıkalım mı, çıkmayalım mı?' diye oylama yapmak gibi yaklaşımlarla hareket edildi. Toplumun fertlerini birbirine karşı kutuplaştırmak, galyana getirmek, yerli ve milli kaynaklarımıza düşmanca yaklaşmak, ekonomimize zarar vermek, kendi milletine ve devletine sahip çıkmadan, çok uzak ve düşmanca bir tavır sergileyerek ülkesini, devletini, milletini başka ülkelere şikâyet etmek bütün bunlar milletimizin gözü önünde cereyan ediyor. Milletimiz sağduyulu ve feraset sahibidir. Daha önce de benzer girişimler denendi, ancak bu millet buna geçit vermedi. Biz, onların ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı politikalarına inat, yine kucaklayıcı bir şekilde, bir olarak, beraber olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, inşallah güçlü ve büyük Türkiye yolunda ilerlemeye devam edeceğiz. Türkiye Yüzyılı hedeflerimize ulaşmak için kardeşlik ve dayanışma içerisinde yine yol yürümeye devam edeceğiz. Bizim milletimiz ârif, sağduyulu ve feraset sahibidir. Bu tür çağrılar, milletimizin vicdanında hiçbir zaman karşılık bulmadı, bundan sonra da bulmayacaktır. Bayramımız, kardeşliğe vesile olsun. Tekrar bayramımız mübarek olsun, kıymetli başkanım." diye konuştu.
"HÜDA PAR'ın çifte vatandaşlarla ilgili kanun teklifi bir an önce Meclis'ten geçmeli"
HÜDA PAR'ın çifte vatandaşlarla ilgili Meclis'e sunduğu kanun teklifinin bir meclisten geçmesi gerektiğini dile getiren Sağlam, şunları aktardı: "Dediğiniz gibi, bayramda kardeşliğin pekiştiği, küskünlerin barıştığı günlerdir. İnşallah bu bayramda da böyle bir duruma vesile kılabiliriz. Önümüzde günler var, yani bu kardeşliği, sadece küskünlüğü giderecek imkanlarımız var. Yeter ki bir adım geriye gidip ne oluyor diye kendimize düşünelim. Bu arada söylemeden geçmeyelim, bizim Meclis Genel Kurulu’nda bekleyen bir kanun teklifimiz var. Bu, siyonizmin uyguladığı soykırıma belki bir nebze olsun caydırıcı olabilecek bir tekliftir. Çifte vatandaşların, oraya gidip soykırım yaptıktan sonra ülkemize döndüğünde, eğer böyle bir suça bulaştıkları tespit edilirse, yargılanmasını gerektirecek gündemde uzun süredir bekliyor. Yani normal şartlarda sırası gelen bir kanun teklifimiz. Bunun da artık AK Parti grubunun bir an evvel Meclis gündemine getirip bu kanunu çıkartmamız gerektiğini düşünüyorum. Ben eminim, caydırıcılık anlamında ciddi bir etkisi de olacak. Soykırımı gidermek için ne yapabiliriz, neler olabilir gibi düşünürken, bu da bir yoldur. Evet, ekonomik, askeri, siyasi tedbirler almak ve buna karşı bir şeyler yapmak elbette önemlidir ama bizim içimizde de siyonistler kalmasın. Bizim yanı başımızda soykırıma katılanlar kalmasın diye bir caydırıcılığı olabilecek bir uygulama, bir düzenleme, bir tekliftir. İnşallah aramızda siyonistlerin olmadığı günleri de görürüz. Rabbim ayaklarımızı sabit kılsın. Yani bu yapılan soykırıma ve zulme karşılık sessiz olanlardan bizi kılmasın. En azından kalbimizle de olsa buna karşı koyabilecek bir imkan elimizden gelsin. Evet, bizim eliyle bu işi yapabileceklerin, ben kalbimle buğz ediyorum demesi de çok kabul edilebilecek bir şey değil. Biz, her insan olarak, her Müslüman olarak aslında yapabileceğimiz bir şeyler var, yapıyoruz da, elhamdülillah. Toplumumuz bu konuda duyarlıdır ve inşallah bu soykırımı durduracak ciddi tedbirlerin alınması gerekir. Çok teşekkür ederiz, memnun oldum. Tekrar, Rabbim vesile kılsın barışa ve huzura."
"Gönül coğrafyamızdaki mazlum kardeşlerimizin her şekilde yanında olmaya devam edeceğiz"
Son olarak Uygur, "İnşallah, biz de çok teşekkür ederiz. Tabii ki AK Parti, istişare kültürünü merkezine alan bir hareket. Bizim medeniyetimizden, inancımızdan, örfümüzden, adetimizden gelen de bir yol bu. AK Parti'nin de çıkış noktası bu; biz milletin içinden doğan bir siyasi hareketiz diye hep ifade ederiz. Bizim istişare kanallarımız daima açık, istişare kültürünü merkeze alan bir siyasi hareketiz. Bu zamana kadarki bütün eserlerimiz ve politikalarımız, milletten gelen beklentiler doğrultusunda oluşturulmuştur. Yine istişare kültürümüzü temele alarak, tabii ki bu coğrafyada, bu zorunlu coğrafyada zulme karşı, soykırıma karşı bakın, işte Suriye'deki mesele, Gazze, Rusya-Ukrayna; en gür şekilde, daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu, 'Dünya beşten büyüktür' şeklinde haykıran bir liderimiz var. Öyle bir siyasi hareketin mensupları ve temsilcileriyiz. İnşallah, sizin de ifade ettiğiniz gibi, bundan sonraki süreçte de en güçlü ve gür bir şekilde zulme dur demeye, gönül coğrafyamızdaki mazlum kardeşlerimizin her şekilde yanında olmaya devam edeceğiz. Tekrar, hayırlara vesile olsun inşallah." şeklinde belirtti.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.