HÜDA PAR'dan TUSAŞ açıklaması: Atılması gereken adımlar, bedeli ne olursa olsun mutlaka atılmalıdır!

HÜDA PAR'dan TUSAŞ açıklaması: Atılması gereken adımlar, bedeli ne olursa olsun mutlaka atılmalıdır!
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Demir, "Memleketi kaosa ve kısır döngüye mahkûm etmeye çalışan, ABD, Avrupa, Kandil veya bunların dışında her kim olursa olsun Türkiye asla bunlara taviz vermemeli, atılması gereken adımları atmaktan imtina etmemelidir." dedi.

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

TUSAŞ'a yönelik yapılan saldırı, siyonist işgalcilerin soykırıma varan saldırıları ve buna karşı İslam dünyasının sessizliği ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Demir, ayrıca Şırnak ilinin bazı sorunlarını gündeme taşıdı.

Gündem değerlendirmesine TUSAŞ'a yönelik yapılan saldırı ile ilgili başlayan Demir, Kahramankazan'da TUSAŞ'ı hedef alan saldırıyı lanetleyerek, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılara acil şifa dileğinde bulundu.

Saldırı ile ilgili Demir, şunları kaydetti:

"TUSAŞ'a yapılan saldırı bir kez daha göstermiştir ki memleket düşmanı karanlık güçler ve yerli taşeronları ülkenin kaosa ve istikrarsızlığa mahkûm kalmasını, dışa bağımlılıktan kurtulmamasını istemektedirler. Biz bu senaryoyu defalarca izledik. Türkiye'de barışın, kardeşliğin, adaletin ve huzurun tesis edilmesini istemeyenler hep olmuştur. Bundan sonra da olacaktır. Bu olaylar karşısında tavrımız her zaman nettir. HÜDA PAR olarak kardeşliği zedeleyen, huzuru kaçıran meselelere, olaylara her zaman karşı durduk ve karşı durmaya da devam edeceğiz.

Yetkililerin de dikkatini bazı hususlara çekmek istiyoruz. Bu tür olaylar bundan sonra da muhakkak olacaktır. Atılması gereken adımlar, bedeli ne olursa olsun mutlaka atılmalıdır. Memleketi kaosa ve kısır döngüye mahkûm etmeye çalışan, ABD, Avrupa, Kandil veya bunların dışında her kim olursa olsun Türkiye asla bunlara taviz vermemeli, atılması gereken adımları atmaktan imtina etmemelidir."

"Bölge ülkeleri yok edilmeye çalışılan Gazze için hâlâ daha BM'ye çağrı yapmakla yetinmektedir"

siyonist işgalcilerin durdurulması için artık fiili adımların atılması gerektiğini ifade eden Demir, "siyonist işgalcilerin 'tehlikeli gördüğümüz her yeri hedef alacağız' açıklaması bölgede işgalin daha da genişleyeceğinin ilanıdır. Bu süreçte ABD'nin işgalcileri muhtemel bir operasyondan korumak için hava savunma sistemi tedarik etmesi ve Almanya'nın soykırıma rağmen siyonistlere silah ihracatının durdurulmayacağını açıklaması önümüzdeki süreçte gerginliğin tırmanacağına işaret etmektedir. Batı, soykırımcılara durmaksızın silah sevk ederken bölge ülkeleri ise bombardıman altında tutulup, açlığa mahkûm edilerek yok edilmeye çalışılan Gazze için hâlâ daha BM'ye çağrı yapmakla yetinmektedirler. Gazze'de temel ihtiyaçların karşılanması için günlük 800 yardım kamyonuna ihtiyaç duyulduğu bir ortamda, 8 Eylül'den itibaren tek bir yardım kamyonunun geçmemesi, yaşanan felaketin geldiği noktayı ortaya koymaktadır." dedi.

"İslam dünyası için söz değil icraat vaktidir"

"siyonist işgal ve kaynak aktarıldığı, tedarik zincirleri durdurulmadığı müddetçe işgalcilerin de durdurulması mümkün olmayacaktır." ifadeleriyle sözlerini sürdüren Demir, şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanının BRICS zirvesinde ifade ettiği üzere; BM nezdinde israile silah satışının durdurulmasına yönelik Türkiye'nin bir girişim başlatması kıymetlidir. Hak, adalet ve hukuktan yana olan tüm ülkelerin bu çağrıya destek vermesi insani bir sorumluluktur.

İslam dünyası için söz değil icraat vaktidir. Bölge ülkeleri birbirleri ile kısır çekişmelerini bir yana bırakıp, Türkiye, İran ve Pakistan'ın öncülük edeceği ortak bir savunma paktı kurmalı ve direniş grupları ile birlikte siyonist işgal rejimini durduracak adımlar atılmalıdır.

İşgale karşı sahada fiili tepki verilmediği müddetçe işgal ve katliam bölgenin her karış toprağına yayılacaktır. siyonist rejim sözden değil güçten anlamaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı artık kınama açıklaması ile değil, icraat ile Müslümanların onurunun çiğnenmesinin önüne geçmek zorundadır.

Tehlikenin yaklaşmakta olduğunu her fırsatta ifade eden Türkiye de işgalcilere karşı direnişi fiili olarak desteklemelidir."

Şırnak'ın sorunları…

Demir, açıklamalarının son bölümünde Şırnak ilinin bazı sorunlarını gündeme getirerek şunları kaydetti:

"Şırnak; Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Habur Sınır Kapısı üzerinden yapılan ticaret, zengin kömür ocakları ve Gabar ile Cudi'de çıkarılan kaliteli petrol yatakları ile Türkiye ekonomisine katma değeri en yüksek illerden bir tanesidir. Ancak gelin görün ki Şırnak ilinin merkezine, ilçelerine ve köylerine baktığınızda ihmal edilmiş bir memleket olarak net bir şekilde görebilirsiniz. Şırnak, hükümetten ve yetkililerden daha somut destekleri görmelidir. Şırnak, yardıma, desteğe ve yatırımlara ihtiyacı olan bir ilimizdir. Bunlar yapılmadığı için de göç veren Şırnak ve ilçeleri, her geçen gün küçülen, insan kaynakları her geçen gün daha da azalan bir memlekete dönüşüyor.

Yollar yol değil, köylerin hemen hepsinin altyapıya ihtiyacı var, ciddi su sıkıntıları var. Şırnak ve ilçelerinde özellikle kırsal kesimlerde, insani yaşam anlamında ihtiyaç duyulan temel hususlardan yoksun olması ciddi bir sorun. İl merkezi ve ilçelerin hepsinde temiz su sorunu var. Haftanın sayılı günlerinde su şebekelere veriliyor. Bu durum 21. Yüzyıl'da gelişim gösteren Türkiye için büyük bir ayıp. Türkiye'nin en büyük karayolu ticaretinin yapıldığı Habur Sınır Kapısı yolu dahi berbat bir durumda. İl merkezinin bağlantı yolları yok. Şehrin ciddi anlamada sağlık altyapısı sorunları var. Hastaneler yetersiz kalıyor. Şırnak-Cizre arasında büyük bir hastane yapılacağı ifade edilmişti. Bu hastanenin temeli, atılıp inşaatına başlanmasına rağmen her ne hikmetse yıllardan beri bitirilemedi. Yine ne hikmetse inşaat yangına maruz kalıyor."

"Yetkilileri Şırnak'ın sorunlarını görüp çözmeye davet ediyorum"

Şırnak'ın Körfez Savaşı'ndan beridir bazı sorunları olduğuna da dikkati çeken Demir, "Körfez Savaşı'ndan beridir 4-5 bin dolayında hurda araçtan söz ediliyor. Bunlar hurdaya ayrılmış, trafikten düşürülmüş olduğu halde vergi tescilinden silinmediği için vatandaşlara halen vergi yazılıyor ve bu vatandaşlar ciddi borç altındadırlar. Bu vatandaşlar bu yüzden hiçbir sosyal haktan da yararlanamıyorlar. Yine aynı şekilde 700-800 dolayında şirket, vergi dairesi kayıtlarını silmiş olmalarına rağmen ticaret sicilinden kaldırılmadığı için bu şirketlere üye olan insanlar da aynı şekilde ciddi mağduriyet yaşıyorlar. Bu iki sorun özellikle Silopi ve Cizre için tahammül edilemeyecek bir sorun haline gelmiştir. Şırnaklı vatandaşlarımız adına bu sorunları kamuoyuyla paylaşmış oldum. Yetkilileri Şırnak'ın sorunlarını görüp çözmeye davet ediyorum." dedi.

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.